Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/599 E. 2018/288 K. 26.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2018/8 Esas
KARAR NO : 2018/206

DAVA : Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 13/11/2014
KARAR TARİHİ : 07/06/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan markanın kullanmama nedeniyle iptali davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
TALEP / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin ………gibi çok sayıda bisküvi markası, ………… gibi tatlı markaları, ……. gibi atıştırmalık ürünlere ilişkin çok sayıda markanın sahibi olduğunu, ticari unvanında da “………” ibaresini kullandığını, …….” markalı ürünlerin şirketin menşei olduğu ……80 yılı aşkın süredir kullanıldığını ve ……en büyük bisküvi ve şekerleme üreticisi olduğunu, ….. markasının dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de ……. sayı ile ….. tarihinde 30.sınıfta tescil edildiğini, “……. markasının koruma altına alınması için ….. sayılı tescil başvurusunu yaptıklarını, yapılan tescil başvurusuna itiraz edildiğini, itiraz üzerine ….. tarafından müvekkilinin başvurusunun reddedildiğini, red kararının …. tarafından da yerinde görüldüğünü, bu karar aleyhine Ankara ….Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/23 Esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini, davalı adına kayıtlı olan ancak kullanılmayan “……………… ibareli markaların iptal edilmesinin davacı şirket açısından hukuki menfaat oluşturduğunu, müvekkili şirketin 556 sayılı KHK’nın 8/5 ve 8/3 maddeleri kapsamında hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış markalar olduğunu, davalı şirket markalarının KHK’nın 14/1.maddesi uyarınca iptal edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle davalıya ait …….. ve ….. tescil numaralı markaların iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin Türk hukukuna göre Türkiye’de kurulmuş veya usulüne uygun olarak tescilli bir şirket olmadığını, davacının tescilli veya tescilsiz olarak kullanmakta olduğu bir ticaret unvanı, işletme adı veya bir işaretin bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını, markanın kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğünü düzenleyen 556 sayılı KHK 42/1-c hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini ve bu nedenle iptal kararından sonra artık markanın kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava davalıya ait ……..ve …. tescil numaralı “..” ibareli markaların tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmadığı iddiası ile açılan iptal davasıdır.
Davacı tarafından davalı aleyhine …….ve …. tescil numaralı “…..” ibareli markaların tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmadığı iddiası ile Mahkememizin…. Esas, ……. Karar sayılı dosyaları ile iptal davası açıldığı, Mahkememizce “hükümsüzlüğü istenen markaların ciddi şekilde kullanıldığının ispat yükü kendisinde olan davalı tarafın markanın kullanıldığını ispat edemediği” kanaatine varılarak davanın kabulüne, davalı adına tescilli ….. ve… tescil numaralı “….. ibareli markaların kullanmama nedeniyle iptaline ve ….. sicilinden terkinine karar verildiği, kararın Yargıtay …..Hukuk Dairesinin …….. tarih, …..Esas,…… Karar sayılı ilamları ile “Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde, 556 sayılı KHK’nin 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 gün ve ……… esas ve ……. karar sayılı kararı ile iptal edildiği gözetilerek 556 sayılı KHK’nin 14. maddesi gereğince dava konusu markanın ……… sınıfta bazı ürünler yönünden kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 gün ve ….. esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin de iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek bozulduğu anlaşılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında 556 Sayılı KHK 42-1-c maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 24/07/2014 tarih …….. Esas ….. Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, ancak aynı KHK 14. Maddenin yürürlükte olduğu gözetilerek, davanın iptal davası olarak yargılamasına devam edildiği, bu kez de temyiz aşamasında Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, ……….Esas- …… Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edildiği ve Anayasa Mahkemesi’nin kararının 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlandığı anlaşılmıştır.
1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin katıldığı 07/06/2018 tarihli duruşmada; Dava dosyasının ilgili KHK hükmünün iptali nedeniyle bozularak gönderildiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesi mevcuttur.
Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edildiği, dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 Sayılı SMK hükümlerinin de geriye yürütülerek uygulanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacağı kanaatine varılarak, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava yargılamanın devamı sırasında yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi Kararları ile iptali üzerine reddedilmekle ; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükleneceği tarafın tespiti yönünden, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumunun tartışılması gerekmiştir.
Kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, menfi bir durumun ispatının zorluğu gözönüne alınarak, markanın kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmesi fiilen hemen hemen imkansız olduğundan, öğretide ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere ( emsal Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2011 tarihli, 2010/5602 Esas – 2011/14744 Karar sayılı kararı ) ispat yükü, marka sahibi davalıdadır.
Mahkememizce bozmadan önce alınan mali müşavir, hukukçu ve marka konusunda uzman bilirkişilerden oluşan 16.09.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı adına ………. numarası ile tescilli …… ibareli markaların KHK’nun 14.maddesindeki şartlara göre kullanılmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
İspat yükü üzerinde olan davalının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımı ispat edemediği anlaşılmakla, dava tarihinde davacının haklı olduğu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tamamının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın dayanağı 556 sayılı KHK 42/1-c maddesinin Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 tarihli, ….. Esas, ….Karar sayılı kararı ile, KHK 14.maddenin Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli, ….. Esas,…… Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği göz önüne alınarak davanın REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 50,40 TL harç, 236,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.536,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜN süre içersinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..