Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/803 E. 2018/1651 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/803
KARAR NO : 2018/1651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 17/05/2017
NUMARASI : 2014/432 E.-2017/153 K.
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2018
İlk derece mahkemesince verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesiyle; davalı şirketin Gine/ Conakry limanında teslim aldığı 559 koli 18800 kg Epinephlus Aeneus (lahos) dondurulmuş balığın konteyner içerisinde … isimli gemi ile taşıyıp İstanbulda bulunan … Tic. A.Ş’ ye teslim etme işini üstlendiğini, balıkların yolculuğun başında gemiye sağlam şekilde yüklendiğini, ancak geminin Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğü tarafından yapılan tartım işlemi sonunda 3600 kg’nın eksik olduğunun tespit edilerek bu hususun 02/09/2008 tarihli tutanak ile belgelendiğini, bir gün sonra da konteynerin aktarma beyannamesi ile gönderildiğini, Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’ne bağlı … antreposuna girişi sırasında yapılan ilk resmi muayenede balıkların kokuşmuş ve bozulmuş olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle alıcı şirket tarafından imha edilmesi için müracat etme zorunluluğunun doğduğunu, 24/11/2008 tarihinde balıkların imha edildiğini, yükün gemiden eksik çıktığını ve zayi olduğu bilgisinin alıcı tarafından acenteye derhal bildirildiğini, ancak acentenin herhangi bir girişimde bulunmadığını, bu nedenle yükün alıcısı olan dava dışı (temlik eden) şirketin görevlendirmiş olduğu eksper marifeti ile inceleme yaptırıldığını, 21/08/2008 tarihinde düzenlenen gözetim raporunda konteyner içinde bulunan balıkların konteynerin soğutma sisteminin çalışmaması nedeni ile çözülerek sıcağa maruz kalmasından dolayı tazeliğini kaybettiği bu yüzden bozulmuş olduğunun tespit edildiğini, yük sahibi temlik eden … şirketinin uğradığı zararların eşyanın ithalat bedeli olan 36.600-usd taşıma masrafları olan (navlun, ordino gideri, ek güvenlik gideri, özet beyan ücreti, aktarma/nakliye gideri, konteyner ardiye terminal gideri, eksper ücreti, imha, nakliye ücreti, imha nakliye ücreti, belediye gömü ücreti) olmak üzere 5.625-euro, 627,50-usd ve 16.714,95 TL ve eşyanın Türkiye’de satışından elde edilecek kar kaybı tutarından ibaret olduğunu ileri sürerek kar kaybından şimdilik 400.000,- TL ile diğer zarar kalemlerinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taşıma sözleşmesinin 26. maddesindeki yetki şartı nedeni ile mahkemenin yetkisiz olduğunu, ayrıca Charter Partyde yer alan tahkim klozu nedeniyle davanın tahkimde görülmesi gerektiğinden mahkemenin görevsiz olduğunu, davacının sözkonusu taşıma ile ilişkisi açıklanamadığından, davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, esas yönünden ise geminin denize, yüke ve sefere elverişli nitelikte olduğunu, taşınan balık emtiası yükleme limanında hangi nitelik ve nicelikte gemiye yüklendi ise aynı şekilde taşındığını, boşaltmayı takiben gümrük işlemlerinin yapıldığı sırada yani emtia taşıyanın sorumluluk alanından çıktıktan sonra bekleme aşamasında meydana gelen eksilmeden veya bozulmadan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, malda eksiklik var ise bunun fire oranı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, davacının hasar ihbarının süresi içerisinde yapılmadığını, davacı yanın sunmuş olduğu gözetim raporunda konteyner içerisindeki sıcaklığın -20 derece olarak belirtildiğini, dolayısıyla emtianın uygun ısı koşullarında taşındığını davacının maruz kaldığı zarar ile müvekkilinin eylemleri arasında illiyet bağının bulunmadığını talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu gerektiğinde mahkemece uyuşmazlığa sınırlı sorumluluk kurallarının uygulanması gerektiğini ileri sürerek davanın husumet, yetkisizlik, görevsizlik ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalının yük ilgilisine ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarı e.TTK 1112.maddesine göre malın varma yerindeki piyasa değerinden ibaret olup, yurt dışından ithal edilip iç piyasada satışa sunulan malın piyasa değeri yani satış değeri o malın ithalat bedeli ile kar kalemlerinden oluşmaktadır. Bu durumda davacının dava dilekçesinde talep ettiği ithalat bedeli ile kar kaybı çoğun içinde az da vardır prensibine göre malın piyasa değeri içerisinde kaldığından, davacının kar kaybı talebi TTK nın 1112.maddesi kapsamında bir talep olarak değerlendirildiği, davalının 18.800 kg lahoz balığının bozularak zayi olmasından dolayı e.TTK nın 1061.maddesine göre sorumlu olduğu davalıdan istenebilecek tazminat tutarının ise 308.132 TL olduğu anlaşılmakla, bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne, e. TTK’nın 1235/7, 1236/1-2 ve 1241. Maddeleri gereğince hüküm altına alınan alacakla sınırlı olarak davalıya ait olan gemi üzerine kanuni rehin hakkı tesis edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Katılma yoluyla istinaf yoluna başvuran davacı vekili ; TTK.’nın 1236’da öngörülen yasal rehin hakkının gemiyi takip etmesi sebebiyle Türk limanına geldiği ihtilafsız olan gemi hakkında rehin hakkı tesisi istemli Türk Mahkemeleri’nin yetkili ve görevli olduğunun açık olduğunu, davalı vekilinin itirazlarının yersiz olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu taşımada en az bir kere aktarma yapıldığını, ancak bu aktarmanın hangi tarihte ve nerede yapıldığı hususunda, taşıma sırasında konteyner mührünün bozulduğunun ve yeni mühür uygulaması yapıldığının anlaşıldığını, davalının bu işlemleri nerede ne zaman ve niçin yaptığı konularında bilgi ve belge sunmadığını, imha dolayısıyla ortaya çıkan ardiye bedeli, gömü yeri bedeli, terminal ek ücreti gibi giderlerin TTK m. 1112’ye göre değil ise de, genel hükümlere göre tazmin edilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının “fazlaya ilişkin kısmın reddine” şeklindeki hüküm fıkrasının kaldırılmasına, davanın bu alacak kalemleri bakımından da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; çarterpartide uygulanacak hukuk ve yetkili mahkemenin yurt dışı mahkemeleri olduğu ve hatta uygulanacak hukukunda ayrıca yabancı hukuk kaideleri olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin söz konusu hasardan eğer var ise sorumluluğu malın varış limanı piyasa değeri ile sınırlı olduğunu, müvekkilinden bunun dışında zarar kalemi talep edilmesinin mümkün olmadığını, lahoz balığı emtiasının donmuş halinin piyasa değerinin tazesinden daha düşük olduğunu, ayrıca piyasaya sürülecek malın miktarının da önem teşkil ettiğini, davacı tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi sonrasında hazırlanan raporda müvekkiline ait konteynerın soğutma sisteminin çalışır durumda olduğunun tespit edildiğini, bu şartlarda hasarın müvekkiline atfı kabil bir kusurdan meydana gelmediğinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Somut olayda konşimentoda;içinde -20 derecede dondurulmuş balık emtiası bulunan ML-GN 0042342 nolu dolu konteynerin 8.7.2008 tarihinde … “gemisine yüklendiği, İstanbul Haydarpaşa Limanına ise … gemisiyle geldiği,Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğünün aktarma beyannamesinde konteyner numarasının ML-TR 0770990 olarak değiştirilmiş bulunduğu ihtilafsızdır. Konşimento da konteynerin -20 derecede donmuş balık yükü bulunduğunun kayıtlı bulunması nedeniyle davalı tarafın başlangıçta ki yükte ki elverişsizlik iddiaları dinlenebilir değildir.
Hasarın varlığının önce yükte ki eksikliğin 2.9.2008 tarihli tutanak ile akabinde 3.9.2008 tarihli sevkedilen Ambarlı Gümrük Yetkilileri tarafından tutulan tutanak ile balıkların kokuşmuş olduğunun tesbit edildiği eTTK 1066/2 maddesinde yazılı olduğu üzere hasarın selahiyetli makam tarafından tesbit edildiği dikkate alındığında hasar ihbarı yapılmadığına ilişkin savunma yerinde değildir.
eTTK 1061.madde:”Taşıyan, malların yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle mükelleftir. Teslim alındıkları andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür; meğer ki, zıya veya hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemiyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun.
TTK 1112 de ise “yükün tamamen veya kısmen ziyaı nedeniyle 1061 ve 1062.madde ler gereğince tazminat verilmesi lazım geldiğinde ,taşıyan malların adi piyasa değerini veya aynı cins malların varma yerinde malların boşaltılmasının başladığı tarihte değerini öder”şeklindedir.
Taşımanın yapıldığı tarih itibariyle yürürülükte bulunan eTTK 1061-1062.maddeler uyarınca davalı taşıyan yükte meydana gelen zarardan sorumludur.Taşıyan bu sorumluluğunu sınırlandıran veya kaldıran bir sebeb delil gösterememiştir. Davalının sorumluluğu eTTK 1061 e dayandığından tazminat borcunun 1112.maddeye göre hesaplanması gerekmektedir.Yapılan bilirkişi incelemelerinde ortak olarak varılan sonuç ;Taşıyanın yüke özen borcunun ihlali nedeniyle taşıyıcının tazmin borcu yükün varma yeri olan İstanbulda ki piyasa değeri ile sınırlı olduğudur. Bilirkişi kurulları balık için farklı değerler tesbit etmiş ise de ;Mahkemece çeşitli kurumlardan değeri hususunda bilgi istenmiş ;sonuç olarak İBB Su Ürünleri Hal Müdürlüğünün 3.4.2013 tarihli yazısı ekinde gönderilen eylül 2008 ayı lahoz balığı fiyatı olarak bildirilen 16,39-TL/ kilogram fiyatı esas alınarak yapılan hesaplama neticesinde zararın 18.800×16.39= 308.132 -TL hesaplandığı 20.2.2017 tarihli Prof.Dr…. raporu esas alınarak bu miktara hükmedilmiştir.Emtianın taze ve donmuşunun fiyatının farklı olduğu ve bunun tazminat tutarını etkileyeceği davalı tarafça ileri sürülmüş ise de ;İlk derece mahkemesince bu hususta da yeterli araştırma yapılmış olup, İBB Tarım ve Su Ürünleri Müdürlüğü değerlendirme raporun da (28.3.2017 tarihli ) lahos balığının nadir türler sınıfında olup ülkede avcılığının yasak olduğu,bu bağlamda bu ürün cinsi için taze ürün ile donmuş ürün arasında fiyat farkı bulunmadığının bildirilmesi karşısında ürünün piyasa değerinin tesbitine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Birim malın satışındaki para miktarına “fiyat” denir. Fiyat, ticaret hayatında çeşitli şekillerde karşımıza çıkar: Alış fiyatı, maliyet fiyatı, satış fiyatı,… gibi.Mal alınırken satıcıya ödenen fiyata “alış fiyatı” denir. Mal satılıncaya kadar değişik masraflar yapılır(taşıma, gümrük, sigorta,…gibi). Bu masrafların, alış fiyatı üzerine eklenmesiyle bulunan fiyata “maliyet (maloluş) fiyatı” denir.Eğer bir mal, maliyet fiyatının üzerinde bir fiyatla satılmışsa, bu satışta kâr sözkonusudur. Kârlı bir satışta maliyet fiyatı ile kâr tutarı toplanarak satış fiyatı belirlenir.(maliyet-satış kar zarar hesapları – …r)
Davacının dava dilekçesinde ; eşyanın ithalat bedeli olan 36.600-usd (malın satıcıdan alış fiyatı) taşıma masrafları olan (navlun, ordino gideri, ek güvenlik gideri, özet beyan ücreti, aktarma/nakliye gideri, konteyner ardiye terminal gideri, eksper ücreti, imha, nakliye ücreti, imha nakliye ücreti, belediye gömü ücreti) olmak üzere 5.625 Euro, 627,50 USD ve 16.714,95 TL ve eşyanın Türkiye’de satışından elde edilecek kar kaybı tutarından ibaret olduğunu ileri sürerek kar kaybından şimdilik 400.000- TL nin tahsilini talep etmiştir.Aslında davacı tarafından talep edilen maliyet giderlerinin tamamının malın satış fiyatını (piyasa değerini )oluşturduğu açıktır.Bu sebeble azlık oyunda belirtildiği gibi davacı vekilinin dava dilekçesinde taleplerini tek tek ayrıştırmak suretiyle belirttiği ve talebinde ithalat mal bedeli ve kar mahrumiyetini ayırdığı ve TTK’nun 1112.maddesinin değerlendirilmesinde yükün zıyaı halinde talep edilebilecek tazminat belirtilmekle davacının kar mahrumiyeti olarak belirttiği miktarın bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının bu kalem talebinin ancak ıslah halinde kabul edilebileceği,davanın kısmen mal bedeli ve yapılan gider üzerinden kabulü gerektiği yolunda ki görüşe piyasa değeri içerisinde satıcının maliyet +kar kalemi de bulunduğundan itibar edilmemiş;mahkemenin piyasa değerinin kar kaybı talebini de içerdiği tesbitinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yetki ve Tahkim itirazı açısından Davalı vekili cevap dilekçesin de ; işbu ihtilaf ile ilgili olarak ihtilafa COGSA nın uygulanması halinde ihtilafın ABD kanunlarına tabii olarak Newyork Southern Federal Bölge Mahkemeleri tarafından ele alınacak olup ,diğer bütün hallerde ihtilaf ingiliz hukukuna göre İngiliz Yüksek Mahkemesi nin yetkisine tabii olacağı hükmüne dayanarak yetki ve tahkim itirazı ileri sürmüş ise de tayin olunan hukuk ve mahkeme somut olarak belirlenmediğinden ayrıca geçerli bir tahkim sözleşmesini içermediğinden bu hususa yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
Davalı zararın konteynerdeki bir kusurdan meydana gelmediğini savunmalarında ileri sürmüş ise de davacı tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde konteynerin sıcaklığının 20/10/2008 tarihi itibariyle-20 C olması konteynerin tüm yolculuk boyunca bu sıcaklıkta olduğunu göstermemektedir. Yolculuğun 2 ay sürdüğü ve en az bir gemi değiştirildiği (yükleme gemisi ile boşaltma gemisi farklı) anlaşılmakla statik bu istinaf nedeni (belli bir ana yönelik tespit) yerinde sayılamaz. Davalı konteynere ait digi lok kayıtlarını tam olarak sunmamış ,sunulan kayıtlar ile soğutuculu konteynerin yolculuk boyunca hangi ısılarda bulunduğunun tesbit edilemeyeceği bilirkişi incelemeleri ile anlaşılmıştır.Ayrıca gemiye aktarmanın ne zaman ve hangi koşullarda olduğu ,yine konteyner mührünün ne zaman hangi sebeble değiştirildiği hususu da belirlenememiştir.
Tüm anlatılanlara göre davalı taşıyıcının eTTK nun 1061-1062.madde uyarınca sorumlu olduğu ve TTK nun 1112 madde kapsamında yükün ve geminin varma yeri İstanbulda ki piyasa değerine hükmeden mahkemenin hükmüne yönelik davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde bulunmamaktadır.Davacı taraf İmha bedeli ve masraflarının genel hükümlere göre tazmin edilmesi gerektiğini iddia etmekte ise de TTK nun 1061.maddesine göre sorumlu tutulan davalının tazmin yükümlülüğü e TTK 1112 kapsamında belirlenen miktar olup sair zararlar talep edilemeyeceğinden davacı vekilinin reddedilen kısımlara yönelik istinaf nedeni yerinde görülmediğinden her iki yan vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE
Davalıdan alınması gereken 27.324- TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 5.263,40- TL nin mahsubu ile bakiye 22.060,60-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacıdan alınması gereken 35.90-TL istinaf karar harcından davacının peşin yatırdığı 31,40-TLnin mahsubuna bakiye 4,50-TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına .
İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2018