Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/910 E. 2018/1113 K. 01.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/857
KARAR NO : 2018/1273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2014/283 Esas-2016/664 Karar
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/10/2018
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 05/09/2011 tarihli Ortaklık Sözleşmesi uyarınca, bir taşınmaz ihalesinin davalı tarafından kazanılması ve idare ile kira sözleşmesinin imzalanması halinde söz konusu kira sözleşmesinin ortaklık sözleşmesi hükümlerine uygun olarak taraflarca kurulacak şirkete devredilmesinin kararlaştırıldığını ve ortaklığa ilişkin diğer hususların düzenlendiğini, davalı tarafça ihalenin kazanılmasından sonra taraflarca dava dışı … Yat. Ve İnş. A.Ş.’nin kurulduğunu, ardından davalı ile idare arasında akdedilen kira sözleşmesi kapsamındaki tüm hakların bu şirkete devredildiğini, ortaklık ve şirket esas sözleşmesinin hazırlanması, idare ile yapılan sözleşmelere görüş verilmesi, proje çalışmalarının yapılması, şirketin faaliyete geçmesi yönünde gerekli çalışmaların yapılması için gerekli olan masrafların müvekkilince karşılandığını ve daha sonra payı oranında davalıya fatura edildiğini, farklı zamanlarda yapılan harcamalarla ilgili olarak davalı adına 11/09/2013 tarihli 767.000,00 TL bedelli ve 10/12/2013 tarihli 1.062.000,00 TL bedelli iki adet fatura tanzim edildiğini, fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, ancak iş bu davaya sadece 10/12/2013 tarihli 1.062.000,00 TL bedelli faturanın konu edildiğini, diğer faturaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, davalının 10/12/2013 tarihli faturayı ticari defterlerine kaydettiğini, ancak bedelini ödemekten kaçındığını, itirazın haksız olduğunu, ayrıca TTK’nun 1530/4.maddesi uyarınca 23.589,49 TL işlemiş faiz taleplerinde de haklı olduklarını ileri sürerek davalının icra takibinde 1.062.000,00 TL asıl alacak ve 23.589,49 TL işlemiş faize yönelik itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili yasal sürede davaya cevap vermemiş, yasal süreden sonra sunduğu beyan dilekçelerinde, davacının dava konusu fatura karşılığında herhangi bir iş veya harcama yapmamış olmasına rağmen ödeme talep etmekte olduğunu, müvekkili ortaklık sözleşmesine ve davacının taahhütlerine güvenerek dava konusu faturayı kayıtlarına işlemişse de davacının taahhütlerini yerine getirmediğini, ancak taahhüt ettiği çalışmaları ve ödemeleri yapması halinde müvekkilinin ortaklık sözleşmesi kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getireceğini savunarak davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 10/12/2015 havale tarihli dilekçesinde ise, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca davacının dava dışı şirket için yapmış olduğu ödemelerden müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacıya geri ödemenin şirket kâr payları ve gelirleri üzerinden yapılacağını belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından yapılan masrafların nitelikleri ve tarihleri dikkate alındığında taraflarca yeni kurulan şirket için yapılan masraflar olduğunun anlaşıldığı, Ortaklık Sözleşmesinin “Ortağın Ödünç Vermesi” başlıklı 8.3. maddesi uyarınca bu masrafların davacıya yeni kurulacak şirket tarafından ödeneceği, bu ödeme yapılmadan şirket tarafından temettü ödemesi veya ortaklara başka ödeme yapılmayacağı, dolayısıyla bu masrafların davalı şirketten talep edilemeyeceği, davacının sözleşmesinin 16.4 maddesine dayanmasının da mümkün olmadığı, davanın sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Mahkemece davanın faturaya dayalı İtirazın İptali davası olduğunun dikkate alınmadığını, dava konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu, gerekçeli kararda faturadan hiç söz edilmediğini, faturanın davalı defterlerinde ve vergi dairesi kayıtlarında yer aldığının incelenmediğini, davalının faturayı kaydetmesinin borcu kabul ettiği anlamına geleceğini, dolayısıyla fatura bedelinden sorumlu tutulması gerektiğini,
2-Davalının cevap dilekçesindeki kabul beyanının dikkate alınmadığını, davalının müvekkilini yapmış olduğunu iddia ettiği ödemeleri ve çalışmaları ispata davet ettiğini, mahkemenin yapılan harcamalara ilişkin belgelerin sunulması için süre verdiğini ve taraflarınca ilgili belgelerin sunulduğunu,
3- Sözleşmenin 8.3 maddesinde, müvekkilinin dava dışı şirket için yapmış olduğu ödemeleri davalıdan talep edemeyeceği yönünde bir ifade olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının faturaya konu herhangi bir iş yapmamış olmasına rağmen haksız şekilde takip başlattığını, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca davacının dava dışı şirket için yaptığı masrafları müvekkilinden talep edemeyeceğini belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında akdedilen Ortaklık Sözleşmesi uyarınca taraflarca kurulan dava dışı şirket için yapılan harcamalardan davalının bu şirketteki payı oranında sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise davacının bu fatura karşılığında sözleşme kapsamında taahhüt etmiş olduğu işleri yapmayarak sürüncemede bıraktığını ve herhangi bir harcama yapmadığını, davacının taahhütlerine ve sözleşmeye güvenilerek dava konusu faturanın kayıtlarına işlendiğini, davacının taahhüt ettiği çalışmaları ve ödemeleri yapması halinde ortaklık sözleşmesi kapsamında üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getireceğini savunmuş, daha sonra bu savunmasını genişleterek davacının yapmış olduğu harcamaları sözleşme hükümleri uyarınca kendisinden değil ortak kurulan şirketten talep edebileceğini savunmuştur.
Dava konusu fatura incelendiğinde, davacı tarafından davalı adına ‘adınıza yapılan harcamalar’ açıklaması ile düzenlenen 10/12/2013 tarihli 1.062.000,00 TL bedelli(KDV hariç 900.000,00 TL) açık fatura olduğu görülmüştür.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacı tarafından 09/05/2014 tarihinde davalı aleyhine dava konusu fatura ile dava konusu edilmeyen 11/09/2013 tarihli 767.000,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak 767.000,00 TL asıl alacak ve 63.965,70 TL işlemiş faiz ile 1.062.000,00 TL asıl alacak ve 52.561,73 TL işlemiş faiz üzerinden başlatılan takibin, davalının yasal sürede borca itirazı ile durduğu, iş bu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu görülmüştür.
Mahkemece davacıdan faturaya konu harcamalara ilişkin belgeleri sunması talep edilmiş, davacı …A.Ş.’nin kurulduğu tarihten faturanın düzenlendiği tarihe kadar olan faturaya konu harcamalara ilişkin belgeleri, ayrıca fatura dışı diğer harcamalarına ilişkin belgeleri sunduklarını belirtmiş ve ekinde harcama belgeleri sunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 05/09/2011 tarihli Ortaklık Sözleşmesi incelendiğinde, konusunun bir taşınmaz ihalesinin davalı tarafından kazanılması ve idare ile kira sözleşmesinin imzalanması halinde söz konusu kira sözleşmesinin ortaklık sözleşmesi hükümlerine uygun olarak taraflarca kurulacak şirkete devredilmesi ve ortaklığa ilişkin diğer hususlar olduğunun, 2.3 maddesinde ortakların şirkete desteği hususunun, 8.3 maddesinde ortağın şirkete ödünç vermesi hususunun, 16.4 maddesinde ortaklarca yapılacak bir kısım masraflar hususunun düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Sözleşmenin “Ortağın Ödünç Vermesi” başlıklı 8.3 maddesi “ Şirketin ihtiyaç duyacağı proje finansmanının öz kaynak tutarı Şirket tarafından ihtiyaç duyulması halinde … tarafından organize edilecektir. … tarafından diğer ortaklar adına veya Şirkete borç olarak aktarılan tüm tutar öncelikle faizi ve tüm maliyeti ile birlikte, …’in bu ödünç dolayısıyla hiçbir mali zarara kar kaybı dahil uğrayamayacağı şekilde …’e ödenecek, bu ödeme yapılmadan temettü ödemesi veya şirket tarafından ortaklara bir başka ödeme yapılmayacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda gerek davacının gerekse dava dışı … A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtlarına göre davacının bu şirketten takip tarihi itibariyle 5.205.290,23 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Öte yandan davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmamış ise de, fatura dönemine ilişkin BA formları incelendiğinde, dava konusu faturanın vergi olarak bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Bu durumda her ne kadar Ortaklık Sözleşmesinde davacının sözleşme uyarınca dava dışı şirket için yapacağı harcamalar hususunda açık bir hüküm bulunmamakta ise de, harcamaların yapıldığının ispatı halinde yükümlülüğün yerine getirilmeye hazır olunduğu yönündeki davalı savunması ve faturanın BA formunda vergi olarak bildirmiş olması karşısında davacı tarafça faturaya konu alacağın varlığının ispat edilmiş olduğunun kabulü gerekir.(Yargıtay 19.HD.’nin 10/04/2017 tarihli 2016/7490 E., 2017/2932 K.sayılı emsal kararı).
Bununla birlikte davacı tarafça işlemiş faiz talep edilmiş ise de davalının icra takibi öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair bilgi veya belgeye rastlanılmadığından işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
Alacak faturaya dayalı olup likit(bilinebilir,belirlenebilir) olduğundan davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi haklı görülmüş, bununla birlilte reddedilen tutar yönünden davacı icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2016 Tarih 2014/283 Esas 2016/664 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 31. İcra Dairesi’nin 2014/12758 Esas sayılı dosyasında vaki itirazın KISMEN İPTALİNE; takibin 1.062.000,00 TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alacak likit olmakla, kabul edilen 1.062.000,00 TL alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 72.545,22 TL nispi harçtan 18.539,20 TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 54.006,02 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından ödenen 18.539,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından ödenen 650,00 TL bilirkişi ücreti ile 177,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 827,00 yargılama giderinin kabul-red oranına göre 809,02 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin düşük tutarda olması nedeniyle takdiren üzerinde burakılmasına,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 55.810,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 2.830,73 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine .Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin hazineye irad kaydına,
Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 39,00 TL posta gideri ve 85,70 TL harç tutarı olmak üzere toplam 124,70 TL istinaf yargılama giderinin kabul-red oranına göre 121,99 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/10/2018