Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/238 E. 2018/313 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ .

KARAR
ESAS NO : 2018/238 Esas
KARAR NO : 2018/313

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti ve Men’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/09/2014
KARAR TARİHİ : 06/11/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markaya tecavüzün tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin ……… ibareli markasının TPE nezdinde ……. tescil numarası ile tescilli olduğunu ve 06.02.2011 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilendiğini, müvekkili şirketin eğlence, restoran ve geçici konaklama hizmetlerinde faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin ise 06.07.2011 tarihinde hayvan bakım hizmetleri faaliyetlerinde kullanmak üzere “………………” markasını tescil ettirdiğini, söz konusu markanın müvekkilinin tescilli ….” markası ile iltibas oluşturduğunu, nitekim İstanbul Anadolu ……..Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/25 D.İş sayılı dosyası ile açılan delil tespiti dosyasında alınan bilirkişi raporunda tecavüzün tespit edildiğini, davalı şirketin bu eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, bu sebeplerle davalının müvekkili şirketin tescilli markasına tecavüz teşkil eden “…..” markasını kulanmasının engellenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminat ve 55.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 142.115,68 TL olarak ıslah etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin kullandığı markanın …..” olduğunu, . ibaresinin marka olarak müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, ……” ibaresinin markaya ayırt edicilik kazandırdığını, …” ibarelerini tek başına kullansalar dahi iki farklı anlama sahip kelimelerde oluştuğunu, anlam bütünlüğü ve benzerlik bulunmadığını, markalar arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinin marka kullanımının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davacı adına tescilli “………….” markasının davalı tarafından “……” şeklinde iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığı iddiası ile açılan tecavüzün tespiti ile maddi ve manevi tazminat davasıır.
Davacı tarafından davalı aleyhine Mahkememizin ……. Esas, 2016/37 Karar sayılı dosyası ile açılan davada Mahkememizce davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacı markasına davalının eyleminin tecavüz teşkil ettiğinin tespit ve men’ine, 142.115,68 TL maddi tazminatın 5.000,00 TL ‘sinin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 06/08/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 137.115,68 TL ‘nin ıslah tarihi olan 23/06/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair verilen kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay……….Hukuk Dairesi’nin 06.02.2018 tarih, 2016/7483 Esas, 2018/789 Karar sayılı ilamları ile “Kural olarak dava hakkı, o hakkın sahibi olan kimseye aittir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nin 71. maddesinde, dava açmaya ehil olan kişinin davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır. Somut olayda; dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısından davacı şirketin kaydının 07.07.2014 tarihinde 6102 sayılı TTK’nin geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicilinden re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibari ile davacı şirket terkin edilmiş olup, tüzelkişiliği sona eren davacı şirketin dava açma ehliyeti ve davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece HMK’nin 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekiline bozma ilamı ve duruşma gün ve saati usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, duruşma günü olan 06/11/2017 tarihli dilekçesi ile vekillikten istifa ettiğini bildirmiş, ancak davacı asile tebligat yapılabilmesi için gerekli masrafı yatırmadığı gibi, davacı tarafın tebligata yeterli gider avansının da mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekili davayı takip edeceklerini bildirdiğinden ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 41. maddesinde belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevinin, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam edeceği düzenlendiğinden, yargılamaya davacı vekilinin yokluğunda devam olunmuştur.
HMK’nun 114/1-d maddesine göre tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartı olarak kabul edilmiştir.
HMK’nun 115.maddesinde de; Mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre vereceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeceği hükme bağlanmıştır.
Dosya içine getirtilen davacı şirkete ait Ticaret Sicil kaydı incelendiğinde, davacı şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. Maddesine göre 07/07/2014 tarihinde terkin edildiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile davacı şirketin dava tarihinde ticaret sicil kaydı terkin edilmiş olduğundan taraf ve dava ehliyetine sahip olmadığı anlaşılmakla, davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın HMK nun 114/1-d 110-115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 3.366,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.330,34 TL harcın isteği halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Bozmadan önce davalı adına vergi dairesine harç tahsil müzekkeresi olarak yazılan 7.707,88 TL harcın tahsil edilmiş ise, karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davalıya iadesine,
Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 198,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı