Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/563 E. 2018/63 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/563
KARAR NO : 2018/63
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2017
NUMARASI : 2016/438 Esas 2017/284 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/01/2018

Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcunun tamamına ve faize itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, görevli mahkemenin deniz ticaret mahkemesi olduğunu, davacının karayolu ile taşıyacağı ürünü, deniz yoluyla taşıdığını, ürünün nemlendiğini, müvekkilinin zarara uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tarafların taşıma konusu emtianın 3.200 euro bedelle İtalya / Bologna’dan, İstanbul’a karayolu ile taşınması konusunda anlaştıkları, daha sonra taşımanın RO-RO gemisiyle yapılması hususunda davalı tarafın onayıyla değişiklik yapıldığı, taşımanın gerçekleştiği, davacının taşıma bedeline hak kazandığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, davada görevli ve yetkili mahkemenin Deniz Ticareti davalarına bakmakla görevli İst. 17.Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkiline kara taşımacılığı hizmeti verilmediğini, tarafların ürünlerin karayolu ile üstü tente ile kapalı tırla taşınması konusunda anlaşmalarına rağmen, davacı yanın bu anlaşmaya aykırı davrandığını, müvekkili tarafından karşı yanın denizyolu taşımacılığı yapacağına ilişkin sonradan bir onayın mevcut olmadığını, ortada mevcut bir kara taşımacılığı olmadığından taraflar arasındaki hükümlerin de CMR konvansiyonuna tabi olmasının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin, davacının sözleşmeye aykırı tutumu nedeniyle zarara uğradığını, müvekkilinin taşımanın kara yoluyla gerçekleşeceği inancıyla sözleşme bedelini 3.200,-euro olarak tayin etse de, taşımanın vaad olunan şartlarda gerçekleşmediğini hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taşımanın bir kısmının Ro-Ro taşımacılığı kullanılarak yapıldığını bu nedenle deniz taşıması olduğunu ileri sürmekte ise de ,taşımanın yapıldığı kara aracının bir süre deniz vasıtasıyla taşınması CMR 2 gereği “yolun bir kısmında yük boşaltılmadan taşınması halinde CMR nin taşımanın tümü için uygulanacağı “düzenlemesi ve 28/03/2016 tarihli CMR belgesi de göz önüne alındığında taşımanın bir bütün olarak CMR hükümlerine tabi olduğu gözetildiğinde . göreve ilişkin istinaf yerinde değildir.
Davalı esasen taşımanın yapıldığını kabul etmektedir. Davalı taşımanın sözleşmeye uygun yapılmadığını, bu nedenle zarara uğradığını, taşıma şeklinin değişmesiyle yazılı olmayan bir navlun sözleşmesi bulunduğunu, taşımanın karayoluyla gerçekleştirileceği inancıyla navlunun 3.200,00 € tayin edildiğini fakat kısmen deniz yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle 2.800- € olarak kendilerince taahhüt edildiğini kabul etmekte olup, taşımayı fiilen gerçekleştiren Çobantur firmasının da 3. Şahıs olarak dosyaya verdiği beyan dilekçesi ve evraktan da bu durum anlaşılmaktadır.
Davalının navlun bedelinde indirim yapıldığı, yahut sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediği (kusurlu ifa yahut gecikmiş ifa) yönündeki savunmasına yönelik bir tespit, ihbar ve ispat vasıtası olmadığı- sunulmadığı, (CMR sözleşmesinin 30. Maddesi uyarınca taşıyıcıya uygun bildirimlerin yapılmadığı- bu yönde bir ispat aracının olmadığı) sözleşmenin ifasından sonra sözleşmenin feshedildiği savunmasının da aynı şekilde ispat vasıtasının bulunmadığı gibi, salt böyle bir savunmanın da yerine getirilmiş ifanın bedelini ödeme yükümlülüğünden de kurtaramayacağı, davacı tarafından dosyaya sunulan 29/03/2016 tarih ve 68079 no.lu 3.200-€ bedelli fatura da gözetildiğinde; hükmün dosya kapsamı delillere uygun olduğu , delillerin takdirinde isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmakla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gerekli 702,99-TL harçtan davalı tarafından peşin yatırılan 175,75- TL harcın mahsubuyla 527,24- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı tarafından yapılan 44-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine ,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMk 362.a gereği kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/01/2018