Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/242 E. 2018/217 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/242 Esas
KARAR NO : 2018/217
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2014
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Kapatılan İst.Anadolu 2 F.S.H.H.Mahkemesinin ……E. Sayılı dosyasında Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının ……. mağaza adı markasının Hard Discount olarak tarif edilen konseptte 2008 yılından bu yana faaliyette bulunduğunu, tescil başvurusunda bulunduğu …..markasının davalının ….. tescil nolu markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, Ankara FSHH Mahkemesinde Yeniden İnceleme Değerlendirme İnceleme Kurulu kararının iptali yönünden dava açtıklarını, davalının markasının tescil edildiği 29. sınıfta kullanılmadığını, tamamen farklı bir sektörde faaliyet gösterdiğini, bu sebeplerle ……….markasının MarKHK m. 14 ve 42 uyarınca tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden iptal ve hükümsüzlüğüne ve TPE sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında hukuki yarar şartı olduğunu, davalıya ait “Imex” markasının tescilinin iptali ile davacının hukuki bir yararı bulunmadığını, davacının “inex” marka başvurusunun MarKHK m.7 değil m.8 uyarınca reddedildiğini ve tekrar marka başvurusu yapması halinde markanın tescilinin yapılabileceğini, davalının markasının marKHK m. 14 uyarınca ciddi kullanımı olduğunu, ancak bu kullanımın 29. sınıfta yer alan tüm ürünleri kapsamasa da tanınmışlık ve sektörler arasındaki bağlantı nedeniyle sınıfın tamamı bakımından ciddi kullanım ölçütünün kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER VE GEREKÇE ;Dava davalı adına tescilli bulunan …… no’da tescilli …..ibareli markanın 5 yıl süre içinde kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereğince iptaline ilişkindir.
Davacının ……no ile …. markasının 29. sınıfla “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş mis et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler ( gıda maddesi olarak hazırlanan polen dahil). Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin, yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” emtialarında 29.08.2007 tarihli tescil nolu başvurusunun bulunduğu, marka başvurusunun davalının …….” markası gerekçe gösterilerek reddedildiği, davacının 29. sınıfta tescil ettirmek istediği……. no.lu ……marka başvurusunun davalının …….markası gerekçe gösterilerek reddedilmesi sebebiyle 556 sayılı KHK’da düzenlenmiş olan “zarar gören kişi” olarak dava açmak noktasında hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.
Kapatılan İst.Anadolu 2 .FSHH Mahkemesinin …. Esas….K. Sayılı ve 01/03/2016 tarihli kararı ile Davanın Kabülüne Karar verilmiş, Davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/8851 Esas,2018/1761 K.sayılı ve 17/03/2018 tarihli ilamı ile bozularak, İst.Anadolu 2 .FSHH Mahkemesinin kapatılarak mahkememizle birleştirilmesi ile 2018/242 Esas numarasını aldığı anlaşılmıştır.
BOZMA GEREKÇESİNDE; Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.”denilerek bozulmuştur.
Davacı vekili 18/06/2018 tarihli ıslah dilekçesi ibraz ederek ; 6769 Sayılı SMK
9. Maddesinin uygulanmasını , mahkemenin aksi kanaatte olması halinde önceki kararda direnilmesini, davalı vekili de bozma kararına uyulmasını , usulüne uygun olmadığından ıslah talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır.
1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 18/06/2018 tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunulmuşsa da ; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Yasasının 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava tarihinde yürürlükte bulunmadığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve Yasal düzenlemelere göre değerlendirilmesi gerektiği, kanunların usuli işlemlerin ıslahı suretiyle dahi geriye yürütülemeyeceği gözönüne alınarak ıslah talebinin usulüne uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesi mevcuttur.
Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle reddedildiğinden,Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükleneceği tarafın tespiti yönünden, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumunun tartışılması gerekmiştir.
Kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, menfi bir durumun ispatının zorluğu gözönüne alınarak, markanın kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmesi fiilen hemen hemen imkansız olduğundan, öğretide ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere ( emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2011 tarihli, 2010/5602 Esas – 2011/14744 Karar sayılı kararı ) ispat yükü, marka sahibi davalıdadır.
Bozma kararından önce dosya kapsamında alınan 30/11/2015 tarihli bilirkişi raporu ile; davalının kullanımın ispatı yönünden dosya kapsamına sunduğu, 31/10/2001 tarihli “Yabancı Tıbbi Müstahzarlar Ruhsatnamesi ” , ithalat belgeleri,…… markalı kremlere ait broşür ve tanıtım belgeleri, çeşitli matbaa ve promosyon şirketlerince……. markalı ürün etiketi , broşür ve promosyonlar için davacı şirkete düzenlenen faturaların, 29. Sınıfta……arkasının kullanıldığını ispat etmekten uzak olduğu tespit edilmekle, İspat yükü üzerinde olan davalının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımı ispat edemediği anlaşılmakla, dava tarihinde davacının haklı olduğunu, ön inceleme duruşmasından sonra konusuz kalan davada yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tamamının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Davanın dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddenin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği anlaşılmakla, davanın REDDİNE,
Islah talebi usulüne uygun olmadığından REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile 6,70 TL harcın davacıdan alınarak, hazineye gelir kaydına
Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına
Davanın reddinden dolayı Avukatlık ücret tarifesi gereğince 3.145,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalı tarafa verilmesine
Davalı tarafça bozmadan sonra yapılan masraflar 24,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalı tarafa verilmesine
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜNLÜK SÜRE İÇERİSİNDE TEMYİZ YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/06/2018