Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/10 E. 2018/40 K. 22.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/10
KARAR NO : 2018/40
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2017
NUMARASI : 2016/768 Esas 2017/500 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/01/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen görevsizliğe ilişkin hükmün davacı ve davalı vekilince istinafı üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin varlık yönetim şirketi olup davalının müvekkili şirkette bireysel tahsilat temsilcisi olarak 2014 yılında işe başladığı, müvekkili şirketin kurduğu sistem ve tanımlanan dosyalardan takip prosedürü yanında borçlular ile görüşmeler yaptıkları , şirketin faaliyet amacı ve sektör gözetildiğinde şirkete ait iş sırlarına vakıf olduğu , müvekkili şirketten 22.2.2016 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığı ancak sözleşmede taahhüt ettiği yasak süre içerisinde rakip firmada çalışmaya başladığını, davanın iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı 7.h. maddesi hükmünün ihlali nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1 yıllık brüt ücreti olan 21.600 TL cezai şart tutarının 5.000 TL ‘lik kısmını ihlal tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davalı müvekkilinin ticari sır sayılabilecek bir çalışan olmadığını, bu alandaki rekabete etki edip davacı şirketi zarara uğratmasının çalışmış olduğu konumu ve şahsi nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda mümkün olmadığını, kanunun amir hükümlerine ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olan dava konusu rekabet yasağının geçersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalının davacı şirkette hizmet sözleşmesi kapsamında işçi statüsünde çalıştığı, davacının TBK’nın 396/3 maddesi kapsamındaki işçinin özen ve sadakat borcuna aykırılıktan doğan cezai şart alacağını tahsili isteminin, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işverenin işçi aleyhine açtığı alacaklarının tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında düzenlenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kişiler ile işverenler arasında iş aktinden ya da İş Kanununa dayanan her türlü hak ve iddialarından doğan hukuk davalarına İş Mahkemelerinde bakılır hükmü gereği davanın görev yönünden usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; davanın iş akdinin sona ermesinden sonra açılan rekabet yasağına aykırılık sebebi ile tazminat istemine ilişkin olup 6102 sayılı TTK’nın 4/1-c maddesi uyarınca, 6098 sayılı TBK’nun 444.maddesinden kaynaklanan davaların tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari dava niteliğinde olduğunu, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, ticari sır kavramının ticaret mahkemesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek görevsizlik kararının kaldırılmasına, esas yönünden yargılama yapmak üzere dosyanın mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; mahkemece görevsizlik kararı verildiğini, ancak lehine vekalet ücretine ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığını belirterek; harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmasına, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, rekabet yasağının ihlali nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalının davacı şirketteki hizmet ilişkisi sona erdikten sonra rakip firmada çalışmaya başladığını ve rekabet yasağını ihlal ettiğini ileri sürerek cezai şart isteminde bulunmuş, mahkemece, iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davaya dayanak alınan taahhüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması, bu taahhüt nedeniyle çıkan uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında kaldığını kabule yeterli değildir. Zira, bu taahhüt iş sözleşmesinin sona ermesi halinde yapılmaması kararlaştırılan bir hususa ilişkin olmakla, iş hukukunun düzenleme alanı dışında kalmaktadır. Somut olayda, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddia edilen davranışı açık biçimde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğundan, bu davranışın 6098 sayılı TBK’nın 444 ve 447. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve açık biçimde asliye ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunmasına rağmen, mahkemece, iş mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı doğru olmamış ,hükmün HMK 353 (1)a-3 kapsamında kaldığı kanaatına varılmış ,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabuluyle davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2017 Tarih 2016/768 Esas 2017/500 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)-a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye İADESİNE”Davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 31,40-TL davalı 31,40-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/01/2018