Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/394 E. 2018/161 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/394
KARAR NO : 2018/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2017
NUMARASI : 2015/571 Esas 2017/234 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/03/2018

Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 14/02/2007 – 21/02/2015 tarihleri arasında müvekkilinin yanında çalıştığını, haksız olarak sözleşmeyi feshederek işten ayrıldığını, Bakırköy 24. İş Mahkemesi’nin 2015/180 esas sayılı dosyasında işçilik haklarına ilişkin davanın görüldüğünü, davalının işten ayrıldıktan sonra “sanat döşeme dekorasyon” adı altında müvekkiline rakip iş yeri açtığını, müvekkiline ait özgün tasarımlı ürünlerin aynılarını ürettiğini, davalının akdedilen iş sözleşmesine aykırı davrandığını, hizmet sözleşmesinin 6. maddesi gereğince, 18.527,55- TL tutarındaki cezai şartın, 23/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde; İş Mahkemesinde görülen dava dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin iş yeri açmadığını, cezai şart isteminde yasal şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Davanın, rekabet etmeme sözleşmesine aykırı davranış iddiasına dayalı, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olduğunu, somut olayda, davacı sadece davalının aynı sektörde iş yeri açtığını iddia ederek müvekkilinin zarara uğrama ihtimali bulunduğundan bahisle cezai şart isteminde bulunduğunu, davalının ne tür bir ticari sırra vâkıf olduğunu belirtilmediğini, dinlenen davacı tanığı ve bilirkişi raporlarında da bu yönde somut bilgi ve belgeye rastlanılmadığını, davalı … adı altında işyeri açtığını, üretilen ürünlerin özgün tasarım olmadığı bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, dava dilekçesinde davalının davacıya ait müşteri çevresini kullandığı yönünde bir iddia bulunmadığı gibi bu yönde dosyaya yansıtılmış herhangi bir delil de bulunmadığından yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili İlk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının hatalı olduğunu,rekabet yasağının ihlaline ilişkin TBK 444-447. maddelerin hiç tartışılmadığını, müvekkilinin rekabet etmeme kuralının ihtali nedeniyle zarara uğradığından şüphe bulunmadığını, davalının çalışırken ticari sırra vakıf olmadığı yönündeki iddianın yerinde olmadığını, zira davalının müvekkilinin iş yerinde usta başı olarak çalıştığını sırra vakıf olmasının doğal olduğunu, zararın bizzat gerçekleşmesi şartı aranmadığını zarar doğma ihtimalinin bulunmasının yeterli olduğunu, davalının davacı ile aynı iş konulu “Sanat kumaş dekorasyon” isminde iş yeri açtığının Tanıklar … ve ..n beyanlarıyla sabit olduğunu, üretilen ürünlerin özgün tasarım olup olmadığının bu davanın konusunu oluşturmadığını, SGK kayıtları, bilirkişi raporları ve tanık beyanları ile davalının haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığını, mahkemenin bilirkişi raporlarından ayrılarak başka bir heyetten rapor alma yoluna gitmeksizin davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığından bahisle hükmün kaldırılarak davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE:Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen 07.09.2007 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi gereğince davalının haksız rekabet hükümlerine aykırı davrandığından bahisle açılan cezai şart istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi, davalının ne tür bir ticari sırra vâkıf olduğunu belirtilmediği, dinlenen davacı tanığı ve bilirkişi raporlarında da bu yönde somut bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, davalı … adı altında iş yeri açtığını, üretilen ürünlerin özgün tasarım olmadığı bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, dava dilekçesinde davalının davacıya ait müşteri çevresini kullandığı yönünde bir iddia bulunmadığı gibi bu yönde dosyaya yansıtılmış herhangi bir delil de bulunmadığından bahisle yasal şartları oluşmayan davanın reddine karar vermiştir.
Taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinin 4.9. maddesine göre, personel ile yapılan iş sözleşmesinin her hangi bir nedenle sona ermesi halinde,sözleşmenin bitim tarihinden itibaren 1 yıl süre ile İstanbul ili sınırları dahilinde her hangi bir biçimde onunla rekabet etmemeyi, kendi adına rakip bir işletme açmamayı yada rakip firmada çalışmamayı taahhüt ettiği, işçinin taahhüdüne aykırı davranması halinde sözleşmenin 6. maddesine göre, ihlalin söz konusu olduğu tarihteki 15 maaş tutarında hesap edilecek tutarı cezai şart olarak ödeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
TBK 444. maddesinde göre; sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönemde kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka rakip firmada çalışmaktan kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, TBK 445. maddesine göre, rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini, hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği sınırlamanın 2 yılı geçemeyeceği belirtilmektedir. TBK 446. maddesine göre rekabet yasağına aykırı davranan işçinin işverenin uğrayacağı zararları karşılamak zorunda olduğu, yine ceza öngörülmüşse cezanın karşılanacağı düzenlenmiştir. Yine Aynı Yasa’nın 447. maddesine göre de, ”Rekabet yasağı, taraflar arasındaki iş Sözleşmesi, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir sebeple işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda “UYAP” üzerinden inceleme talebi ile getirtilen Bakırköy 24. İş Mahkemesi’ne 2015/180 E sayılı dava dosyasına göre, davalı tarafından davacı aleyhine iş akdinin haksız olarak feshedildiği iddiası ile davada ihbar, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, haftalık tatil ücreti, genel tatil alacağı ve Asgari Geçim İndirimi alacağı talepli dava açtığı davanın halen derdest olduğu, TBK 447/2 maddesi gereğince feshin haksız olduğu söz konusu mahkeme kararı ile tespit edilmesi halinde rekabet yasağının sona ereceği ve cezai şart talep etme imkanı ortadan kalkacağı göz önüne alındığında, ilk derece mahkemesince feshin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı iddiası ile davalı tarafından İş Mahkemesi’nde açılan ve görülmekte olan dava sonucunun beklenmesi; söz konusu davada feshin haksız olduğu sonucuna varıldığı taktirde davacının TBK’nın 447/2 madde ve fıkrası uyarınca tazminat talebinde bulunamayacağı;her ne kadar İlk derece mahkemesince anılan dosyanın bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığına dair ara karar verilmiş ise de ; sözleşmenin feshine işveren sebebiyet vermiş ise rekabet yasağının ortadan kalkacağı gözetilerek bu davanın neticesini etkiler mahiyette bulunduğu hususu gözden kaçırılarak karar verilmesi yerinde görülmediğinden hükmün kaldırılarak Bakırköy 24. İş Mahkemesinde görülmekte olan davanın huzurdaki dava yönünden bekletici mesele yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2017 tarihli 2015/571 Esas 2017/234 Karar sayılı hükmünün HMK’nun 353(1)-a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine,”
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/03/2018