Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/451 E. 2018/106 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/451
KARAR NO : 2018/106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2016
NUMARASI : 2014/481Esas 2016/901 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİH :15/02/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı … arasında 05/12/2010 tarihli iş sözleşmesi imzalandığını, davalının pazarlama uzmanı olarak işe başladığını, sözleşmenin 8.2 maddesinde rekabet yasağına ilişkin olduğu, sözleşmenin 8.3 maddesinde cezai şart bedelinin hükmünün bulunduğunu, sözleşmenin 10.maddesinde ise “gizlilik” başlığı altında ise işçinin şirkete ait gizli bilgileri ifşa etmemeyi aksi halde cezai şart ödemeyi kabul ettiğini belirterek davalının 31/08/2013 tarihli istifa dilekçesi ile işten ayrıldığını tarihten sonra dava dışı 3. bir şirket nezdinde çalışmaya başladığını, sözleşmede yükümlülük altına girdiği rekabet yasağına ve gizli bilgileri ifşa etme yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkili şirketin müşterilerine cep telefonlarından ve e-posta adreslerinden mesajla ulaşarak yeni çalıştığı şirketi bildirerek hastaları dava dışı 3.şirket nezdinde tedavi görmeye hizmet almaya yönlendirmeye çalıştığını öne sürerek 43.997,76- TL tutarındaki cezai şartın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı şirketin sahibi…ı’nın kötü niyetli iş veren olduğunu, iş görüşmesinden sonra imzalattığı sözleşme nedeniyle kendisine hiçbir yükümlülük almadan çalışan işçisine 24 misli cezai şart uyguladığını, müvekkilinin İstanbul ve çevre illerde iş bulmasını ve hayatını devam ettirmesini engellediğini,taraflar arasında yapılan sözleşmenin Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu, konulan rekabet yasağı ve cezai şart hükümler konusunda müvekkilinin bilgilendirilmediğini, sözleşmenin bir nüshasının verilmediğini,yeni girdiği işte 3 ay kadar çalıştığını müvekkilin ekonomik geleceğini aşırı sınırlayan sözleşmenin geçerli olmayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında 05/12/2010 tarihli iş sözleşmesinin imzalandığı, davalının bu sözleşme gereğince pazarlama elemanı olarak davacı şirkette 31/08/2013 tarihine kadar çalıştığını kabul edilerek bilirkişi raporuna da atıf yapılmak suretiyle taraflar arasında imzalanan sözleşmede haksız rekabet yasağı ve gizlilik başlığı altında davalı işçiye sorumluluk yüklendiğini, bu sorumluluğa aykırı davranış halinde cezai şart uygulanmasının kararlaştırıldığını, ancak sözleşme özgürlüğü çerçevesinde konulan bu maddelerin tarafların ekonomik ve çalışma özgürlüğünü kısıtlar mahiyette olamayacağını, sözleşmede haksız rekabet yasağının ve gizlilik yasağının sınırları belirlenmediğini,cezai şartın davalıyı bağlamayacağı kabul edilerek davalının yasak kapsamına girebilecek bir eyleminin tespit edilemediği ve davanın da ispat edilemediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili, taraflar arasında iş ilişkisinin davalı tarafından sona erdirildiğini, davalının, taraflar arasındaki 05/12/2010 tarihli iş sözleşmesinin 8.2 maddesinde yer alan rekabet yasağı hükümlerine aykırı davrandığını, davalının pazarlama sorumlusu olması nedeniyle davacı şirketin müşterilerini ve hastalarını tanıdığını, faaliyet alanını ve işin ayrıntılarını bildiğini ve bu bilgileri davacı aleyhine kullanma olasılığının bulunduğunu, ayrıca bu hususların da gerçekleştiğini, sözleşmenin geçerli olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz ve gerekçesiz olduğunu, öne sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Mahkemece davalıya yüklenen haksız rekabet etmeme şeklindeki davranışın, sözleşme özgürlüğünü sınırladığı ve yasak ile gizlilik sınırlarının belli edilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.Taraflar arasında 05/10/2012 tarihinde imzalanmış bulunan iş sözleşmesi kapsamında davalının pazarlama uzmanı olarak çalıştığı ve sözleşmenin 31/08/2013 tarihinde davalının istifasıyla sonlandırıldığı sabittir.
Sözleşmenin 8. Maddesinde işçinin sözleşmeyi herhangi bir nedenle feshetmesi halinde fesihten itibaren 2 yıl süresince İstanbul ve komşu il sınırları içerisinde şirketin faaliyet alanında yer alan rakip firmalarda çalışması ve şirkette çalışırken tanıdığı müşterilerle gerek kendi gerekse başkası hesabına iş ilişkisi kuramayacağı düzenlenmiş,10. Maddesinde de işçinin şirketin müşteri portföyü ve şirketin teknik ve ticari sırlarını ifşa etmeme konusunda yükümlendiği ve 10.4. Maddede işçinin (sözleşmede personel) yükümlülüklere aykırı davranılması halinde en son aldığı brüt maaşın 12 katı tutarında cezai -şart bedelinin ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Uyuşmazlık konusu taraflar arasındaki feshedilen sözleşme kapsamında haksız rekabet ve gizlilik başlığı altında davalı işçi-personele yüklenen yükümlülüklerin geçerli olup olmadığı, geçerli ise davacının talep edebileceği cezai şart miktarıdır. Davalının sözleşmenin feshedilmesinden sonra 10/09/2013 tarihinde başka bir yerde işe girdiği ve 13/11/2013 tarihinde oradan da ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının iş akdini feshettikten sonra girdiği işletmenin faaliyet merkezinin Kadıköy/İstanbul olduğu ve estetik-plastik cerrahi alanında faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı işten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı alanda faaliyette bulunan bir firmada çalışmaya başlamış olup, davacı ile yeni çalıştığı firmanın faaliyet merkezlerinin İstanbul olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmede yer alan haksız rekabet-gizlilik ve cezai şart hükümlerinin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 444.maddesine göre: Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.
Uygulanması gereken TBK 445.maddede ise: Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.
Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.
446.maddede de: Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Davalının pazarlama uzmanı olarak davacının teknik sırlarına vukuf etmesi düşünülemez. Müşteri portföyü açısından davacının müşteri çevresine vakıf olabilirse de bu müşterileri yeni çalıştığı işletmeye yönlendirdiği, böylelikle davacının aleyhine ticari faaliyette bulunduğu konusunda ispat vasıtası bulunmamaktadır. İş sözleşmesi işçi tarafından istifa edilmek suretiyle feshedildiğine göre davalının feshe davacının neden olduğu yönündeki savunması açısından ispat vasıtası bulunmamaktadır. (Davalının davacı tarafından vaki şikayet üzerine soruşturulduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15/07/2014 tarih ve 2013/144197 Sor. 2014/52357 Kar. No.lu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile sonuçlanan soruşturma doyasında da şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede aynı hususları dile getirmiş olmakla birlikte bu ifade davalıdan sadır olduğundan delil sayılamaz.)
Haksız rekabete ilişkin sözleşme maddesi yer ve süre açısından işçiye (davalıya) sınırlama içermektedir. Fakat 6098 sayılı TBK’nın 445/2. maddesi, aşırı nitelikteki rekabet yasağının bütün durum ve koşullar serbestçe değerlendirilmek ve özellikle işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edim de hakkaniyete uygun bir biçimde göz önünde tutulmak suretiyle kapsamı ve süresinin hakim tarafından sınırlandırılabileceğini öngörmektedir.
Davalının sözleşmeyi feshettikten sonra yeni girdiği iş yerindeki pozisyonunun ne olduğu belli değildir. Nihayetinde yine pazarlama elemanı olduğu kabul edilebilir. Davalının yeni girdiği iş yerindeki faaliyetlerinin ne olduğu ve davacı firmayla olan sözleşmesi kapsamında ihlal ettiği öne sürülen fiillerinin neler olduğu somutlaştırılmamış ve ispatlanmamıştır. Sunulan e posta mesajlarından da bu sonucun çıkartılmasının geçerli bir hukuki çıkarım olmadığı kabul edilmelidir. Salt davacı ile aynı faaliyet alanında bulunan bir iş yerine girilmesi haksız rekabette bulunulduğunu kabul etmeye imkan verecek nitelikte görülmemiştir.
Sonuç olarak davacıya ait müşteri çevresi, üretim sırları ve davacının yaptığı işlere ilişkin bilgilerin davalı tarafından yeni girdiği işte kullanıldığı iddiası ile yeni girilen işte çalışılan süre dikkate alındığında davacının önemli bir zararına sebebiyet verilme ihtimalinin bulunduğunun ispat edilememiş olması karşısında davanın reddi kararı dosya içeriğine ve hukuka uygun olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/02/2018

.