Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/760 E. 2018/163 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/760
KARAR NO : 2018/163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2012/442 Esas 2017/355 Karar
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/03/2018
Davanın kısmen kabulune ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili tarafından sigortalı ..Tic.A.Ş adına … Blok Emtia Abonman Poliçesi ile sigortalanmış olan ve muhtelif şehirlerdeki müşterilerine sevk edilen ithal kozmetik ürünlerini davalının sorumluluğunda taşınmak amacı ile davalıya tam ve sağlam olarak teslim edildiğini, davalı şirket tarafından teslim alınan emtiaların bazılarının taşıma sırasında kaybolarak eksik teslimat yapıldığını, ekspertiz raporundaki tespitler neticesinde tüm eksik teslimatlara ilişkin olarak müvekkil tarafından 21.03.2012 tarihinde sigortalıya 15.925,61- TL ödendiğini, davaya konu hasarın davalının sorumluluğu altındaki nakliye aşamasında meydana geldiğinden davalı tarafın TTK 20,781,782 vd. maddeleri ve sair hükümler nedeni ile oluşan hasarın tümünden sorumlu olduğunu, müvekkil şirket tarafından davalılara gönderilen yazı ile hasar tazminat bedelinin ödenmesi ihtar edilmiş olmasına rağmen bugüne kadar bir ödeme yapılmadığını, TTK ‘nın 1301.maddesi gereğince müvekkil şirket sigortalısının haklarına halef olduğundan ve alacağı temlik almış bulunduğundan fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının kabulü ile davalıdan 15.925,61- TL’nin sigortalıya ödeme tarihi olan 21.03.2012 tarihinden itibarenavans faizi işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; ibraz edilen abonman poliçesi şartlarının müvekkil şirketi tarafından yapılan taşımayı kapsamadığını, poliçe özel koşullar kısmında “Taşımaların plaka numaraları yazılı olan sigortalının kendi araçları ile yapılan taşımaları kapsadığını ,davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı…ve Tic.A.Ş arasında 10/07/2010 tarihli taşıma sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında yapılan görüşmeler neticesinde davacı sigorta şirketinin sigortalısının hasar/kayıp bedeli açıklaması altı kıta faturayı keşide ederek müvekkil şirkete tevdi ettiğini ve karşılığı olan toplam 4.050,90- TL ‘si de sözü edilen şirketin cari hesabından tenzil edilmek suretiyle davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödendiğini,davacının taşıyıcı müvekkil şirkete karşı dava hakkı kalmadığını, sigortalının dava hakkının bulunmaması sebebiyle ile davacı sigorta şirketinin de dava hakkı bulunmadığını bu itibarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesince, davacının dava dışı ….Kozmetik firmasının nakliyat emtia sigortacısı olduğu, dava dışı sigortalı tarafından davalıya taşıtılan kozmetik ürünlerinin bir kısmının kaybolduğu, davacı tarafından sigortalısına 21/03/2012 tarihinde 15.925,61-TL tutarında ödeme yapıldığı, dava dışı sigortalının kayıp ürünler nedeniyle uğradığı gerçek zararın(KDV hariç) 16.388,35-TL olduğu, gerçekleşen rizikonun poliçe kapsamında olduğunu, davalının da kayıp nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu,sigorta tazminatını ödeyen sigortacının TTK’nun 1472/1 fıkrası gereği sigortalının kanuni halefi olduğu davacının ödeme ile sigortalının kanuni halefi olduğunu, aktif husumetinin bulunduğu, sigortalı tarafından davalıya hasar tutarı adı altında toplam 4.050,90-TL tutarında 6 adet fatura tanzim edildiğini ve bu fatura bedellerinin dava dışı şirket ile davalı arasındaki cari hesap borcuna mahsup edildiği hususunda bir ihtilaf bulunmadığını, buna karşılık dava dışı şirketin hasar bedelinin tamamından davalıyı ibra ettiğine dair herhangi bir delil ileri sürülmediğini, 16.388,35-TL gerçek zarardan, 4.050,90-TL nin mahsubu sonucu 12.377,45-TL hasar alacağının bulunduğu, sigortalıya halef olan davacının ancak sigortalının talep hakkı tutarında davalıdan rücuen tazminat talep hakkı bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 12.377,45-TL nin tahsiline ,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taşıma sırasında kayıp olan emtiaların bedelinin 6 adet “Kayıp/Hasar bedeli” açıklaması ile fatura karşılığı davacının sigortalısına ödendiğini, davacı sigortacının bu tarihten sonra 21.3.2012 tarihinden sigortalısına ödeme yaptığını ödeme yaptığı tarihte dava dışı sigortalının dava hakkı bulunmadığından sigorta şirketininde halefiyet gereği dava hakkı olmadığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
2-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kayıp nedeniyle müvekkilinin sigortalısına yapmış olduğu ödeme tutarının 15.925,61-TL olmasına rağmen davanın 12.377,45-TL üzerinden kabul edilmesinin yerinde olmadığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: HMK 355(1) gereği istinaf incelemesi açısından Davalı vekilinin taşıma sırasında kayıp olan ürünlerin bedelinin davacı şirketin sigortalısı ……A.Ş.ye sigortalı tarafından düzenlenen faturalar ile ödendiğini davacının bu ödeme nedeniyle dava hakkı bulunmadığını iddiası ile davacı vekilinin dava dışı sigortalıya toplam 15.925,61-TL ödeme yapıldığını halefiyet gereğince mahkemece tüm bedele hükmedilmesi gerekirken davanın kısmen kabul edilmesinin yerinde olmadığı iddialarının üzerinde durmak gerekmektedir.
Sigortalı eksik teslimatlar gerçekleştikçe peyderpey taşıyıcıya teslimatın cinsini ve bedellerini bildirmiş ve bedellerinin ödenmesini taşıyıcıdan talep etmiş; son olarak 8 şubat 2012 tarihli ihtarname ile 184 adet emtia için kdv dahil 32.938-TL zararının giderilmesini taşıyıcıdan talep etmiş, 14.2.2014 tarihinde kayıtlarına aldığı hasar bedeli açıklamalı 6 adet fatura ile sigortalı taşıyıcıdan 4.050-Tl yi tahsil etmiştir. Davalı vekili ise müvekkili tarafından 4.050-Tl ödemenin, gönderen ile müvekkili şirket arasında gerçekleşen bir mutabakatla yapıldığını, sigortalının 32.938-TL ödeme talep etmekle birlikte bu miktar zarar ödemesinde anlaşıldığını, bu nedenle sigortacınında anlaşılan bu bedel dışında başkaca bir bedel isteyemeyeceğini savunma ve istinaf sebebi olarak ileri sürmekte ise de ,iddialarını tevsik eden bir anlaşma metni ibraz edilmemiş ,sigortalının daha fazla zarar taleplerinden feragat ettiği bu hususta taşıyıcıya verilmiş bir ibraname veya makbuz sunulmadığı anlaşılmakla, ödemenin TBK 84/1 maddesinde yazılı kısmi ifa olabileceği ,ancak ifa oranında alacağın sona ereceği sonucuna varıldığından davacı sigorta şirketinin talep hakkı kalmadığı yolunda ki istinaf sebebi yerinde bulunmamaktadır.
6.3.2012 tarihli eksper raporunda sigortalı zararını 27.914-TL olarak sigortadan talep etmiş olup ,eksper hesaplamasında her ne kadar sigortalı tarafından emsal faturalar gönderilmiş ise de sigortalının alıcılarına %33-%45 oranında değişen iskonto uyguladığını ,buna göre iskontosuz bedellerin zarar sayılamayacağını ,emsal faturalara nazaran alıcılara yapılan iskonto tahakkuk ettirilmek suretiyle gerçek zarar tutarını 17.125,61-TL olarak hesaplamış,poliçede ki muafiyetler düşüldükten sonra hesaplanan 15.925.61-TL , 21.3.2012 tarihinde davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenmiştir.
Uygulanması gereken eTTK 785/1 gereği Ziyadan dolayı tazminat ,ancak ,taşıma senedine geçirilen değere ,taşıma senedinde değer gösterilmemiş ve fakat taşıyıcıya bildirilip onun tarafından kabul edilmiş bir değer varsa ona ,böyle bir değer yok ise aynı cins ve vasıftaki eşyanın gönderilene teslim edileceği yerdeki değerine göre tayin olunur.
Sigorta poliçesi ile yalnızca sigortalının araçlarıyla yapacağı sevkiyatlara teminat verilmiş iken bilahare verilen ek teminat belgesi ile bu hüküm değiştirilerek emtia son varış noktasına kadar kargo firmaları ile yapılacak sevkiyatlara da teminat verilmiş olup ; davalı vekilinin bu yönde ki savunmaları yerinde bulunmamaktadır.
Toplanan tüm delillere göre ; davacının halefi bulunduğu sigortalının davalı taşıyıcıdan talep edebileceği gerçek zararının 16.388,35-TL olduğu belirlenmiş olup ,bu bedelden sigortalının taşıyıcıdan tahsil ettiği bedel düşülmelidir. Zira rücu edilen taşıyıcının ödediği bedel kadar tazminat ödeme borcu sona ermiştir.Ödenen zarar tutarı için sona eren borç nedeniyle yapılan sigortacı ödemesinin davacıya halefiyet hakkı vermeyeceği açıktır. Sigortalı tarafından davalı taşıyıcıdan ne talep edilebilecekse davacı ancak onu talep hakkına sahiptir.Davacı sigorta şirketinin davalıdan talep edebileceği tutarın taşıyıcının nihai olarak sorumlu tutulabileceği gerçek zarar tutarı ile taşıyıcı tarafından ödenen bedel farkı olabileceği ,ödenen bedelin tüm zarar tutarı olarak kabul edildiği ve sigortalının taşıyıcıya karşı talep hakkının düştüğüne ilişkin bir belge sunulmadığı ,ancak kısmi ödeme olarak kabul edilebileceği ,bu nedenle taşıyıcının sorumluluğunun ödenmeyen kalan kısım için devam ettiği ve bu kısım için davacının talep hakkı bulunduğu sonucuna vararak davanın kısmen kabulune karar veren ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik olarak taraf vekillerince ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş ;her iki taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davacı taraftan alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı taraftan alınması gereken 845,50- TL harçtan davalı tarafından peşin yatırılan 211,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 634- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2018