Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/884 E. 2018/359 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/884
KARAR NO : 2018/359
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2017
NUMARASI : 2015/1870 Esas 2017/923 Karar
DAVA : Tazminat (Rekabet Yasağından Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen dava neticesinde davanın kabulune ilişkin hükmün davalı vekilince istinafı üzerine rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin 60 yılından beri inşaat ve iş makineleri sektöründe ticari faaliyetine devam ettiğini, 2014 yılı başında müvekkilinin distribütörlüğünü yaptığı bir kısım firmaların, müvekkil şirket arasındaki distribütörlük anlaşmalarını sona erdirdiklerine dair ihtarnameler gönderdiğini, davalının müvekkil şirkette 19.10.2004 tarihli hizmet akdine istinaden İstanbul Bölge Servis Müdürü olarak istifa ettiği 22.09.2014 tarihine kadar çalıştığını , istifası ile iş akdinin feshini takiben müvekkil firma ile İmzalamış olduğu iş akdine mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde müvekkil şirket ile aynı faaliyet ve hatta aynı markalara ilişkin faaliyet gösteren … Ticaret A.Ş isimli firmada işe başladığı gibi firmanın ticari sırlarını rakip firmaya taşıdığını,çalıştığı süre içinde vakıf olduğu ticari sırları ve bilgileri rakip firma ile paylaştığını ve dava dışı firmanın haksız rekabet eyleminde bulunmasına katkı sağladığını, davalının bu fiili ile müvekkil şirketle arasında mevcut rekabet yasağına ilişkin hükümlere aykırı hareket ederek müvekkilinin zararına yol açtığını, hatta uzun yıllar ticari hayatta gösterilen faaliyetin getirdiği kendisine aktarılan Müşteri portföyü, ve knowhow portföyünü rakip firmaya aktardığını, 19.10.2004 tarihli hizmet akdinin, “Madde 4 Diğer Şartlar” bölümünde rekabet etmeme maddesi mevcut olup davalının aykırılık teşkil edecek şekilde bir fiilde bulunması halinde sözleşmede belirtilen cezai şartı ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini öne sürerek, 5.000- USD cezai şarttan, şimdilik 10.000- TL cezai şartın, eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin mali ve fînansal açıdan durumunun kötüleştiği, davacının, kötüye giden malî durum karşısında küçülme kararı aldığını ve operasyon faaliyetlerinin kapasitelerini düşürme yönünde adımlar attığını, bu çerçevede daralarak,birçok çalışanın iş akdini, “yurtdışı markalarında yaşanan azalma sebep gösterilerek feshettiğini, müvekkilinin işe başladığı l….AŞ.’deki distribütör firmaların müvekkilinin herhangi bir eylemi neticesinde TSM şirketine geçmediklerini, müvekkilinin davacı şirketteki görevinin servis müdürlüğü olup bu görev tanımı ile davacı şirketin önemli bir zarara uğramasına yol açacak ticari sırlarına vakıf olmadığını , yaptığı işin satış sonrası hizmetle ilgili olduğunu, işçinin rekabet etmeme borcunun yer, zaman veya işin türü bakımından sınırlı olarak kararlaştırılması gerektiğini, aksi halde rekabet yasağının geçerli olmayacağını, müvekkilinin 23/09/2014 tarihinde istifa ettiğini, istifasının nedeninin davacı şirkette yaşanan finansal sıkıntılar özlük hakların –ücret, prim vs.–gecikmeli ödenmesi ve davacının üzerindeki finansal baskı ile mali durumunun kötüye gidişinin işyerinde çalışanlar arasında huzursuzluk yaratması ve bu endişeyle bir çok personelin istifa etmek zorunda kaldığını, sözleşmenin personel tarafından haklı sebeple feshinin ,rekabet yasağını sona erdirdiğinin TBK m. 447/2 de ifade edildiğini,davacının iddialarından yola çıkıldığında, illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceğini, gelinen nokta ve distribütörlüklerin sona erdirilmesinin davacı şirketin kendi yönetim politikalarının ve yanlış stratejilerin, şirketin içinde bulunduğu grubun mali açıdan geldiği noktanın, ticari yaşamda oluşturduğu güven kaybının bir sonucu olduğunu, müvekkilinin eylem ve işlemleri ile arasında kurulmak istenen illiyet bağının, suni bir bağ olmaktan öteye gidemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 19/10/2004 tarihli hizmet akdinin 4/d maddesinde öngörülen cezai şart nedeniyle davalının bu madde hükmüne aykırı davrandığından bahisle cezai şart istemine ilişkin olduğunu, davada sözleşme hükmünün davalı tarafça ihlal edildiğinin sabit olduğunu,Hizmet akdinin rekabet yasağını düzenleyen maddesi TBK 445 maddesindeki koşullar uyarınca değerlendirildiğinde sözleşme hükmünün zaman ve işin türü bakımından sınırlama içermekle birlikte yer bakımından düzenleme içermediğini ancak, davalının davacı firmadaki işinden ayrıldıktan sonra davacı ile aynı ilde ve üstelik davacının eski faaliyet adresinde, faaliyet gösteren rakip firma durumundaki .l…AŞ.’de işe başlamış olmasına göre sözleşmede yer sınırının belirlenmemesi nedeniyle sözleşmeye geçersizlik atfedilemeyeceğini bilirkişi heyetinin aksi yöndeki görüşüne mahkemece itibar edilmeksizin, davalı tarafın olayda TBK 447/2 maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki savunmasınında yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 10.000,- TL tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili sözleşmenin işçi tarafından haklı nedenle feshedildiğini, TBK 547. maddesine göre rekabet yasağının sona erdiğini, Yargıtay kararlarınında bu yönde olduğunu, davacının kendi yanlışlarından dolayı sektörde mali sıkıntıya düştüğünü sektörde hızla küçüldüğünü, bünyesinde bulunan yurtdışı şirketlerin distrübütörlüğünü kaybettiğini , davalının ekonomik kaygılardan dolayı davacı şirketten ayrılmak zorunda kaldığını, ayrıca davacı şirketin TSM Global şirketine şirketten ayrılan işçilerin çalışması konusunda teşvik ettiğini, bunun e-mail yazışmalarından anlaşıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı feshi nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Mahkemece, Hizmet akdinin rekabet yasağını düzenleyen maddesi TBK 445 maddesindeki koşullar uyarınca değerlendirildiğinde sözleşme hükmünün zaman ve işin türü bakımından sınırlama içermekle birlikte yer bakımından sınırlama içermediği ancak, davalının davacı firmadaki işinden ayrıldıktan sonra davacı ile aynı ilde ve üstelik davacının eski faaliyet adresinde, faaliyet gösteren rakip firma durumundaki ….AŞ.’de işe başlamış olmasına göre sözleşmede yer sınırının belirlenmemesi nedeniyle sözleşmeye geçersizlik atfedilemeyeceği Bilirkişi heyetinin aksi yöndeki görüşüne mahkemece itibar edilme imkanı olmadığı, davalı tarafın olayda TBK 447/2 maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki savunmasınında yerinde olmadığı belirterek davanın kabulüne, 10.000- TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir
TBK 444 maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 4. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki iş akdi ve buna ekli rekabet yasağı hükmü 19/10/2004 başlangıç tarihli olsa da, sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 23/09/2014 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve 445. maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. TBK 445/2 maddesinde yer alan “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir” şeklindeki düzenlemede, rekabet yasağına ilişkin hüküm karşısında şayet işverenin de bir karşı edim yüklenmiş olması halinde, rekabet yasağının aşırı hükümlerinin süre ve coğrafi alan bakımından sınırlanmasında sadece hakime takdir yetkisi verilmiş olup, işveren tarafından böyle bir karşı edimin yüklenilmemiş olması halinde rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olacağı anlamına gelmeyecektir.
19.10.2004 tarihli hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin 4/d. maddesine göre, çalışan, hizmet akdine ilişkin sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesine müteakip 12 ay boyunca ister kendi işini kurmak şeklinde olsun isterse aynı işi yapan rakip bir firmada işe girme şeklinde olsun,rakip firmalarda faaliyette bulunamayacağı aksi halde 5.000-USD cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Davalının istifa ettiği 23.09.2014 tarihine kadar davacı şirkete çalıştığı, 25.09.2014 tarihinde davacı şirketle aynı işi yapan ve davacı şirketin ayrıldığı eski adreste … şirketinde işe başladığı SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır.
TBK 445. maddesi uyarınca rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve konu bakımından hakkaniyete uygun olmayan sınırlamalar içermesi halinde rekabet yasağı hükmünün geçerli olmayacağı TBK 445/2 maddesinde ise hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlendiği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle kapsam ve süre bakımından sınırlandırabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda sözleşmede bulunan rekabet yasağı sınırının geniş bir coğrafyayı kapsamasının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşüreceği ve bu sebeple geniş coğrafya için geçerli olmadığı, ancak bir sözleşme hükmünün, tarafların sözleşme yapma iradesine uygun olarak, makul bir coğrafi alan yönünden geçerli, makuliyet dışında kalan alan yönünden ise geçersiz sayılması gerektiği, başka bir deyişle taraflardan birinin borçlandığı edimin, kanuni miktarı aşırı ölçüde aşması halinde, sözleşme tüm olarak batıl sayılmaması, bunun yerine uzun sürenin veya aşırı ceza koşulunun kanuni sınırlara indirilmesi gerektiği, sözleşmenin sadece yasal sınırdan daha fazla edimler yönünden hükümsüz sayılması, diğer kısımlar yönünden sözleşmenin geçerli sayılması gerektiği, somut olayda, sözleşmede her ne kadar rekabet yasağı yer sınırlaması getirilmeksizin tüm Türkiye’de uygulanabilir şekilde öngörülmüş ise de, TBK 445/2 gereği ilk derece mahkemesince sözleşmedeki coğrafi sınırın, davacının çalıştığı vilayet ve sözleşmenin davacı şirketin eski adresi bakımından geçerli sayılmasına ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Elde ki davada davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra, 25.09.2014 tarihinde davacı şirket ile aynı yerde bulunan aynı işi yapan … şirketinde işe başladığı aynı iş kolunda, işe başlamış olması nedeniyle , sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu, davalının ekonomik kaygılarla şirketten istifa etmesinin haklı nedenle feshi için yeterli neden olamayacağı, her şirkette muhtelif dönemlerde ekonomik sıkıntıların olabileceği yine davacı şirkette yer alan distribütörlüğü bulunan firmaların ayrılmasınında şirketten ayrılmayı haklı göstermeyeceği göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığı dosya mevcudu delillerin takdirinde hiç bir isabetsizlik olmadığı ,davalı vekilinin istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmış,davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 683,10- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 170,77- TL nin mahsubu ile bakiye 512,33- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 25- TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2018