Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/848 E. 2018/79 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/848
KARAR NO : 2018/79
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2017 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2017/372 Esas
DAVA : GKKİptali (ihtiyati tedbir talebinin reddi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/01/2018

Taraflar arasında görülen dava sürecinde ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın davacı- ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA – TALEP : Davacı vekili, davacı vekilinin müvekkilinin davalı şirketin %10 azınlık pay sahibi ortağı ve şirket YK başkan vekili iken 07/04/2017 tarihinde yönetimden istifa etmek zorunda kaldığını, davalı şirket yönetim kurulu şirketin esas sermeyesi ile kanuni yedek akçelerinin bir bölümünün bilanço zararları ile karşılıksız kalıp kalmadığının tespiti zımmında …A.Ş.’den 25/01/2017 tarihli özel tespit raporu aldırdığını, bu rapora göre şirketin öz varlıklarının 693.270 TL ve şirket esas tutarına tekabül eden kısmının karşılıksız olduğunu, bu durum neticesinde TTK 376/2 uyarınca yaklaşık 2/3 oranında sermaye kaybı eşiğine ulaşıldığını, bu yüzden sermaye azaltımı cihetine gidilmesi gerektiğinin ileri sürüldüğünü, TTK 376/2’de açıkça yazdığı şekilde sermaye kaybının tam 2/3 ve daha fazlasına ulaşmadığı halde 2/3’e yaklaşık olduğunun ileri sürülerek sermaye azaltımına gidilmesi yönünde karar alınmasının batıl bir karar olduğunu ayrıca bu kararın kendiliğinden geçersiz olduğunu, son yıllık tasdikli bilançoyu görmeden, özel tespit raporuna dayanılarak yaklaşık rakamlarla ifade edilen hesaplara itibar edildiğini, 01/02/2017 tarihli sermaye azaltımına ilişkin yönetim kurulu raporunda davacı müvekkilinin muhalefet şerhinin mevcut olduğunu, söz konusu raporu tartışmaya açmadan müvekkilince imzalanmasının istendiğini, bu rapora müvekkilinin şerh koymasının engellenmeye çalışıldığını, müvekkilince Beşiktaş ..Noterliği’nin … tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, özel tespit raporunda ileri sürülen hesapların doğruluğunun kabul edilse dahi zikredilen 26.892.861- TL miktarındaki şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçelerin 17.199.590- TL tutarına tekabül eden kısmının karşılıksızlığı durumunda TTK mad. 376/2’de yazılı olan 2/3 oranlarına ulaşmadığını, aksine TTK …376/1’de yazılı olan 1/2 ve daha fazlası oranına ulaşılmış olduğunun belirtildiğini, bu itibarla kanunun emredici hükmü gereği TTK …376/1’de yazılı tedbirlerin uygulanmasının gerektiğini, YK kararında ve gerekse YK raporunda öz kaynak toplamının 9.693.270- TL olarak tespit edildiğini, şirket esas sermayesi 24.531.299 TL kanuni yedek akçeler 2.361.562 TL olmak üzere toplam 26.892.861 TL olduğunu, bu bedelin 2/3’ünün ise 8.964.287 TL ‘ye tekabül ettiğini, bu rakamın şirketin öz sermayesi olan 9.693.00 TL ‘nin altında kaldığını, şirket sermaye kaybı oranının 2/3 oranında olmadığını ve 1/2 ile 2/3 oranı arasında kaldığını bu nedenle sermaye azaltımına ilişkin madde 376/2 uygulanmasının kanunen mümkün olmadığını,davacının bu denli yüksek miktardaki sermaye artışını katılamayacağını, önceden yapılan sermaye azaltımının emredici hükümlere aykırı olduğunu, davalı şirketin 26/01/2017 tarih ve 2017/05 karar sayılı şirket yönetim kurulu kararı ve yönetim kurulunun 01/02/2017 tarihli raporlarının batıl-geçersiz olduğunun tespit edilmesini, …. A.Ş.’nin 28/02/2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararının yokluğunun ve butlanının tespiti ile iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :Mahkemece, davalı şirketin 28/02/2017 tarihli olağanüstü GKK ile 26/01/2017 ve 07/04/2017 tarihli YK kararı ile 07/04/2017 tarihli olağanüstü GKKnın yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin ilişkin ihtiyati tedbir talep ettiği belirtilerek mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerektiği, anılan genel kurullarda alınan kararlarının uygulanmasının davacı yönünden bu koşulları taşımadığı , talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı gibi ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olduğu belirtilerek davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı- ihtiyati tedbir talep edenvekili , sermaye azaltılmasına yönelik teklif içeren YK kararı ile buna istinaden yapılan 1. Ve 2. GK toplantısında alınan kararlar doğrultusunda ağırlıklı olarak sermaye artırımıyla beliren yeni oranlarından dolayı sermaye payının düşürüldüğünü, bunun objektif iyi niyet kurallarına, eşitlik kurallarına aykırılık olduğunu, önce azaltım sonra artırım yapılarak davacının azlık oyundan kaynaklanan haklarının bertaraf edildiğini,davacının 07/04/2017 tarihli yönetim kuruluna katılmamasına rağmen katılmış gibi işlem yapıldığını,şirket ve ortakların menfaatlerinin zedelendiğini, kararın kaldırılarak taleplerin kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Öncelikle Anonim şirket yönetim kurulu kararlarının iptali yahut yürütülmesinin geri bırakılmasına TTK açıkça cevaz vermemiştir. TTK’nın 391. Maddesine göre YK kararlarının maddede belirtilen koşulların varlığı halinde batıl olduklarının tespiti istenebilir. Yönetim kurulu kararlarının geçerliliği konusunda ilk ve asıl muhatap şirketin genel kuruludur. Yönetim kurulunun sermaye artırımı yönünde genel kurula sunduğu raporun TTK’nın 457. Maddesi kapsamında olup olmadığı ancak yargılama neticesinde belli olabilir.
Dava konusu olağanüstü genel kurul kararları açısından ise TTK’nın 449. Maddesine göre mahkeme YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Bunun yanında HMK’nın 390/3. Maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talep eden taraf ,dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. İlk Derece Mahkemesi somut olayda davacı tarafça sunulan delillerin yaklaşık ispat ölçüsüne uymadığı kanaatine ulaşmıştır.
Şirketin önce sermaye azaltmaya gitmesi, ardından sermaye artırımı yapılması hususundaki genel kurul kararlarının iptali ya da butlanına karar verilmesi yönündeki taleplerin yasal dayanakları olan TTK’nın 445 ve 447. Maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin dahi yargılamayı gerektirdiği ,ancak yapılacak mali durum incelemeleri gerektirdiği kabul edilmek durumundadır. Ayrıca davacı tarafın tedbir talebine dayanak yaptığı delil- belgelerin yargılama sonunda yapılabilecek olan esasa yönelik olarak ayrıntılı değerlendirmesini mahkemeden beklenmesi de hukuken mümkün değildir.
İstinaf incelemesi açısından geçici hukuki korunma istemlerine yönelik kararların incelemelerinde, mahkeme kararının dosyaya sunulan delil- belgelerle uyumlu olup olmadığı ve bu bağlamda ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararlar açısından sunulan delil- belgelerin HMK’nın 390/3. Maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talep edenin yaklaşık haklılığını ispatlayıp, ispatlamadığı değerlendirmek durumundadır. Mahkemenin yargılama yapmadan delilleri esastan inceleyip değerlendirmesi ve davanın sonunda verilebilecek karardan sağlanabilecek hukuki yararı, ihtiyati tedbir yoluyla baştan sağlaması beklenemez.
Açıklanan ilkeler doğrultusunda istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının dosya içeriğine ve sunulan delil-belgelere uygun olduğu talebin yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat yükümlülüğünün karşılanmış olduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmakla, istinaf nedenleri yerinde görülmemiş olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f gereği kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/01/2018