Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/761 E. 2018/166 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/761
KARAR NO : 2018/166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2015/1187 Esas 2017/478 Karar
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 01/03/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiliyle davalıların dava dışı … ve Tic. A.Ş. şirketinin %20 oranında hissedarı olduklarını, davalıların değişik dönemlerde şirketin yöneticiliğini yaptıkları, yöneticilik yaptıkları döneme ilişkin şirkete ait araçların düşük bedelle satılmasından, giderlerin yüksek gösterilmesi, müvekkili ortak olduğu şirketle aynı faaliyette bulunan dava dışı 3. bir şirkete aktarılan bedelleri, hatır çekleri verilmek suretiyle yüksek miktarda faiz faturaları düzenlemeleri, kiraların kullanılan oranlara göre tahsil edilmemesi, şirkete ait araçların işletilmeyerek ve araçların kiralanmaksızın atıl halde bırakılmak suretiyle şirketi zarara uğrattıkları, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla ileride belirlenecek zarar miktarının arttırmak koşuluyla şimdilik 5.000-TL zararın davalılardan tahsiliyle müvekkiline ödenmesine, bu talep yerinde görülmez ise aynı zararın davalılardan tahsiliyle davadışı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24.05.2017 tarihli karar oturumunda şirketin tasfiye olması nedeniyle şirkete ödenecek bir tazminatın söz konusu olmadığını tespit edilecek zararın müvekkiline ödenmesini talep etmek suretiyle talebini daralttığı anlaşılmıştır.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, ayrıca genel kurulda bu yönde karar alınmadan dava açılamayacağını, kaldı ki müvekkillerinin yönetici oldukları dönemde yapılan genel kurul toplantılarında yönetici olarak kendilerinin ibra edildiğini, davacının TTK 555. maddesine göre dava açma hakkı bulunmadığını belirterek yasal dayanağı bulunmayan davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, davacı ortak tarafından dava dışı şirket yöneticileri aleyhine TTK’nun 553-555.maddeleri gereğince yönetici oldukları dönemde şirketi uğrattıkları zarardan dolayı tazminat davası açıldığını, TTK’nun 555/1 maddesi gereğince bu yöndeki tazminatın ancak şirkete ödenmesinin istenebileceğini, davacı vekilinin katıldığı son oturumda dava konusu yapılan tazminatın münhasıran müvekkili olan ortağa ödenmesini talep ettiğini, bu bağlamda davalı ortağın şirket yöneticilerinin şirkete vermiş oldukları zarardan dolayı kendisine ödenmesi koşuluyla istemde bulunamayacağını ( Yargıtay 11.HD 2016/10385-8877) belirterek davacı ortak tarafından davalı şirket yöneticileri aleyhine açılan davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili olayda müvekkilinin doğrudan zarar gördüğünü zararın müvekkiline ödenmesinin istenmesinin doğal olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE:Uyuşmazlık, şirket yöneticilerinin şirkete verdikleri zarar nedeniyle oluşan zararın tespiti ve davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
Anonim şirketlerde sorumluluk davasını kimlerin açacağı TTK 555. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya her bir pay sahibinin isteyebileceği ancak pay sahibi tarafından dava açılması halinde talep edilen tazminatın şirkete ödenmesinin istenebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davalıların yöneticilik yaptıkları döneme ilişkin şirkete ait araçları düşük bedelle satılmasından, giderlerin yüksek gösterilmesi, davacının ortak olduğu şirketle aynı faaliyette bulunan dava dışı 3. bir şirkete para aktarılması, hatır çekleri verilmek suretiyle yüksek miktarda faiz ödenmek zorunda kalınması, faturalar düzenlemeleri, kiraların kullanılan oranlara göre tahsil edilmemesi, şirkete ait araçların işletilmeyerek ve araçların kiralanmaksızın atıl halde bırakılmak suretiyle şirketi zarara uğrattıkları yönündeki iddiaların tamamının davacı yönünden dolaylı zararlardan olduğu davanın davacıyı dolaylı olarak zarara uğrattıkları iddiası ile şirket yöneticileri aleyhine açılmış sorumluluk davası olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 555.maddesi hükmü uyarınca A.Ş. ortağının “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve şartıyla sorumluluk davası açmasının mümkün bulunmasına rağmen davacının 24.5.2017 tarihli oturumda tespit edilecek zararın müvekkiline ödenmesini talep etmesi karşısında daraltılan talebi nedeniyle HMK 26(1) gereği taleple bağlılık kuralı gözetilerek İlk Derece Mahkemesinin bu gerekçe ile davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmamakla yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/03/2018