Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/596 E. 2018/1537 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/596
KARAR NO : 2018/1537
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2016
NUMARASI : 2015/881 E.- 2016/728 K.
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/12/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin %50 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin son genel kurul toplantısının 06/04/2012 tarihinde yapıldığını, müvekkili ile birlikte … ve ..’in 1 yıl süre ile şirket müdürlüklerine seçildiğini, 06/04/2013 tarihinde görev sürelerinin dolduğunu ve şirketin yönetimsiz kaldığını, bu nedenle müvekkili tarafından şirket diğer ortağı …’e 26/06/2014 tarihli ihtarname göndererek şirket genel kurul toplantısı gündeminin hazırlanarak 16/07/2014 tarihinde saat 14:00 itibariyle şirket merkezinde hazır olmasının istendiğini, … tarafından gönderilen cevabi ihtarname ile 11-15 Ağustos tarihleri arasında toplantı için uygun olacağını bildirdiğini, bu kez 12/08/2014 günü şirket merkezinde yapılacak toplantıya davet ettiğini, ancak …’in belirlenen gün ve saatte gelmediğini, müvekkilinin iyi niyetle toplantı yapmayıp tutanak tanzimi ile yetindiğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1598 esas sayılı dosyası ile davalı şirketin kanuna uygun hale getirilmesi, getirilmezse şirketin feshine karar verilmesi talepli dava açıldığını, açılan davadan …’in bundan rahatsız olduğunu ve ağabeyisi ile birlikte yasal olmayan şirket toplantıları yaptığını, müvekkiline davet ihtarnamesi gönderildiğini, ancak müvekkilinin toplantıya katılmayacağını bildirdiğini, …’in 01/04/2015 günü saat 14:00’de şirket merkezinde olağanüstü genel kurul toplantısı kararı aldığını, müvekkilinin belirlenen gün ve saatte şirket merkezinde yanında avukatı, şirket muhasebecisi, arkadaşı ve Sample City sakinlerinden … ile birlikte hazır olduklarını, …’in toplantının yapılacağı şirket merkezine geldiğini, müvekkili ile yanındaki kişileri gördükten sonra geri dönerek uzaklaştığını, bir müddet daha bekledikten sonra müvekkilinin toplantıyı açarak gündem maddelerini görüşerek karar aldığını, alınan kararları tescil ettirmek için sicil müdürlüğüne gidildiğinde, şirketin vergi kaydının aktif olmaması nedeniyle tescil yapamadıklarını, vergi dairesine başvuruda bulunulup şirketin vergi kayıtlarının aktif hale getirildiğini, 10/04/2015 tarihinde evrakların sicile teslim edildiğini, yapılan incelemede …’in karar defterine 01/04/2015 tarihinde şirket merkezinde genel kurul toplantısı yapılmış gibi karar alındığını, oysa ki müvekkilinin belirlenen gün ve saatte şirket merkezinde hazır bulunduğunu, …’in şirket merkezi dışında yasaya aykırı olarak toplantı tutanağı hazırladığını ve kendisini 5 yıllığına şirket müdürü atadığını, …’in müvekkilinden önce toplantı tutanağını götürüp tescil ettirdiğini anladığını, müvekkilinin yaptığı yasal toplantıya ait tutanağın tescil edilmediğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1598 esas sayılı dosyasının ilk celsesinde davalı şirket vekilinin yetki belgesi ibraz ederek davanın konusuz kaldığını beyan ettiğini,…’in tanzim ettiği sahte olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı ve sonucunda alınan 01/04/2015 tarih 2015/2 nolu karar ile alınan 10/04/2015 tarihinde Ticaret sicilinde tescil edilip 16/04/2015 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan (1) nolu kararın TTK 622 ve 447 maddeleri gereğince butlanına karar verilip yok hükmünde olduğunun tespitine,şirkete kayyım atanmasına, müvekkilinin aldığı 01/04/2015 tarih 2015/2 nolu kararın Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; Davacının şirket ortağı sıfatı ile diğer ortak …’e gönderdiği 26/06/2014 ve 23/07/2014 tarihli çağrı yazılarının yasal olmadığını, bu nedenle …’in toplantılara katılmadığını, davacının 01/04/2015 günü yapılan toplantıya davet edildiğini, ancak davacının katılmadığını, usulüne uygun çağrı ile belirtilen gün ve saatte alınan karar ile …’in müdür olarak tayin edildiğini,davacı tarafça dosyaya sunulan ve el yazısı ile üzerine “şirket merkezi”ibaresi yazılan resimlerdeki yerin şirket merkezi olmayıp satış ofisi olarak kullanılan A-4 villası olduğunu, dolayısıyla ortak …’in orada olmamasının doğal olduğunu, şirket merkezinin B-8 no.lu villa olup, …’in toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde hazır olduğunu, bu husus ile birlikte davacının şirket merkezindeki toplantıya katılmadığının noter onaylı tutanak ile sabit olduğunu, davacının yaptığı işlemlerin usulsüz ve geçersiz olduğunu, davacının aldığı kararın yazıldığı Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defterinin 01/04/2015 günü Üsküdar …Noterliğine onaylatıldığını, şirketin zaten bir karar defterinin mevcut olup bu defterin bitmesi ve kaybı dışında yeni bir defter onaylatılmasının mümkün olmadığını, davacının kendi yaptığı toplantıda bir değil iki karar aldığını, 1 no.lu karar ile kendisini süresiz olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili kıldığını, bu kararı da Üsküdar ….Noterliğine onaylattırdığını, davacının şirket merkezi olmayan bir yerde usulüne uygun çağrı ve ilan yaptırmadan henüz noter onaylı bir defter ortada yokken yasal olmayan kararlar aldığı için tescil ve ilan ettiremediğini, 3.750.000-usd tutarındaki borcun teminatı olarak davacıya şirketten %50 oranında hisse devri yapıldığını, davacının müvekkili şirket ve ortakları aleyhine zararına davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; şirket müdürlerinin görev süresinin 06/04/2013 tarihi itibariyle dolduğu, şirketin olağan genel kurul toplantısı ve organ seçimi yapılması yönünde 01/04/2015 tarihinde şirket merkezinde Olağan Genel Kurul Toplantısının yapılmasına karar verildiği,01/04/2015 günü toplantı saati olan 14:00 itibariyle şirket ortağı …’in şirket merkezinde hazır olup olmadığı ve dolayısıyla Genel Kurulun şirket merkezinde yapılıp yapılmadığı hususuna ilişkin olduğu,davacı, kendisinin toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde hazır olduğunu ancak diğer ortağın gelmediğini, buna rağmen şirket merkezinde toplantı yapılmış gibi karar almak suretiyle kararı Ticaret Siciline tescil ettirdiğini iddia ederek alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti ile kendisi tarafından şirket merkezinde yapılan genel kurul sonucu alınan kararın Ticaret siciline tescilini talep ettiği,davalının ise toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde olduğunu, davacı ortağı beklediklerini, gelmemesi üzerine karar alıp tutanak düzenlemek suretiyle genel kurulu yaptığını savunduğu,bu kapsamda tarafların sunduğu deliller toplanmış, dayanak HTS kayıtları da incelenmiştir. Davacının dosyaya sunduğu fotoğraflarda diğer ortağı beklediğini ve gelmemesi üzerine toplantı yaptığını ileri sürdüğü yer A-4 no.lu villa olup, şirket merkezi olmadığı ve davacı ile yanında bulunan şahısların bulundukları konum itibariyle şirket merkezinin giriş yönünü görmelerinin de mümkün olmadığının alınan teknik bilirkişi raporuyla saptandığı,her iki tarafın dayandığı HTS kayıtları ile davacıya ait cep telefonunun toplantı saati itibariyle ve devamında A-4 villası yönündeki baz istasyonundan sinyal aldığı, davalının HTS kayıtlarında ise toplantı saati ve takip eden 14:04 saatine kadar B-8 villasının yönündeki baz istasyonundan sinyal aldığı belirlendiği,bu kayıtlar karşısında ortak …’in şirket merkezinde toplantı yapmadığı iddiasının davacı tarafça kanıtlanması gerekirken bu hususun dosya kapsamında ispatlanamadığı, 01/04/2015 tarihli Genel Kurul Toplantısının ortak … tarafından şirket merkezinde yapılmadığını gösteren başkaca bir delil de sunulmadığı gözetilerek hiçbir gerekçeye dayanmayan aksi yöndeki bilirkişi görüşüne itibar edilmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; HMK’nın 176/1 maddesine göre, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceğinin düzenlendiğini, davada delil gösterilmesinin usuli bir işlem olup, tanık listesi verilmesinin de deliller kapsamına dahil edildiğini, mahkemenin keyfi hüküm oluşturduğunu, müvekkilinin, feri müdahil …’in şirket merkezi dışında oluşturduğu genel kurul kararını Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil ettirdiğini öğrenince Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, 2015/59712 nolu soruşturma dosyası üzerinden yapılan tahkikat aşamasında fer’i müdahil …’in de müvekkilinden şikayetçi olduğunu, yapılan geniş kapsamlı soruşturma sonucunda, … hakkında, “özel belgede sahtecilik” suçundan hakkında kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği, davalı şirketin ve müdahil … vekillerinin dava dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde sundukları delil listesinde dava konusu ile hiçbir ilgisi olmayan beyan ve delil sunarak evrak kirliliği yarattıklarını, mahkemeyi yanıltmaya çalıştıklarını, müvekkilinin tescil talebinin yasaya aykırılıktan değil, diğer ortağın daha önce davranarak sahte düzenlediği tutanağı tescil ettirmesinden kaynaklandığını belirterek,mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava konusu olan 01/04/2015 tarih 2015/2 sayılı Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının davaya feri müdahil olarak katılan … tarafından yapıldığı, toplantının şirket merkezinde yapıldığı ve …’in 5 yıl süreyle münferit imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, kararın Ticaret Sicilinde tescil ve ilanının yapıldığı, davacı tarafça dosyaya sunulan aynı tarihli 2015/2 sayılı ortaklar kurulu kararıyla da davacının 10 yıl süreyle kendisini şirket müdürü olarak tayin ettiği anlaşılmaktadır.
TTK nun 620.maddesi gereğince kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde ,seçim kararları dahil tüm genel kurul kararları ,toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır.
Davalı şirketin ortaklarının 1/2’şer hisse ile davacı ve dosyada müdahil olarak yer alan … olduğu, şirket merkezinin … Ümraniye/İST.adresi olduğu, şirket müdürlerinin görev süresinin 06/04/2013 tarihi itibariyle dolduğu, şirketin olağan genel kurul toplantısı ve organ seçimi yapılması yönünde 01/04/2015 tarihinde şirket merkezinde Olağan Genel Kurul Toplantısının yapılmasına karar verildiği ,görev süresi biten şirket müdürü …’in çağrısına istinaden her iki şirket ortağının , diğeri usulunce yapılacak çağrıya rağmen katılmadığı sabit olmadıkça her iki ortağın tek başına şirketin ortaklar kurulu olarak karar alamayacakları sabittir.
Davacı tarafından alınan kararın tasdik bilgilerinin yapıldığı;Üsküdar 15.Noterliğinden 01/04/2015 tarih 06236 yevmiye no.lu işleme ilişkin bilgiler istenmiş, söz konusu işlemin Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri onayına ilişkin olduğu, 01/04/2015 günü 14:00-14:45 saatleri arasında işlem yapıldığının bildirilmiştir. Aynı zamanda davacı,şirket merkezinde saat 14.30’a kadar beklediğini ,diğer ortağın gelmediğine ilişkin bir de tutanak tanzim ettiği anlaşılmaktadır.
İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının 2015/59712 sayılı soruşturma dosyasında müştekinin …, şüphelinin … olduğu, … hakkında İstanbul Anadolu 56.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/666 esas sayılı dosyasında , şirket merkezinde yapılmış gibi toplantı tutanağı düzenlenmesi nedeniyle sahte olarak toplantı tutanağı düzenlendiği iddiasına dayalı ceza davası açıldığı, bu dosyanın elde ki dava dosyasını bekletici mesele yaptığı, ancak her iki toplantıda taraflar adına atfen atılmış sahte imza iddiası bulunmadığından açılan ceza davasının bu dosyaya bir etkisi olmayacağı düşünülmüştür.
Uyuşmazlık 01/04/2015 günü toplantı saati olan 14:00 itibariyle şirket ortağı davacının usulen yapılan çağrıya rağmen toplantıya katılmadığının kabul edilerek davada müdahil olarak yer alan …’in şirket merkezinde tek başına karar alıp alamayacağı,alınan kararın yeterli nisap ile alınmış geçerli bir karar olup olmadığı noktasındadır. Toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde her iki şirket ortağının toplantıya katılmak üzere şirket merkezinin bulunduğu adrese geldikleri sabittir. Davacı, kendisinin toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde hazır olduğunu ancak diğer ortağın gelmediğini,davalı şirket ise toplantı gün ve saatinde şirket merkezinde olduğunu, davacı ortağı beklediklerini, gelmemesi üzerine diğer ortak tarafından karar alınıp tutanak düzenlemek suretiyle genel kurulu yaptığını savunmuştur.
Uyuşmazlık her bir şirket ortağının aldığı kararların geçerli olup olmadığı noktasındadır.Toplanan tüm delillere HTS kayıtlarına binaen şirket müdürü …’in şirket merkezine geldiği ,ancak diğer ortağın yanına gelmediği sabittir. HTS kayıtlarından her iki ortağın aynı mahalde bulunduğu tesbit olunmaktadır.Ancak her iki ortak diğer ortak olmadan kararlar aldıkları esasen diğer ortak ile birlikte toplantı yapmaktan kaçındıkları ve diğer ortak çağrıya uymamışçasına kararlar aldıkları anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi şirket merkezinde toplantı yapılmadığını davacının ispatlayamadığını karara gerekçe yapmakta ise de davacının kalabalık bir grupla toplantı mahalline A-4 villası önünde yapılan fotoğrafları ibraz suretiyle şirket merkezine geldiğini ispatlamaya çalıştığı ,esasen mevcut durumu da tutanak altına almak amacıyla hareket ettiği kanaatına varılmaktadır.Dayanak HTS kayıtları da bu durumu doğrulamaktadır.Müdahil tarafça satış ofisi olarak kullanıldığı iddia olunan villa ile şirket merkezi olduğu iddia olunan villanın aslında ikiz villalar olduğu ve keşif sırasında çekilen resimlerden her ikisinin de kullanılır vaziyette olmadığı natamam oldukları anlaşılmaktadır.Davacının dosyaya sunduğu fotoğraflarda diğer ortağı beklediğini ve gelmemesi üzerine toplantı yaptığını ileri sürdüğü yer A-4 no.lu villa olup, şirket merkezi olmadığı tesbit edilse dahi tarafların birbirlerini gördükleri ancak fiziken biraraya gelmedikleri anlaşılmaktadır.Zira telefon görüşmesi yapıldığı ancak hangi noktada yapıldığının fiziken tesbit edilememesi veya a-4 villasından ,b-8 villasının ana girişinin doğrudan görülmemesi mesafenin yakınlığı dikkate alındığında davacının ,diğer ortak tarafından b-8 villasında yapılabilecek bir toplantıdan haberdar olmaması mümkün görülmemiştir.İkiz villalardan biri olduğu ve kullanılır vaziyette olmayan bir yerde toplantı tutanağı tanzim edilmesi ,bir zaman gerektirdiğinden 14.04 ‘e kadar sinyal alındığı gözönüne alındığında davalı savunmalarının yerinde olmadığı,birbirine bitişik iki villadan her birinde alınan kararın diğer ortağın usulen çağrıldığı toplantıya katılmadığını kabule elverişli bulunmamaktadır.Davalı şirketin diğer ortağı toplantı için şirket merkezine girmiş olsa idi ,davacının ve yanında ki grubun bu durumdan haberdar olmaması mümkün görülmemiş,davacının …’in Sample City’e geldiği ancak kendisi ve yanındakileri görmesi üzerine siteden ayrıldığına ilişkin iddiasının doğru olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu sebeble davacı ile yanında bulunan şahısların bulundukları konum itibariyle şirket merkezinin giriş yönünü görmelerinin de mümkün olmadığı hükme gerekçe yapılmış ise de toplantıya katılması gereken diğer ortağın şirket merkezi bitişi villa önünde bulunduğunu gördüğü halde fiziken biraraya gelmeden karar almaya çalıştıkları gerçeği karşısında alınan kararın , iyiniyet kurallarına aykırı ve karar alma çoğunluğu olmadığı halde tek başına karar alabilme arzusu içinde bulunduğunun ve kararın da b8 nolu villada alınmadığının kanıtıdır. Öte yandan her iki tarafın dayandığı HTS kayıtları ile davacıya ait cep telefonunun toplantı saati itibariyle ve devamında A-4 villası yönündeki baz istasyonundan sinyal aldığı, davalının HTS kayıtlarında ise toplantı saati ve takip eden 14:04 saatine kadar B-8 villasının yönündeki baz istasyonundan sinyal aldığının Müdahil …’in usulüne uygun olarak şirket merkezinde bulunduğu ve usulune uygun olarak toplantıyı yaparak orada karar aldığına karine sayılamayacağı açıktır.Zira toplantı tutanağı tanzimi gerektiği gözönüne alındığında 14.04 ten itibaren b-8 de olmadığı sabit olan …’in bu kararı şirket merkezinde almadığı sabittir.Ticaret siciline tescil edilen kararın usulunce yapılan toplantı sonucu alındığının ispatlanamamış olması ,Sample City’den ayrıldığı anlaşılan şirket ortağının şirket merkezinde 14.04 den itibaren olmadığının HTS kayıtlarıyla sabit olduğu ve davacı tarafından da A-4 villasına gittiği anlaşılmakta ise de b-4 villasına gitmediği her iki yanın aldığı kararların nisaba uygun olmadığından geçersiz bulunduğu , Her iki ortağın birbirine bitişik villalarda diğer ortak katılmadığından bahisle aldıkları karara geçerlilik tanınamayacağından ilk derece mahkemesinin davacının aldığı kararın geçersiz olduğu ,diğer ortağın aldığı kararı geçerli kabul etmesi bir çelişki teşkil ettiği , kalabalık bir grupla toplantı saatinde Sample City adlı sitede bulunduğu sabit olan davacının şirket merkezinde müdahil ortak tarafından yapılmış olan toplantıya katılmadığını kabul hayatın olağan akışına uygun kabul edilemeyeceğinden davanın tecil olunan karar bakımından kabulü gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş davanın kısmen kabulu ile tescil edilen kararın geçersizliğinin tesbitine ,aynı şekilde davacı tarafından alınan kararın da geçersizlik nedeniyle tescili talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2016 Tarih 2015/881 Esas 2016/728 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA,
“Davanın KISMEN KABULÜNE, Davalı şirketin 1.4.2015 tarihli 2015/2 nolu kararı ile alınan (10.5.2014 tarihinde ticaret siciline tescil edilen, 16.4.2015 tarihli sicil gazetesinde ilan edilen) şirket müdürü …’in seçilmesine ilişkin 2 nolu kararın yoklukla malul olduğunun TESPİTİNE,
Davacı …’ın şirket müdürü olarak atandığı(2015/2 sayılı)kararın ticaret siciline tescili talebinin REDDİNE”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 35,90- TL harçtan 31,40- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından ödenen 31,40- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 4.000- TL bilirkişi ücreti, 6.000- TL kayyım ücreti, 252,- TL tebligat, müzekkere masrafı ve hükümden sonra 29,20- TL yargı gideri olmak üzere toplam 10.281,20- TL yargı giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 5.150-TL sinin TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, “
İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 31,40- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile, HMK’nun 361/1 maddesi gereği Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2018