Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/454 E. 2018/28 K. 30.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/454
KARAR NO : 2018/28

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2014
KARAR TARİHİ : 30/01/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı firmanın 05.04.2010 tarihinde kurulduğunu ve ödeme kaydedici cihazlar üretim ve satışını yaptığını, bu faaliyet alanının Nice 9.sınıfa dahil olduğunu, davacının ticaret unvanının esaslı unsuru olan “—-” ibaresini kurulduğu günden beri işletme adı olarak kullandığı gibi tüm üretim ve satış faaliyetlerinde de marka olarak kullandığını, davacının işletme tabelalarında, tüm basılı evraklarında, ürünlerinde, ambalajlarında, internet sayfasında, resmi ve özel yazışmalarında, katalog, broşür ve reklamlarında bu ibareyi kullandığını, “—” ibaresinin davalı tarafından “—” olarak haksız ve kötü niyetli tescil edildiğini, davacının söz konusu marka üzerinde eskiye dayalı olarak hak sahibi olduğunu, bu bakımdan davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, bu sebeplerle davalı adına 2011/………numara ile tescilli “—–” markasının hükümsüzlüğüne ve “—-” ibaresinin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı firmanın 20.01.1997 tarihinde kurulduğunu ve mikro kişisel taşınabilir ev, hobi ve diğer bilgisayar sistemlerin onarımı servis hizmetleri ve dahili pazarlaması toptan ve perakende ticareti ve bu konularla ilgili danışmanlık hizmeti alanında faaliyet gösterdiğini, davacının ise davalı şirketin kurulmasından çok sonra 2010 yılında kurulduğunu ve kuruluşundan henüz 1 sene bile geçmeden ticari faaliyetlerinde kullandığı ticaret unvanı ile tanındığından bahisle davalı tarafından 2011 yılında tescili yapılmış markanın terkinini talep ettiğini, davacının davalı şirketin tescil tarihi olan 2011 yılına kadar geçen 1 senelik sürede “—-” ibaresini sadece ticaret unvanında kullanması ile bu isim üzerinde bir hak kazanamayacağını, davacının kuruluşundan davalının tesciline kadar geçen 1 senelik sürede davacının bu ibare ile tanınır hale gelmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava davalının ticaret unvanında geçen “—” ibaresinin markasal kullanımı iddiasına dayanılarak davalı adına tescil ettirilmiş “—” markasının hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
Celp olunan TPE kayıtları, ticaret sicil gazeteleri, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından; davalı tarafa ait —- nolu “—-” markasının 9.sınıfta “bilimsel amaçlı ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler, ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi için cihazlar, manyetik, optik ve pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar, antenler, uydu antenler, yükselticiler….” sınıfında 14.02.2013 tarihinde tescil edildiği, davacı şirketin 05.04.2010 tarihinde, davalı şirketin ise 20.11.1997 tarihinde bilgi teknolojileri meslek grubunda ticaret siciline kaydedilerek kuruldukları anlaşılmış olup;
Davacı şirketin unvanında yer alan “—-” ibaresini sadece ticaret unvanı olarak kullandığı, tüm üretim ve satış faaliyetlerinde de marka olarak kullandığını ve bu şekilde anılan ibare üzerinde davalı tescilinden önce gerçek hak sahibi olduğunu ispat edemediği, markasal kullanımın fatura ve belgeler ile ispat edileceği, keşif ile ispatının mümkün olmadığı, davacı şirketin unvanını markasal kullandığını, yani gerçek hak sahibi olduğunu ve davalının “—-” isimli markasını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini ispatlayamadığı anlaşıldığından, açılan davanın reddine dair Mahkememizin 26.05.2015 tarihli —- Esas – —- Karar sayılı kararı tesis edilmiştir.
Mahkememizin işbu kararı davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 31.10.2016 tarihli 2015/11531 Esas – 2016/8536 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma gerekçesi de; “Davacı şirket ticaret siciline 05.04.2010 günü tescil edilmiş olup, ticaret unvanının ayırt edici kelimesi “—-” ibaresidir. 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesine göre tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir. Bu durum, aynı zamanda 556 sayılı KHK’nın 42/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlük nedenidir. Bu itibarla, davacının 2010 yılında tescil olunan ticaret unvanının kılavuz sözcüğü içerisinde “—-” ibaresinin de bulunduğu dikkate alınarak, 556 sayılı KHK’nın 8/5 ve 42/1-b maddeleri kapsamında davacı şirketin tescil tarihi itibariyle anasözleşmesinde belirtilen iştigal alanında kalan mal ve hizmetler ile dava konusu markanın tescilli olduğu 9. sınıf mallar bakımından aynı yada benzer türden olmaları halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep edebileceği gözetilmek suretiyle uyuşmazlığın 556 sayılı KHK’nın 8/5 ve 42/1-b maddeleri çerçevesinde tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; dosyamız içerisine celbedilen 31.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “—-Tic. A.Ş.’nin 05.04.2010 tarihinde kurulmuş olduğu; şirket unvanının kök/esas/çekirdek unsurunun “—-” ibaresi olduğu; davalı —- Tic.San. Ltd. Şti.’nin 20.11.1997 tarihinde kurulmuş olduğu; şirket unvanının kök/esas/çekirdek unsurunun “—” ibaresi olduğu; hükümsüzlüğü talep edilen —- tescil no.lu “—-” markasının 09. Sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğu; marka tescil başvurusunun 22.08.2011 tarihinde yapılmış olduğu; ticaret unvanının kök/esas/çekirdek unsuru “—-” ibaresi olan davacı şirket 05.04.2010 tarihinde kurulmuş ve hükümsüzlüğü talep edilen —- tescil no.lu “—-” davalı markasının tescil başvurusu 22.08.2011 tarihinde yapılmış olmakla, somut olayda, MarKHK m.8/5’e dayalı hükümsüzlük talebi şartlarının olup olmadığını takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,markanın tescil edildiği sınıflar ile, davacı yirketin iştigal sahası konusundaki karşılaştırmanın belirtilen faaliyet alanında uzman bir bilirkişi marifetiyle yapılarak aynı/benzer emtiaların tespit edilmesine karar vermenin mahkememizin takdirinde olduğu” sonucuna varıldığı beyan edilmiştir.
Bilirkişi raporunda davaya konu markanın tescilli olduğu sınıflar ile bozma ilamında belirtildiği şekilde şirketin faaliyet alanının karşılaştırmasının işin uzmanı marifetiyle yapılması konusunda takdirin Mahkemeye bırakıldığı belirtilmekle, bilirkişi raporuna karşı da davalı tarafça itiraz edildiğinden elektrik-elektronik mühendisi bilirkişi ile marka vekili bilirkişiden oluşan yeni bir heyetten rapor alınmış, bilirkişilerin 06.10.2017 tarihli raporlarında; davacı şirketin tescil tarihi itibariyle ana sözleşmesinde belirtilen iştigal alanında kalan mal ve hizmetler ile dava konusu markanın tescilli olduğu 9.sınıf mallar bakımından yapılan karşılaştırmada “ses ve görüntü kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) Manyetik, optik veya pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar. Otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para çekmek makineleri, makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar” emtiaları yönünden kısmi hükümsüzlük şartlarının oluştuğu beyan edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 8/5.maddesinde “tescil için başvurusu yapılmış markanın başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı ve telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde haksız sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceği”, KHK 42/1-b maddesinde de 8.maddede sayılı hallerin hükümsüzlük nedeni olduğu düzenlenmekle, davacının ticaret unvanının asıl unsuru olan “—-” ibaresini şirketin 05.04.2010 tarihinde tescili sırasında ana sözleşmesinde yazılı olan faaliyet alanında kullandığı ve ticaret unvanı üzerinde hak sahibi olduğu, davacının ticaret unvanının asıl unsurunun davalı tarafça marka olarak ve davacının faaliyet alanında tescilinin KHK 8/5 ve 42/1-b maddesine aykırı olduğu göz önüne alınarak davalı markasının 09.sınıfta “ses ve görüntü kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) Manyetik, optik veya pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar. Otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para çekmek makineleri, makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar” emtiaları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli —- tescil sayılı, “—-” ibareli markanın tescilli olduğu 09.sınıfta “ses ve görüntü kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi, (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar, bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil) Manyetik, optik veya pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar. Otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para çekmek makineleri, makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar” emtiaları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3. Hüküm kesinleştiğinde, kesinleşme şerhli ilam örneğinin Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu’ na gönderilmesine,
4- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davalıdan tahsiline,
5- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davalı yararına red olunan kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapıldığı anlaşılan 25,20 TL başvurma harcı, 25,20 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 2.750,00 TL bilirkişi ücreti, 729,60 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.533,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 1.766,90 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından bozma öncesi yapılan toplam 1.018,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 509,00 TL davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kanuni yollar açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
30/01/2018