Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/567 E. 2018/114 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/567
KARAR NO : 2018/114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2015/792 Esas 2017/243 Karar
DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/02/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulune ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin; davalı şirketin ortağı iken 24.11.2011 tarihli “Ortaklıktan Ayrılma Sözleşmesi” ile ortaklıktan ayrıldığını, bu sözleşmede; ek şartlar başlığının ilk paragrafında uzun vadede alınacak alacaklar ile kesilmemiş faturalardan dolayı çıkacak herhangi bir giderden sonra kalacak bakiyenin ortaklık payı oranınca …’e verileceği maddesi kapsamında 42.000 € + 19.310 TL + 13.659 TL’ nin şirketlerden tahsil edilip müvekkilin % 35 pay oranına göre (14.840 Euro + 11.476 TL) nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, yapılan 03.02.2015 / 13607 yevmiye sayılı noter ihtaratına rağmen bu bedelin müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek, 14.840 Euro + 11.476 TL’nin tahsil tarihinden yasal faizi ile birlikte itibaren müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının 24.11.2011 tarihli sözleşme ile müvekkil şirket ortaklığından ayrıldığını, sözleşmenin yapıldığı tarihte tahsil edilmemiş alacaklar olarak gösterilen firma ve şahıslardan sadece birkaç tanesi hariç tamamı iflas ettiğinden veya borca batık olduğundan fiilen piyasadan çekildiğini, davacının emek ve haklarının haleldar olmaması için sözleşmede böyle bir maddenin düzenlendiğini, davacı tarafından bu hususta müvekkiline gönderdiği ihtarnameye, tahsilatın yapılmadığı yolunda cevap verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının % 35 hissesini, davalı şirketin diğer ortakları … ve …na devrettiği, şirket toplam değerinin 471.500- TL olduğu, ayrıca uzun vadede alınacak borçların 42.400- euro ve 33.000- TL olduğu, davacıya 471.500- TL den hissesine düşen kısmının ödendiği, fakat uzun vadede alınacak borçlardan hissesine düşenlerin ise tahsili mümkün olması halinde davacıya hissesi oranında verileceği hususunda anlaşma yapıldığı, uzun vadede alınacak borçlardan davacının hissesine düşen miktarın 14.840-euro ile 11.476-TL olduğu, bu durumda, davacının dava konusu ettiği alacağını davalıdan talep edebilmesi için, uzun vadede tahsil edilebileceği ya da edilemeyeceği şeklinde belirtilen miktarın sözleşme tarihinden dava tarihine kadar borçulardan ne kadarının tahsil edildiğinin tespit edilmesi gerektiği kabul edilerek, bilirkişi tarafından davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten, dava tarihine kadar 208.832,17-TL tahsilat yapıldığının belirlendiği, bu miktardan yakın zamanda tahsil edilecek tutar düşülüp, ödenecek borç eklendiğinde, eski borçlardan tahsil edilen, fakat davacıya payı oranında iaden edilmeyen miktarın 124.332,17-TL olduğu, bu miktardan davacının hissesine düşen 43.516,25-TL. davacının davalıdan alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davalı vekili, davacının alacak hakkının doğup doğmadığının açıklığa kavuşturulmadığını,sözleşmede belirtilen alacak hesaplarından bir tahsilatın olup olmadığının belirlenmediğini, bilirkişi raporunun yetersiz ve eksik olduğunu, itirazlarının karşılanmadığını, tahsilat halinde giderler düştükten sonra kalanın verileceğinin kararlaştırıldığını, bunun da yeterince araştırılmadığını öne sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı 24/11/2011 tarihli ortaklıktan ayrılma sözleşmesi kapsamında ek şartlar arasında yer alan ‘uzun vadede alınacak alacaklar ile kesilmemiş faturadan dolayı çıkacak herhangi bir giderden sonra kalacak bakiye ortaklık oranınca …’e verilecektir.’ hükmü uyarınca alacağının var olduğunu öne sürmekte ve bunun tahsilini talep etmektedir.
Dayanılan sözleşmede davalı şirket taraf olmamakla birlikte bu konuda bir itiraz bulunmamasından, sözleşmeyi düzenleyen tarafların ortak iradesinin şirketin alacaklarını tahsil etmesi halinde elde edilen net bakiye üzerinden davacının payı oranında yapılacak ödemenin şirket üzerinden gerçekleştirilmesini amaçladıkları kabul edilebilceğinden şirketin borçtan sorumlu olduğunu kabul ettiği sonucuna varılmıştır.
Davacının dayandığı sözleşme hükmü muğlak bir hüküm olup, sözleşmeye eklenen 25 Ekim 2011 tarihli kasa özeti başlıklı tablonun B alacaklar başlıklı 2 ve 3 no.lu satırlarında yer alan ‘yapılan işlerden alacaklar tutarı (uzun vadede yapılabilecek tahsilatlar) kısmında yer alan 42.400- € ile 19.310 -TL ve yapılan işlerden alacaklar tutarı (yapılması zor (batak) tahsilatlar) 13.660- TL tutarları esas alınarak davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin eki olduğu anlaşılan tablolardan birinde Nero hesapları 2011 de Ödenecek Borçlar (25/10/2011 itibariyle ödenecek borçlar) diğerinde tahsil edilecek alacaklar (25/10/2011 itibariyle yakın zamanda tahsil edilecek alacaklar toplamı) diğerinde ise 25/10/2011 itibariyle tahsilat vadesi belli olmayan alacaklar toplamı (burada davacının talep ettiği 42.400-€ ve 19.310- TL yer almaktadır) ve 25/10/2011 itibariyle tahsilatı yapılamayacak batak alacaklar toplamı (burada da talep edilen tutarlar arasında yer alan 13.659,78- TL yer almaktadır)
Davacı daha sonra davasını bilirkişi raporunda belirtilen tutara çekerek (azaltarak) davasını ıslah etmiştir.Bilirkişi, ortaklık devir tarihinde ki finansal tablolardaki ticari alacakların kalanları üzerinden bir hesaplama ve değerlendirme yapmak suretiyle davacının alacağını belirlemiş olup, sözleşmede belirtilen hesaplar bir yana defteri kebir ve kalanlarını gösteren mizan üzerinden 25/10/2011 den dava tarihine kadarki analizlerini dahi yapmamıştır.
Davalı şirketin hesaplarından sözleşmede belirtilen borçlu hesaplarında yer alan alacakların tahsil edilip edilmediği ve tahsil edildiyse yapılan tahsilat giderleri sonucu net kalan miktar belli değildir. Davalı şirketin tüm alacak hesaplarının kalanları üzerinden yapılan değerlendirmenin sözleşmede kararlaştırılan hesapları içerip içermediği belli olmadığı için hüküm vermeye elverişli kabul edilmesi mümkün değildir. Bilirkişi raporunda tahsilat yapıldığı belirlenen ve hükme esas alınan tahsilat titarı içerisinde ;davacıya ilave ödeme yapılacak borçluların bir kısmının hesabının incelendiği ….,….denizcilik)olmadığı anlaşılmaktadır.
Şirket hisse devri yapılırken ortakların şirketin kasa durumunu inceleyerek ,alacakları yakın zamanda tahsil edilecek,uzun vadede tahsil edilecekler ,batak alacaklar olarak 3’e ayırdıkları ,yakın zamanda tahsil edilecek alacakları dikkate alarak hisse bedelini ve davacıya yapılacak ödemeleri ve zamanını belirledikleri ,uzun vadede tahsil edilecek veya batak alacakları da belirleyip bir liste haline getirdikleri ve bu listedeki borçlular ile sınırlı olarak bir tahsilat yapılması halinde davacıya payı oranında masraflar düşüldükten sonra payı oranında ödeme yapılacağı kararlaştırılmış olup ,şirketin devir sırasındaki alacakların bu liste dışındakilerin alacağa dayanak edilemeyeceği açıktır. Davalı vekili de masrafların dikkate alınmadığını ileri sürmekte ise de devir tarihinden sonra bir masraf çıktıysa bunu belgeleyip mahkemeye ibraz etmek davalı tarafın sorumluluğunda olup bu yolda bir belge ibraz edilmediği masraf savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak bilirkişi incelemesi sözleşmenin ekinde yer alan hesapların ayrıntılı analizine dayanmamakta olup, bilanço ve gelir tablosundaki ticari alacaklar kalanları üzerinden yapılmıştır. Bu husus, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin tamamının toplanmaması ve değerlendirilmemesi anlamını taşımaktadır. Zira bu husus davalının savunmasının özünü oluşturmakta olup, davacı vekilinin Uyaptan 09/12/2015 tarihinde verildiği anlaşılan delil listesinin 5. Bendinde dahi sözleşmenin 4 sayfasında belirtilen… Tersanesi, … … ve… Tersanesi’nin ödemelerinin davalı taraf defterlerine işlemediyse belirtilen şirket defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti talep edilmektedir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dayanılan sözleşmede belirtilen hesaplardan tahsilat yapılıp yapılmadığını açıklayamayan bilirkişi raporu hükme esas alınamaz. Açıklanan nedenlerle sözleşmenin eki listesinde belirtilen borlu hesaplarından tahsilat yapılıp yapılmadığının belirlenmesi amacıyla ek rapor alınması yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle hüküm kurulmaması HMK353/1/a-6 kapsamında kabul edilmek suretiyle hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 Tarih 2015/792 Esas 2017/243 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 743,15-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMk 353.(1)-a kapsamında kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/02/2018