Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/888 E. 2018/273 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/888
KARAR NO : 2018/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2016
NUMARASI : 2013/353 Esas 2016/795 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/03/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde davanın reddine ilişkin verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin müvekkili şirketin 2011 yılının sonuna kadar davalı şirkete Uluslararası taşıma hizmeti verdiğini, çok sayıda tır navlunu faturası keşide ettiğini, davalı şirket müvekkili şirketin keşide ettiği tır navlunu faturaları ile hak kazandığı taşıma ücretinden 8.470-Euro tutarındaki bakiye taşıma ücretini ödemediğini, bu sebeple Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibine girişildiğini, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı şirkete ait bir kısım emvalin taşınması esnasında müvekkili şirkete ait tırın Romanya’da trafik kazasına karıştığını, davalı şirkete ait bir kısım emvalin kaza mahalinde kurtarıldığını ve tıra tekrar yüklenerek Türkiye’ye taşındığını, Türkiye’ye getirilen emtianın gümrük işlemlerinin yapılması için davalı şirketin talep ve onayı ile gümrüklü antrepoya bırakıldığını, davalı şirketin anılan emtia ile ilgili olarak antrepo ücreti ödendiğinden bahisle müvekkili şirketin 8.470-euro tutarındaki bakiye taşıma bedelinin ödenmediğini, müvekkili şirkete ait tırı kullanan şoförün herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bu sebeple de davalıya ait emtianın hasarında müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, emtia bedelinin sigorta şirketince davalıya ödendiğini bu konuda bir ihtilafın olmadığını, davalı şirketin beyanına göre antrepo sahibi davalı şirket aleyhine 18.794,94-TL meblağlı 12/12/2011 tarihli depolama/ ardiye faturası keşide ettiğini, davalı şirketin de depolama/ardiye ücretinin müvekkili şirkete ait olması gerektiğinden bahisle müvekkili şirketin 8.470- euro tutarındaki bakiye tır navlun ücretini ödemediğini, CMR sözleşmesi hükümlerinde antrepo/ardiye ücretinin taşıyıcı tarafından ödeneceğine yönelik bir hüküm bulunmadığını, bu sebeplerle davalının itirazının haksız olduğunu belirterek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına davalı/borçlu şirketin %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin … firmasından “Geçici Kabul” kapsamında ambalaj malzemeleri ithal ettiğini, ambalaj malzemelerinin Almanya’dan Türkiye’ye geçici kabul kapsamında sevkiyatı ise davacı şirkete ait araçla gerçekleştirilirken davacı şirketin aracının Romanya yakınlarında trafik kazası geçirdiğini, kaza sonucunda ambalaj malzemelerinin büyük bir bölümü kaza sırasında kaybolduğunu, geriye kalan bölümünün ise hasarlandığını ve kullanılmayacak hale geldiğini, akabinde müvekkili şirket ile davacı şirket arasında görüşmeler olduğunu, kazaya konu sevkiyat malzemelerinin “Geçici Kabul” kapsamında ithal edilmiş olması sebebiyle kaza sonucunda hasarlanan ambalaj malzemelerinin müvekkili şirket tarafından tekrar çıkışının yapılmasının mümkün olmayacağını, bu sebeple işbu hasarlı ambalaj malzemelerinin ithalinin yapılamayacağı ve işbu ambalaj malzemelerine ilişkin olarak da müvekkili şirketçe hiçbir masraf kabul edilemeyeceğini davacı şirket yetkililerine açıkça bildirdiklerini, hasarlanan malzemelerin imha edilmesi talebininde davacıdan geldiğini, davacının hasarlı malzemelerin imhası ile ilgili olarak ardiye ve imha masraflarını ödeyeceği konusunda tarafların anlaştığını ve bu nedenle de davacının 18.794,94-TL ardiye bedelinden sorumlu olduğunu anılan bedelin müvekkili şirket tarafından antrepo sahibi EMS Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Limited Şirketi’ne ödendiğini CMR Konvansiyonu madde 17 uyarınca taşıyıcının yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu tutulduğunu, davacının bir an için alacağı olsaydı bile olay ve olgulardan doğan ardiye masrafı alacağının mevcut olduğunu, bu nedenle bu karşı alacağın takası gerektiğini, davanın dava konusu alacağı kabul edilse bile, bu karşı alacağın takası suretiyle alacağın sona erdirilmesi gerektiğini belirterek davacı davasının reddine, haksız icra takibi yaptığından bahisle davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili,ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra 30.06.2016 tarihinde sunduğu dilekçesiyle davanın zamanaşımına uğradığından bahisle ıslah yolu ile zamanaşımı defii ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından davalı şirkete ait emtianın yurt dışından Türkiye’ye taşınması sırasında taşımayı yapan tırın Romanya’da geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde taşınan malzemenin bir kısmının kaza mahallinde imha edildiğini, bir kısmının ise hasarlı olarak Türkiye’ye getirildiği, hasarlı olan emtianın belli bir süre antrepoda bekletildiğini ve sonuçta hasar nedeniyle bu malzemenin de imha edildiğini, hasarlı emtianın kaldığı antrepo tarafından davalı şirkete 8.470-Euro’luk fatura düzenlenip söz konusu faturanın davalı şirket tarafından ödenmesi nedeniyle davacı tarafın aynı miktarda ki (8.470-Euro) takip konusu alacağına takas beyanında bulunduğunu, taraf şirket yetkililerin kendi aralarında yapmış olduğu mail yazışmalarında ardiye bedelinin davacı tarafından ödeneceği hususunun kararlaştırıldığını, bu bağlamda davalı tarafın takip konusu alacağa ilişkin takas def’inin yerinde olduğu, ayrıca taşıma sözleşmesinin dosyada mevcut faturaya göre en geç 15.09.2010 tarihinde gerçekleştiğini, üç aylık sürenin ilavesi ile 1 yıllık dava açma süresinin 15.12.2011 tarihinde sona erdiğini, davacı tarafın icra takibine CMR 32/1 maddesinde ön görülen 1 yıllık süreden sonra 14.03.2013 tarihinde geçtiği dolayısıyla davacı tarafın talep etmiş olduğu alacağın da ayrıca CMR 32. maddesine göre zaman aşımına uğradığını, davalı tarafın ıslah dilekçesi ile zaman aşımı def’ini ileri sürmesinin de hukuken mümkün olduğunu ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/10-1633Esas, 2013/825 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) belirterek davacı tarafın takip konusu yapmış olduğu alacağın takas ve zaman aşımı müesseseleri kapsamında istenilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine yine davalı yanın kötüniyet tazminatı istemininde reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1- Davacı vekili, Romanya’da meydana gelen kaza neticesinde davalının müvekkil şirketçe taşınan emtianın zarar gördüğünü ve sigorta şirketince zararın karşılandığını, kaza sonrasında bir kısım malzemelerin kaybolduğunu bir kısmının ise antrepoya teslim edildiğini, antrepo ve imha masraflarının müvekkilince ödeneceğine ilişkin anlaşmanın söz konusu olmadığını, davalının kendisine ait ithal edilen emtianın gümrük işlemlerini 1 yıl boyunca yaptırmadığını, antrepo sahibinin 1 yıl geçtikten sonra 12.12.2011 tarih ve 18.794,94-TL ardiye ücreti tahakkuk ettirdiğini, ardiye ücreti müvekkili şirketi ilgilendirmediği için kayıtlarına almadıklarını, 22.12.2010 tarihli müvekkili şirketin temsilcisinin yazısında ardiye ve imha masraflarına ilişkin fatura fotokopisinin istenmesinin sigorta eksperine ibraz hususuna ilişkin olduğunu, CMR hükümlerine göre sınırlı sorumluluğun geçerli olduğunu, CMR 32. maddesine göre uluslararası taşımadan kaynaklanan alacak taleplerine ilişkin davanın 1 yıl içinde açılması gerektiğini takas mahsup taleplerininde aynı süre içinde kullanılması gerektiğinden bu talebin zamanaşımına uğradığını, ardiye ücretinden emtia sahibinin sorumlu olduğunu, taşıma ücretinin bir taşımaya ait olmadığını onlarca taşıma yapıldığını, dava konusu taşıma ile ardiye ücreti arasında bir ilişki olmadığını, bilerek kötü hareket kabul edilen kusurlarda zamanaşımının 3 yıl olduğunu, 1 yıllık sürenin somut olayda uygulama imkanı olmadığını, davalının 12.12.2011 tarihli 18.794,94-TL’lik antrepo ücreti faturasına ilişkin olarak ödediğini ve müvekkili şirkete rücu ettiğine ilişkin 19.12.2012 tarihli fatura keşide ettiğini faturanın iade edildiğini dolayısıyla bilerek kötü hareketin söz konusu olduğunu, davalının keşide ettiği Beyoğlu 24. Noterliğinin 09.02.2012 tarihli ihtarı ile 8.470-euro tutarındaki taşıma ücretinin müvekkili şirketçe talep edildiğinin ikrar edildiğini, zamanaşımının bu nedenle ertelendiğini, hasarlı ürünlerin imha işleminin ithalatçı firma tarafından yapılmasının gerektiğini, belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulünü talep etmiştir.
2-Katılma yolu ile istinaf yoluna başvuran davalı vekili, davanın reddine rağmen kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacının alacağının mevcut olmadığını bilmesine rağmen takibe giriştiğini, davacının CMR 23/4 . maddesine göre malın kaybolması halinde taşıyıcı gümrük vergilerini ve taşıma nedeniyle yapılmış diğer masrafları ödemekle yükümlü olduğunu, hiç bir ekonomik değeri olmayan hurda malın antrepoya davacı tarafından teslim edildikten sonra davalıya haber verilmeksizin 1,5 yıl bekletildiğini, bu durumun basiretli taşıyıcı ilkesi ile bağdaşmadığını, cevap süresinin dolmasından sonra ıslahın mümkün olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kötüniyet tazminatının reddine ilişkin kararının kaldırılarak müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dosyaya tercümesi ibraz edilen taşıma senedine göre, taşımanın 24.08.2010 tarihinde yapıldığı taşıma sırasında davacı şirkete ait aracın Romanya yakınlarında kaza yaptığı ve emtiaların bir kısmının kaybolduğu ,geri kalan hasarlı emtiaların 231 kaplık kısmının EMS şirketine ait antrepoya davacı tarafından 16.09.2010 tarihinde teslim edildiği ve bu ürünlerin 18.12.2012 tarihinde imha edilmek üzere Gümrük mevzuatına göre, antrepodan çıkarıldığı icra takibinin 14.03.2013 tarihinde başlatıldığı anlaşılmaktadır.Güzergah itibariyle uygulanması gereken CMR 32 /1-c maddesine göre, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi 1 yıl olduğu ve bu sürenin taşıma sözleşmesinin akdedildiği tarihten üç ay sonra başlayacağı belirtilmektedir. Her ne kadar davacı vekili davalının Beyoğlu … Noterliğinin 09.02.2012 tarihli noter ihtarı ile müvekkilinin 8.470-TL lik navlun alacağını ihtarname ile talep ettiğini davalının borcunu ikrar ettiğini zamanaşımının kesildiğini iddia etmiş ise de ihtarname incelendiğinde 03.02.2012 tarihinde davacının navlun alacağını bir yazı ile talep ettiğinin anlaşıldığı ,ancak TBK 154. maddesine göre zamanaşımının kesilmesi için dava veya defi yolu ile mahkemede ileri sürülmesi yada hakeme başvurulması veya icra takibinde bulunulması gerektiği davacının yazılı talebinin zamanaşımını kesmediği, alıcı konumunda bulunan davalının kötüniyetinden yada kötüniyet kabul edilecek bir hareketinden bahsedilemeyeceğinden 3 yıllık zamanaşımı süresinin somut olayda uygulama yeri olmadığı, CMR 32/4 gereği sözleşmenin akdedildiği 24.08.2010 tarihine 3 ay ilave edildiğinde 24.11.2010 tarihinden icra takibinde bulunulduğu 14.03.2013 tarihine kadar 1 yıldan fazla bir sürenin geçtiği, Yargıtay uygulamaları ve özellikle Yargıtay HGK nun 2012/10-1633 E ve 2013/825 K sayılı ilamı nazara alındığında dilekçe teatisinden sonra ıslah yolu ile zamanaşımı defiinde bulunulması mümkün olduğundan davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin istinaf sebebleri ise ; dava rededilmesine rağmen davalı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmemesine ilişkindir. Davalının taşımayı ve navlun alacağının varlığını inkar etmediği,ancak kazalı ürünlerin bırakıldığı antrepo tarafından tahakkuk ettirilen depolama ücretinin ödeneceği yolunda anlaşıldığını ileri sürerek bakiye navlun ücretinden sorumlu olmadığını ileri sürdüğü ve taraflar arasında ki anlaşmazlığın antrepo ücretinin taşıyıcıdan istenip istenemeyeceği noktasında olduğu ve davacının taşıyıcının antrepo ücretinden sorumlu tutulamayacağını ileri sürdüğü ,buna göre somut uyuşmazlık bakımından ; davacının icra takibi başlatmakta kötüniyetinden bahsedilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin kötüniyet tazminatının reddine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup ,her iki yan vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebebleri yerinde görülmeyerek başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacıdan alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından yatırılan 31,40- TL harcın mahsubuna bakiye 4,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalıdan alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2018