Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/675 E. 2018/357 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/675
KARAR NO : 2018/357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2017
NUMARASI : 2016/278 Esas- 2017/155Karar
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 25/03/2016
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
ASIL DAVA TARİHİ : 25/03/2016
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 23/11/2016
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 05/04/2018
İlk derece mahkemesince verilen hükmün birleşen dosyada davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl dava yönünden davacılar vekili, müvekkillerin murisi müteveffa …’ın davalı şirketin %50 ortağı iken 03/06/2015 tarihinde vefat etmesi üzerine, müvekkillerinin mirasçı sıfatıyla davalı şirket ortağı olduğunu, müteveffanın ölümünden önce şirketin iki müdüründen biri olduğunu, diğer müdürün de şirketin ortağı olmayan … olduğunu, müteveffanın ölümü ile şirket tek müdürlü hale geldiğinden bu durumun TTK 623. maddesine aykırı olduğunu ve yapılan işlemlerin tartışmalı hale geldiğini, bu hukuksuzluğun giderilmesi için şirketin diğer ortağı ve şirket müdürü ile yapılan temasların sonuçsuz kaldığını öne sürerek davalı şirkete geçerli bir müdür atanana dek tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davacılar vekili,davalı şirketin 28/09/2016 tarihli genel kurul toplantısının yapıldığını Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/278 Esas sayılı dosyasının 09/11/2016 tarihinde yapılan celsesinde öğrendiklerini, davacılara toplantı davetinin usule uygun yapılmadığı ve toplantıyı tesadüfen öğrendiklerini, davacıların 13 ve 15 yaşlarında olmaları sebebiyle hukuki ehliyetlerinin bulunmadığını, temsilleri için kendilerine kayyım atanmasının gerektiğini öne sürerek 28/09/2016 tarihinde yapılan davalı şirket genel kurul toplantısının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, şirketin müdürünün bulunduğunu, T.T.K.’nun 623. maddesindeki hükmün müdürün görevinin sona ermesini gerektirmediğini, şirket ortaklar kurulunun şirket ortaklarından birini müdür olarak atayabileceğini, davacıların bir ortağın müdür olarak atanması için ortaklar kurulunun toplanmasını talep edebileceklerini, bu hususların ne şekilde olacağının kanunda belirli olduğunu, davacıların iddialarının varit olmadığını ve kayyım atanması şartlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, yönetim ve temsil yetkisi verilen ortağın ölümü nedeniyle T.T.K.’nun 623. maddesine aykırılık bulunduğu, fakat kayyım atanmasını gerektiren koşulların varlığınin iddia ve ispat edilemediğini T.M.K.’nun 427. maddesine göre kayyım atanabilmesi için organ boşluğu bulunması ve bu boşluğun başka bir yoldan giderilememiş olması gerektiğini, oysa somut olayda şirketin tüm ortaklarının mevcut olup, yapacakları bir ortaklar toplantısı ile T.T.K.’nun 623. maddesi gereğince müdür atayabileceklerini, her ne kadar davacılar şirketin diğer ortağı ve şirket müdürü ile yapılan temasların sonuçsuz kaldığını savunmuş iseler de bu iddialarını ispat edemedikleri, dava sırasında şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmış bulunduğu, birleşen davada ise, davacıların 28/09/2016 tarihli davalı şirket genel kurul toplantısının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu genel kurul kararının alındığı toplantıya davacıların katılmadığı, toplantıya %50 pay sahibi ortak …’ın katıldığı ve kendini müdür tayin ettiği dava konusu toplantıya ilişkin çağrının ana sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı ana sözleşmenin 7. maddesinde “Şirkete ait ilanların T.T.K.’nun 37. maddesi hükmü saklı kalmak şartı ile şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari yedi gün evvel yapılır.” hükmünün bulunduğu, buna göre şirkete ait ilanların (E.TTK 37) T.T.K’nun 35. maddesi gereğince Türkiye Sicil gazetesi yanında şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile de ilanının gerektiği, davacıların gönderilen tebligatların ana sözleşmeye göre çağrıda usulsüzlük bulunduğu, çağrıda usulsüzlüğün, hiç çağrı yapılmamış anlamına gelmediği, çağrıda yapılan eksikliklerin genel kurul kararının sırf bu nedenle hükümsüzlüğünü gerektirmeyeceği, bu nedenle dava konusu toplantıda alınan kararların incelenmesi gerektiği, dava konusu toplantıya açıklandığı gibi %50 pay sahibi tek ortağın katılıp kendisini müdür olarak seçtiği, toplantıda karar nisabının olmadığı, bu nedenle alınan kararın hükümsüz olduğu, kararın salt çoğunlukla alınması gerekeceği, karı-koca olan iki kişinin müdür atanması sonucunu doğuran kararın iyiniyet kuralları ile de bağdaşmadığı kabul edilerek, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden; davanın kabulü ile davalı şirketin 28/09/2016 tarihli şirket müdürü atanmasına ilişkin genel kurul kararının hükümsüz olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili, yerel mahkemenin toplantıya çağrı davetiyesinin usulsüz olduğu gerekçesi ile birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece davetiyeye ilişkin yanlış değerlendirme yapıldığını, buna bağlı olarak karar nisabının bulunmadığı yönündeki gerekçesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, Genel Kurul’a davetin ve toplantıya katılan hisse sahibinin oybirliği ile alınan kararları usul ve yasaya uygun olduğunu, aksi yöndeki yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, davacıların usulüne uygun olarak ilan ve tebliğ edilen Genel Kurul’a kendi istekleri ile katılmadıklarını kötüniyetli olarak davayı ikame ettiklerini, yerel mahkemece diğer hususlarda usule aykırı bir yön görülmemekle salt toplantıda karar nisabının olmadığı gerekçesi ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin birleşen dava yönünden verdiği usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak birleşen davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davalı şirketin, ana sözleşmesinin 7. maddesinde; “Şirkete ait ilanların TTK nun 37. Madde hükümleri saklı kalmak şartıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari 7 gün evvel yapılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Mahkemece toplantı için çıkartılan tebligatlara ilişkin bir araştırma yapılmadan salt sunulan Ticaret Sicil Gazetesi nüshası esas alınarak ana sözleşme gereği şirket merkezinin bulunduğu yerde yayınlanan gazetede ilan yapılmaması çağrıdaki usulsüzlük olduğu kabul edilerek istinafa konu karar verilmiş olmakla birlikte esas olarak salt çağrıdaki usulsüzlük yapılan toplantıda alınan kararların iptalini gerektirmemektedir. Esas olan alınan kararın mahiyeti ve çağrı usulüne uygun yapılsaydı ve davacılar toplantıya katılsaydı karar alma nisabının değişip değişmeyeceğidir. Davacıların davalı şirkette %25 erden %50 pay sahibi olduğu anlaşıldığına göre davacılar toplantıya katılmış olsaydı karar alma nisabı değişecek durumdadır. Davacılar usule uygun toplantı çağrısı yapılmadan toplanan genel kurula katılsaydı bu durumun karar alma nisabını etkileyecek olması göz önüne alındığında, mahkemece verilen iptal kararı sonuç olarak yerinde bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK 620 ye göre kanun veya esas sözleşmede aksi öngörülmediği takdirde seçim kararları dahil tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır. şirkete müdür atanması TTK 621 de önemli kararlar arasında gösterilmemiştir.
Şirketin 28/09/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılan Genel kurul toplantısında davacıların katılması durumunda karar nisabı temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacağı için en az % 75 oyla karar alınabilecekken davacıların (usulsüz çağrı nedeniyle) toplantıya katılmaması nedeniyle davalı şirketin toplantıya katılan % 50 pay sahibinin katıldığı toplantıda katılan pay sahibinin oy oranıyla alınan kararın geçerli olmadığı kabul edilmek durumundadır. Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararı varılan sonuç itibariyle usul ve yasaya uygun olup istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden başvurunun reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353 (1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından, birleşen dosyada davalı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,50- TL istinaf harcının birleşen dosyada davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
H.M.K.’nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/04/2018