Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/6 E. 2018/182 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/6
KARAR NO : 2018/182

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 17/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili markası ve davalı markasının aynı/ayırt edilemeyecek düzeyde benzer malları kapsadığını, bu benzerliğin tüketici nezdinde karışıklığa sebep olacağını, asli unsurların yanına farklı ibare getirilmesinin benzerliği ortadan kaldırmayacağını, taraf markalarının 29.sınıfta “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ve 35.sınıf “et , balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri satış hizmetleri” bakımından benzer olduğunu bu yüzden markanın devrini önlemek için ihtiyati tedbir kararı verilerek markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya herhangi bir cevap vermemiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına TPMK da tescilli —- sayılı —- “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ve 35.sınıfta “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünlerinin satış hizmetleri”, emtiaları ve hizmetleri sınıfında davacının — ibareli markaları ile iltibas yarattığından bahisle kısmi hükümsüzlüğünün istenip istenemeyeceğine ilişkindir.
Dosyamız içerisine celbedilen TPE kayıtlarının incelenmesinden;—- sayılı markanın davalı —- Ticaret Ltd. Şti.’ ne ait olup, 29 ve 35.sınıf emtialarında tescilli olduğu, —- (29.sınıf emtiasında kayıtlı),—- (29.sınıf emtiasında kayıtlı), —-(30, 31,33.sınıf emtialarında kayıtlı) sayılı markaların —-Mağazalar A.Ş adına kayıtlı olup, markaların sahibi adına halen geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır.
Dosyamız içerisine alınan 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davacı adına tescilli olan —- tescil numaralı — markalarının kelime unsurundan ibaret olduğu, markalardaki “—” ibaresinin kelime olarak tescil edildiği, logo yada şekil eklenmediği, marka ibaresinin esas unsur niteliğinde olduğu, davalı adına tescilli olup, kısmi hükümsüzlüğü talep edilen— tescil no.lu — marka kelime ve şekil unsurlarından ibaret olduğu, punto ile ön plana çıkarılmadan yeniçeri şekil logosu ile birlikte kullanıldığı, markada esas unsur olarak bir ibare kullanılmadığı, logosu ile birlikte “—-(—)” ibaresi ve — ibaresini destekleyen şişmanca — logosu ile birlikte kullanıldığı, — logosunun markadan daha büyük ve belirgin olarak kullanıldığı, davalı markasının kullanımının davacı markalarına benzerlik oluşturarak üçüncü kişiler nezdinde karıştırma ya da iltibasa sebep vermeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, bir işaretin tanımlayıcı olarak kabul edilebilmesi için işaret ile mal veya hizmet arasında doğrudan spesifik bir ilişkinin bulunması işaretin mal veya hizmetin bir özelliğini veya kompozisyonunu doğrudan doğruya ve derhal düşündürmesi, bu ilişkinin tüketicinin algısında ekstra bir irdeleme yada analize gerek olmadan doğrudan kurulabilmesinin gerektiği, ancak bilirkişinin raporunda müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıf bakımından, bu mallar açısından soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunup bulunmadığı, direk tüketici algısında —-kelimesinin “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” emtialarını canlandırıp canlandırmayacağının irdelenmediğini, — kelimesinin anlam itibari ile de bu ürünlerin karakteristik özelliğini ifade etmediğini, bu ürünleri doğrudan çağrıştırmadığını, Marka Hukukunda asıl olanın markaların bir bütün halinde bıraktıkları genel intibaya göre değerlendirme yapılması olduğunu, jenerik ve tanımlayıcı olan ayırt edici olmayan unsurların sonuca etkili olmadığını, davalı markasındaki “—” ibaresinin zeytinyağı anlamına geldiğinden, ayırt edici özellik katmadığını, tüketicilerin tüm markaları taşıyan ürünleri aynı anda bir arada görmek ve doğrudan karşılaştırma imkanının nadiren bulunduğunu, bu imkanın bulunmaması halinde tüketicinin ilgili ürün ve marka hakkında zihninde kalan tortu ile yetinmek zorunda olduğunu, tombik sözcüğünün davalı markasının son kısmında aynen yer aldığını, bir marka tümüyle diğerinin içinde yer alıyorsa veya markalar en azından bir veya daha fazla ilişkili yönden kısmen özdeşse sözü edilen iki markanın benzer olduğunun — olarak bilinen — kararında — ibaresi ile benzer görüldüğünü, tüketicinin kompozit markalarda markalar arasında ekonomik ilişki bulunduğu kanısına sevk edilebileceğini beyanla yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı ve davalı markalarının 29.sınıfta tescilli olduğu, davacının, davalı — sayılı markasının —-” markasının 29.sınıfta “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri” ve 35.sınıfta “et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünlerinin satış hizmetleri” bakımından kısmen hükümsüzlüğünü talep ettiği, davacının — sayılı — markasının da 29.sınıfta aynı emtia grubunda, —-sayılı — markasının 29.sınıfta “sosis, salam, sucuk, pastırma, kavurma, jambon” emtialarında tescilli olduğu, taraf markalarının aynı sınıfta tescilli olduğu görülmüştür.
Davacı markalarının sözcük unsurundan oluştuğu ve —- sözcüğünün markaların tescilli olduğu emtialar yönünden orijinal ve fantazi bir ibare olmadığı, çağrıştırıcı ve akla getirici niteliği bulunan, ayırt ediciliği yüksek olmayan bir ibare olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalının markasında ise; yeniçeri figürünün ön planda olduğu, alt kısımda yazılı —- ibaresinde, davacı — markasının yer aldığı anlaşılmışsa da davacı markasında, — ibaresinin ön plana çıkarılmadığı, yeniçeri şekil unsurunun ön planda olduğu, sözcük olarak da; “—” ibaresinin orijinal yaratıcı bir marka görünümü taşıdığı, markaların benzerlik değerlendirmesinde bütününün dikkate alınması gerektiği, davalı markasının bütünsel olarak değerlendirildiğinde; görsel, işitsel ve kavramsal olarak davacı markası ile benzer olmadığı, ayırt ediciliğinin bulunduğu, markanın hitap ettiği tüketici kitlesinin davacı markası ile karıştırma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
17/05/2018