Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/55 E. 2018/166 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/55
KARAR NO : 2018/166

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2017
KARAR TARİHİ : 07/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı taraf adına TPMK nezdinde tescilli; — numara ile tescil edilen “—l” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—-” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin 6769 Sayılı SMK 5/1-a. 5/1-b. 5/1-c. 5/1-d. 5/1-f. 6/9 ve 25/1 maddeleri uyarınca tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüz sayılmasına ve TPMK sicilinden terkinine, davalı taraf adına TPMK nezdinde tescilli; — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—-” ibaresinin, —numara ile tescil edilen “—” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “–” ibaresinin, — numara ile tescil edilen “—” ibaresinin 6769 Sayılı SMK 9/1, 26/1-a, ve 25/1-c maddeleri uyarınca iptaline ve TPMK sicilinden terkinine, yine aynı markalarla ilgili 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmesini, davaya konu “—” asli unsurlu markanın sektörde herkesçe bilinen bir ibare olduğunu, 6769 Sayılı SMK 5. Maddesi c bendi uyarınca; “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, deşer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı sösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler Tescil edilemez şeklindeki hüküm uyarınca davalı adına tescilli ve asli unsuru “—” olan markaların özellikle bu ibarenin karşılığı olan “seyahat, deniz seyahati” emtialarında vasıf bildirdiğini, sektörde ayırt ediciliği bulunmayan asli unsuru “—” olan markaların kimsenin tekeline verilemeyeceğinden hükümsüz kılınıp sicilden terkininin gerektiğini, davalı markalarında asli unsurun “—” olduğunu, asli unsurun “—” ile başlayan markaların devamında kullanılan “—” ibarelerinin coğrafi yer belirtmesinden kaynaklı ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, davalı tarafın bu markaları tescil konusu yapmasının kötü niyetli bir hareket olduğunu, davalı tarafın aynı zamanda tescilli markalarını 5 yıl süre ile kullanmamasından kaynaklı hükümsüzlük davasının ikame edilebileceğini, davanın kabulü ile davaya konu markaların hükümsüz kılınarak, sicilden terkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın “—-” ibareli markası ile 1994 yılından bu yana turizm sektöründe faaliyet gösterdiğini, yurt içi ve yurt dışındaki turizm faaliyetleriyle sektörde bilinen ve ayırt edici konuma ulaştığını, hizmet çapı ve kalitesi ile birçok ödüle layık görüldüğünü, “—”, “—”, “—-”, “—”, “—” olmak üzere 5 farklı özellikte — oteli bulunduğunu, müvekkiline ait “—” ibareli markanın—- dosya numarasıyla TPMK nezdinde tanınmış marka statüsünde tescilli olduğunu, bunun yanında yurt dışında 51 ülkede de tescilinin bulunduğunu, davacı tarafın davada hukuki yararının bulunmadığını, çünkü Mahkemede görülen —- E. Nolu dosyadaki “—-” ibareli markanın TPMK nezdinde müvekkil markaları mesnet görülerek reddedilmesinden kaynaklı huzurdaki davanın hükümsüzlük yönünden kabul edilemeyeceğini, müvekkil markasının vasıf bildirmeyen kullanım sonucu ayırt edici konuma ulaşmış markalardan olduğunu, “—-” markasının sektörde yalnızca müvekkili tarafından kullanılan özgün markalardan olduğunu, ayrıca bu markasının 51 ülkede tescilli olduğunu, davacı tarafın yine Mahkemede görülen — E. Nolu dava sürecini uzatmak için huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı tarafın bu tavırlarının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 18.01.2018 tarihli celsesinde; Mahkememiz dosyasının bilirkişi heyetinden dönüşünün beklenmesine karar verilmiş ve bir sonraki duruşma 26.06.2018 tarihine ertelenmiş ise de; davalı vekili ile davacı şirket temsilcisi —‘ ın tarafların anlaştığını, davadan feragat edileceğini beyan ettikleri ve duruşma açılmasını talep ettikleri anlaşılmakla, beyanlar gözönüne alınarak 07.05.2018 günü saat 15:09 da celse açılmıştır.
Davacı şirket yetkilisi — beyanında; açmış oldukları hükümsüzlük davasından feragat ettiklerini, davalı taraftan masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile teyit etmiştir.
Davalı vekili beyanında; davacı taraf ile karşılıklı olarak anlaştıklarını, feragat beyanını kabul ettiklerini, karşılıklı olarak masraf ve vekalet ücreti de talep edilmediğini beyan etmiş, beyanını imzası ile teyit etmiştir.
Dosyadaki imza sirkülerinin incelenmesinden; —‘ ın davacı şirketi temsil yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
HMK 311.madde gereğince; feragat davayı sonuçlandıran taraf işlemlerinden olduğundan, feragat nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
2- 35,90 TL karar ve ilam harcı ile peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsiline,
4-Talep olmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına.
Kullanılmayan gider avansları bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı şirket temsilcisinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/05/2018