Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/504 E. 2019/92 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/504
KARAR NO : 2019/92
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2017
NUMARASI : 2014/910 Esas 2017/274 Karar
DAVA: Şirket Fesih ve Tasfiyesi ile ayrılma payı alacağı
KARŞI DAVA :Şirketten çıkartılma
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/01/2019
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulune ilişkin hükmün davacı-karşı davalı … ve davalı karşı davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 1989 senesinde kurulan davalı … Ltd. Şti’nin yedek parça üretimi yaptığını; müvekkilinin %10 oranında hissedar olduğunu, şirketin diğer hissedarının %90 oranında davacının ağabeyi … olduğunu; her ne kadar her iki ortağında müstakilen şirketi temsil yetkisi varsada, fiilen şirketi …’in idare ettiği; diğer ortağın şirketi zarara uğratacak çok sayıda işlem yapmaya başladığı, ihtiyaç olmadığı halde kredi almak suretiyle şirketi borçlandırdığını, kendisine haksız kazanç sağladığını, şirket karını gizlediğini, kar payı ve müvekkilinin alacağını ödemediğini; davacının da icra yoluyla tahsilat yapmak zorunda kaldığını, hurda satış bedellerinin haricen tahsil ettiğini; müvekkilinin şirkete girmesinin engellendiğini bildirmek suretiyle şirkete kayyım atanmasını; dağıtılmayan kazanç ve karlar ile kayıp gelirlerin belirlenmesini, bunlara ilişkin fazlaya dair hakları saklı kalmak suretiyle müvekkiline uğradığı zarar ve dağıtılmayan kar paylarından 10.000-TL nin şirketten ve …’den müteselsilen tahsil edilmesini; ayrıca şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini, fazlaya dair ilişkin hakları saklı tutularak müvekkilinin hissesine de isabet eden 1.020.000- TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 18.5.2012 tarihli açıklama dilekçesinde usulsüz işlemler nedeniyle şirketin kayıp gelirlerinin belirlenerek şimdilik 10.000-TL nin ,fesih ve tasfiye payı olarak 1.020.000-TL nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA : Davalılar ve karşı davacı şirket vekili, 3 ortaklı davalı şirkette davacı … ve davalı …’in münferiden müdür olduklarını, şirketin 200 kişi çalıştıran büyük bir şirket olduğunu, 9.000 m2 üzerine kurulu bir fabrikaya sahip olduğunu, 3.500.000- TL lik sermayesi, 5.213.036,61-TL öz varlığının bulunduğunu, satış bedellerinin gittikçe arttığını, büyük firmalara yedek parça ürettiğini, buna rağmen %10 hisse sahibi Kenan’ın şirketin fesih ve tasfiyesini talep ettiği, bu nedenle kötü niyetli olduğunu; davalı …’in şirketten 7.463.385,54- TL alacağı olmasına rağmen ses çıkarmayıp şirketi desteklemeye devam ettiğini, davacı …’in ise şirketi icraya vererek 1.215.588,32- TL lik alacağını tahsil ettiğini; en sıkışık zamanda şirketi icra takibine muhatap ettiğini, amacının şirketi ve ağabeyini zor duruma düşürmek olduğunu; şirketle ilgili birçok faaliyette ve evrakta imzasının bulunduğunu, bu nedenle bilgi alamadığı yolundaki iddialarının doğru olmadığını, iş bu davadan sonra şirkete zarar vermemesi için müdürlük yetkisinin kaldırıldığını; hurda satışlarının zaten kendisi tarafından yapıldığını, tüm bunların sonunda davalı -karşı davacı şirket yönünden davacı-karşı davalının şirketten çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiş, ayrıca birleşen dosyalardaki genel kurul kararlarının iptal sebeplerinin yerinde olmadığının, iptalini gerektirecek bir durumun bulunmadığını savunmuşlardır.
BİRLEŞEN DAVALAR :Birleşen dosyalar ise 25/05/2012 ve 28/06/2012 tarihli ortaklar kurulu kararlarının iptaline ilişkin olup; davacı …’in bu toplantılara katıldığı, muhalif oy kullandığı, 25/05/2012 tarihli ortaklar kurulu kararında Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2012/326 Esas ve 2012/524 Karar sayılı ve 11/04/2012 tarihli olan kararına istinaden alındığını; mahkemenin boşanma tazminatı olarak …’in davalı şirkette sahip olduğu %90 hisseden %10’unu eşi … devrine karar verdiği, bu nedenle söz konusu devrin gerçekleşmesi ile %10 hissenin o dosyanın davalısı …’a ( .. ) devrine dair kararın ve söz konusu olayın muvazalı olması nedeniyle davacı tarafça bu genel kurul kararının iptaline karar verilmesi talep edilmiş, diğer genel kurul kararlarının ise kar payı dağıtılmaması ve şirket müdürlüğünden azline ilişkin karar yönünden iptal edilmesi talep ve dava edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, şirketin mali tablosunun tasfiyeyi gerektirmediği; Ticaret kanunundaki bu maddenin düzenlemesi çerçevesinde en doğru çözümün, davacının hissesinin gerçek değeri 1.020.000-TL ödenmek suretiyle davacının şirketten çıkarılması olacağı , Davacı tarafın, kar payı dağıtılmasına ilişkin talebi çerçevesinde istediği alacak miktarı; hüküm altına alınan tasfiye payı içinde kaldığından buna ilişkin talebin reddi gerektiği; davacı tarafın bunun dışında herhangi bir zarara uğramadığı, şirketin olağan bir şekilde yıllardan beri ticari faaliyetlerini sürdürdüğü ve davacının bir zararı doğmadığından bu yönden talebinin reddine karar verildiği, 25/05/2012 tarihli ortaklar kurulu kararının Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen kararına istinaden davalı ortak …’in hissesinden %10 hissenin boşandığı eşine geçirilmesine dair olup, mahkeme kararına uygun olarak gerçekleştiği için; 28/06/2012 tarihli ortaklar kurul toplantısının iptal davasına konu edilen 2 kararından biri olan davacının müdürlükten azil yetkisinin ortaklar kurulunun yetkisinde olduğu; gerekli nisaplara uygun olarak bu kararların alındığı, davacının müdürlük görevinden azledildiği; buna karşı davacının haksız olarak görevden alınması ihtimalinde tazminat talep etme hakkının bulunduğu,fakat genel kurul kararının haksız azil nedeniyle iptal edilemeyeceği; ikinci kararın ise kar dağıtılmamasına ilişkin olduğu, bu konuda da yetkinin ortaklar kurulunda olduğu, iptali istenen kararda kararın çoğunluğun oylarıyla alındığı; bu nedenle bu kararında iptalinin mümkün olmadığı, kaldı ki, davacının artık şirketten çıkmasına karar verildiği, bu nedenle söz konusu genel kurul kararlarının iptalini istemekte baştan var olan hukuki menfaatinin dava esnasında kalmadığı nazara alınarak bu talepleri yönünden de davanın reddine karar verildiği; iş bu dosyada açılan şirketin haklı nedenle fesih davasının sadece şirkete yöneltilebileceği, diğer ortak …’e yöneltilemeyeceği nedeniyle iş bu davada … yönünden davanın husumet yönünden reddine; …’a %10 hissenin devrine ilişkin birleşen dosyada da genel kurul kararlarının iptali sadece şirket aleyhine açılabileceğinden; … ve … yönünden de davaların husumet yönünden reddedildiği, asıl davada şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi talebi kabul edildiği ancak yasadaki düzenleme nedeniyle davacı ortak payı karşılığında şirketten çıkarılmış olup; yasanın söz konusu maddesindeki düzenleme nedeniyle bu karar verilmiş olup; bu nedenle davacı lehine maktu vekalet ücretine karar verildiği, davalı şirketin karşı davası ise, …’in ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin olup, hisse bedeli ödenmek suretiyle çıkarılması değil şirketten çıkarılması için açıldığından; karşı davanın yerinde bulunmadığı, bu nedenle karşı davadan dolayı … lehine vekalet ücreti taktir edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Asıl dava da davacı vekili ; dosya kapsamında şirketin fesih ve tasfiye talebinin reddine ,fesih ve tasfiye yerine davacının şirketten çıkarılmasına ve ayrılma payı 1.020.000-TL nin davacıya ödenmesine karar verildiğini , İki ayrı heyetten rapor alındığını ,dava dilekçesinde hisse değerinin (ayrılık payı )ödenmesi gerçek kişi davalının davacıdan gizli olarak uhdesine aldığı kar yada diğer kazançların davacının hissesine isabet eden 1.020.000-TL nin ödenmesinin talep edildiği, 1.raporda 1.141.226,13-TL ,2.raporda 1.234.883-TL ayrılma akçesi hesaplandığını mahkemenin bilirkişi raporunda hesaplanan rakamlardan farklı bir rakam üzerinden hüküm verdiğini, iki rapor arasında yaklaşık 15.milyon -TL şirket borçlarının arttığını ,sebebinin fiktif kayıtlarla şirket pasifinin çoğaltılması olduğunu ,şirket defterinde ki borç kayıtlarının reel olup olmadığının araştırılmadığını, TTK nun 641.maddesinde sermaye payının gerçek değerini talep hakkına sahip olduğunu ,2.11.2011 tarihinde davalı şirketin kredi borcunun bulunmadığını son alınan bilirkişi raporunda ise 11.652.536-TL kredi borcunun tesbit edildiğini,Ayrıca satıcılar hesabının da 9 milyon -TL arttığı ,ancak bu artışın sebebinin araştırılmadığı ,üretilen malların hangi fiyatlarla kime satıldığı ,borç var ise vadesinin belirlenmediği ,davalı şirketin tüm üretiminin ,kar payının ,üretim firesinin … iisimli proğramda kayıtlı bulunduğu bu proğramın detaylı incelenmesi durumunda gerçek durumun belirleneceği ,bilirkişi raporlarının gerçek durumu tesbit edemediği , Şirket taşınmazlarının takdir edilen 1.750-birim fiyattan çok yüksek olduğu ,birim fiyatların 2.500– 3.000-TL olduğu eksper raporunda taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile değerlendirilmesi halinde aktif değerinin yaklaşık 70.milyon -TL yi bulabileceği, menkul malların fiyatlandırılmasında ise aynı marka makinaların fiyatlandırılmasında çelişen fiyat belirlemeleri gibi ayrılma akçesini doğrudan etkileyen hatalar yapıldığını ,tesbit edilen makina değerlerinin hurda değerinin altında bulunduğunu belirterek esaslı hatalar nedeniyle ve hatalı da olsa bilirkişi tarafından hesaplanan değerlere hükmedilmemesi nedeniyle hükmün kaldırılarak dosyanının mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Tüm yazılanlara göre davacı vekili hükmü ayrılma akçesinin az belirlendiği ,gerçek değeri taşımaması nedeniyle hükmü istinaf etmiştir. 2-Davalılar ve karşı davacı şirket vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde ; 1-Birleşen Kadıköy 14 ATM nin 2013/417 -Birleşen Kadıköy 5 ATM nin 2012/860 esas sayılı dosyasında davanın şirkete ve ortaklarına yöneltildiğini ,gerçek kişi davalılar yönünden husumetten reddedildiğinden bu davalılar yararına ve şirket yönünden esas bakımından rededildiğinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedildiğini ,Esas dava bakımından ise ; şirket ortağı … adına açılan davanın husumetten rededildiğinden adına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ,2-Karşı dava kabul edildiğinden yine lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ,dava değeri olarak belirtilen 1.030.000-TL ye ilişkin davanın esastan reddi ile lehlerine nispi vekalet ücreti ile yargı giderlerine hükmedilmesi gerektiğini ,aksi kanaate varılır ise davanın … yönünden esastan reddedilerek lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesine , davacı tarafa fazladan takdir edilen maktu vekalet ücretinin kaldırılmasına,3-Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporları incelendiğinde ,tasfiye payı en son rapora göre 1.141.226,13-TL olarak belirlendiğini ,bu paya ancak karar tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, vekalet ücretine ilişkin çelişkilerin hükmün kaldırılmasını gerektirdiği ,davanın açıldığı 31.12.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yasaya aykırı olduğunu, kararın bu sebeble bozulması kaldırılması gerektiğini, ancak kararın bozulmasına gerek görülmezse 1.141.226,13-TL ye karar veya kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmek üzere düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili de hükmü ;ayrılma akçesine yürütülen faizin başlangıç tarihi ,takdir olunan vekalet ücretleri ve tazminat taleplerinin reddi nedeniyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi sebebleriyle istinaf etmiştir. Hükmedilen ayrılma akçesi ise miktar nedeniyle istinaf edilmediği gibi bilirkişice tesbit edilen tutara hükmedilmesini talep edilmiştir. Yine haklı sebeble fesih tasfiye koşulları oluştuğuna yönelik kısmı da istinaf edilmemiştir.
GEREKÇE :Dava dilekçesinde davacı vekili şirketin feshi talebi yanında şirket kayıtlarına geçmeyen ,diğer şirket müdürünün müvekkilinin ve şirketin zararına işlemler yaptığı,şirketin ürettiği ve sattığı mal karşılaştırılmak suretiyle bu durumun tesbit edilebileceğini , davalı ortağın 2010 yılında yaklaşık bu yolla 800-900.000-TL kayıt dışı gelir elde ettiği ,ayrıca atık hurda malzemelerin %20-25 civarında gösterildiği ancak daha fazla olduğu , bu şekilde aylık 250-300.000-TL nin şirket kayıtlarına geçirilmediği ,Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ,usulsüz işlemlerin yöneticinin sorumluluğunu gerektirdiği, bu tesbit edilecek zararın geriye yönelik olarak ne kadar zamandır devam ettiği bilinmediğinden şimdilik 10.000-TL tazminatın davalılardan yani şirketten ve davalı …’den müteselsilen tahsili talep edilmiştir.Ayrıca şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilenrek 1.020.000-Tl nin hisse değeri olarak kendisine ödenmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi bu tutarı ayrılma akçesi ödenmesi talebi olarak değerlendirmiş ancak bu miktarın davacıya ödenmesine karar verildiği halde nispi karar ve ilam harcı alınmasına hükmedilmemiştir.Ancak bu miktara ait 1/4 peşin nispi harç davacı tarafından peşin ödenmiştir. TTK.641 maddesinde ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteyebileceği düzenlenmiştir.Davacı vekili dava değerini ıslah etmek üzere 2.2.2017 tarihli oturumda süre talep etmişse de 23.3.2017 tarihli karar oturumunda ıslah etmeyeceklerini beyan etmiş ,mahkemece de hisse değeri olarak talep olunan 1.020.000-TL ayrılma akçesine hükmedilmiştir.Açıkça ayrılma akçesi bakımından ıslah talebini kullanmayacağı beyan edildiğinden davacı vekilinin mahkemenin bilirkişi raporlarında tespit edilen miktara hükmedilmediğini istinaf sebebi olarak ileri sürmesi mümkün görülmemiştir.Zira mahkeme talep olunan ayrılma akçesi ödenme talebini tümüyle kabul etmiştir.Davacı taraf hükmü ayrılma akçesi ve zarar taleplerinin yetersiz bilirkişi raporlarıyla karar oluşturulduğunu bu sebeble kararın kaldırılmasını talep etmektedir.Davacı yönünden istinaf incelemesinde ihtilaf, ayrılma akçesinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığına ilişkindir.Mahkemece teknik bilirkişiler de görevlendirmek suretiyle şirket varlıklarının rayiç değerini ,bu bağlamda ayrılma akçesini belirlemiş olup esasen davalı şirketin davacı payına düşen ve talep olunan 1.020.000-TL ye hükmedilmiş olup ,usulen dava değeri ıslah edilmeden daha fazla ayrılma akçesine de hükmedilemeyeceği ,talebin aşılamayacağı dikkate alındığında davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekili de husumetten reddedilen davalılar ile esastan reddedilen davalar için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesini ,ayrılma akçesinin bilirkişi raporuna göre hüküm verilmesini ,ayrıca karar veya kesinleşme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini ve reddedilen maddi tazminata yönelik taleplerin esastan reddedilerek lehlerine nispi vekalet ücreti takdir edilmesine karar verilmesi talepleri ile sınırlı olarak istinaf etmiştir. Davacı şirketin haklı sebeble feshine ve ayrılma akçesine hükmedilmesini talep etmiş ,davalı karşı davacı şirket de; davacı ortağın haklı sebeble ortaklıktan çıkartılmasını talep etmiştir.Mahkemece şirketin haklı sebeble feshi koşullarının gerçekleştiğini ,ancak davacının payının gerçek değeri ödenmek suretiyle çıkartılmasının mevcut duruma daha uygun olacağını kabul ederek davacının şirketten çıkartılmasına karar verilmiş ve karşı davacı şirketin talebi hakkında bir hüküm verilmemiş ise de hüküm ve gerekçesi taraflarca istinaf edilmemiş,davacının şirketten TTK 636/3 gereği çıkartılması hususu kesinleşmiş bulunduğundan bu hususun üzerinde ayrıca durulmamıştır.Davacı şirkette 10/100 pay sahibidir.Davalı vekilinin ayrılma payının 1.020.000-Tl ödenmesine ilişkin hükme yönelik istinafı yoktur.Bu miktar davalı yönünden kesinleşmiştir.Ancak davalı vekili ilk derece mahkemesinde ileri sürmediği ,istinaf dilekçesinde bilirkişi raporu uyarınca 1.141.226,13-TL nin ayrılma payı olarak ödenmesini talep etmiş ise de ,ayrılma akçesine ilişkin davada 1.020.000-TL olarak talep edildiği ,davacı tarafçada ıslah edilmediği nedeniyle davalı vekilinin kabulü doğrultusunda da usulen talep edilmeyen meblağın kabulünün de sözkonusu olmayacağı düşünülerek taleple bağlılık ilkesi gereği 1.020.000-TL nin tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Davalı tarafın ayrılma akçesine karar veya kesinleşme tarihinde itibaren faiz hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf nedenleri ise haklı görülmüştür.Ayrılma akçesi hükümle birlikte muaccel hale geldiği ve bu sebeble hüküm tarihinden itibaren davacının faize hak kazanacağı ,ancak alacak muaccel hale gelmeden faiz işletilemeyeceği gözetilerek davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebebi yerinde olup hükmedilen ayrılma akçesine hüküm tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmektedir. Birleşen iki ayrı karar iptali dava dosyasında verilen hüküm yalnızca davalı tarafça vekalet ücreti ile sınırlı olarak istinaf edilmiştir.Birleştirilen Kadıköy 5 ATM nin 2012/860 ve 2013/417 esas sayılı dosyalarında davalı şirket yanında davalı şirket ortaklarının da davalı olarak gösterildikleri ve davalı şirket hakkında ki davanın esastan ,ortaklar hakkında açılan davanın da husumetten red edildiği ,buna göre davanın farklı sebeblerle reddi sözkonusu olduğu halde(AAÜT nin 3/(2) gereği red sebebi ayrı olan davalılar lehine her red sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunur.) tek vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakla bu hususa yönelik istinaf sebebi kabul edilerek red sebebi farklı olan davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerekmektedir.Asıl dava da davacının iki ayrı talebi mevcut olup ,ayrılma akçesi ve şirket feshi istemi davalı şirket ortağına yöneltilemez ise de 10.000-Tl zarar isteminin ancak şirkete ödenmesinin ortak tarafından talep edilebileceği, ancak bu husus istinafa getirilmediğinden eleştirilmekle yetinilmiştir. Davalı vekili ayrılma akçesinin tazminat niteliğinde talep edildiği esastan reddine karar verilmesini talep etmekte ise de İlk derece mahkemesinin bu miktarın ayrılma akçesi olarak talep edildiğini kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.Bu sebeble husumet düşmeyen ortak yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı ,nispi vekalet ücreti takdiri gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacının ayrılma akçesine ilişkin talebi kabul edilerek 1.020.000-TL ayrılma akçesinin davalı şirketten alınmasına karar verilmiş ise de bu talebin nispi harç gerektirdiğinin gözden kaçırılması doğru olmamıştır. Dava nispi harca tabii olduğu halde maktu harç alınmasına karar verilmesi doğru görülmediğinden ( Yargıtay 11.HD nin 2015/2255 esas -2015/8166 karar sayılı ve 11.6.2015 tarihli kararı da aynı yoldadır.) hüküm bu yönüyle re’sen incelenmek suretiyle yatırılan peşin harcın mahsubuyla kalan harcın davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir. TTK nun 636/3.maddesinde ” haklı sebeblerin varlığında ,her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir.Mahkeme,istem yerine ,davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilebileceği düzenlemiştir. Hüküm bu maddeye dayanılarak verildiği ve tarafların istinafı bulunmadığından hüküm bu yönüyle kesinleştiğinden ,davalı şirket tarafından açılan karşı davanın reddi gerektiği gerekçe de yazılmış ise de hüküm fıkrasında bu hususun gösterilmediği anlaşılmakla HMK 297 gereği bu eksiklikte re’sen incelenmek suretiyle giderilmiştir.İlk derece mahkemesinin gerekçesinde aynen “İş bu dosyadı açılan şirketin haklı nedenle fesih davasının sadece şirkete yöneltilebileceği “Asıl davada şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesi talebi kabul edilmiş ancak yasadaki düzenleme nedeniyle davacı ortak payı karşılığında şirketten çıkarılmış olup; yasanın söz konusu maddesindeki düzenleme nedeniyle bu karar verilmiş olup; bu nedenle davacı lehine maktu vekalet ücretine karar verilmiştir, davalı şirketin karşı davası ise, …’in ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin olup, hisse bedeli ödenmek suretiyle çıkarılması değil şirketten çıkarılması için açıldığından; karşı dava yerinde bulunmamış, bu nedenle karşı davadan dolayı … lehine vekalet ücreti taktir edilmiştir. “denilmiştir. Buna göre asıl davada verilen hüküm istinaf edilmediğinden kesinleşmiş olup mevcut durumda karşı davanın da reddine karar verilmek gerekmektedir.Yukarıda yazıldığı üzere davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde olmadığından başvurusunun esastan reddine ,davalı vekilinin istinaf nedenleri kısmen yerinde görülerek kabulune ,buna göre hükümde ki eksikliklern duruşma yapılmadan giderilebileceğinden hükmün kaldırılarak yeniden hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 gereği esastan reddine ,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULUNE; İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/03/2017 Tarih 2014/910 Esas 2017/274 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; İlk derece mahkemesinin 2014/910 Esasına kaydedilen davada; “Hükmün kesinleşen kısımlarının tekrarı ile “A- Davacı – karşı davalı … tarafından; davalılar …. Tic. Ltd. Şti ve … aleyhine açılan davada; davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, Davacı – karşı davalının şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebin TTK’nun 636/3 ve (eski TK’nun 504/2) gereği şirketin haklı nedenle feshi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilebilir hükmü gereği fesih ve tasfiye talebinin REDDİNE, kar payı talebinin tasfiye payı içinde kaldığından REDDİNE, uğranılan zarar talebinin REDDİNE; Davacı …’in davalı ….. Tic. Ltd. Şti ortaklığından çıkartılmasına, 1.020.000- ayrılma akçesinin ilk derece mahkemesi karar tarihi (23/03/2017)tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı şirketten tahsili ile davacı …’e ödenmesine, B- Yerinde görülmeyen karşı davanın reddine .C- Bu dosyayla birleşen Kadıköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/417 Esas ve onunla birleşen Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/860 Esas sayılı dosyaları ile davacının açtığı genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davalarında davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, şirket yönünden ise kök dosyadaki mahkemenin kabulü nedeniyle talebin REDDİNE,
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;Asıl davada ; alınması gereken 69.676,20-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 15.295,50-TL peşin harcın mahsubuna ,bakiye 54.380,70-TL harcın davalı …. Tic. Ltd. Şti’den alınarak hazineye gelir kaydına .Karşı Dava için alınması gereken 44,40-TL karar harcından peşin yatırılan 34,80-TL nin mahsubu ile 9,60-TL harcın karşı davacı- …. Tic. Ltd. Şti’den alınarak hazineye gelir kaydına Birleşen dosyalar için alınması gereken harçtan peşin harçların mahsubu ile ; 21,20 -TL ve 12,30 -TL olmak üzere 33,50- TL harcın davacı …’den alınarak hazineye irat kaydedilmesine, Asıl Davada ; davacı … tarafından yapılan 21 tebligat gideri ( …’e yapılan tebligatlar katılmadı ) 140,30- TL ve bilirkişi ücretleri 5.850- TL nin toplamı 5.990,30-TL yargılama giderinin davalı .. Ltd. Şti’den alınarak davacı …’e verilmesine, Asıl davada davacı … tarafından ödenmiş bulunan 15.319,95-TL peşin harcın davalı …. Ltd. Şti’den alınarak davacıya ödenmesine .Birleşen dosyalardaki yargı giderlerinin davacı … üzerinde bırakılmasına,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince; Asıl davada 1.980-TL, karşı davada 1.980- TL olmak üzere toplam 3.960- TL maktu vekalet ücretinin davalı ….ltd. şti’den alınarak davacı …’e verilmesine;Asıl davada Hakkındaki dava husumetten reddedilen … lehine 1.980- TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak …’e ödenmesine, Asıl davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı şirket yararına takdir olunan 1.980-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …. Ltd. Şti’ne ödenmesine. Birleşen dosyalarda; Kadıköy 5.ATM nin 2012/860 Esas sayılı dosya için 1.980- TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı … ve …’a verilmesine ,1.980-TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …..Ltd. Şti’ne ödenmesine ,Birleşen 2013/417 Esas sayılı dosya için 1.980- TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak …..Ltd. Şti’ye verilmesine, 1.980-TL vekalet ücretinin de davacı …’den alınarak davalı … ve …’a ödenmesine .Davacıdan alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından yatırılan 31,40- TLnin mahsubu ile bakiye 13-TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafça yatırılan 31,40-TL peşin harcın talebi halinde davalılara iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/01/2019