Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/894 E. 2018/404 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/894
KARAR NO : 2018/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2017
NUMARASI : 2014/1346 Esas 2017/78 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin 495.000-TL./1.100.000.-TL oranında hissedarı olduğunu,davacı ile diğer ortaklar arasındaki ihtilafların ortaklığın sürdürülmesini imkansız hale getirdiğini,temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verildiğini,bu karar aleyhine Gebze 4. AHM’nin 2012/828 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak bu davanın reddedildiğini, şirketin en büyük hissedarının davalı şirketten izole edildiğini, 21 Ocak 2013 tarihli GK toplantısında alınan kararlara muhalif kalıp, iptali için Gebze 1. AHM.’nin 2013/177 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın reddildiğini , 21 Ocak 2013 tarihli GK toplantısının 4.maddesindeki ana sözleşme tadil metninin keyfî olarak tescil ve ilan edilmediğini, TTK 412. maddesine dayanarak Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/48 Esas sayılı dosyası ile genel kurulun toplantıya çağrılması için kayyım talebinde bulunduğunu, davacının davalı şirketten olan alacaklarının tahsili için Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/21 esas sayılı dosyası ileaçılan davanın reddedildiğini, davacı dışındaki diğer ortakların …A.Ş.yi kurduklarını,davalıların davacıdan habersiz tertiplediği 11.7.2014 tarihlî GKda sermayenin 1.100.000-TL’den 5.500.000–TL’ye çıkartıldığını, arttırılan 4.400.000-TL’nin davacının hissesine tekabül eden 1.980.000–TL’nin 1/4 ünün tescilden önce kalan 3/4’ünün ise 24 ay içerisinde ödenmesi, kararın yayınlanmasından itibaren 15 gün içinde yeni pay alma hakkı tanınması, sessiz kalınırsa bundan vazgeçmiş sayılacakları gibi kötü niyetli karar alındığını, davacı müvekkilinin hissesinin küçülmesi suretiyle zarara uğratılmasının amaçlandığını, tamamen ortakların şahsi menfaatine dayalı eylemler ile bir ortağın diğer tarafa veya sözleşmeye duyduğu inancın kaybolduğunu, davanın kabulü ile TTK.53l madde gereğince haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshine,aksi halde davacının payı ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili davanın, TTK 531 .maddesi uyarınca yalnızca şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiğini,davacının şirketteki hissesinin %9 olduğunu,davacının aralık 2012 tarihinden itibaren müvekkili şirket aleyhine hukuki temeli olmayan davalar açmaya başladığını,müvekkili şirketin programlarının işlenerek rakipler üzerinden pazarlamaya çalıştığını,kusurlu ortağın şirketin feshini dava edemeyeceğini,davacının şirkete zarar vermeye yönelik eylemleri dikkate alınarak YK üyeliğinin genel kurul kararı İle kaldırıldığını, şirketin sermayesinin tamamlanıp arttırılmaması durumunda TTK.376.maddedeki durumla karşı karşıya kalacağını, davacının … A.Ş.’nin faaliyet ve amacını saptırdığını,… A.Ş. ile olan çalışmanın şirketin içini boşaltmak için değil, tam tersine müvekkili şirketin menfaati için olduğunu, müvekkili şirketin feshinin çoğunluk hissedarların zararına olacağını, davacının payının karşılığının kendisine ödenmesinin kötü niyetli davacıyı ödüllendirmek anlamı taşıyacağını,haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi ;TTK 531.madde gereğince davalı şirketin fesih ve tasfiyesini bu kabul edilmediği takdirde ortaklıktan çıkma ve çıkma payının önlenmesini talep ettiği, bu davanın şirket tüzel kişiliğine karşı yöneltebileceği, şirket ortaklarına bu davanın yöneltilemeyeceği,davalı şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirecek haklı nedenlerin varlığını kanıtlayamadığı, davacının esas sermayesinin %10’nuna sahip olmadığı bu nedenle dava açma koşulunun oluşmadığı ancak davacının sermaye artımına ilişkin davalı şirketin 11/07/2014 tarihinde genel kurul kararının iptali için açtığı davanın İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1655 E.sayılı dava dosyasıyla halen derdest olduğu, davanın sonucunun davacının azınlık payını etkileyeceği ancak bu durumun şirketin haklı nedenle feshini isteyen davacının haklı nedenlerin varlığını ispatlayamadığı sonucunu değiştirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesince şirketin feshi istemine ilişkin tahkikat yapıldığı halde diğer talepleri ile ilgili tahkikat yürütülmediğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1655 E sayılı dosyasının sermaye arttırımına ilişkin kararın iptali istemli olmasına ve müvekkilinin hissesini etkileme ihtimali olmasına rağmen bekletici mesele yapılmadığını,taraflar arasındaki güven ilişkisinin tamamen ortadan kalktığını, şirketin kar payı dağıtmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca anonim şirketin haklı nedenle feshi, olmazsa davacının ortaklıktan çıkartılması ve payların gerçek değerinin ödenmesi istemine ilişkin olup, “haklı sebeblerin varlığında ,sermayenin en az 1/10 una sahip pay sahibinin şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir.
“Haklı sebep objektif veya subjektif olabilir. Ana öge ortaya çıkan sebebin ortaklığın yaşamasını imkansız hale getirmesidir. Her davada, hukuki ve maddi olayların özelliği dikkate alınarak iddianın haklı sebep teşkil edip etmeyeceklerinin irdelenmesi gerekir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi hususlar haklı neden olarak kabul edilebilir. (Yargıtay 11.HD nin 2014/18024 esas ,2015/12808 karar sayılı ilamı)
Elde ki davada , mahkemece haklı sebebin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı taraf ortaklar arasında güvensizlik ortamı oluştuğunu, 11.07.2014 tarihli genel kurulda müvekkilinden habersiz genel kurul yapılarak ortaklık payının %45 den %9 düşürüldüğünü ,sermaye artırımı kararının müvekkilini zararlandırmak amacı ile alındığını ,açtıkları genel kurul kararının iptali davasının halen devam etmekte olduğunu , geçmişte yaşanan ihtilaf ve davalar nedeniyle ortaklığın devamının imkansız hale getirdiğini ileri sürerek dava açmış olup , genel kurul kararın iptali davasındaki davacı iddialarının gerçek olması halinde bu durumun ortaklar arasında güven ortamını zedeleyecek nitelikte olup olmadığı mahkemece değerlendirilmemiştir.
Dosya kapsamına yansıyan belgelerden davacı ortak ile diğer ortaklar arasında ki ihtilafın 2012 yılından itibaren hukuk ve ceza davaları ile yargıya intikal ettiği ve husumet boyutuna taşındığı anlaşılmaktadır. ” Özellikle asgari pay sahibi sayısını yeniden düzenleyen TTK 338 maddesi hükmüne göre iki kişiden oluşabilecek bir anonim ortaklıkta ortaklar arasında ki husumetin üst düzeye çıkması halinde limited ortaklıklar için uygun görülen bu haklı sebebin ortaklığın devamını çekilmez hale getiren bir ağırlıkta ollduğu takdirde uygulanmaması için bir sebeb yoktur.”((Doç Dr.Nuri Erdem ;Anonim Ortaklığın haklı sebeble feshi)
Davacı dava açtığı tarihte TTK 531 gereği özel dava şartı olan 1/10 oranında paya sahip olmadığı dava açma hakkı bulunmadığı, ancak davacının sermaye arttırımı ile ilgili 11.07.2014 tarihli genel kurul kararının iptali için İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/1655 esas sayılı dosyası ile açtığı davanın halen derdest olduğu,bu davada verilecek kararın davacının dava açma hakkının bulunup bulunmadığını belirleyecek olduğu, bu davanın neticesinin beklenmesi gerektiği ,dava şartı bakımından beklenmesi gerekmekle birlikte davacının %45 olan payının % 10 un altına inecek şekilde sermaye arttırımı kararı alındığı iddiası yerinde görülerek kararın iptali halinde, davacının payını düşürmek maksatlı sermaye artırımı yapılmış olması halinde davacının fesih tasfiye ,olmadığı takdirde şirketten ayrılma talebini haklı kılıp kılmadığı hususunun bu çerçeve de yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.Buna göre öncelikle dava şartının mevcut olup olmadığı ,haklı sebebin mevcut olup olmadığının dava neticesine göre belirlenmesi gerektiğinden diğer yönler incelenmeksizin hükmün bu nedenle kaldırılmasına, 11.07.2014 tarihli genel kurul kararının iptali için açılan ve halen …Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1655 esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2017 Tarih 2014/1346 Esas 2017/78 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/04/2018