Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/792 E. 2018/474 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/792
KARAR NO : 2018/474
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2016/224 E.-2017/286 K.
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/04/2018 (26/05/2018 yazım tarihli )
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile davalının 11.05.2015 tarihinden itibaren 10.000-TL şirket sermayesinin 1/2 hissesinin müvekkiline 1/2 hissesinin davalıya ait olduğunu, şirketin yönetim ve temsil yetkisinin ana sözleşme kapsamında davalıda bulunması nedeniyle şirket faaliyetleri sonucunda elde edilen kazancın ilgili banka hesaplarında davalının hüküm ve tasarrufu altında tutulduğunu ve müvekkiline kazanç payının ödenmediğini, bu nedenle Beyoğlu … Noterliğinin 09.02.2016 tarih …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkiline kâr payının ödenmesi ve şirketten ayrılma talebinin davalıya bildirildiğini ancak davalı tarafından herhangi bir cevap verilmediğini beyanla, müvekkiline ödenmesi gereken kâr payı ile birlikte ayrılma akçesinin müvekkiline ödenmesini ve bunun sonucunda TTK md.636/3 gereğince müvekkilinin şirketten çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, karar duruşmasında talebinin davacının şirketten çıkmasına izin ve şirket hisse bedelinin dağıtılmamış kar payları ile birlikte ödettirilmesi olduğunu ifade etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili ile davacının 28.11.2014 tarihinde şirketi kurarak çalışmaya başladıklarını ve sadece bir-iki kez makine ve yedek parça üreterek sattıklarını, müvekkilinin 2015 yılının Kasım ayından bugüne kadar şirketin kurulu olduğu ve üretimin yapıldığı işyerine davacının katı tutumu karşısında kavga çıkmaması için giremediğini, davacının aynı adreste neredeyse aynı olan bir unvanla yeni bir şirket kurduğunu ve ortak olunan malzemeleri kullanarak aynı ürünleri üreterek sattığını sonradan öğrenildiğini, davacının 17.11.2015 tarihinde dava dışı ortağı … ile birlikte “…. ve Dış Tic. Ltd. Şti.” kurduğunun anlaşıldığını, davacının müvekkili ile kurmuş oldukları şirkete ve müvekkiline haksız rekabet içerisinde olduğunu, davacı ile müvekkilinin bir araya gelmesi mümkün olmadığından herhangi bir şirket toplantısı yapılamadığını ve bu sebeple kar payı dağıtımının da yapılamadığını, müvekkili şirketin kar etmediğini, bu durumdan davacının sorumlu olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının şirketin faaliyet adresinde benzer ünvanla şirket kurduğu ,sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ,hiç kimsenin kendi kusurundan istifade edemeyeceği ,şirketin kar payı dağıtma kararı almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili, müvekkilinin dava konusu şirkete karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesinin hukuki ve maddi dayanaktan yoksun olduğunu,bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 3-a maddesinde davalıdan kaynaklı nedenlerden ötürü şirketin ortaklık yapısının devam ettirilmesinin mümkün olmadığı ve bu hususun haklı neden kabul edilerek şirketten çıkma taleplerinin kabul edilebileceği yönündeki mütaalaya mahkemece itibar edilmediğini, yerel mahkeme kararının gerekçesinde taraflar arasında anlaşmazlık bulunduğu kabul edilmiş olmasına karşın çıkma taleplerinin kabul edilmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, yargılama sonucuna müvekkilinin şirketteki hisse bedeli ile şirketteki esas sermayesine uyan ayrılma akçesini ayrıca müvekkilinin bugüne değin ödenmemiş kar payı bedeli ile kendisine ödenmesini ve bunun sonucunda dava konusu şirketten çıkmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: 6102 sayılı TTK’nın 638/2. Maddesine göre her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Davacı vekilinin son duruşmadaki beyanı karşısında davanın haklı sebeplere dayanan ortaklıktan çıkma talebi ile bununla bağlantılı olarak hissesinin karşılığının, ödenmeyen kar paylarıyla birlikte ödettirilmesine ilişkindir.
Davacının 17/11/2015 tarihinde ortaklığından çıkmak istediği şirketle aynı faaliyet alanında aynı adreste ayrı bir şirket kurduğu, davalı ortağın da davadan sonra davalı şirketin faaliyet alanında ayrı bir şirket kurduğu anlaşılmaktadır. Davadan sonra meydana gelen hadiseler ancak yeni ve ayrı bir davanın konusu olabilir.
Her dava açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanır. Davacı ortağın davalı müdür ve ortağı olduğu şirket adresinde şirketle aynı faaliyet alanında aynı adreste başka bir şirket kurup yöneticisi olmak suretiyle bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı ortak ve müdürün şirketin faaliyetine yönelik işlemlerde bulunmasını engellediği bu durumda şirket ortaklığından çıkmaya dayanak yapılan nedenlerin davacının sorumluluğu tahtında olan nedenler olduğu, davacının kendi oluşturduğu sonuçlara dayanarak hak iddia etmesinin TMK’nın 2. Maddesine aykırı olduğu kabul edilmek durumundadır. 4721 sayılı TMK’nın 2. Maddesine göre: herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasına hukuk düzeni korumaz. İlk Derece Mahkemesinin delilleri takdirinde ve kanunun olaya uygulanmasında isabetsizlik olmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/04/2018