Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/685 E. 2018/80 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/685
KARAR NO : 2018/80
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2017
NUMARASI : 2015/686 Esas 2017/417 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/01/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili,müvekkilinin Türkiye’ye yatırım yapmak için gelmiş bir Mısır vatandaşı olduğunu, 95.000-usd nakit para koyarak …ı’nın sahibi olduğu isimli şahıs şirketine %50 oranında ortak oldukları Sanayi Ticaret Ltdi Şti’ni kurduklarını, müvekkilinin ticaret sicil müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan …ic Ltd Şti’nin kurucu ortağı olduğunu, müvekkilinin zaman zaman yurt dışına gidip gelmesi gerektiğinden diğer ortak davalı … ..ı’nın da istek ve yönlendirmesi ile şirketin iş ve işlemlerini takip etmek, şirketi yönetmek , şirketin gelir ve giderlerini kontrol etmek amacıyla davalı … ..ı’nın aksine bir karar alınana kadar münferiden temsil ve ilzama yetkili olmak üzere şirketin yetkili müdürü olarak görevlendirildiğini, şirketin kuruluşundan bu yana davalı şirket ortağı ile şirketin yönetimi konusunda sorunlar yaşandığını, bir çok firmayla yapılan üretimlerde aksama olmaya başladığını, üretim yapılan firmalardan alınan ücretlerin şirket hesabına değil davalının şahsi hesabına aktarıldığı şüphesinin doğduğunu, davacı tarafından getirilen ve üretimi için davalı şirkete verilen siparişlerin yerine getirilmediğini, şirket ortağı davalı …..ı’nın şirket müdürlüğü görevini kötüye kullandığını, şirketin kötü yönetildiğini bildirerek; ortaklıktan doğan hak ve borçların teminat altına alınması için tedbir kararı verilmesine, davacının ortaklıkdan doğan haklarını korunması için davalı şirkete kayyum tayin edilmesine, davalı şirketin feshi ile tasfiye edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, davacının müvekkili şirkete 95.000-usd’yi nakit koyduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu ve dosyaya bu konuda belge sunulmadığını, müvekkili şirketce müvekkil …ı’nın … şahıs şirketinden satın alınan makinalar ile ilgili iddiasının abartılı olduğunu, davacının şirket kurulduğunda verdiği sözleri tutmadığını, müvekkiline yardımcı olmadığından şirketin işlerinin iyiye gitmediğini ve borçlanıldığını, davacının tasfiye konusunda yönetim kurulundan talepte bulunmadan dava açmasınun usule aykırı olduğunu, şirket bilançosuna göre müvekkilinin şirketten 28.999,92 TL alacağı olup şirketin de satın alınan taşıttan dolayı borcu bulunduğunu, tasfiye gerçekleştiği takdirde bu hususların nazara alınması gerektiğini bildirerek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, iddia,savunma, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre Limited şirketlerde haklı nedenle feshi için Haklı sebebin, şirketin devam etmesini çekilmez bir hale getiren veya şirket ilişkisini sona erdirmeyi gerektiren herhangi bir olgu olduğunu, bunun Objektif veya subjektif bir neden olabileceğini, Bir ortağın haklı sebeplerle şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için fesih ve tasfiyeyi gerektiren olaylarda kendi kusurunun bulunmaması gerektiğini, davalı şirketin, iki ortaklı bir şirket olduğunu,davalı … .ı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olarak görevlendirildiğini, Davacının, Şirket ortağı ve müdürü olan ….ı’nın şirketi iyi yönetmediği, birçok firmaya yapılan üretimlerde aksama olduğu, şirketin maddi yönden zarara uğratıldığı, şirket müdürlüğü görevininin kötüye kullanıldığı, 3. Şahıslar ile olan ilişkilerde davalının tek başına iş ve işlem yaptığı bilgi vermediği, bu sebep ile ortaklar arasında husumet oluşmaya başladığını bildirerek şirketin fesih ve tasfiyesini talep etmiş olduğunu, ancak bu iddiaların şirket müdürünün sorumluluğu ya da müdürün azline ilişkin olup, şirketin fesih ve tasfiyesi için haklı sebep oluşturmadığı gibi davacı tarafından bu iddialarını ispata yarar somut bir delil de sunulamadığından şirketin fesih şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine davalı şahsa yönelik açılan davanında Şirketin haklı sebep ile fesih ve tasfiyesi talebi ile açılan davaların şirkete yöneltilmesi gerektiği, bu davalarda şirket ortaklarına Husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili öncelikle ortak hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesinin yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu zira tüm ortaklara davanın yöneltilmesi halinde bu hususun yargıtay kararlarında geçerli olarak kabul edildiğini, esas olarak güven ilişkisi zedelendiği davacı ortağa defter ve belgeleri şirket kayıtlarını inceleme imkanı verilmediği halde bu hususun göz ardı edildiğini, davalının verilen siparişleri üretmeyerek şirketi zarara uğrattığını, sipariş bedeline mahsuben ödenen paralarıda başka amaçla kullandığını, ortağın kötüniyetli davranışı, şirketin kötü yönetilmesi, ticari faaliyette dürüst davranmaması , baskı ve tehdit uygulaması hususların göz ardı edildiğini yine şirketin ekonomik yapısının giderek bozulduğunu organların çalışamaz hale geldiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Uyuşmazlık, TTK’ nın 636,638 maddeleri çerçevesinde açılan limited şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi davada davacının iddia ettiği haklı nedenlerin ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili öncelikle ortak hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesinin Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu zira tüm ortaklara davanın yöneltilmesi halinde bu hususun Yargıtay kararlarında geçerli olarak kabul edildiğini ileri sürmekte ise de ,fesih ve tasfiye davasında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ,davalı ortağa da yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan reddi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yerleşik Yargıtay uygulaması da aynı yöndedir.
Davacı taraf ortaklar arasında güven ilişkisinin zedelendiği davacı ortağa defter ve belgeleri şirket kayıtlarını inceleme imkanı verilmediği halde bu hususun göz ardı edildiğini, davalının verilen siparişleri üretmeyerek şirketi zarara uğrattığını, sipariş bedeline mahsuben ödenen paraları da başka amaçla kullandığını, ortağın kötüniyetli davranışı, şirketin kötü yönetilmesi, ticari faaliyette dürüst davranmaması, baskı ve tehdit uygulaması hususların göz ardı edildiğini yine şirketin ekonomik yapısının gitgide bozulduğunu organların çalışamaz hale geldiğini haklı nedenlerin bulunduğunu iddia etmekte ise de iddialarını doğrulayacak delil ,belge ibraz etmemiştir.
TTK’nun 636/3. maddesine göre, haklı sebeplerin bulunması halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemece haklı sebepler bulunması halinde şirketin feshi yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine de karar verebileceği düzenlenmiştir. Gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarına göre, haklı sebep; organların işlevini yitirmesi, kar payı dağıtılmaması, ortağın genel kurula katılma, bilgi alma, denetleme hakkının ihlali,şirketin amaç ve konusunu gerçekleştirmesinin imkansız hale gelmesi,kötü yönetim iş göremezlik, rekabet yasağının ihlali, sadakat borcunun ihlali, şirket defterinin düzgün tutulmaması, diğer ortaklara hakaret ve müesir fiilde bulunmak şirketin borca batık hale gelmesi halleri olarak sayılmaktadır. Somut olayda güven ilişkisi zedelendiği davacı ortağa defter ve belgeleri şirket kayıtlarını inceleme imkanı verilmediği halde bu hususun göz ardı edildiğini, davalının verilen siparişleri üretmeyerek şirketi zarara uğrattığını, sipariş bedeline mahsuben ödenen paraları da başka amaçla kullandığını, ortağın kötüniyetli davranışı, şirketin kötü yönetilmesi, ticari faaliyette dürüst davranmaması , baskı ve tehdit uygulaması hususların göz ardı edildiği yönündeki iddiaların ispatına yönelik dosyada delil yada belge bulunmadığı haklı sebeple şirketin feshi şartlarının bulunduğu davacı tarafça ispatlanamamış olup ,davacı iddialarının beyandan ibaret olduğu iddialarını doğrulayacak delil sunulmadığı ,ticari defter ve kayıtların incelenmesinden de ,şirketin fesih koşullarının mevcut olduğu ve bu durumun gerçekleşmesinde davacının diğer ortaktan daha az kusurlu bulunduğu hususunu ispata yarar deliller sunulmamış,Davacı tarafi iddiasını ispatlayamamış bulunduğundan,istinaf sebebleri yerinde görülmemiş, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.31/01/2018