Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/576 E. 2018/24 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/576
KARAR NO : 2018/24

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2017
KARAR TARİHİ : 25/01/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı — tarafından müvekkili şirkete gönderilen Beşiktaş —-Noterliğinin 04.05.2017 tarih ve — yev. nolu ihtarında bir kısım albümle ilgili olarak; ….eser işletme belgelerinin müvekkil şirket tarafından devir alındığına inandırıp……… “ ……..sözkonusu fonogram ve eser işletme belgelerini bir takım sahte belgelerle ve yasaya aykırı olarak adınıza kayıt ve tescil ettirip; hiçbir zaman hak sahibi olmadığınız halde kendisini hileli davranışlarla aldatarak yarar sağladığınızı…, “ ……bu nedenle hakkınızda; hileli davranışlarla haksız yarar sağlamanız sebebi ile ; gerçek hak sahibi olmadığınız halde müvekkilimin bağlantılı haklarını ihlal ederek icrasını haksız ve yasadışı bir şekilde … Şeklinde iftira, hakaret ve konusu suç oluşturan isnatlarda bulunduğunu, ihtarnamede belirtilen iddiaların hiçbir yasal dayanağı, bir belgesi vs olmamasına rağmen davalının müvekkili şirkete karşı haksız ve hukuka aykırı bir davranışta bulunduğunu,davalı ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşmeler vs olmasına, davalının eser işletme belgeleri ile ilgili hak sahipliğimizi bilmesine ve tüm konulardan ve gerçek durumdan haberi olmasına rağmen sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi bir şekilde taraflarına ihtarname göndererek hakaret ve iftiralar atması ve aynı tarzda hürriyet gazetesinin internet sitesinde mülakat vermesinin anlaşılır gibi olmadığını, davalının hakaret ve iftira dolu ihtarnamesinde belirtilen eserlerin müvekkili şirket tarafından hukuka uygun olarak devir alındığını, ihtarnamelerin bir hukuki durum ile ilgili olarak ileride açılması muhtemel bir davaya dayanak olma özelliği taşıması gerekirken sözkonusu ihtarname bu özellikten ayrılmış, adeta bir hakaret ve iftira niteliğine büründürüldüğünü, davalının haksız taleplerinin doğal olarak müvekkili tarafından karşılanmamış olmasına rağmen; bugüne kadar haklarında herhangi bir dava da açılmadığını, davalının göndermiş olduğu ihtarnamedeki ifadelerin hukuki sınırları aşan, hukuk dışına çıkan şekilde olduğunu, bir kişiye karşı sahte belgeler kullanmak, haksız yere menfaat temin etmek, hileli davranışlarda bulunmak gibi eylemleri isnat etmenin şüphesiz ki çok ciddi iddialar olduğunu, bu iddiaları isnat eden kişinin bunları ispat etmek zorunda olduğunu, bu dava dilekçesi ile davalıya bu imkanın verildiğini, iddialarını ispat şansı tanındığını, müvekkili —hakkında haksız ve hukuka aykırı bir şekilde hakaret ve iftira niteliğinde beyanda bulunulması ve bu durumun —.com.tr isimli internet sitesinde 11.08.2017 tarihinde haber yaptırılmasının müvekkili şirketin maddi ve manevi olarak zarar görmesine neden olduğunu belirterek, davalarının kabulü ile müvekkiline karşı haksız ve hukuka aykırı olarak hakaret ve iftira niteliğindeki beyanlar dolayısı ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1,000 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; usule ilişkin olarak davanın görevsiz Mahkemede açıldığını, huzurdaki davada iddianın müvekkili tarafından keşide edilen ihtarnamede yer alan ifadelerin iftira ve hakaret olduğunu, talebin ise bu haksız fiil sonucu kişilik haklarının ihlal edilmesinden kaynaklanan maddi/manevi tazminat istemi olduğunu, bu durumda uyuşmazlığın genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Şile, İstanbul olup, yetkili Mahkemenin Şile Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak ise; ihtarnamede yer alan ifadelerin dayanağının, zayıf ve dolaylı emare ve olgulardan öte, bazılarının kesinleşmiş Mahkeme kararları olduğunu, haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık: davacı tarafa gönderilen ihtarnamedeki beyanların hakaret ve iftira teşkil ettiğinden bahisle tazminat davasına ilişkindir.
Mahkememiz dosyasına celbedilen Beşiktaş —Noterliği’nin 04.05.2017 tarihli, — yevmiye no’lu ihtarnamesi incelenmiştir.
5846 Sayılı FSEK 76/1 maddesinde “Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalarda ,dava konusunun miktarına ve kanunda gösterilen cezaya bakılmaksızın görevli mahkeme Adalet Bakanlığı tarafından kurulacak ihtisas mahkemeleridir” düzenlemesi getirilmiştir. Bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden ne anlaşılmasının gerektiği Yasanın “Amaç” kenar başlığını taşıyan 1. Maddesinde “Bu Kanun’un amacı ,fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların,seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir” şeklinde düzenlenmiştir.
Fsek kapsamında eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin mali ve manevi hakları tespit edilerek koruma altına alınmakla, FSEK ‘in düzenlediği hukuki ilişkilerin de eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin mali ve manevi haklarının tespiti , korunması ve yasanın düzenlediği koşullar ve sözleşmeler dışındaki kullanımların önlenmesi davalarının ihtisas mahkemelerinin görevine girdiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu isimli kitapta (Türkay Alıca/Fethi Merdivan, Sayfa 2563 ) “eser sahibinin sanatçı kişiliği yahut bilim adamı sıfatının,Türk Medeni Kanunu’nun kişiliğin korunması hükümlerine göre himaye edileceği, eser sehibinin açtığı bir davada, genel anlamda kişilik hakları ile eserle ilişkili kişilik haklarını bir arada veya ayrı ayrı kullanabilecekleri,ancak bununu için eylemle eserden doğan manevi hakların ihlali yanında,eser sahibinin kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerektiği,zira eserden doğan haklar ile genel kişilik haklarının birbirinden bağımsız olduğu,,bu sebeple şahsiyet haklarının korunmasına ilişkin TMK hükümlerinin genişletilip tamamlanamayacaklarını, açıklanan nedenle dava konusu eylemin mücerret eser sahibinin kişilik haklarına yönelik bulunması halinde yargılama konusunun FSEK’den doğan hukuki ilişki olarak nitelenmesinin mümkün bulunmadığını” beyan etmişlerdir.
FSEK 76/1 maddesi ile, yasanın amacının düzenlendiği FSEK 1. Madde düzenlemesi gözönüne alındığında, davacı şirketin davalı tarafından gönderilen Beşiktaş —-Nöterliğinin 04/05/2017 tarihli — yevmiye numaralı ihtarnamesindeki “hakaret ve iftira dolu beyanlar” ve bu beyanların gazetede haber yapılması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğunu beyan ettiği,eserden kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin ileri sürülmediği, davanın FSEK den kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olmadığı davacı tüzel kişinin haklarının ihlal edilmesi nedeniyle tazminat davası olduğu anlaşılmakla Mahkememizin ggörevsizliğine,HMK 20.madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep üzerine dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalının yetki itirazı görevli mahkemece değerlendirileceğinden yetki itirazı hakkında karar verilmemiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın FSEK’ten kaynaklanan bir uyuşmazlık olmadığı anlaşılmakla 5846 sayılı FSEK 76/1.maddesi ve HMK’nun 2.maddesi gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVLİ OLMADIĞINA,
2-HMK 20.madde gereğince karar kesinleştiğinde ve talep üzerine dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine
3-HMK 331.madde gereğince yargılama giderlerinin davanın esası ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2018