Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/799 E. 2018/165 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/799
KARAR NO : 2018/165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2017
NUMARASI : 2014/627 Esas 2017/483 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/03/2018
Davanın kabulune ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait trende yolcu olarak bulunduğunu, 23.06.2012 günü Kanarya Tren istasyonda trene binerken peron ile tren arasındaki boşluğa düştüğünü ve sakat kaldığını, müvekkilinin kaza geçirdiği sırada 34 yaşında olduğunu ve sağ el parmaklarından ikisini kaybettiğini sol elinin ise kullanamaz hale geldiğini ve tedavisinin halen devam ettiğini beyanla; davanın kabulü ile 50.000-TL manevi, 10.000-TL maddi tazminatının olay tarihi olan 23.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 21.8.2017 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat istemini 32.230,93- TL ye çıkartarak eksik harcı ikmal etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tren henüz durmamışken görgü tanıklarının ifadesiyle ileri derecede alkollü olmasının da etkisiyle, sarı güvenlik çizgisini ihlal ederek trene binmeye çalıştığını, ancak dengesini kaybetmek suretiyle tren ile peron arasına düştüğünü, trenlerde kapılarda sıkışmayı önleyici sistem olduğunu, ayrıca acil durum freni bulunduğunu ve hareket halindeki trene binmenin TCDD İşletme Nizamnamesinin 19. maddesine göre yasak olduğunu ve trenin kamera kayıtlarında iki kişinin ikazlarına ve kendisini tutmaya çalışmalarına rağmen davacının dengesini kaybederek tren ile peron arasına düştüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, alınan bilirkişi raporları, Adli Tıp kurumunun maluliyet oranına ilişkin raporu, İTÜ Ulaştırma Kürsüsünden seçilen bilirkişilerden alınan kusur oranına ilişkin rapor, Nöroloji uzmanından alınan alkol raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının olay anında alkollü olduğu tren durmadan ve kapı açılmadan trene binmek istemesi üzerine tren ile bekleme arasındaki boşluğa düşerek Adli Tıp Kurumu raporuna göre %60 oranında malul olduğu ve %90 oranında da kusurlu bulunduğu, davalı TCDD’nin tren ile bekleme arasında 28 cm gibi bir mesafe(boşluk) bırakması nedeniyle insanların araya düşebileceği ve yaralanacağı bir mesafe olması nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğu, ancak davalının söz konusu mesafeyi bırakmasaydı yaralanmanın olmayacağını, aktüerya uzmanının hesaplamalarına göre maddi zararın 32.230,93-TL olduğu, yine davalı idarenin zamanında tedbir almamakla kazanın oluşumuna sebep olması, demir yolu taşıma işini yapan tacir konumda olması nedeniyle manevi zararın tamamından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiştir.,
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili davacının hareket halinde bulunan trene binme girişimi esnasında kazanın oluştuğunu, davacının olayda %100 kusurlu olduğunu, maddi tazminat hesabının fahiş olduğunu, asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği varsayımı ile hesaplama yapılabileceğini bunun yapılmadığını, zararın hesaplama yöntemininde hatalı olduğunu, SGK dan ödeme alıp almadığının araştırılmadığını, aktif çalışma yaşam süresi içinde hesaba katılan “asgari geçim indirimi” bedelinin de esas ücrete dahil edilerek hesaplanmasının yerinde olmadığını, faiz oranı,başlangıcı ve nevi bakımından da kararın hatalı olduğunu, manevi tazminat tayin edilirken tarafların sosyo ekonomik durumları,olayın oluş şekli ve kusur durumuı gözetilerek tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, BK 60. maddesi gereğince taraflar arasında taşıma akdi olmadığından davanın 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu davanın zamanaşımına uğradığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: İstinafa hüküm trene binmeye çalışırken yararalanan davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.TBK 72.madde de: tazminat isteminin ; zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.Kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan eBK nun 60.madde uyarınca da 1 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş olup ;kazanın 23.6.2012 tarihinde meydana geldiği davanın açıldığı tarihin ise 17.10.2012 tarihi olduğu kaza tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçmeden dava açıldığı ,davanın HMK 107 gereği belirsiz alacak davası hükümlerine göre açıldığı anlaşılmakla gerek dava ,gerekse ıslah edilen kısım açısında zamanaşımı defii yerinde bulunmamaktadır.
Davacının 23.06.2012 tarihinde geçirmiş olduğu tren kazası nedeniyle %60 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve iyileşme sürecinin 3 ay süreceği 01.12.2014 tarihli adli Tıp 3. İhtisas dairesinin raporuyla sabittir. Yine kaza olayında davalı idarenin tren ile peron arasında 28 cm lik boşluk bulunması bu aralığın olağandan geniş olması ve yolcular için tehlike oluşturacak düzeyde olması nedeniyle işletme kusuru mahiyetinde olduğu ve %10 oranı da TCDD’nin kusurlu bulunduğu davacının ise olay anında alkollü olduğu, henüz tren durmadan kontrolsüz olarak kapı açılmadan trene binmeye çalışması nedeniyle %90 oranında kusurlu bulunduğu, davacının SGK’lı olmadığı singerci ustası olduğuna dair resmi bir kayıt bulunmadığı ,bu sebeble asgari ücret üzerinden ücrete hak kazanacağı kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı, aktüerya uzmanından alınan rapor Yargıtay uygulamalarına uygun bulunduğundan maddi tazminat bakımından bu rapor nazara alınarak davanın maddi tazminat bakımından kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tazminat istemlerine ticari bir iş olan taşıma sözleşmesi sözkonusu olduğundan kaza tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
İlk Derece Mahkemesi davacı tarafça talep olunan 50.000-TL manevi tazminat tümüyle kabul edilerek davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Kazanın meydana gelmesinde ; kapıları kapanmakta olan , hareket halindeki trene binmeye çalışan davacının 1.derecede ağır kusuru ile gerçekleşmesi nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı fahiş olup hakkaniyete uygun bulunmadığından manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kısmen kabuluyle kararın kaldırılmasına; zarara uğrayan kişinin çektiği acı, yaralanmanın ağırlığı ,tarafların kusur durumu, tarafların konumu olayın oluş şekli sosyo-ekonomik durumu nazara alınarak tayin ve taktir edilen 20.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 07/06/2017 Tarih 2014/627 Esas- 2017/483 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
Maddi tazminat isteminin kabulune ;”32.230,93- TL maddi tazminatın 23/06/2012 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,
Manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle 20.000-TL manevi tazminatın 23/06/2012 tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya dair manevi tazminat isteminin reddine”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 3.567,89- TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 286,20-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.281,69- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 307,35-TL peşin harçlar ile 3.000-TL bilirkişi ücreti ve 333,95-TL yargı gideri olmak üzere 3.333,95-TL’nin davanın kabulü oranında hesaplanan 2.120-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 144,90-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 53-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanınüzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili için takdir olunan maddi tazminat talebi yönünden hesaplanan 3.867,71- TL ,manevi tazminat için 2.400- TL olmak üzere nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Red edilen manevi tazminat talebi yönünden A.A.Ü.T. 10/2 maddesi gereği 2.400- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, “
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 1.024,65 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/03/2018