Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/253 Esas
KARAR NO : 2018/331
DAVA : Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 15/12/2014
KARAR TARİHİ : 20/11/2018
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin 01.06.2010 tarihinde kurulduğunu ve otogaz konusunda faaliyet gösterdiğini,…..’dan….. tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıllık dağıtıcı lisansı aldığını, …… markasının 4. ve 39. sınıflarda tescili için …..’ye ….0 tarihinde başvuru yaptığını, ….. numaralı başvurularının … tarih ve 191 sayılı marka bülteninde yayınlandığını, bu başvuruya davalı tarafından ……. markasına benzediği gerekçesi ile itiraz edildiğini, itiraz kabul edilerek başvurularının reddedildiğini, red kararına yapılan itirazın . tarafından tekrar değerlendirilerek itiraz ve başvurunun reddine karar verildiğini, davacının ticari unvanının esas unsurunun …. olduğunu, …. ibaresi ile başlayan ticaret unvanına dayanan öncelik hakkından dolayı ……..” alan adının da davacıya … tarihinde tahsis edildiğini, davacının davalının …… numaralı…….. numaralı ….. numaralı…… numaralı ….” markalarının . sınıftaki hizmetler bakımından kullanmadıklarını, bu hizmetler için 5 yıl süre ile kullanılmaması nedeniyle kısmen iptalini talep ettiklerini, davalının ……. isimli web sitesinde enerji ile ilgili şirketleri ve markaları arasında……. markasının bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde, tescil edilen markaların kullanılması yükümlülüğünün getirildiğini, davalının… markasını korumak amacı ile 45. sınıfın tamamında tedbir markası olarak tescil ettirdiğini, .. kelimesinin sadece davalı tarafından kullanılan bir marka olmadığını,…… kayıtlarında ve …nezdinde tescilli . ibaresi bulunan çok sayıda firma ve marka olduğunu, …… ibaresinin tek başına ayırt edicilik vasfı az, zayıf marka konumunda olduğunu, bu nedenlerle 45. sınıfın tamamının kullanılmamasına rağmen bir firma üzerinde bırakılmasının kamu yararına olmadığını, bu nedenlerle davalıya ait …..nolu ….. markası, …. nolu “. markası, …. nolu “.” markası ve. nolu “.” markalarının 04. ve 39. sınıftaki hizmetlerde 5 yıl süre ile kullanılmaması nedeniyle kısmen iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davalarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, 11.11.2014 tarihinde davacıya ihtarname gönderildiğini, davacı yan adına ……… isimli internet sitesinde, davalı şirket adına tescilli tanınmış “…..” esas unsurlu markasının ve ticaret unvanının çekirdek unsurunun ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil kapsamında yer alan hizmetler üzerinde kullanıldığının tespit edilmesi üzerine davalının tescilli markadan doğan haklarına vaki tecavüzün önlenmesini talep ettiğini, davacı tarafın ihtara cevabında, talep edilen hususların kabul edilmediğini ve kullanımlarının TTK’ndan doğan yasal bir kullanım olduğunun bildirildiğini, davalı firma tarafından açılacak olası bir tecavüz davasının önünü kesmek amacı ile işbu davanın açıldığının düşünüldüğünü, davacının davalıdan ve dava konusu markalardan kendilerine keşide edilen ihtarname tarihinden çok önce haberdar olduğunu, işbu davanın kötü niyetli ikame edildiğini, davacının …… numaralı başvurulan ….. ibareli marka kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin davalı tarafından yapılan itirazlar üzerine reddedildiğini, davacının red kararına yaptıkları itirazların da YİDK tarafından reddedildiğini, davacının marka başvurularının reddine gerekçe olarak da davalıya ait markanın gösterildiği hususunu Markalar Dairesi’nce verilen kararın tebliği ile öğrendiğini, bu tebliğlerin tarihlerinin 24.04.2012 ve 07.06.2012 olduğunu, 2014 yılının sonunda açılan bu davanın kötü niyetli olduğunu, davalıya ait…..” ibareli….. ve ….sayılı markalarının tanınmış marka olduğunu, temelde hukuki menfaatten bahsedebilmek için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir menfaatin olması, bu menfaatin dava açan hak sahibi ile ilgili olması ve dava açıldığı sırada halen var olmasının, davacının mevcut hukuki durumunu değiştirecek ve iyileştirecek bir hükme ihtiyaç duymasının gerektiğini, tanınmış markanın kullanmama sebebi ile kısmi hükümsüzlüğüne yönelik davalarda hukuki menfaat yokluğu nedeni ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait…… nolu “….” ibareli, ….. nolu “…..” ibareli, …. nolu “.” ibareli ve…. nolu .” ibareli markalarının 04. ve 39. sınıftaki hizmetler bakımından 5 yıl süre içinde kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Davacı tarafından davalı aleyhine Kapatılan İstanbul Anadolu 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …… Esas,…. Karar sayılı dosyası ile açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasında Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalı adına ….. sicilinin ….. sicil nosunda kayıtlı “…..” ibareli markanın 4. ve 39. sınıflar bakımından 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi gereğince iptaline, ….. sicilinden terkinine, …… nolu ……nolu …..” ve …. nolu “….” markaları hakkında açılan davanın reddine karar verildiği, kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 22.03.2018 tarih, 2016/9575 Esas, 2018/2230 Karar sayılı ilamları ile “Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, dava konusu ….. numaralı 4. ve 39. sınıfta tescilli markanın kullanılmadığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca iptaline karar verilmişse de, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, iptali istenen davalı markasıyla ilgili olarak anılan husus değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar ….. taraf olduğu …. 19. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle ,,,, hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da bu hüküm ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle kullanmama nedeniyle markanın iptalinin talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yargıtay, dava sırasında çıkan yeni bir kanun hükmü veya Anayasa Mahkemesi’nin bir kanun hükmünü iptal etmesi nedeniyle davanın konusuz kalması halinde, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmeyeceği kanaatindedir (…….). Dolayısıyla mahkememizce yargılama giderleri ile vekalet ücretinden davacının sorumlu tutulmaması gerektiği sonucuna varılmakla, …. nolu …… nolu .” ve . nolu . markaları ile ilgili bozma kararı bulunmadığından ve hüküm kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalıya ait . nolu ….. ….. markası ile ilgili davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davalıya ait…….” , ….. nolu ” …. ve … nolu ……. markaları ile ilgili hüküm kesinleşmiş olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalıya ait ….. nolu “………markası ile ilgili davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davanın, Anayasa Mahkemesi’nin dayanak Kararname hükmünü iptal etmesi nedeniyle reddine karar verildiğinden, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kanuni yollar (Yargıtay) açık olmak üzere verilen karar, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/11/2018