Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/503 E. 2018/245 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/503
KARAR NO : 2018/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2017
NUMARASI : 2014/1311 Esas 2017/329 Karar
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2018
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 08/10/2012 tarihinden itibaren… ltd.şti’nin % 50 hissesine sahip ortağı olduğunu,diğer hissedarın … olduğunu, …’ün 27/12/2011 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan karara göre şirket müdürü olarak atandığını, 07/06/2013 tarihli genel kurulda ise … ile …’un 5 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiklerini , şirketin 2011,2012 ve 2013 yıllarına ait genel kurul toplantılarının yapılmadığını, bu sebeple Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1267 esas sayılı davanın açıldığını, aynı konuda faaliyet gösterecek başka bir şirket kurarak haksız fiilde bulunmaları nedeniyle azillerine ilişkin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1019 esas sayılı davanın açıldığını ve halen derdest olduğunu, dava dışı şirketin esas sermayesinin % 50’sine sahip olmasına karşın müvekkiline bilgi verilmediğini, yasal bilgi edinme amacıyla Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, dava dışı şirketin haklı nedeniyle feshine ilişkin açmış oldukları davanın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/867 Esasında devam ettiğini, bu davada alınan kayyım raporuna göre,şirketin 57.000.000-TL nakit parasının davalı …’ün % 100’üne sahip olduğu Virgin adalarında kurulmuş … Şirketine aktardığını, …’ün hem müvekkilinin ortak olduğu …’in müdürü hemde Virgin adalarında kurulan şirketin yasal temsilcisi olduğunu, şirkette işlem yapma diğer bir deyişle temsilcinin kendi kendisi ile işlem yapma yasağına aykırı hareket ettiğini, TTK’nın 395. maddesindeki yasaklara aykırı hareketi söz konusu olduğunu, …’ün genel kurul izni olmadan bu şekilde para nakli yapmasının batıl bir işlem olduğunu ve her zaman ileri sürülebileceğini, maddi zararın miktarı tam olarak bilinmediğini, bu nedenle belirsiz alacak davası açarak 10.000-TL nin tahsilini talep ettiklerini, bu paranın aktarılmasında muhasebe hileleri yapıldığını, faaliyeti sona ermiş şirketi 7 ay içerisinde kendilerine borçlu hale getirdiklerini, şirket müdürü olan davalıların TTK’nın 395. maddesindeki şirkette işlem yapma ve şirket temsil yasağını ihlal etmeleri nedeniyle TTK’nın 553 maddesi gereğince pay sahiplerine ve şirkete karşı sorumlu olduklarını, vermiş oldukları zarardan sorumlu olduklarını belirterek davalılar Norsel İnternational Şirketi’ne vermiş oldukları zararın tespiti ile TTK’nın 553. maddesi gereğince tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; zarar kalemlerinin dava dilekçesinde belirtilmesi nedeniyle davanın belirsiz dava olarak açılamayacağını, bunun usule aykırı olduğunu, şirket müdürlerine karşı açılan bu davanın kötü niyetle açıldığını, iddiaların doğru olmadığını, şirket müdürlerinin yönetimden kaynaklı kusurlarının bulunmadığını, zira davacının … Ltd. Şti. arasındaki ilişkiyi iyi bildiğini, ileri sürülen sahtecilik suçu ile ilgili savcılıkça yapılan incelemede imzanın davacının elinin ürünü olduğunun tespit edildiğini, ihtiyati tedbir talebinin de haksız olduğunu ileri sürerek tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;TTK’nın 644/1-a maddesi gereğince 553. maddedeki sorumluluğa ilişkin hüküm limited şirketlerine uygulanacağını, davacının rekabet yasağına aykırı hareket edildiği bu nedenle şirketin zarara uğratıldığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını, zira rekabet yasağını düzenleyen TTK 626/2 maddesinin şirket sözleşmesi ile veya genel kurul kararı ile aksinin kabulünün her zaman mümkün olduğunu, ancak davacının gerek Norsel şirketinin gerekse para aktarıldığı iddia edilen Folkestone şirketinde vekaleti bulunduğunu,yapılan işlemlere imza attığını, işlemlerin karara bağlanması ve gerçekleşmesinde kendisininde rol aldığı ve onay verdiği işlemlerden davalıların rekabet yasağına aykırı davrandıklarını ileri sürmenin iyi niyetle bağdaşmadığını,
TTK 616 maddesine göre şirket genel müdürü olan davalılara ücret verilmesine ilişkin genel kurul kararı olmamakla birlikte şirkette çalışanlarında görevlerini ifa etmeleri sırasında harcamış oldukları emek ve mesaiye karşılık makul bir ücret almaları gerektiği, dava konusu uyuşmazlıkta da 2014 yılında …’e 52.681,96-TL …’a ise 29.321,68-TL ücret ödendiğinin bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, Şirketin sermayesi Türkmenistan’da gerçekleştirildiği işler dikkate alındığında ödenen ücretlerinde aylığa bölünmesi halinde düşen ücret makul bir ücret olduğunu, yapılan faaliyet çerçevesinde harcanan emek ve mesaiye karşılık şirket müdürlerine ödenen ücretin TTK’nın 553. maddesi kapsamında şirketin zarara uğratılması mahiyetinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Şirketin zararına olarak Türkmenistan ve Virgin adalarında kurulan şirketlere para aktarıldığı yönündeki iddianın ise, davacının … tarafından vekillikten azledildiği, 24/09/2014 tarihine kadar Türkmenistan’daki şube faaliyetlerini yürüttüğünü, yine vekalete istinaden diğer şirketinde işlerini yaptığı bu işlemlerin altında davacının da kendi imzasının bulunduğunu, kendisinin bizzat yer aldığı işler nedeni ile mevcut yöneticilerin sorumluluğunu ileri sürmenin TMK’nın 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde müvekkilinin proje, fizibilite, danışmanlık, organizasyon fatura bedelinden ilk defa 1.12.2014 kayyım raporu ile haberdar olduğu dikkate alınmadan, müvekkilinin Türkmenistan’da yapılan tüm işlemlerle ilgili haftalık toplantılar yaptığını bilgi verdiğini, faturayı sunanın … şirketi olduğunun göz ardı edildiğini, sunulan belgelerin faturanın içeriği ile ilgisinin olmadığını, aralarında uyumluluk bulunmadığını, şirketin .. şirketinin finansmanına ihtiyaç duymayacağını, zira davalı …’ün şirket hak edişini yıllık ve kırık vadeli repoda değerlendirdiğini sonrada Temmuz 2013 tarihinde 1.900.000-USD yi kendi şahsi hesabına aktardığını, .. şirketinin muhasebe kayıtlarında davalıların iddia ettikleri finansman kaynağına ilişkin bir kayıt olmadığını, müvekkilinin temsil sırasında çifte temsil ve şirketle işlem yasağına aykırı hareketi olmadığını, bilirkişi raporunda danışmanlık faturaları ile ilgi bir sözleşme olmadığını, bu nedenle … şirketine ödenen paraların ihbar olunan şirkete ödenmesi gerektiği yönündeki görüşü nazara alınmadığını, Bakırköy 7. ATM nin 2016/741 E sayılı dosyasında davalıların aldıkları brüt ücretin genel kurul kararı olmadan ödenmesi nedeniyle iadesi gerektiği yönündeki değerlendirmenin nazara alınmadığını, şirketin 2014 yılı başından itibaren hiç bir ticari faaliyet olmadan maaş almalarının hatalı olduğunu, Türkmenistan’daki 3 ayrı projenin gelirlerinin zarar gösterilerek Folkestone hesaplarına aktarıldığına ilişkin iddialarının değerlendirilmediğini, davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını lehlerine delil olarak kullanılamayacağını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Dosyaya toplanan tüm delillerden ; dava dışı şirketin 2011 yılında davalı … ve ortağı tarafından kurulduğu ; 3.10.2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davacıya şirketin %50 payının devredildiği,şirketin davacı henüz ortak almadan aldığı 13.1.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı ortaklar kurulu kararıyla Aşkabad -Türkmenistanda şube açılmasına ,…’nün münferit şube yetkilisi olmasına ,2012 yılı için verilen 31.1.2012 tarihli vekaletnamede şirketin Türkmenistanda ki tüm faaliyetlerinde şirketi temsil yetkisi verildiği,vekaletnamelerin sonuncusu ile görev yapmakta iken 24.9.2014 tarihli azilname ile görevine son verildiği, şirketin 6 haziran 2013 tarihli davalıların müdür olarak seçilmelerine ve her ikisine münferit temsil yetkisi verildiği ,ancak bu toplantıda alınan karardaki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle başlatılan soruşturmanın halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının iddiaları davalıların şirketin kaynaklarını bir tabela şirketi olduğu idddia olunan ve davalı …”e ait olan merkezi Virgin adalarında kurulu 50.000 usd nominal sermayeye sahip ve 2003 yılında kurulan .. şirketine şirketin kaynaklarının usulsuz aktarıldığına ilişkindir.Ancak bu şirketin de 11.2.2011 tarihinden itibaren davacıya vekaletname verdiği 24.9.2014 tarihinde … şirketi tarafından da vekaletten azledildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalıların her iki şirketin temsilcisi olduğu anlaşılmakta ise de davacının da her iki şirketi temsil yetkisi bulunması nedeniyle şirketin zararına olduğu iddia olunan işlemleri de yürüttüğü anlaşılmaktadır.
Şirketin bilançolarına ilişkin mali incelemeler neticesinde ; şirketin Türkmenistan da 3 ayrı devlet ihalesi aldığı , ve merkez ofisi ile 3 ayrı şantiye için ayrı hesap tutulduğu ,bu işlerin tamamlandığı ancak kesin kabullerinin yapılmadığı,inşaat maliyetleri içinde … şirketinin 33 milyon -Tl bedelli inşaat ,proje ,fizibilite,organizasyon vs, faturası bulunduğu proje maliyetinin %17 lik kısmını teşkil etiği ,faturaların ekinde harcama belgeleri bulunduğu ve ek belgelerin tutarları ile faturalar arasında uyumluluk olduğu,,ancak her iki şirket arasında verilen hizmetin yazılı bir sözleşmeye bağlanmadığı ,birim fiyatların belli edilmediği ,inşaat maliyetlerinin …şirketi tarafından karşılandığı, ancak verilen hizmetler ile finansman katkısının ayrı ayrı belirtilmediği ancak finansman katkısının maliyet avantajının faturaların %5 oranına tekabül ettiği bilirkişi kurulu tarafından tesbit edilmiştir.
Davacı vekili; davalıların bir ortaklar kurulu kararı olmaksızın şirketten maaş aldıkları,müdüre maaş ödenmesi için ortaklar kurulu kararı gerektiği karar olmaksızın maaş ödenmesini şirket zararı olduğuna ilişkin bilirkişi kurulu raporu üzerine alınan maaş tutarı kadar davasını ıslah etmiş ise de ; sunulan SGK belgelerinden davalı …”ün işe giriş tarihi 13.2.2012, davalı …”un işe giriş tarihi 1.5.2013 tarihi olup genel müdür ve genel müdür yardımcısı olarak işe giriş bildirgeleri verildiği,davalı …”ün ilk olarak 850-TL ücretten sonra 1.500-TL ,akabinde 3000-TL ve devam eden yıllarda 6.639-TL ücret aldığı ,…”unda 3000-TL ücretle SGK lı olduğu davacı şirkete ortak olmadan evvel davalı …”ün hizmet akdinin SGK ya bildirildiği , şirketin ilk kuruluşunda %90 paydaş bulunan … “ün davacıdan evvel ki ortağının da onayıyla şirketin çalışanı olarak ücret aldığının anlaşıldığı ,davalı …”unda aylık 3000-TL ücretinin fahiş bulunduğu iddialarının dikkate alınamayacağı zira aynı tarihte başka işçilerinde aynı maaşı aldıkları (örneğin …), kimseden ücretsiz çalışmasının beklenemeyeceği ,ödenen ücretlerin şirket zararına olduğu iddialarının dinlenemeyeceği ,aynı zamanda maliyetleri yüksek boyutta olan 3 ayrı şantiyede işin yürütüldüğü gözetildiğinde şirket müdürlerinin aldıkları ücretin fahiş olmadığı ,genel kurul kararı bulunmamasının sonuca etkili bulunmadığına dair İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmıştır.
Taraflar arasında şirket feshi ,ortaklar kurulu kararının iptali ,bilgi edinme isteği ve ceza soruşturmaları dahilinde davaların derdest bulunduğu ,taraf vekilleri tarafından bu dosyalarda alınan bilirkişi raporları, kayyım raporları ,bilimsel görüşler vs. İbraz edilmiş olup ;İncelendiğinde varılan sonuç,… tarafından …-Türkmenistan şantiyelerinin finanse edildiği ,yapılan günlük kasa formlarının … Türkmenistan Müdürü -davacı tarafından imza ile onaylandığı tüm işlemler birlikte düşünüldüğünde şantiyelerin yabancı şirket tarafından mal ve hizmet temini sağlanarak yürütüldüğü , davacı vekili iddialarında şirketin finansmana ihtiyacı olmadığı iddiasında ise de belli bir kaynak ile yürütülecek inşaat işlerinin bir finansmana ihtiyacı olduğu açık olup davalılardan … “ün şirketinin bu kaynağı sağladığı,ancak katlanılan maliyetin akabinde davadışı davacının da ortak bulunduğu şirkete fatura edildiği ,davalı … bu inşaatları aslında … ile yapabilecek iken zamanın Türkmenistan Hükümetinin politikaları doğrultusunda Türk uyruklu … şirketinin ihaleye girdiği ve teslim tutanaklarında da…l şirketinin Türk şirketi olduğunun vurgulandığı,sonuçta davacı yabancı şirkete kaynak aktarıldığını iddia etmiş ise de bu kaynağın hangi suretle aktarıldığının açıklanamadığı ,yapılan incelemelerde faturaların ekindeki belgelerin tutarlarının birbiriyle örtüştüğü ve mükerrerlik bulunmadığının tesbit edildiği ,bu faturalar … tarafından tanzim edilse de Türkmenistan şantiyelerinin işleri için tanzim edildiği anlaşılmakla ,şantiyelerin yetkilisi olan davacının bu faturaların hangi kaleminin gerçek olmadığını en iyi açıklayabilecek durumda kişi olduğu,zira bu faturaların kendi kontrolünde yapılan işler, gönderilen malzeme, temin edilen hizmet nedeniyle düzenlendikleri .mevcut ilişki de davalı …”ün bilgi verilen kişi olduğu ,(örneğin; davacının 21.3.2017 tarihli dilekçesinin 26.sayfası “müvekkilim Türkmenistan da yaptığı tüm işlemlerle ilgili olarak haftalık düzenli kararlar alıp ,bu karar ve işlemleri düzenli olarak davalılara bildirdiği )”izah olunmuştur. Maliyetlerin şişirilerek fatura tanzim edilmek suretiyle kaynak aktarıldığı iddia olunmuş ise de davacı bunu açıklayıp iddialarını somutlaştıramadığı,davasına dayanak ettiği işlemler yapıldığı sırada ,hem finansör hemde finanse edilen şirketin vekaletname ile işlerini yürütenin davacı olduğu anlaşılmakla yapılan işlemlerde davalıların kusurlu bulunduğunu ve şirkete zarar verildiğini iddia etmesinin MK 2.maddeye aykırı bulunması nedeniyle davanın reddine karar veren İlk Derece Mahkemesinin hükmüne yönelik ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 10- TL posta masrafının davacıdan alınarak davalara verilmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2018