Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2019/1941 E. 2019/1881 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2019/1941
KARAR NO : 2019/1881
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2014/597 Esas, 2018/1312 Karar
TARİHİ: 13/12/2018
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraf vekillerince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK’nın 353. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
K A R A R Davacı vekili; müvekkile ait müvekkile ait arsaya davalı tarafından dökülen haftiyat nedeni ile müdahalenin men’i ve davanın belirsiz alacak davası hükümleri çerçevesinde görülerek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere hafriyatın müvekkil arsasından kaldırma bedeli olarak 4.000,00 TL, işgal tarihinden kaldırma tarihine kadar tespit edilecek şimdilik 1.000,00 TL ecrimisil bedelinin haksız fiil tarihinden itibaren, yargılama ücreti ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili ; davacının iddialarının asılsız olduğunu, kanuna aykırı olarak hafriyat dökümünü davacının yaptığını, bahsi geçen bölgede davacının grup şirketlerinden … A.Ş.’ye ait … nolu arsanın bulunduğunu, müvekkil şirkete ait 491 nolu arsada bu arsaya komşu parselde olduğunu, … nolu parselin müteahhidinin … Tic. Ltd. Şti. Tarafından bir inşaat yapılmakta olduğunu bu inşaatın hafriyatının dava dışı … A.Ş.’ye ait parsele, davacının parseline ve müvekkil şirketin parseline dölküldüğünü, müvekkil şirketin arsasına dökülen hafriyat sebebiyle inşaatını tamamlayamadığını, tamamen uydurma ve gerçeğe taban tabana zıt iddialarla açılmış olan davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının dava konusu taşınmazı yargılama sırasında devretmiş olduğundan meni müdahale talebinin reddine karar verilmiş ecrimisil talebi yönünden ise toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından taşınmazın davacının mülkiyetinde bulunduğu süre içerisinde harfiyattan kaynaklı ecrimisil talep etme hakkı bulunduğundan talep edilen ecrimisil bedelinin de makul ölçülerde olması nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılmaya gerek duyulmadığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; meni müdahale taleplerinin ve hafriyat kaldırma bedelinin mahkemenin taşınmazın el değiştirmiş olması gerekçesiyle ret olunması hukuka aykırı olduğunu, hafriyat bedelinin bilirkişi raporunda belirlenen bedel üzerinden takdir edilmesi gerektiğini, maktu vekalet ücreti yerine aleyhe nispi vekalet ücretine hükmolunmaması gerektiğini, devredilen şirketin yine müvekkil şirket bünyesindeki şirketlerden biri olduğunu ve taraf ekleme taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, ecrimisil bedeli yönünden kararın aynen onanmasını talep ettiklerini belirterek açıklanan ve resen gözetilecek gerekçelerle ilk derce mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu tutanağın … Aş tarafından düzenlendiğini, dava dışı şirketin hafriyatın bir kısmını kendisine ait olduğunu kabul ettiğini ve hafriyatı kaldırmayı taahhüt ettiğini, tutanakta da görüleceği üzere kaldırılması gereken hafriyatın müvekkiline ait 491 parsel üzerinde olup 1849 parselde olmadığını, mahkeme gerekçesinin bu nedenle hatalı olduğunu, cezai şartın davacı tarafından hafriyat kaldırma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde uygulanmasına yönelik 02/07/2011 tarihli tutanakla karara bağlandığını, mahkeme gerekçesinde hatalı bir şekilde tutanak gereğinin yerine getirilmediğinde ise cezai şart uygulanacağının belirtildiğinin görüldüğünü, ek bilirkişi raporunda Tuzla Belediye Başkanlığı tarafından müvekkilinin uyarıldığına yönelik ifadeye karşı yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı firma çalışanının … parselde yapımı devam eden davacı şirketine ait inşaat nedeni ile ortaya çıkan hafriyatın yine kendi parselleri olan … parsele döküldüğünü beyan ettiğini tarihin ise 23/02/2011 olduğunu, mahkemece dosyanın gerektiği gibi incelenmediğini olmayan belge ve deliller ile hüküm tesis edildiğini belirterek açıklanan gerekçelerle ilk derece mahkemesinin ecrimisile yönelik kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekaleti ücretin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava mülkiyet hakkına dayalı men’i müdahale, ecrimisil ve eski hale getirme bedelinin isteğine ilişkindir.Bilindiği üzere; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı yasanın 5/3.maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde olduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının, TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 6335 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise; tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların, Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği kuşkusuzdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.Somut olaya gelince; eldeki davanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun (TMK) Eşya Hukuku başlıklı 4. kitabında düzenlenmiş 993 ve 995. maddesine dayalı meni müdahale ve ecrimisil davası olduğu, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin olmadığı, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, Asliye Ticaret Mahkemelerinin uzmanlık gerektiren ticari davalara bakmakla görevli özel nitelikli mahkemeler olduğu, eldeki davada ise uyuşmazlığın TMK’nun 995. ve devamı maddeleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı, taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümleri veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davada genel mahkemelerin görevli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi düşünce, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı olacaktır.Hâl böyle olunca; davanın bu niteliğine göre davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğundan, mahkemece, görevsizlik kararı Asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi yerine işin esasına girilerek bu konuda karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı bulunduğundan esasa ilişkin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK 353/(1).a.3 bendi uyarınca dosyanın mahkemesine iadesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1).a.3 maddesi gereğince kabulüne,İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarih ve 2014/597 E. – 2018/1312 K. sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan gerekçeler gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine,Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davacı tarafa İlk Deerce Mahkemesince iadesine, Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davalı tarafa İlk Derece Mahkemesince iadesine, Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/(1).a maddesi gereğince kesin olarak 26/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.