Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/243 E. 2018/218 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/243 Esas
KARAR NO : 2018/218
DAVA : Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 23/01/2014
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
TALEP/ Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin ….. Grubu bünyesinde yer alan şirketlerden biri olarak Türkiye’nin en köklü markaları olan ….. (1878), ………. ile yürüttüğünü, müvekkili şirketin yapmış olduğu araştırmalarda davalının “….ibaresini içeren çeşitli markalara sahip olmasına rağmen bu markaların 5 yılı aşkın süredir kullanılmadığından haberdar olduklarını, …. markasının tanınmışlığı ve markanın zeytinyağı ve bağlantılı ürünler ile özdeşleşmiş olduğunun markanın tüketici nezdinde çok güçlü bir ayırt ediciliğe sahip olduğunun aşikar olduğunu, … markasının davacı şirketin yanı sıra 3.sınıfta yer alan kozmetik ve kişisel bakım ürünleri üzerinde ….. Teknik Hizmetler ve Sanayi A.Ş adına da tescilli bulunduğunu, ancak bu durumun uzun yıllar öncesinde yapılan bir takım anlaşmalara dayandığını, davalının ise bu anlaşmalara taraf olmayıp tescilleri sonradan devraldığını ve markaları tescil kapsamında yer alan mallar bakımından hiç kullanmadığını, bu sebeplerle davalı adına tescilli ……. no.lu “…….” markasının 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince 5 yıl süre ile kullanmama sebebiyle “temizleme tozu ve deterjan, arap sabunu, traş sabunu ve kremi, çamaşır suyu ve temizleme suları, el suyu, saç boyası, briyantin, kolonya, tuvalet kremi, diş kremi, lavanta, pudra, ruj, tırnak cilası, gliserin, krema ve bunların ambalajları” yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının herhangi bir zarara uğramadığını, davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davacının yenilebilir yağlar için tescilli …… markalarının devralırken başkalarının kullanımında bulunan ve farklı ürünler için tescilli …… markalarının varlığına ve bu markaların kullanılmasına tahammül etmesi gerektiğini bildiğini, iş bu tescilli markaların gıda ve temizlik ürünleri için bölünerek paylaşımı sonrasındaki kullanım ve aynı cinsi ürünlerdeki marka tescilini hakkının taraflardan biri için gerçekleşen tanınmış marka sahipliği ile de aşılamayacağını, müvekkili şirketin ….. ve …… uzantılı markaların sahibi olduğunu, 1970 yıllarına dayalı marka tescillerinin bulunduğunu, markaların genel olarak 1, 2, 3, 5, 16, 21, 29 ve 32.emtia sınıfına ilişkin olduğunu, dava konusu markaları ….. markalarının gerçek sahibi olan ….. Teknikten devralmakla müvekkilinin bu markalar üzerinde öncelik hakkının ve kazanılmış hakkının bulunduğunu, ….. markasının tanınmışlık kaydının 2008 yılında gerçekleştiğini, müvekkili şirketin kişisel temizlik ve bakım ürünlerini kapsayan ….. markalarının tescilinin 1970 yıllarına dayandığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli bulunan …… no.lu “…..” ibareli markanın 5 yıl süre içinde kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Kapatılan İstanbul Anadolu 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin Mahkememizin ….Esasa sayılı dosyası ile açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasında yapılan yargılama sonucunda….6 tarihli …. Karar sayılı karar ile Davanın KISMEN KABULÜ ile,Davalı adına TPE nezdinde 88/183310 no’da Tescilli “……” markasının “temizleme tozu ve deterjan, arap sabunu, traş sabunu ve kremi, çamaşır suyu ve temizleme suları, el suyu, saç boyası, briyantin, tuvalet kremi, diş kremi, lavanta, pudra, ruj, tırnak cilası, gliserin, krema ve bunların ambalajları” yönünden 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince kullanmama nedeniyle İPTALİNE, İptali istenen “kolonya” emtiası yönünden talebin REDDİNE, karar verildiği , kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 02/04/2018 tarih 2016/9571 Esas ,2018/2259 K. Sayılı ilamları ile “Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın kısmen iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, 556 sayılı KHK’nin 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 gün ve 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilerek 556 sayılı KHK’nin 14. maddesi gereğince dava konusu markanın 03. sınıfta bazı ürünler yönünden kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 gün ve 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir. Denilerek,bozulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili mahkememizin önceki kararında direnilmesini,Anayasa
Mahkemesi’nin iptal kararındaki gerekçe, uluslararası anlaşmalar ve 6769 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği gözönüne alınarak karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Yargıtay Bozma kararına uyulmasını talep etmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülmekle Yargıtay bozma
ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında 556 Sayılı KHK 42-1-c maddesinin Anayasa
Mahkemesi’nin 24/07/2014 tarih 2013/147 Esas 2014/75 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, ancak aynı KHK 14. Maddenin yürürlükte olduğu gözetilerek, davanın iptal davası olarak yargılamasına devam edildiği, bu kez de temyiz aşamasında Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edildiği ve Anayasa Mahkemesi’nin kararının 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlandığı anlaşılmıştır.
1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin katıldığı 19/06/2018 tarihli duruşmada;Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesi, iptal kararından 4 gün sonra SMK hükümlerinin yürürlüğe girdiğini, markanın kullanma zorunluluğunun yeni yasada da düzenlendiğini, taraf olunan uluslar arası anlaşmalar ve TRIPS hükümlerine göre markanın kullanılmaması halinde iptaline karar verilebileceği düzenlenmekle tüm bu hususların dikkate alınarak Mahkememizin önceki kararında direnilmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmakla , talebin incelenmesi gerekmiştir.r.
Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı tarafça, Anayasa’nın 90. Maddesi uygulanarak iç hukuktaki boşluğun, taraf olunan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması’ndaki (TRIPS) 19.madde düzenlemesi uygulanarak doldurulması talep edilmekle davacı talebi incelenmiştir.
TRIPS 19. Madde de “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise, tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe,tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık süre geçtikten sonra iptal edilebilir” hükmü mevcuttur.
TRIPS 19. Maddesinde “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise” denilmek suretiyle, sözleşmeye taraf ülkelerde iç hukukta tescilin devamı için kullanılmasının zorunlu olduğuna dair yasal düzenlemenin bulunmasının ön koşul olduğu, diğer koşullarında bulunması üzerine markanın iptal edilebileceği düzenlenmekle, 556 Sayılı KHK 14.maddenin iptali üzerine, markanın kullanılmasının zorunlu olduğuna dair iç hukuk kuralının ortadan kalktığı, kullanma zorunluluğunu düzenleyen başka bir iç hukuk kuralıda bulunmadığından (556 Sayılı KHK 42/1-c bendi daha önce yine Anayasa mahkemesi’nin 09/04/2014 tarihli 2013/147 E 2014/75 K sayılı kararı ile iptal edildiğinden) TRIPS 19.maddenin uygulanarak yasal boşluğun doldurulamayacağı,dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 Sayılı SMK hükümlerinin de geriye yürütülerek uygulanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava yargılamanın devamı sırasında yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi Kararları ile iptali üzerine reddedilmekle ; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükleneceği tarafın tespiti yönünden, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumunun tartışılması gerekmiştir.
Kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, menfi bir durumun ispatının zorluğu gözönüne alınarak, markanın kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmesi fiilen hemen hemen imkansız olduğundan, öğretide ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere ( emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2011 tarihli, 2010/5602 Esas – 2011/14744 Karar sayılı kararı ) ispat yükü, marka sahibi davalıdadır.
Mahkememizce bozmadan önce alınan ve birbiriyle örtüşen mali müşavir ve marka konusunda uzman bilirkişilerden oluşan 23.02.2015, 14.10.2015 ve 24.02.2016 tarihli bilirkişi raporlarına ve davalı şirketin fatura ve defterleri üzerinde yapılan incelemeye göre; davalı adına ….. no.lu “………” ibareli markasının “temizleme tozu ve deterjan, arap sabunu, traş sabunu ve kremi, çamaşır suyu ve temizleme suları, el suyu, saç boyası, briyantin, tuvalet kremi, diş kremi, lavanta, pudra, ruj, tırnak cilası, gliserin, krema ve bunların ambalajları” yönünden KHK’nun 14.maddesindeki şartlara göre kullanılmadığı, “…….emtiası yönünden ise 2009, 2010 ve 2011 yıllarında kullanımın söz konusu olduğu, dolayısıyla “…….emtiası bakımından dava açıldığı tarihten geriye doğru 5 yıllık süresi içeresinde ciddi bir kullanımın bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir
İspat yükü üzerinde olan davalının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımı ispat edemediği anlaşılmakla, dava tarihinde davacının kısmen haklı olduğu gözetilerek haklılık oranına göre , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin %10 oranında davacı üzerinde bırakılmasına, %90 oranında davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Davanın dayanağı 556 sayılı KHK 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 09.04.2014 tarih, 2013/147 Esas, 2014/75 Karar sayılı kararı, KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği göz önüne alınarak davanın REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
Davacı vekiline Avukatlık ücret tarifesi gereğince takdir olunan 3.145 ,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine
Davalı lehine Avukatlık ücret tarifesi gereğince takdir olunan 3.145 ,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine
Davacı tarafından yapılan 391,90 TL tebligat ve müzekkere masrafı, ile 1.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.291,00 TL yargılama giderinden reddedilen emtia sayısı gözönünde bulundurularak,( %10 u) olan 229,10 TL si davacı üzerinde bırakılarak % 90 olan 2.061,90 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
Davalı tarafından yapılan 2.034,00TL yargılama giderinin 203,40 TL kısmının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK YASAL SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/06/2018