Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2019/357
KARAR NO : 2019/1899
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/467 Esas – 2018/1471 Karar
KARAR TARİHİ 26/12/2018
DAVA: Tapu İptali ve Tescil-Bedel
DAVA TARİHİ: 07/05/2018
KARAR TARİHİ: 27/12/2019
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekilince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK’nın 353. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
K A R A R Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili; müvekkili şirkete ait dava konusu … ili …. ilçesi … mahallesinde kain … ada… nolu parsel üzerinde bulunan … Blok 1 nolu bağımsız bölümün 1.700.000-TL + KDV bedel üzerinden davalı tarafa satıldığını, davalı tarafın taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılması için … Bankası Firuzköy Şubesine 921.000-TL ödemede bulunulduğunu, bakiye 779.000-TL’nin ödenmediğini, müvekkilinin güveninin kötüye kullanıldığını ileri sürerek davalı şirket adına olan tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde 779.000-TL bakiye bedel ile 1.700,000,00 TL bedele isabet eden KDV’nin satış tarihi olan 27/03/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; müvekkilinin dava konusu taşınmazı satış bedelini ödemek suretiyle satın alındığını, bu hususun resmi senet ile sabit olduğunu, resmi senedin aksinin aynı kuvvette delille ispatı gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”… davacı şirkete ait dava konusu taşınmazın tapuda yapılan satış işlemi sonucunda davalı şirkete devredildiği, resmi senet kapsamında taşınmaz bedelinin tamamının ödendiğinin satış evrakında yazılı olduğu, davacı tarafın resmi senette yer alan satış bedelinin ödendiği hususunun aksini ancak kesin delille ispatlaması gerektiği, davacı tarafa hatırlatılmasına rağmen yemin deliline başvurmadığı, bu nedenlerle davacı tarafın satışa konu taşınmazın bedelinin resmi senedin aksine ödenmediğini kesin delillerle ispatlayamadığından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği ” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; söz konusu taşınmazın davalıya 1.700.000,00TL+KDV bedel üzerinden anlaşılarak satıldığını, ancak davalının taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için gereken 921.000,00-TL’yi banka aracılığı ile taşınmazın satış tarihi olan 27/03/2018 tarihinden bir gün sonra 28/03/2018 tarihinde ödediğini, geri kalan 779.000,00TL ve tüm bedel üzerinden ödenmesi gereken KDV’nin davacı şirkete ödenmediğini, davacı tarafından sunulan ve davalı tarafça inkar edilmeyen dekontta da görüleceği üzere ödemenin satıştan bir gün sonra yapıldığını, dolayısıyla satış ve devir işlemleri esnasında aslında ödemenin tamamen yapılmadığının ortada olduğunu, ancak davalı tarafın dürüstlük kuralına aykırı olarak 921.000,00TL’nin tapuda gerçekleştirilecek devir öncesi havale yoluyla ödendiğini ileri sürdüğünü, geri kalan kısmın elden ödendiğinin savunulduğunu, buna delil olarak sahte olarak düzenlenen bir protokolün gösterildiğini, davalının bağlantılı bileşik ikrarda bulunup ispat külfetini yerine getirmediğini, kaldı ki davalının bu yöndeki beyanlarının da kendi içerisinde çelişkili olduğunu, zira davalı söz konusu paranın … isimli şahıs tarafından müvekkil şirket yetkilisi … teslim edildiğini savunduğunu ancak taşınmazın satışına ilişkin resmi senette taşınmazı davalı adına satın alan şahsın … isimli şahıs olduğunu, yani bir bakıma davalının, müvekkili şirket yetkilisinin taşınmaz satış sözleşmesini … ile yaparken taşınmaz satışı esnasında gerçekleştiğini iddia ettiği paranın elden teslimi işlemini … isimli şahısla yaptığını ortaya koyduğunu ki bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aynı zamanda davalı tarafın 26/07/2018 tarihli dilekçesinde paranın bir torba içerisinde verildiğinin iddia edildiğini, 25/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde ise bu paranın bir çanta içerisinde verildiğinin savunulduğunu, mahkemece davalı tarafından sunulan protokol başlıklı belgenin sahte olduğu, üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığı beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin bakiye alacağını elden almayı talep etmesinin hiç bir haklı gerekçeye dayandırılamayacağını, tarafların tacir olduğunu, tacirlerin ödeme hususunu ticari defter ve kayıtları ile ispat etmesi gerektiğini, mahkemenin ticari kayıt ve belgeler üzerinde hiçbir inceleme ve araştırma yapmadan hüküm tesis edildiğini ileri sürerek açıklanan ve resen nazara alınacak gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, olmazsa taşınmazın ödenmeyen bakiye bedeli olan 779.000,00-TL ve tüm bedel üzerinden KDV’nin satış tarihi olan 27/03/2018 tarihinden itibaren yürütülecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedel isteğine ilişkindir.Davacı taraf; dava konusu 1 nolu bağımsız bölümün 1.700.000-TL + KDV bedel üzerinden davalı tarafa satışı konusunda davalı tarafla anlaştıklarını, taşınmazı temlik ettiğini, ancak davalının … Bankası Firuzköy Şubesine 921.000-TL ödemede bulunulduğunu, bakiye 779.000-TL ve taşınmazın satış bedeli üzerinden KDV’nin ödenmediğini, hileye maruz kaldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istekli işbu davayı açmıştır.Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Dosya içeriğinden; davacı şirkete ait dava konusu … Mahallesi … ada … parsel, 106.Blok, bodrum+zamin+ 1 normal kat, 1 nolu V21 a tipi çatı piyesli dubleks meskenin davacı … temsilen … tarafından 1.700.000,00 TL bedelle davalı şirkete satıldığı, resmi senette satış bedelinin nakden ve tamamen ödendiğinin, davalı şirket adına vekaleten … takyidatları bilirek satışı aynı bedelle kabul ettiğinin yazılı olduğu; … Bankasına ait 28/03/2018 tarihli dekont örneğinden davalı şirket tarafından 921.000,00 TL havale edildiği, açıklama kısmında 7 parselle ilgili 22306 ipotek sayı ibaresinin yer aldığı; davalı tarafından 26/03/2018 tarihli içeriğinde dava konusu taşınmaz satış bedelinin tamamının elden ve nakit ödendiği ibaresine yer verilen protokol başlıklı belge, satıcı-dava şirket temsilcisi … adına imzalı satış harcı 34.000,00 TL’nin alıcı-davalı şirketten nakden alındığını belirtir tarihsiz makbuz fotokopisi sunulduğu, davacı tarafın bu belgelerin sahteliğini ileri sürdüğü; ayrıca davalı tarafdan, davacı şirket tarafından düzenlenen 27/03/2018 düzenleme tarihli … sıra nolu satış bedeli ile KDV dahil 2.006.000,00-TL bedelli dava konusu taşınmazla ilgili irsaliyeli fatura örneğinin sunulduğu; davacı yemin deliline dayanmakla mahkemece 21/11/2018 tarihli ara karar ile davacı tarafın davalıya yemin teklif edip etmeyeceğini bildirmesi, edecekse yemin metnini hazırlamak üzere kesin süre verdiği, verilen kesin mehlin davacı tarafından yerine getirilmediği anlaşılmıştır.Hemen belirtmek gerekir ki, satış bedeli (semen) satış akdinin asli unsurlarından birisidir. Ancak, satış bedelinin ödenmemiş olması tek başına tapu kaydının iptal nedeni olmayıp, somut olayda davacı şirketin satış iradesinin bulunduğu, dava konusu 1 no’lu bağımsız bölümü iradi olarak davalı şirkete temlik ettiği, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 246. maddesi delaletiyle 235. maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadının bir başka deyişle iptal ve tescilin istenemeyeceği, satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği açıktır. Bu durumda, mahkemece tapu iptal tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Tapu iptal ve tescil isteğinin reddi halinde davacının bedel ve KDV alacağı isteği de bulunmaktadır. Bedel isteğine gelince; resmi senette, satış bedeli olan ve taraflar arasında ihtilafsız bulunan 1.700.000,00 TL’nın satıcı tarafından ödendiği ve alıcı tarafından alındığı hususu resmi senette yazılı olup davacı-satıcı bunun aksini yazılı delille ispat edememiş olup davacının yemin deliline dayandığı, yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı halde bu hakkın kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalı tarafın sunduğu protokol başlıklı belgenin sahteliğini ileri sürmüşse de bu hususun araştırılması sonuca etkili değildir. Davacının bedele yönelik isteğinin reddinde de isabetsizlik yoktur. Hal böyle olunca; davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1).b.1.maddesi gereği esastan reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1).b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,Harçlar Kanununa göre alınması gereken 44,40-TL harç peşin alınmakla, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf başvuru giderlerinin istinafa başvuran davacı üzerinde bırakılmasına, Duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/(1) maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 27/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.