Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/648 E. 2018/276 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/648
KARAR NO : 2018/276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/744 Esas- 2017/664 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/03/2018( 23/04/2018 yazım)
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Tic.A.Ş nin sekiz ortağından biri olup aynı zamanda … başkanı olduğunu, … ili … ilçesi …. ada … parselde kain kargir dükkan nitelikli taşınmazın şirket tarafından 09/08/1984 tarihinde satın alındığı, taşınmazın 30/06/2014 tarihinde diğer ortaklar tarafından usulsüz iktisap edildiğini, şirketin tasfiyeye girmesiyle 09/06/2014 tarihinde … tasfiye memurluğuna atandığını,taşınmazın bedelinin şirket mal varlığına dahil edilmediğini, 25/02/2016 tarihinde firmanın sermaye artırımı yapılmadığı için münfesih duruma düştüğünü ve tasfiye kararı alındığını, münfesih şirketin TTK.geçici 7. maddesi uyarınca ve 30 Aralık 2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan tebliğ hükümleri uyarınca 29/02/2016 tarihinde resen silindiğinin ilan edildiğini, bedeli şirket malvarlığına dahil edilmeyen taşınmazın şirket adına tescili gerektiğini belirterek adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalılardan Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkili kurumun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7.mad. İle ”Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketleri ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliği” hükümleri çerçevesinde işlem yaptığını, şirketin re’sen terkin edildiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını,yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin sorumlu tutulamayacağını, savunarak müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın satışının gerçek değerinde yapıldığını, şirket ortaklarının kanun ile artırılan anonim şirket sermayeleri hakkında bir karar almadıklarını ve sermaye artırımına gitmediklerini, şirketin münfesih duruma düştüğünü, sicilden terkin işleminin müracat üzerine gerçekleştiğini, satış işleminden tüm ortakların haberdar olduğ paylaşımında sağlandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, gayrimenkulün şirket adına tescil konusunda bir dava bulunmadığını, bu durumda davacının şirketin ihyasını istemesinde de dava tarihi itibariyle mevcut ve güncel bir hukuki yararının olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekilince , şirketin ihyası için dava koşullarının oluştuğunu, hukuki yararlarının bulunduğunu, taşınmazın davacı dışındaki ortaklara satış gösterilerek bedelinin çok altında devredildiğini, işlemin kötü niyetli ve muvazaalı olduğunu, şirketin tasfiyeye girmesinden sonra usulsüz yapılan satış sonucu satış bedelinin de şirket mevcuduna dahil edilmediğini,tasfiyenin eksiksiz bir şekilde yapılmış sayılamayacağını belirterek hükmün kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE: Davada ihyası istenen şirket tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilmemiş olup, şirketin sermaye artırım yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ticaret sicil müdürlüğünce 6102 TTK geçici 7. Md resen terkin edilmiştir. Şirketin 11/06/2014 tarihinde tasfiye sürecine girdiği, satışın tasfiye memuru tarafından 30/06/2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacının iddiası tasfiye işlemlerinde usulsüzlük olduğu, şirketin malvarlığının usulsüz devredildiği, şirketin dolayısıyla davacı ortağın zarara uğratıldığı yönündedir. Tasfiye memurunca satış yapılmış olup, satış bedelinin tasfiye işlemlerinde nazara alınması gerekmektedir.Satışın muvazaalı olarak yapıldığı iddiası, esas olarak tasfiye memurunun sorumluluğu davasıdır. 6102 sayılı TTK’nın 546/2 tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında 553. madde hükmü uygulanır. TTK 553/1 Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.6102 TTK 555/1 Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.Somut olayda ihya halinde tasfiye memurunun yapabileceği bir işlem yoktur. Zira satış tamamlanmıştır. Tasfiye memuruna karşı açılan bir sorumluluk davası olmadan şirketin ihya davasının dinlenmesinde hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmelidir. TTK’nın 547/1. Maddesine göre: Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Davacının istediği hukuki himaye talebinin sorumluluk davası açılmadığı sürece karşılanamayacağı, bu anlamda mevcut davanın açılması ve yürütülmesinde davacının hukuki yarar dava şartının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun H.M.K.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Karardan bir suretin taraflara tebliğe çıkarılmasına,HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 22/03/2018