Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/586 E. 2018/80 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/586
KARAR NO : 2018/80

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2013
KARAR TARİHİ : 22/03/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı şirketin —. firmasının iştiraklerinden olduğunu, meyve suyu ürettiklerini ve pazarladıklarını, — markasıyla %100 doğal portakal suyu üretimlerinin olduğunu, —– nolu —-, nolu —-,—-nolu —-, — nolu —-, —- nolu—-, — nolu — markalarının sahibi olduklarını, — nolu —ibareli markanın tescil sınıfları olan 30,32 ve 43.sınıf emtialarında geriye dönük 5 yıl süresince kullanılmadığını, bu kullanmama sebebiyle 556 sayılı KHK’nun 14.maddesi gereği hükümsüz kılınması gerektiğini, davacı firmanın 556 sayılı KHK 43.maddesi gereğince zarar görme ihtimalinin bulunduğunu, bu sebeplerle —- tescil numaralı “—-” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı şirketin marka üzerine 500.000,00 TL civarında yatırım yaptığını, markanın kullanıldığı menüleri hazırlarken büyük titizlik gösterildiğini ve tüketicilerden beğeni aldıklarını, bir çok noktada satış noktası oluşturduklarını, bir çok kişiyle franchising görüşmesi yaptıklarını ve markanın tanınırlığını arttırma çabası içerisinde olduklarını, benzerlik iddialarını kabul etmediklerini, davacının hükümsüzlük iddiasını davalının tescil tarihinden 5 yıl sonra ileriye sürmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın dava açma süresi bakımından zamanaşımına uğradığını, davacının hükümsüzlük talebinin kötü niyetli olduğunu, davalıya ait —- nolu markaya TPE nezdinde 556 sayılı KHK 8.maddesi gereğince itiraz etmediğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 21/04/2015 tarihli —- Esas —- Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş davacı ve davalı tarafça temyiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.06.2017 tarihli 2016/1106 Esas ve 2017/3358 Karar sayılı ilamı ile Mahkememizin kararı bozulmuştur.
Bozma gerekçesi de; “dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince bir kısım mal ve hizmetler yönünden markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde;
Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; kullanılmamadan kaynaklanan iptal davasının hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edildiği ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlandığı anlaşılmıştır.
1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında da ihtilaf bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesi mevcuttur.
Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin davasını terditli olarak açtığı, kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde davalı markasının davacı müvekkiline ait “—” markaları ile benzer olması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalının hükümsüzlüğü istenen —- sayılı “—- Şekil” markasının 30, 32 ve 43.sınıflarda tescilli olduğu, markanın 13.05.2008 tarihinde sicile tescil edilerek 31.07.2008 tarihli resmi marka gazetesinde yayınlandığı, davanın 30.07.2013 tarihinde açıldığı, marka tescilinin ilan tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde açıldığından davanın süresinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı markası ile davacının —ibareli tescilli markalarının kayıtlı olduğu sınıflar yönünden yapılan karşılaştırmada; davacı markalarının 32.sınıfta “alkolsüz içecekler, meyve suları ve meyveden yapılmış müstahzarlar, meyve suyu içeren içecekler” emtialarında tescilli olduğu, davalı markalarının da 32.sınıfta “maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” benzer emtialarda tescil edildiği ve davalı markasının tescil edildiği 30.sınıf emtialardan “kahve, kakao, kahve veya kakao esasları, kakao esaslı, çikolata esaslı içecekler, çaylar, buzlu çaylar” emtialarının da davacı markalarının tescil edildiği emtia grubu ile benzer olduğu kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporunda her ne kadar 43.sınıfta ” yiyecek, içecek sağlanması hizmetlerinin” davacı markasının tescilli olduğu sınıflarla bağlantılı olduğu beyan edilmiş ise de davacı markalarının Ticaret sınıfında”alkolsüz içecekler, meyve suları ve meyveden yapılmış müstahzarlar, meyve suyu içeren içecekler” emtialarında tescilli olduğu, davacı şirketin 43.sınıfta faaliyet göstermediği, markaların 43.sınıfta tescilli olmadığı ve kullanılmadığı, sınıfların bağlantılı olduğundan bahsedilemeyeceği kanaati ile 43.sınıf yönünden sınıfsal benzerlik gösterdiğine dair bilirkişi raporundaki görüş benimsenmemiştir.
Markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olup olmadığı yönünden yapılan karşılaştırmada davacının ticaret unvanında bulunan —- ibaresi ile davalı markasındaki — ibaresinin aynı olduğu, — ibaresinin İngilizce de —anlamında kullanıldığı, —anlamına geldiği, markanın asıl unsurunun –ibaresi olduğu, kullanılan renklerin markaların tescilli olduğu meyve suları emtialarının turuncu ve sarı rengine vurgu yaptığı, markaya ayırt edicilik kazandırmadığı kanaatine varılarak, görsel, işitsel ve kavramsal olarak markaların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde benzer olduğu ve iltibas tehlikesi yarattığı kanaatine varılarak, davalının — sayılı markasının 30.sınıfta ( kahve, kakao, kahve veya kakoo esasları, çikolata esaslı içecekler, çaylar, buzlu çaylar, ) 32 .sınıfta ( maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar ,tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar) emtialarında hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi raporunda her ne kadar davalının — ibaresini seçmekte davacı markaları karşısında kötü niyetli olduğu beyan edilmiş ise de markaların aynı sınıfta tescilli olması, benzer/aynı ibareler içermesi tek başına hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilemeyeceğinden davacının davalının kötü niyetli olduğunu ispat etmesi gerektiğinden kötü niyetin ispatı yönünde başkaca delil sunulmadığından, kötü niyetli marka tescili yönündeki bilirkişi görüşü benimsenmemiştir.
HÜKÜM:
1-Anayasa Mahkemesinin 14/12/2016 tarih 2016/148 Esas – 2016/189 Karar sayılı ilamı ile 556 Sayılı KHK 14. madde iptal edildiğinden kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının REDDİNE,
2-Davacı markaları ile iltibas yarattığından bahisle açılan hükümsüzlük davasının KISMEN KABÜLÜNE KISMEN REDDİNE
3-Davalının — sayılı markasının 30 .sınıfta ( kahve ,kakao ,kahve veya kakoo esasları, çikolata esaslı içecekler, çaylar, buzlu çaylar, ) 32 .sınıfta ( maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar ,tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar ) emtialarında hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine
Fazlaya ilişkin talebin reddine
4- Harçlar Kanunu gereğince kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davası nedeniyle 35,90 TL iltibas nedeniyle hükümsüzlük davası nedeni ile 35,90 TL olmak üzere toplam 71,80 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 47,80 TL harcın davalıdan tahsiline,
5- Davacı yararına kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı yararına red olunan kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafından bozma öncesi yapıldığı anlaşılan toplam 1.710,80 TL ve sonrasında yapılan 25,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.735,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 867,90 TL sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından bozma öncesi yapıldığı anlaşılan toplam 25,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 12,50 TL sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı . 22/03/2018