Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/660 E. 2018/290 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/660
KARAR NO : 2018/290
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2015/992 Esas- 2017/499 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİH : 22/03/2018

İlk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin antrepo işlettiğini, davalı şirket adına ithalatı yapılmış olan .. beyanname nolu 24.04.2012 antrepo beyan tarihli 36 kap, 594,3 kg malın ardiye ücretine ilişkin olarak Küçükçekmece ..İcra Müdürlüğü’ne 2015/5598 esas sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattıklarını, ancak davalı tarafın dayanaksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin aynen devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, İcra iflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, icra takibine itirazın takip alacaklısı davacıya tebliğ edilmediği, bu itibarla öğrenme tarihi esas alındığında davanın süresinde açıldığı, davacının sunduğu antrepo hizmeti karşılığında bu hizmetin karşılığı olan edimin davalı tarafından yerine getirilmediği gerekçesiyle, bilirkişi raporları esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili, savunmalarını mahkemece adil yargılama ilkesine aykırı olarak değerlendirilmediğini, yetki konusundaki itirazlarının da aynı şekilde değerlendirilmediğini, itiraz sonrasında davacıya tebliğat yapılmış olmasa da dosyada hiç işlem yapılmamış olması yükünün davalıya yükletilmeye çalışıldığını, bilirkişinin hesaplama yapmadığını sadece talep edilen bedelin haklı olduğunu belirttiğini, böyle bir kararın verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, temerrüde düşürülmeyen davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesinin lehine olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davalı icra takibine yetki itirazında bulunmadığı için icra dairesinin yetkisini kabul etmiş durumdadır. Bu nedenle icra takibinin yetkisiz yerde yapıldığını mahkemede ileri süremez.İcra Dairesinin yetkisine ilişkin savunma ve istinaf nedenleri yerinde bulunmamaktadır.İcra takip dosyasındaki usulsüz işlemlere karşı ise (vergi no, dosyanın yenilenmesi v.s) açısından şikayet yoluyla İcra Mahkemesinde ileri sürülebilir.
İtirazın alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmelidir. Alacağın belirlenmesi yönünden yeterli araştırma yapılmadan ,davalıya ait malların hangi süre ardiyede kaldığı kesin olarak belirlenmeden ,ve davacının ardiye ücreti diğerleriyle kıyaslanmadan ve elde edilenler ile bir hesaplama yapılmadan davanın kabulune karar verilemez.Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda ” davalının davacıya ödemekle yükümlü olduğu meblağı ödemesi gerektiği ” hususunda kanaat bildirmiş olan bilirkişi ek raporunda da hesaplama için birçok belgeye ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığına göre emtianın davacıya ait antrepoda bulunma süresi belirlenerek (Emtianın tasfiyesi konusunda bir işlem yapılıp yapılmadığı ve eşyaların akıbeti de tam olarak anlaşılamamaktadır. Davalı temsilcisi tasfiyenin akıbetini bilmediğini ön inceleme tutanağında belirtmiştir. )Davacının icra dosya fotokopisinde bulunan tarihsiz bir yazıda davalıya eşya hakkında 6 aydır işlem yapılmadığı bildirilerek eşyanın tasfiyeye tabi tutulacağı bildirilmekte ise de bu belgenin tebliğine ilişkin tarih okunamamaktadır. Gümrük idaresinin mahkemeye verdiği cevapta emtianın 17/01/2013 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle işlemlerinin tamamlandığı ifade edilmiş ise de bu yanıttan emtianın işlemlerinin tamamlanarak ardiyeden çıktığı da anlaşılamamaktadır.
Davacının ücret tarifesi gözönüne alınarak bir hesaplama yapılması ve dava konusu alacağın yerinde olup olmadığı duraksamaya mahal vermeyecek bir kesinlikte belirlenmelidir. Bu gereği karşılamayan bilirkişi raporundaki ‘davalı firmanın davacıya ödemekle yükümlü bulunduğu meblağı ödemesi gerektiği”kanaatı esas alınarak davanın takipte istenen asıl alacak yönünden kabul edilmesi yerinde olmamıştır. Esasen temel uyuşmazlık konusu, davalının davacıya ödemesi gereken miktarın belirlenmesi üzerine kurulduğuna göre, bu değerlendirmeyi yapacak deliller toplanarak davacı tarifesinin emsalleriyle de kıyaslanarak fahiş olup olmadığı belirlenerek tarife doğrultusunda hesap yapılmak suretiyle emtianın davacı antreposunda kalışı karşılığı davalının ödemekle yükümlü olduğu tutar belirlenmek suretiyle hüküm verilmesi gerekirken (kısmen) kabulüne gidilmesi, HMK’nın 353/1/a/6 kapsamında tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması anlamına gelmekle istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2017 tarih 2015/992 Esas 2017/499 Karar sayılı hükmün H.M.K.’nun 353(1)-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye iadesine,”
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 259,33 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2018