Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/790 E. 2018/406 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/790
KARAR NO : 2018/406
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2017
NUMARASI : 2016/972 Esas 2017/428 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının kardeş olup dava dışı … Tic.Ltd.Şti.’yi birlikte kurduklarını, ortaklığı sonlandırma kararı alarak bu konuda protokol düzenlediklerini, protokol uyarınca müvekkilinin şirketteki hissesinin tamamını 280.000-usd karşılığında davalıya devretmesine karar verilmiş olduğunu, ödemenin şirket borçları bittikten sonra yapılmasının kararlaştırıldığını, sözleşme konusu bedellerin 01/03/2014 tarihinden başlamak üzere aylık 4.242-usd taksitlerle yapılmasının kabul edildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüğü 14/12/2012 tarih 34705 yevmiye nolu Kartal …Noterliğine ait hisse devir sözleşmesi uyarınca hisselerini davalıya devretmek suretiyle yerine getirdiğini, sözleşmedeki diğer hususların yerine getirildiğini ancak hisse devir bedelinin ödenmediğini , aynı noterliğin 06/04/2016 tarihli ihtarnamesini göndererek borcun ödenmesini istediğini, takibe davalının haksız yere itiraz ettiğini, sözleşmedeki tüm imzaların tanıklar huzurunda atıldığını, davalının ödeme planında imzası olmadığından bahisle geçerli olmadığını ileri sürmesine rağmen aylık kefilli senetten bahsettiğini, bunun dahi ödemenin aylık periyotlar halinde yapılacağını gösterdiğini, şirket hisselerinin devir tarihi ile sözleşmenin imza tarihinin aynı olduğunu, devrin bu sözleşme uyarınca yapıldığına karine teşkil ettiğini, davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalandığı iddia edilen ve takibe dayanak yapılan sözleşmenin mevcut olmadığını, sözleşme metninde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, geçersiz sözleşmeye dayanılarak ve sayfaları birbirinden tamamen bağımsız bir metinle takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, takip dayanağı sözleşmenin akdedilmediğinin davacının gönderdiği 06/04/2016 tarihli ihtarnameye verilen cevapla da bildirildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının dayandığı sözleşmenin 5.maddesinde bu sözleşmenin noter huzurunda imzalanıp onaylanmasının kabul edilerek sözleşmenin iradi olarak şekil şartına tabi kılındığını, sözleşme noterde yapılmadığı sürece tarafları bağlamayacağını, davacının müvekkiline gönderdiği Kartal …Noterliğine ait 06/04/2016 tarihli ihtarnamedeki talebiyle sözleşme içeriği arasında büyük çelişkiler olduğunu, davacının ihtarnamede cezai şarttan bahsettiğini ancak sözleşmede cezai şart düzenlemesi yapılmadığını, yine ihtarnamede aylık 4.242-usd ödemeden bahsedilirken sözleşmede aylık kefilli senet düzenlenmesinin kabul edildiğini,davacının dayandığı sözleşmenin 1.maddesinde şirketin borcunun sona ermesiyle vadenin başlayacağı kabul edilmiş olmakla muaccel hale gelmeyen bir borcun talep edilemeyeceğini ,takibe dayanak yapılan ödeme planının da tamamen asılsız olup sözleşmede dahi böyle bir düzenleme bulunmadığını, davacı ile aralarındaki anlaşma uyarınca mal ayrılığından kaynaklanan borcun karşılığının 180.000 USD olarak bankaya bloke edildiğini, şirketin mali durumuna göre eğer 30/10/2016 tarihine kadar ödeme yapılmazsa borcun 30/12/2020 tarihinde 280.000 usd olacağını, davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesi tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında birden fazla hisse devir sözleşmesinin düzenlendiğini, davacının takibe dayanak yaptığı 14.12.2012 tarihli sözleşmenin 1. sayfasında davalının imzasının olmadığını 1. ve 2. sayfaların birbirinden bağımsız olduğunu, birbirini takip etmediğini, 280.000-USD lik kefilli senet düzenlemesi öngörülmesine rağmen bu konuda bir senet bulunmadığını, ödeme planının imzasız olması nedeniyle geçerli olmadığını, 280.000-USD bedelli senedin ödeme tarihinin 31.12.2020 olduğunu ödemelerin teminatını teşkil etmek için alındığının anlaşıldığını ve davalı tarafın iddialarını teyit ettiğini,davacının davasının ispatlayamadığı yemin teklif etme hakkını kullanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, cevap dilekçesi süresinde verilmediğinden davalının münkir sayılması gerektiği halde ileri sürdüğü tüm vakıaların incelendiğini, olayda davalının açık muvafakatı aranmaması gerektiği halde davalı vekilinin muvafakatı aranarak tanıklarının dinlenmediğini, Yargıtay 11. HD. nin 2005/11358 E ve 2007/2881 K ve 15.02.2007 tarihli kararında da yazıldığı üzere tacirler arasında düzenlenmiş olsa bile birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin devam eden sayfalarının taraflarca imzalanması ve paraf edilmesi şartı bulunmadığını, yalnız metin, içerik anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama ve bütünlük taşıması gerektiğini,sözleşmede 280.000-USD lik “kefilli” senet düzenlemesi öngörüldüğünü ve sözleşmeye istinaden aynı meblağlı senedin … kefil olarak gösterilmek suretiyle müvekkiline verildiğini, ödeme protokolünde tarafların imzası olmasa da senet arkasında davalı borçlu tarafından borcun taksitler halinde ödeneceği yazılmasıyla protokolün taraflar arasında akdedildiğini gösterdiğini, açılan itirazın iptali davasında dava değeri 128.349,67-USD olarak gösterildiğini davalının 180.000-USD üzerinden borçlu olduğunu ikrar ettiğini, yine Kartal … Noterliğinin 23.06.2017 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamesi ile aynı tarihte müvekkilinin hesabına davalı tarafından 350.000-TL ana para ile 11.377,40-TL işlemiş faizin ödendiğini,bununda borcun ikrarı anlamına geldiğini, sözleşmenin imzalandığı 14.12.2012 tarihi ile hisse devrinin ve 280.000-USD lik senedin verildiği tarihin aynı tarih olduğunu bu durumun tarafların 14.12.2012 tarihli sözleşmeye geçerlilik tanıdıklarını gösterdiğini, belirterek ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı …’nun şirketteki hissesinin tamamını 416.000-TL karşılığı 14.12.2012 tarihinde Kartal …Noterliğinin .. yevmiye nolu noter devir ve temlik sözleşmesi ile davalı …’na devrettiği anlaşılmaktadır. Esasen davacının hissesini davalıya devir ettiği, devir bedelinin ödenmediği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; hisse devir bedelinin ödenmesi ile ilgili taraflar arasında akdedilen sözleşmelerden hangisinin geçerli olduğu, devir bedelinin ne olduğu , taraflar arasında hisse devir bedelinin ödenmesi konusunda geçerli bir ödeme planı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekili tarafından geçerli sözleşme olduğu iddia edilerek dosyaya sunulan 18.10.2012 tarihli .. Ltd. Şti ile ilgili paylaşmalı mal ayrılığı sözlemesi ve davacı tarafından kabul edilen 14.12.2012 tarihli sözleşmenin aynı hisse devrine ilişkin olduğu sabittir. İhtilaf bu sözleşmelerin hangisinin taslak metin hangisinin gerçek metin olduğu hususunun tespiti noktasında toplanmaktadır. Davalı vekili asıl sözleşmenin 18.10.2012 tarihli sözleşme olduğunu kararlaştırılan bedelin 180.000-USD olduğunu,davacı vekili ise geçerli olan ve uygulanan sözleşmenin 14.12.2012 tarihli sözleşme olduğunu ve davalının hisse bedeli olarak ödemesi gereken bedelin 280.000-usd olduğunu iddia etmektedir. Taraflar arasında hisse devir bedeline ilişkin aynı konuda iki ayrı sözleşme yapılmış bulunmakla her iki sözleşmedeki taraflarca atılan imzalar inkar edilmediğine göre tarafların 18.10.2012 tarihli ilk sözleşmeyi yürürlükten kaldırıp sonraki tarihli 14.12.2012 tarihli sözleşmeye geçerlilik tanıdıklarının kabulü gerekir.
Ancak 14.12.2012 tarihli sözleşmeye ek olarak düzenlendiği davacı tarafından iddia edilen ödeme takviminin tarihi 25.12.2012 olup ,sözleşmeyle aynı tarihi taşımaması ve sözleşmede tarafların imzasının bulunmaması nedeniyle ödeme takviminin geçerli olduğunun ve bu sözleşmenin eki olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Davacının hissesinin karşılığı bedelin teminatı olarak davalı tarafından verildiği her iki tarafça kabul edilen 31.12.2020 tediye tarihli 280.000-USD bedelli senedin ikinci sözleşmenin yapıldığı 14.12.2012 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Senet arkasında “bu senet ikinci şahıslara ciro edilemez ve devredilemez .Alacaklı taksitler halinde borç bittikten sonra senet iade edilecektir. 31.12.2020 tarihinde bu borç tamamlanacak “yazılıdır.
Davacı tarafından davalı adına keşide edilen Kartal … Noterliğinin 9816 yevmiye nolu 06.04.2016 tarihli ihtarnamesinde 14.12.2012 tarihli sözleşme gereğince 01.03.2014 tarihinden başlamak üzere 66 aylık taksitler halinde ödenmek kaydıyla taksit tutarının 4.242-usd olduğunun belirtildiği, 280.000-USD bedelli 31.12.2020 vadeli senedin hisse devir borcunun teminatını teşkil etmek üzere verildiği, ihtarnamede 26 adet her biri 4.242-usd tutarında toplam 110.292-usd nin 01.04.2016 tarihinde kadar ödenmesi gereken bedele ilişkin olduğunun belirtildiği bu bedelin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi davalıdan talep edilmiş ,davalı verdiği 18.4.2016 tarihli cevabi ihtarda bu sözleşmeye ilişkin bir uzlaşı olmadığını bildirerek ödeme talebine karşı koymuştur.
Buna göre davalının hisse devrinden kaynaklanan 280.000 -usd bedelli borcu bulunduğu ,borcun taksitler halinde 31.12.2020 tarihine kadar ödeneceği ve borcun biteceği hususu kesin olarak tesbit edilebilmektedir.Ancak taksit miktarının ne kadar olduğu ,taksit ödemesinin hangi tarihte başlayacağı hususunda yazılı bir anlaşma olmadığının kabulü gerekmektedir. Bedel yönünden daha düşük bir bedele sahip davalının kabulünde olan 18.10.2012 tarihli sözleşmeye bakılarak tarafların iradesinin ne olabileceğinin üzerinde durulmak gerekmektedir.Bu sözleşmede ; 194.000-usd nin 28.2.2013 tarihinde ödemenin başlaması ve son ödeme tarihinin ise 28.2.2016 tarihinde bitmesi öngörülmüştür.Buna göre 194.000-usd nin 3 yılda ödeneceği kararlaştırıldığına göre aylık taksit miktarı 5.388-usd ye tekabül etmektedir.Geçerli olduğu sonucuna varılan sözleşme ve davalı tarafından kabul edilmeyen ödeme takviminde ise aylık ödeme miktarı 4.242 -usd ,taksit sayısı ise 66 olup 5,5 yıla tekabül etmekte ve ilk taksit tarihi davalının kabulünde olan sözleşmeden tam olarak 1 yıl daha ileri bir tarihe ötelenmiş durumdadır.
Taraflar arasında geçerli bir yazılı taksit ödeme takvimi bulunmadığına göre borcun hangi tarihte muaccel olduğu,istenebileceğinin tesbiti önem arz etmektedir. TBK 90. maddesine göre, ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borcun doğumu anında muaccel olacağı düzenlenmiştir.Borcun muacceliyet anı borcun istenebileceği yada ifa edilebileceği anı ifade eder. Yine derhal sözcüğünden ne anlaşılması gerektiği objektif iyiniyet kurallarına göre belirlenir. Somut olayda, Davacının hissesinin davalıya devrine karşılık olarak düzenlenen 14.12.2012 tarihli sözleşmede borç miktarının 280.000-USD olarak kararlaştırıldığı borca karşılık olarak davalı tarafından davacıya 31.12.2020 vadeli 280.000-USD tutarlı borcun ödenmesi halinde davalıya iade edilmek kaydıyla teminat senedi verildiği, tarafların imzasını havi taraflar arasında borca ilişkin geçerli bir ödeme takvimi bulunmadığı,tarafların borcun ödenmesi için ödeme takvimi kararlaştırılacağına ilişkin beyanları , dosya içerisinde yer alan sözleşmeler ihtarnameler nazara alındığında teminat senedinde belirtilen 31.12.2020 tarihinin borcun vadesi olarak kararlaştırılmadığı, borcun kayıtsız bitmiş olacağı tarihi ihtiva ettiği, sözleşmenin 14.12.2012 tarihinde akdedildiği göz önüne alındığında davacı tarafından davalıya hitaben keşide edilen Kartal … Noterliğinin 6.4.2016 tarihli ihtarnamesinde borcun aylık taksitler halinde 01.03.2014 tarihinden itibaren ödenmesinin talep edilmesi objektif iyiniyet kurallarına uygun olduğu gibi sözleşmenin imzalandığı tarihten yaklaşık 1 yıl 3 ay gibi bir süreden sonra borcun ödenmesinin talep edilmesinin makul,hakkaniyete ve objektif iyiniyet kurallarına uygun bir talep olduğu, davacının 06.04.2016 tarihli ihtarnamesinde borcun 4.242-USD aylık taksitler halinde ödenmesi gereken 26 aylık 01.04.2016 tarihine kadar olan taksitlerin ödenmesini talep etmesi nedeniyle davacının bu talebi ile ve ödeme takvimiyle bağlı olduğu, bu miktar alacağın muaccel olduğunun kabulü gerektiği , senet arkasında yazılı olan ibare ve senet bedeli dikkate alındığında 14.12.2012 tarihli sözleşmenin 1.sayfasının ayrıca taraflarca imzalanmaması nedeniyle geçersiz olduğu sonucuna varılamayacağından davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmüştür.
Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesine ekli olarak sunulan davanın reddine ilişkin hükümden sonra davalı 18.10.2012 tarihli sözleşmeye dayalı 194.000-usd borcunu (kur oranı 1,80-TL) 1.3.2016-22.6.2016 tarihleri arasında işlemiş 11.377,40-TL temerrüt faiziyle birlikte 23.6.2017 tarihinde 361.377-TL olarak yatırdığı ve 14.12.2012 tanzim tarihli 280.000 usd bedelli teminat senedinin iadesini talep ettiği gözetildiğinde davalının da 2020 vadeli senedin teminat senedi olduğunu ve hisse devir borcunun teminatı olarak verildiğini kabul ettiği gözetildiğinde ,davacı dayanağı sözleşmenin tarafların ve tanıkların imzalarını taşıyan kısma kadar geçerli ve bağlayıcı olduğu ,hisse devir bedelinin 280.000-usd olduğu ve aylık olarak ödeneceği hususunda bir tereddüt olmadığı ,davalının hisse devir bedelinin 180.000-usd olduğu ,30.10.2016 tarihine kadar ödeme yapılmazsı borcun 280.000-usd olarak ödeneceği savunmasına da itibar edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Tüm anlatılanlara göre İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyasında aylık 4242 usd den 26 taksitin muaccel olduğunun 26 taksitten dolayı ödeme istenildiği tarihten ihtara olumsuz cevap 18.4.2016 tarihinde verildiğinden davalının bu tarihte muaccel olan borç için mütemerrit olduğu ,takip tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca yıllık %7 üzerinden hesaplanan işlemiş faiz miktarının 1.200,96 usd (hesaplama tablosu dosyaya konulmuştur.)olabileceği ,davacı taraf her ne kadar her bir taksit tarihinden itibaren kademeli faiz hesabı yaparak temerrüt faizi talep etmiş ise de ,yukarıda etraflıca anlatıldığı üzere ödeme takvimindeki tarihlerin kesin vade olarak kabul edilemeyeceği , ancak ödeme isteminin davalıya iletilmesinden itibaren mütemerrit addedilebileceği gözetildiğinde davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 111.492,96-USD üzerinden; 110.292-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacı talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca usd döviz faizi işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,kabul edilen kısmın takip tarihindeki TL karşılığı üzerinden hesaplanan %20 orandaki tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,reddedilen kısma ilişkin takibin haksız ise de kötüniyetle yapıldığı belirlenemediğinden davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine davalı tarafından 23.06.2017 tarihinde yapılan 361.377,40-TL ödemenin icra müdürlüğünce infazda nazara alınmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2017 Tarih 2016/972 Esas 2017/428 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“İtirazın KISMEN İPTALİNE; 111.492,96- USD üzerinden 110.292- USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca USD döviz faizi işletilerek takibin devamına, fazla istemin REDDİNE,
Kabul edilen kısım üzerinden %20 oranında hesaplanan 65.368,32-TL tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
Davalının 23/06/2017 tarihinde yaptığı 361.377,40- TL ödemenin icra müdürlüğünde infazda nazara alınmasına”
İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ;
“Alınması gereken 22.422,51- TL istinaf karar harcından davacı tarafından mahkeme ve icra dosyasına yatırılan 6.453,81 -TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15.937,47 – TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından ödenen 6.512,21- TL peşin harç toplamı ile davacı tarafından yapılan 158-TL tebligat posta giderinden ibaret yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 137,24-TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili için takdir olunan 25.644,79- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,
Davalı bakımından davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 5.809,06 – TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine “
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının (31,40-TL) istek halinde kendisine iadesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/04/2018