Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/704 E. 2018/199 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/704
KARAR NO : 2018/199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2014/120 Esas 2017/460 Karar
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/03/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün … dışındaki davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; gerçek kişi davalılar ile , bu dosyadan tefrik kararı verilen … AŞ , … AŞ, …. ….AŞ ve … AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile ….Tic ve San AŞ arasında imzalanan 22/03/2012 tarihli 17.500.000- TL bedelli , 06/7/2012 tarihli 17.500.000- TL bedelli 2 adet genel kredi sözleşmesini davalıların müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 7 adet olmak üzere toplam 16.500.000- TL tutarında meri ve kesin teminat mektubu verildiğini, borcun ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından Beyoğlu …. Noterliğinin 04/02/2013 tarihli kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin istendiğini, hemde gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüte düştüğünü, borçlular hakkında İst… İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca İst. 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/258 esas sayılı dosyasında ikame edilen itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı ile davanın reddine karar verildiğini, borçluların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, 17.530.791,94 TL’nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi ( yıllık % 40 ) ile birlikte davalılardan tahsiliyle müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : İstinaf eden davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesinde; davacı bankanın müvekkillerine karşı İst. …. İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından İst. 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/258 esas sayılı dosyası ile 5/4/2013 tarihinde, itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 8/4/2014 tarihinde davanın redle sonuçlandığını, davacının bu defa itirazın iptali davası açmış ise de, bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın itirazın kaldırılması davasını açtığı 4/4/2013 tarihinde itiraza muttali olduğunu, bu tarihten itibaren bir yıllık sürenin bitiminin 5/4/2014 olduğunu, davanın ise bu sürenin dolmasından sonra 11/4/2014 tarihinde açıldığını belirterek HMK 142. maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davaya itirazın iptali davası olmadığı taktirde alacak davası olarak terditli açıldığını,bunun hukuka aykırılık teşkil etmediğini, ve alacak davası olarak devam edildiğini, asıl borçlu ….şirketi ile davaya kefil olan …. ve…. şirketi ile …. şirketi hakkında iflas davası açılarak iflas ettikleri dosyanın sürüncemede kalmaması için bu davalılara ilişkin davanın tefrikine karar verildiğini, … vekilinin 26.3.2015 tarihli dilekçesi ile davayı kabul ettiğini, davalıların … A.Ş.’nin asıl borçlu olarak davacı bankadan kullanmış olduğu 22.3.2012 ve 6.7.2012 tarihli kredi sözleşmeleri gereğince kullanılan krediye kefil olduklarını, kefalet akdinin TBK 583. maddesine uygun düzenlendiği, kefalet limiti ile borçtan sorumlu olduklarını, tüm teminat mektuplarının tazmin edilmesi nedeniyle dava tarihi itibariyle borç miktarının tespiti gerektiğini ve bu tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, kat ihtarnamesinin 4.2.2013 tarihli olduğunu ve davadan önce 14.3.2013 tarihinde davalı yanca 21.536-TL ödeme yapıldığını davadan sonra ise 95.572-TL ödeme yapıldığını bu ödemelerin tespit edilen borçtan düşülerek hesaplama yapıldığını, belirterek …. yönünden kabul beyanı nazara alınarak davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden 17.412.505,89-TL alacak için davanın kısmen kabulü ile 16.500.000-TL ye dava, kalan borca ise 11.2.2013 tarihinden itibaren %40 temerrüt faizi işletilmesine ,dava tarihinden sonra ödenen 95.572-TL bakımından konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili öncelikle davada yatması gereken miktar nazara alındığında yaklaşık olarak 300.000-TL tutan istinaf harcının yatırılması imkanı bulunmadığını, müvekkillerinin ekte sundukları ekonomik durumlarını gösterir belgeler nazara alınarak adli yardım taleplerinin kabulünü istinaf harcı alınmamasına karar verilmesini, talepleri kabul edilmesi halinde; Öncelikle, itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmamasına rağmen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi yerine davaya alacak davası olarak devam edilerek tahsile ilişkin hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkilleri için alınan tefrik kararınında hatalı olduğunu, davada geçerli bir icra takibi bulunmadığını zira ihtarnamenin 4.2.2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 30 günlük ihtara cevap süresi beklenmeksizin takibin 14.2.2013 tarihinde yapıldığını takibin geçersiz olduğunu, kredi sözleşmesinin vade tarihinin 01.08.2012 olmadığını, vade tarihi yenilenerek 01.08.2013 tarihi olduğu, ihtarın ise 4.2.2013 tarihinde gönderildiğinden ihtarın geçersiz olduğunu, takip tarihinde teminat mektubu bedellerinin nakde dönüşmemesine rağmen muayyen olmayan alacak için depo talebinde bulunulduğunu depo talebinine ilişkin 16.500.000-TL bedel yönünden davanın en baştan reddi gerektiğini, takibin 22.3.2012 tarihli ve 06.07.2012 tarihli kredi sözleşmelerine istinaden başlatıldığını 6098 sayılı kanunun 583,584, maddelerine göre, kefalet tarihi,kefilin sorumlu olacağı miktar,müteselsil kefil ifadesinin el yazısı ile yer alması,eşlerin rızasının alınması gerektiği halde 06.07.2012 tarihli sözleşmede eşlerin muvafakati olduğunu ancak sadece imzaları bulunduğunu el yazıları bulunmadığını, 22.3.2012 tarihli sözleşmede ise kefalet tarihi, müteselsil kefil ibaresinin, eş rızasının bulunmadığını kefaletlerin geçersiz olduğunu, borcun vadesi yenilenmekle birlikte 01.08.2013 olduğu halde temerrüt faizinin 11.2.2013 tarihi itibariyle hesaplandığını,kredi sözleşmelerinin bir taraf aleyhine hükümler içermesi ve bu hükümlerle ilgili bilgilendirme yapılmaması nedeniyle TBK’da düzenlenen genel işlem koşullarına aykırı olduğunu, hesap kat ihtar tarihi itibariyle temerrüt faizi yürütülmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda akdi faiz oranının yüksek belirlendiğini, emsal oran üzerinden faiz hesaplanması gerektiğini, ayrıca, 01.08.2012 tarihi ile 4.2.2013 tarihi arasında 187 gün temerrüt faizi hesaplanmasının yanlış olduğunu, 31.12.2012 ila 4.2.2013 tarihi arasında 35 günlük süre için faiz hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:Uyuşmazlık, davalı gerçek kişilerin dava dışı …A.Ş. ile davacı arasında imzalanan ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları 06.07.2012 tarihli ve 22.03.2012 tarihli genel kredi sözleşmeleri uyarınca kredi borcunun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine başlatılan takibe itirazın iptali bu istek kabul görmediği takdirde terditli olarak açılan alacak istemine ilişkindir. Davalılar vekilinin HMK 334. maddesinin şartları bulunduğundan adli yardım talepleri kabul edilerek HMK 336. maddesi gereğince davalıların nispi karar harcı yönünden adli yardımdan yararlanmalarına karar verilmiştir. İİK 67/1.madde uyarınca takip talebine itiraz edilen alacaklı itirazın tebliğinden itibaren bir sene içinde genel hükümlere göre alacağın varlığını ispat etmek suretiyle itirazın iptalini talep edebilir. 4.fıkrada ise itirazın iptali süresini geçiren alacaklının alacağını umumi hükümlere göre dava açma saklıdır.” şeklinde düzenlenmiş olup davacı itirazın iptali veya alacak davası açabileceğinden terditli olarak dava açabileceği açıktır.Davalılar vekili davanın itirazın iptali davası olarak açıldığını terditli olarak alacak davası olarak devam edilemeyeceğini ayrıca tefrik kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ise de davalı şirketlerin iflas etmesi nedeniyle bu şirketler yönünden tefrik kararı verilmesinin HMK’da düzenlenen usul ekonomisi ve çabukluk ilkesinin bir sonucu olduğu, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, itirazın iptali davasında hakdüşürücü süre nedeniyle davanın reddi ihtimali nedeniyle itirazın iptali davası olarak hüküm verilemez ise alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması talep edilmiş olup ;davanın alacak davası olarak görülmesinde taleple bağlılık ilkesi nedeniyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Teminat mektubu bedellerin nakde dönüşmeden evvel hesap kat edilerek depo talebiyle icra takibi başlatılmış ise de ; icra takibinden sonra ancak davadan evvel teminat mektupları tazmin edildiğinden tazmin edilen mektuplar nedeniyle gayrinakit alacağın nakde dönüştüğü anlaşılmakla alacağın tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Taraflar arasında akdedilen 22.3.2012 tarihli sözleşmenin henüz 6098 sayılı TBK yürürlüğe girmeden imzalandığı dava konusu kredilerin kullanım tarihleri itibariyle henüz yürürlüğe girmemiş olan 6098 sayılı Kanun’un genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin işbu sözleşme bakımından uygulama kabiliyeti bulunmadığı ; 6098 sayılı kanun döneminde akdedilen sözleşmeye kefalet,genel işlem şartları ve eş rızası yönünden TBK hükümlerinin uygulanması gerektiği, eski yasa döneminde akdedilen genel kredi sözleşmesinde kefalet limitinin gösterildiği, kaldı ki yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, “genel kredi sözleşmesinde sözleşmede kefalet limiti gösterilmemiş olsa bile, kredi limitinin açık şekilde gösterilmiş olduğu, bu kredi limitinin aynı zamanda kefalet limitini de içerdiği” göz önüne alındığında davalıların itirazlarının yerinde olmadığı,Kefil, kefil olduğu miktar ile bu miktara ilaveten kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olduğu,843 nolu 06.07.2012 tarihinde imzalanan sözleşmenin yeni yasa döneminde akdedildiği, bu sözleşmede kefalet miktarının açıkça gösterildiği,Sözleşmelerde eş rızası alınmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de ; sözleşmelerin imza tarihinden sonra 6455 sayılı kanun ile 28.3.2013 tarihinde değişen TBK 584/3 madde uyarınca davalıların eş rızası koşulunun aranmasına gerek olmadığı ,davalı …., …. ve …. bizzat davalı şirket YK başkan ve üyeleri olduğu, diğer davalıların ise şirketin ortakları olduğu, bu kişilerin kefaletlerinde eş rızasının gerekmediği 6.7.2012 tarihli sözleşmede genel işlem şartlarına aykırı bir hükme yer verilmediği nazara alındığında davalıların bu yönlere ilişkin istinaf sebebi yerinde bulunmamaktadır.Davacı banka tarafından davalıların kefaletiyle ,davadışı şirkete nakdi ve gayrinakdi krediler kullandırıldığı ,nakit kredi borçları ödenmeyince hesabın kat edilerek nakit kredilerin ödenmesi ,teminat mektuplarının iadesi olmadığı takdirde bedellerinin deposunun talep edildiği ,kat ihtarının kefil davalılara tebliğ edilemediği ancak, temerrüde düşmeseler de akdi faizin işlemeye devam edeceği ,davacı tarafından itirazın kaldırılması davasını açtığı tarih itibariyle itirazın iptali davası için hakdüşürücü süre işlemeye başlayacağından dava tarihi itibariyle 1 yıllık hakdüşürücü sürenin dolduğu ,bu sebeble davacının terditli ikinci talebi olan alacak davası olarak görüldüğü, kat tarihi itibariyle 1 milyon -TL si asıl alacak olmak üzere toplam 1.020.081,09-TL nakit alacak ile 16.500.000-TL bedelli teminat mektubu bulunduğu ,teminat mektuplarının tamamının dava tarihinden evvel tazmin olmakla ,16.500.000-TL mektup bedeline tazmin tarihinden itibaren akdi faiz yürütülmesi gerekirse de ,dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesine karar verildiği ancak bu hususta aleyhe istinaf bulunmadığı , sözleşmede temerrüt halinde 50 puan ilave ile temerrüt faizi ödeneceğinin açıkça kararlaştırıldığı ,davacının ise daha sözleşmede belirlenen orandan daha az %40 oranda temerrüt faizi talep edildiği ,talebiyle bağlı sayılacağı ,bu oran emsallere göre fahiş sayılacak bir oran olmadığı, İlk Derece mahkemesince verilen hükmün dosya kapsamı delillere uygun olup tarafların iddia ve savunmalarının karşılandığı ,delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılarak istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalılar …., …., …., …vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Adli yardım kararı nedeniyle peşin istinaf karar harcı alınmadığından, alınması gereken 1.189.448,27-TL istinaf karar harcı ile 85,70- TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.189.533,97-TL nin davalılar …. müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 48-TL posta masrafının davalılar … müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/03/2018