Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2020/1575 E. 2021/421 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1575
KARAR NO : 2021/421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/653 Esas, 2020/587 Karar
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekilince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava, ecrimisil alacağına yönelik başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup; asliye ticaret mahkemesinde açılmıştır.Davacı, maliki olduğu fabrika binasını, davalı şirketin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın makina koymak suretiyle işgal ettiğini, ecrimisil alacağının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafın itiraz ettiğini açıklayarak, davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Davalı, husumet itirazında bulunarak, davacının taşınmazına yönelik haksız işgalinin bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir.Hüküm, davacı vekilince görev yönünden istinaf edilmiştir.İstinaf incelemesi sırasında eksikliği giderilmesi suretiyle UYAP Sistemi üzerinden alınan tapu kayıtlarının incelenmesinde; dava konusu kat irtifakı kurulu İstanbul ili … ilçesi … mahallesi … mevkiinde kain … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki “fabrika” niteliğindeki (1), (2) ve (3) numaralı bağımsız bölümlerin kat irtifakı tesisi yoluyla 17.06.2015 tarihinde davacı … adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’de ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. Nitekim vurgulanan bu ilkeler, ecrimisil davalarının temyiz incelemesine bakan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 gün ve E:2016/968, K:2016/2426 ile Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.09.2018 gün ve E:2018/9046, K:2018/15609 ve 05/03/2019 gün ve E:2018/3121, K:2019/2289 sayılı ilamlarında da istikrarlı olarak benimsenmiştir. Diğer taraftan, görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davada istenen ecrimisilin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 683. vd. maddelerine dayandırıldığı; her ne kadar taraflar tacir olsalar dahi, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmadığı, esasen dava dilekçesinde de bu yönde bir iddiaya yer verilmediği, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesi uyarıncaAsliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1).b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harçtan peşin alınan 54,40-TL istinaf karar harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL istinaf karar harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, harç tahsil müzekkeresinin karar temyiz edilmediği takdirde ilk derece mahkemesince, temyiz edildiği takdirde Dairemizce yazılmasına,İstinaf başvuru giderlerinin istinafa başvuran üzerinde bırakılmasına, Duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1).a.3 ve 362/(1).c maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 19/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.