Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/565 E. 2018/69 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/565
KARAR NO : 2018/69

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2014
KARAR TARİHİ : 08/03/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının 1937 yılından bu yana kadınlara yönelik dünyaca ünlü magazin dergisi olan —‘i hazırlayıp basarak satışa sunduğunu, derginin Türkiye’de de 1988 yılından beri yayınlanmakta olduğunu, davacının — markasını moda, kozmetik, güzellik ve bağlantılı ürünler için de dünyanın bir çok yerinde gerek bizzat gerekse de lisans yolu ile kullandığını ve tescil ettirdiğini, davalı tarafından davacının gerçek hak ve tescil sahibi olduğu dünyaca tanınmış — markasının başına “–” ibaresini koyarak 3.sınıfta kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, davalının davacı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, bu sebeplerle davalı adına 3.sınıfta tescilli — numaralı “—” markasının 556 sayılı KHK’nın 14 ve 42/c maddeleri uyarınca kullanılmaması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalının “—” markasını 16.10.1990 tarihinde — sayılı marka tescil belgesi ile tescil ettirdiğini, davalının ortağı olduğu aile şirketi olan —Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti ile markasını bilfiil bu tarihten itibaren kullandığını, — markasının Türkiye’de 1980’li yıllarda çıkartılan moda, ev dekorasyon dergilerine ait bir marka olduğunu, davalının markasının ise kozmetik alanında 20 seneyi aşkın süredir kesintisiz olarak kullanıldığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli bulunan —- nolu “—” markasının 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince 5 yıl süre içinde kullanmama nedeniyle iptaline ve sicilden terkinine ilişkindir.
Celp olunan TPE kayıtları, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından Mahkememizin 25.06.2015 tarihli — Esas , —Karar sayılı kararı tesis edilmiştir.
Mahkememizin bu kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.03.2017 tarihli 2015/13704 Esas – 2017/1449 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma gerekçesi de; “Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince— sayılı ‘‘—’’ markasının kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, hükümsüzlüğü istenen davalı markasıyla ilgili olarak anılan husus değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Davacı tarafça önceki kararda direnilmesini, davalı tarafça bozma ilamına uyulmasını talep edildiği anlaşılmış, mahkememizce usul veyasaya uygun görüldüğünden Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuken dayanağı olan 556 sayılı KHK’nın 14.md.sinin, Anayasa’nın 35.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu”, ikinci fıkrasında düzenlenen ” bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği”, üçüncü fıkrasında “mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağına” ilişkin düzenleme ile Anayasa’nın 91.maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “…sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler hanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğine” ilişkin düzenleme nedeniyle, mülkiyet hakkının da KHK ile düzenlenmesi mümkün olmadığından iptal edilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır.
1982 Anayasası 153.md.nin beşinci fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürümeyeceği” ifade edilmekle, verilen iptal kararının tamamlanmış hukuki durum yada olaylara etkili olacak şekilde geçmişe dönük olarak uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ancak karara bağlanmamış veya kararı kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanacağında ihtilaf bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin iptaline karar verdiği 556 Sayılı KHK 14/1.madde de “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde,haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık süre için kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir” düzenlemesi mevcuttur.
Yasal boşluğun Anayasa’nın 90. Maddesi uygulanarak iç hukuktaki boşluğun, taraf olunan uluslararası anlaşmalar ile doldurulup doldurulamayacağı Mahkememizce re’sen incelenmiş, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması 19.maddede düzenlenen “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise ,tescil sahibi tarafından markanın kullanılmasını önleyen engellerin varlığına dayalı olarak geçerli nedenler ileri sürülmedikçe,tescil ancak markanın kullanılmadığı kesintisiz en az üç yıllık süre geçtikten sonra iptal edilebilir ” ve — 5/c maddesinde “tescil edilen markanın kullanılması bir memlekette mecburi ise ” hükmü ile doldurulup doldurulamayacağı mahkememizce incelenmiş;TRIPS 19. Maddesinde “tescilin idame ettirilmesi için markanın kullanılması gerekli ise” ve — 5/c maddesinde “tescil edilen markanın kullanılması bir memlekette mecburi ise ” denilme ksuretiyle sözleşmeye taraf ülkelerde iç hukukta tescilin devamı için kullanılmasının zorunlu olduğuna dair yasal düzenlemenin bulunması halinde diğer koşullarında bulunması üzerine iptal edilebileceği düzenlenmekle,markanın kullanılmasının zorunlu olduğuna dair iç hukuk kuralı olan 556 Sayılı KHK 14.maddenin iptali üzerine, kullanma zorunluluğunu düzenleyen başka bir iç hukuk kuralıda bulunmadığından (556 Sayılı KHK 42/1-c bendi daha önce yine Anayasa mahkemesi’nin 09/04/2014 tarihli 2013/147 E 2014/75 K sayılı kararı ile iptal edildiğinden) TRIPS 19.maddenin uygulanarak yasal boşluğun doldurulamayacağı,dava tarihinde yürürlükte bulunmayan 6769 Sayılı SMK hükümlerinin de geriye yürütülerek uygulanmasının hukukun genel ilkeleri ile bağdaşmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükleneceği tarafın tespiti yönünden, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumunun tartışılması gerekmiştir.
Kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, menfi bir durumun ispatının zorluğu gözönüne alınarak, markanın kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmesi fiilen hemen hemen imkansız olduğundan, öğretide ve Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere ( emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2011 tarihli, 2010/5602 Esas – 2011/14744 Karar sayılı kararı ) ispat yükü, marka sahibi davalıdadır.
Mahkememizce bozmadan önce dosya kapsamına alınan 15/04/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davalının davaya konu — sayılı “— “ibareli markasını tescil tarihinden itibaren 03. Sınıfta tescilli olduğu emtialar yönünden, 5 yıl süre ile ciddi kullanımını ispat edemediği kanaatini beyan ettikleri anlaşılmıştır.
İspat yükü üzerinde olan davalının, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımı ispat edemediği davacının dava tarihinde haklı olduğu anlaşıldığından, konusuz kalan davada yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tamamının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 E – 2016/189 K sayılı kararı ile iptaline karar verildiği anlaşılmakla, konusuz kalan davanın esası hakkındakarar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye İrad Kaydına,
3-Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 3.145,00 TL ücreti vekalet takdiri ile davalıdan alınarak, davacı tarafa verilmesine,
Davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 3.145,00 TL ücreti vekalet takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya ödenmesine,
4-Verilen kararın mahiyetine ve son paragrafta açıklandığı üzere, Davacı tarafça bozma öncesi yapıldığı anlaşılan toplam 696,10 TL ile bozma sonrası yapıldığı anlaşılan 28,00 TL olmaküzere toplam 724,10 TL yargılama giderinden 2/3 oranı 482,73 TL.sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Ve yine verilen kararın mahiyetine ve son paragrafta açıklandığı üzere, davalı tarafça yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 35,40 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.035,40 TL yargılama giderinden 1/3 oranı 345,13 TL sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine , bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine
Dair tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kanuni yollar açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2018