Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/1567 E. 2022/1240 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/1567
KARAR NO: 2022/1240
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2021/226 Esas-2021/1295 Karar
KARAR TARİHİ: 06/12/2021
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 22/11/2018
KARAR TARİHİ: 12/09/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vekilince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ecrimisil istemine iliştindir. Davanın açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesince, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, bilahare davacı vekilinin talebi üzerine tavzih kararı ile görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu ibaresinin sehven yazıldığı gerekçesiyle hüküm fıkrası değiştirilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir. Tavzih kararı, davalı vekili tarafından göreve yönelik sebeplerle istinaf edilmiştir. I-Davalının 16/02/2022 tarihli tavzih kararına yönelik istinafı yönünden yapılan incelemede; Hükmün tavzihini düzenleyen HMK’nun 305. maddesinde hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırması, yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği, hükmün tashihini düzenleyen HMK’nın 304.maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı Yasanın 294-298. maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya arttıramaz. Hükümlerin tashihi veya tavzihi bu kuralın dışında değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında tavzihle hüküm kısmında yer alan “HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” şeklindeki fıkranın davacı tarafın talebi üzerine “HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde değiştirilerek hükmün tavzih yolu ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı düşünülmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Buna göre, tavzihle taraflara yüklenen haklar ve borçlar değiştirilmeyeceğinden istinafa konu kararın tavzih yoluyla değiştirilmiş olması sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin 16/02/2022 tarihli tavzihe ilişkin ek karar hukuki sonuç doğurmaz, başka bir ifadeyle yok hükmündedir.Bu durumda, davalı vekilinin tavzih kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1).a.4 maddesi gereğince kabulü ile tavzihe ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. II- Görevsizlik kararınınn kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle 06/12/2021 tarihli karara yönelik re’sen yapılan incelemede ise; Dairemizin 01/03/2021 tarih ve 2020/1549 Esas – 2021/262 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; somut olayda dava; ecrimisile ilişkin fatura dayanak yapılmak suretiyle başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Somut olaya gelince; eldeki davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun (TMK) Eşya Hukuku başlıklı 4. kitabında düzenlenmiş 995. maddesine dayalı ecrimisil ile ilgili başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davası olduğu, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin olmadığı, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, Asliye Ticaret Mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, eldeki davada ise uyuşmazlığın TMK’nun 995. ve devamı maddeleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı, taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada genel mahkemelerin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi düşünce, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı olacaktır.Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur.Hâl böyle olunca; istinaf incelemesine konu görevsizlik kararının isabetli olmadığı, HMK’nın 353/(1).a.3.maddesi uyarınca kararın kaldırılması, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince kabulüne,İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2021 Tarih, 2021/226 Esas-2021/1295 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan gerekçeler gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde İlk Derece Mahkemesince davalı tarafa iadesine, Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/(1).a maddesi gereğince kesin olmak üzere 12/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.