Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/415 E. 2018/56 K. 26.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/415
KARAR NO : 2018/56
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/02/2017
NUMARASI : 2016/177 Esas 2017/129 Karar
DAVA : Tazminat (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/01/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/02/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin 2007 yılından itibaren davalı şirketin münhasır distribütörü olarak davalı şirketin ürünlerinin ithalatını gerçekleştirerek satışını yaptığı ,davalı ürünlerini tercih edilen ürün haline getirdiğini ve daha iyi verim alınması için davalı şirketin talebiyle kendi ticari unvanını dahi değiştirdiğini, ancak davalının 25/03/2015 tarihli fesih ihtarnamesi ile taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisini 01/10/2015 tarihi itibariyle sonlandırdığını bildirdiği, müvekkilinin cevabi ihtarname ile sözleşmenin feshi nedeniyle 7.727.318,17-TL denkleştirme tazminatı ödenmesi ile müvekkilinin elinde kalan 1.794.971,28-TL bedelinde 39.390 adet ürünün teslim alınması, müvekkilince verilip davalı tarafından onaylanan siparişlerin teslim edilmemesi nedeniyle doğan 219.649,82 euro zararın tazmin edilmesi ve müvekkiline ayıplı ürünlerin tamir onarım vs. karşılığında ödenmesi gereken 58.196,57-euro alacağın ödenmesinin istendiğini,ancak davalının ödeme yapmadığını, davalının taraflar arasındaki münhasır distribütörlük ilişkisini haklı sebep olmaksızın sonlandırdığını , davalının fesihten sonra da müvekkili tarafından oluşturulan müşteri kitlesine satış yaparak kazanç elde etmeye devam edeceğini, buna karşılık müvekkilinin tek satıcılık ilişkisinden elde ettiği gelirden mahrum kalacağını, müvekkilinin TTK 122. maddesine göre denkleştirme tazminatına hak kazandığını, fesihten sonra müvekkilinin stoklarında kalan ürünlerin davalı tarafından geri alınması gerektiğini, müvekkilince verilen ve davalı tarafından onaylanan siparişlere konu malın teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin bu nedenle doğan zararlarının davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, uyuşmazlıkta Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürerek müvekkilinin hak kazandığı 7.727.318,17 TL denkleştirme tazminatının, ayıplı ürünler karşılığında müvekkiline 2015 yılı için ödenmeyen, sözleşmesel ilişkiden kaynaklanan 58.196,57-euro tutarında alacağın,siparişlerin teslim edilmemesinden kaynaklanan sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle müvekkilinin uğradığı 219.649,82- euro tutarındaki zarar toplamının davalıdan tahsiliyle müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, taraflar arasındaki distribütörlük ilişkisine uygulanacak hukukun İtalyan hukuku olduğunu, mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunmadığını, taraflarca İtalya/ Padova mahkemelerinin yetkili kılındığını, feshin usulüne uygun ve haklı bulunduğunu, müşteri portföyünün oluşmasında müvekkilinin de çok büyük katkılarının bulunduğunu, talep edilen denkleştirme tazminatının fahiş olduğunu, stoklardaki malın geri alınmasının beklenemeyeceğini, aksi halde her halükarda geri alım maliyeti bedeli üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, ayıplı ürünlere ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, son siparişlere ilişkin zarar iddiasının da kabulünün mümkün bulunmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; tarafların aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde (İtalya/Padova) görülmesi konusunda yazılı olarak anlaştıklarından ve yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz saydığı iddia ve ispat edilmediğinden taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü hususundaki davanın İtalya/Padova mahkemesinde görülmesi gerektiği yönündeki davalı itirazının yerinde bulunduğu ve HMK 114/1-a maddesi gereğince “Türk mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunması” dava şartı eksikliği olduğu gerekçesiyle usulden reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların; portföy tazminatına, stoklara ve siparişlerin teslim edilmemesinden doğan zarara yönelik talepleri bakımından İtalya Padova Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yazılı bir düzenleme bulunmadığını, taraflar arasındaki 19.06.2008 tarihli distribütörlük sözleşmesinde yetkili mahkemenin İtalya/ Padova olarak düzenlendiğini, ancak bu sözleşmenin 09.07.2009 tarihinde yazılı olarak karşılıklı anlaşma ile feshedildiğini, sonrasında tarafların yeni bir münhasır distribütörlük sözleşmesini sözlü olarak kurduklarını ve davalının haksız feshine kadar bu şifahi sözleşmeyi uyguladıklarını, sadece katkı payı, ayıplı ürün tazminatı ve prim ödemesi konularında yıllık bazda yazılı sözleşmeler yapıldığını ve sadece bu konularda Padova/İtalya Mahkemelerinin yetkisinin kararlaştırıldığını, ancak sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle geçerliliğini kaybettiğini, MÖHUK m.40 uyarınca Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edeceğini, HMK m.10’da öngörülen “sözleşmenin ifa yeri mahkemesi” bağlamında karakteristik edimin ifa yeri mahkemesinin yetkili mahkeme olduğunun Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, TBK m.89/f.1 gereğince para borçları alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğinden müvekkilinin ticari merkezinin bağlı olduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yasaya ve usule aykırı olan yetkisizlik kararının kaldırılarak Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :İstinaf incelemesine konu hüküm ; distribütörlük sözleşmesinin bir sebeb gösterilmeden feshi nedeniyle TTK 122 gereği portföy tazminatı, siparişlerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarar ve 2015 yılı ayıplı çerçeve tazminatının ödenmesi taleplerine ilişkindir.
MÖHUK 47.maddesinde; “Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi halinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması halinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddeden açıkça anlaşılacağı üzere yetki anlaşmasının ispatı yazılılık şartına bağlanmıştır.
Taraflar arasındaki ilk yazılı distribütörlük sözleşmesinin 2008 yılında kurulduğu, tarafların mutabakatıyla 2009 yılında da feshedildiği ve bu sözleşmeyle yetkili mahkemenin İtalya/Padova olduğu çekişmesizdir. Taraflar arasında, dosyaya sunulan belgelerin ve tarafların beyanlarının incelenmesinden 2009 fesih tarihinden sonraki yıllarda da ilişkinin devam ettiği ,ancak ilişkinin yazılı bir sözleşmeye bağlanmadığı ,ilişkinin fiilen devam ettirildiği davacı tarafça iddia edildiğinden ,fesihten sonra imzalanan sözleşmelerin içeriğinin ne olduğu üzerinde de ayrıca durmak gerekmektedir.2008 tarihli sözleşme feshedildiğine göre bu sözleşmede ki yetki koşulunun ve 2009 yılında akdedilen fesih sözleşmesindeki yetki şartının da fesih anlaşmasına ilişkin olduğu anlaşılmakla elde ki uyuşmazlığın çözümüne bir etkisi olmayacaktır.
Davalı vekilinin yetki itirazına dayanak ettiği , sözleşmelerin içeriği: 1 nisan 2011 tarihli sözleşmeyi tadil eden ; 3 kasım 2011 tarihli tadil sözleşmesinde de, pazarlama katkısı olarak davacıya 50.000 euro ödeme yapılacağı 90.000 euro bedelsiz ürün verileceği kararlaştırılmıştır.
23 temmuz 2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile sözleşmede yazılan net ciro hedeflerine göre %1 ve diğer oranlarda tahakkuk edecek iskontonun ,31 mart 2013 tarihinden önce düzenlenmeyecek bir kredi mektubu yoluyla ödeneceği, 2012 yılı pazarlama katkısı olarak 150.000 euro, 2012 yılı için net cironun %2,5 ayıplı çerçeve tazminatı ödeneceği kararlaştırılmıştır.
14 ocak 2014 tarihinde imzalanan sözleşmede ise; 2013 yılı dönemine ilişkin pazarlama katkısının sözleşmede yazılı koşullar yerine getirildiğinde net cironun %3’ü olacağı,2.kalem ise ayıplı çerçeve tazminatına ilişkin olup 2013 yılı için toplam net cironun %3 oranda ayıplı çerçeve tazminatı tazminatı ödeneceği yazılıdır. Yıllar itibariyle imzalanan bu sözleşmelerde İtalya/Padova mahkemeleri yetkili kılınmıştır.
Yukarıda içerikleri örnekseme yoluyla yazılan sözleşmelerin içeriğinin kısıtlı noktalarda birtakım hususları yazılı sözleşmeye bağladıkları ve sözleşmenin bütünü olan ilişkiyi yazılı olarak düzenlemedikleri , Distribütörlük sözleşmesinin tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini belirleyen bir sözleşme olarak düzenlenmesi gerekirken tarafların tercihini yazılı sözleşme yapmama şeklinde kullandıkları , 14 ocak 2014 tarihinde imzalanan sözleşmede ise; ilişkinin 2013 yılı sözleşmesinin taraflar arasında “ürünlerin alım- satımını düzenleyecek ” hükümler olarak ,ürünleri de “2013 yılı içerisinde …’nun özgür iradesiyle zaman zaman …..Gözlük’e satmaya karar verdiği” olarak tarif edilmiş olup ilişkinin bütünü kapsayan sözleşmeler olmadığı ,distrübütörlük sözleşmesinin alım-satım ilişkisinden veya alıcıya tanınacak iskonto-ikramiye den veya pazarlama katkısından ibaret olmadığı açıktır. Ayrıca ayıplı çerçeve tazminatı olarak addedilen kalemin de ,hasarlı veya ayıplı gelebilecek ürünlerin iade ,ayıp ihbarı gibi yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesinden kaçınmak için öngörülmüş maktu bir tazminat ödenmesi yöntemi ile çözüme bağlandığı görülmekle ;taraflar arasında ki ilişkinin bütünüyle yazılı bir sözleşmeye bağlanmadığı hususu açık olup,yıl sonu itibariyle geçmiş yılda ödenecek kalemler hakkında ki sözleşmelerin bir distrübütörlük sözleşmesi olarak kabulünün mümkün olmadığı gözetildiğinde distrübütörlük ilişkisinin sonuçlanmasından sonra sözleşmenin feshi halinde istenebilecek TTK 122 de düzenlenmiş bulunan portföy tazminatına ilişkin talebinde MÖHUK 47 de düzenlendiği üzere yabancı mahkemenin yetkili olduğu hususunda yapılmış yazılı bir yetki sözleşmesi bulunmamaktadır.
Davacının portföy tazminatı talepleri dışında ki istekleri ise; davacı ilişki henüz sona ermeden verilen siparişlerin davalı tarafından yerine getirilmediği ,müvekkilinin müşterilere teslim borcunu yerine getiremediğini, siparişlerden elde edeceği geliri elde edemediğini bildirerek 219.649,82- euro zararının giderilmesi ve 2015 yılında gerçekleştirdiği satışların%3 oranında ayıplı çerçeve tazminatına karşılık gelen 58.196,57- euro ayıplı çerçeve tazminatı ödenmesini talep etmektedir.Yukarıda yapılan tesbitlerden yola çıkarak süreklilik taşıyan bir ilişkide distrübütör tarafından talep olunan ürünlerin ne kadar zamanda karşılanacağı ,ödeme vadesi , sözleşme sona erdiğinde bayii elinde kalan stokun ne şekilde eritileceği bir hükme bağlanmalıdır.Ancak elde ki yıllık sözleşmelerde bu hususlar düzenlenmiş değildir. Yazılı olmayan distribütörlük sözleşmesine dayalı portfoy tazminatı gibi yazılı bir sözleşme-yetki şartı bulunmayan bu isteme ilişkin yabancı mahkemeyi yetkili kılan yazılı bir yetki şartı bulunduğuna ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kabulü yerinde görülmemiştir.
Davacının 3.kalem isteği de yıllar itibariyle yukarıda açıklandığı üzere yıllık sözleşmelerde kararlaştırılan ayıplı çerçeve tazminatına ilişkin olan cironun %3 tutarıdaki ayıplı çerçeve tazminatıdır.Taraflar ürünlerin veya bedellerinin iadesi yerine yıllar itibariyle belli bir oranda ayıbın karşılanacağı davalının maktu bir ödeme yapmasını kararlaştırmışlar ve bütün sözleşmelerde bu hususu mutlaka düzenlemişlerdir.Buna göre hukuki karşılığı sözleşme hükmünden ibaret bu isteğin dayanağı imzalanan yıllık sözleşmeler olup mahkemenin bu kalem isteği İlk Derece Mahkemesinin yetkisizlik nedeniyle reddin de isabetsizlik yoktur.Zira maktu bir ayıp tazminatı ödenmesi tarafların iradesine bağlı olup ,yasal düzenlemelere göre ayıplı ürün teslimi başvurulacak yasal düzenlemeler kanunlarda ayrıntılı olarak yazılıdır.Ayıplı çerçeve tazminatı taraflar arasında imzalanan yıllık sözleşmeler kapsamında kalıp ,tarafların İtalya/Padova Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu kararlaştırmaları geçerli olup bu kalem isteğe ilişkin davayı görmeye yetkili bulunmayan mahkemenin redde ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, portföy tazminatı ve siparişlerin yerine getirilmemesi sebebleriyle tazminat taleplerinde ,ilişkinin yazılı olmayan bir sözleşme yürütüldüğü anlaşılmakla; yazılı olmayan bir sözleşmede yazılı bir yetki şartı bulunduğunu kabul de mümkün olmadığı gözetilerek davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülerek; mahkemenin davayı görmekte sözleşmenin ifa yeri nedeniyle yetkili bulunduğu halde yetkisizlik kararı verilmesi yerinde olmadığından hükmün kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE;
Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/02/2017 Tarih 2016/177 Esas 2017/129 Karar sayılı hükmün HMK 353-a-4-6 gereği portföy tazminatı (7.727.318,17 TL) ve siparişlerin teslim edilmemesi nedeniyle (219.649,82 Euro) zarar talepleri bakımından hükmün KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye İADESİNE,
Ayıplı çerçeve tazminatı (58.196,57 Euro) istemi bakımından istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy çokluğu ile karar verildi.26/01/201
KARŞI OY
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta yabancılık unsurunun bulunduğu konusunda ihtilaf yoktur. İstinaf açısından belirlenmesi gereken husus, yabancılık unsuru içeren özel hukuka ilişkin uyuşmazlıkta yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olduğudur.
Bu konuda uygulanacak hukuk normu, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un, 47/1. Maddesidir. Bu maddeye göre: Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma yazılı delille ispat edilmesi halinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması halinde yetkili Türk mahkemelerinde görülür.
Taraflar arasındaki ihtilafta yetki, münhasır yetki esasına göre tayin edilmemiştir. Bu durumda taraflar arasında yasa maddesine göre yazılı delil olup olmadığına bakılmak gerekmektedir.
Bunun belirlenebilmesi için de taraflar arasındaki ilişkinin ve uyuşmazlığın analiz edilmesi ve yorumlanması gerekmektedir.
Taraflar arasındaki yazılı distribütörlük sözleşmesinin 31/12/2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 09/07/2009 tarihinde feshedildiği sabittir. Buna rağmen taraflar arasında yürütülen ilişkinin feshedilen distribütörlük sözleşmesi doğrultusunda işlediği ve taraflar arasında bununla bağlantılı olarak pazarlama katkısı, ayıplı çerçeve tazminatı ve belli yıllara ait ikramiyeleri düzenleyen hükümlerin yer aldığı bir kısım yazılı sözleşmeler de düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşmelerde ve bunlardan en sonuncusu olduğu anlaşılan 19/12/2014 tarihli sözleşmede açıkça taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan ve sözleşme ile bağlantılı tüm ihtilafların kesin olarak İtalya Padova mahkemesi tarafından çözüleceği kararlaştırılmıştır. Bu sözleşmeler net bir biçimde 5718 sayılı Yasanın 47/1. Maddesinde öngörülen yazılı delil olma şartını karşılamaktadır.
Taraflar, uyuşan iradeleriyle birbiriyle bağlantılı ticari- ekonomik bir çok ilişki kurarak bir arada yürütmüşlerdir. Yazılı delil niteliğindeki sözleşmelerinde de sözleşmeyle bağlantılı tüm ihtilaflarında İtalya Padova mahkemelerinin yetkili olacağını kararlaştırmışlardır. Bu durumda uyuşan ortak bir irade çerçevesinde yürütülen ticari ilişkiler ağının sona ermesi sonrasında doğan hukuki ihtilafta, birbiriyle bağlantılı hukuki ilişkilerin parçalanması mümkün değildir. Taraflar, yazılı geçerlilik şartı bulunmayan aralarındaki ticari ilişkilerinde, doğabilecek ihtilaflarda Padova mahkemelerinin yetkili olması konusunda yazılı bir delil ortaya koymuşlardır. Bu delilin tüm ihtilaflar için geçerli olması nedeniyle, davadaki hukuki tanımı-tavsifi ne olursa olsun; distribütörlük sözleşmesinin sona ermesi halinde ortaya çıkan denkleştirme tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı dahil tüm ihtilafları kapsayacak şekilde yazılı bir yetki anlaşması koşulu sağlandığından; davada ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın dosya içeriğine ve hukuka uygun olduğu ve istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun ilk derece mahkemesi kararının kısmen kaldırılması görüşüne katılmıyorum.