Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/354 E. 2018/146 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/354
KARAR NO : 2018/146

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/03/2016
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin — markaları ile gıda ve makine sanayi alanlarında faaliyet gösterdiğini, markalarının 05, 07, 16 ve 29.sınıflarda tescilli bulunduğunu, davacı şirketin markalarını güçlendirmek ve müşteri potansiyelini artırmak için piyasaya sürdüğü ürünlerin gelişimi ve tanıtımı uğruna ciddi yatırım ve emek harcadığını, davalının — ibareli bir sözcük markasını tescil ettirdiğini, ancak bu tescilli markasını davacı şirketin 29.sınıfta tescilli gıda ürünleri için — şeklinde, — ibaresini küçük punto, — ibaresini büyük punto ile yazarak kullandığını, böylece iltibas tehlikesi yarattığını ve haksız kazanç sağladığını, — Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —Değişik iş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunulmuş ise de adı geçen Mahkemenin talep edilen hususların eda davasında esas mahkemece tespit ettirilebileceğini belirterek, tespit talebini reddettiğini, bu nedenle işbu davanın açıldığını belirterek, davacıya ait markaya tecavüzün tespitine, durdurulmasına, men’ine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmamış ise de; Mahkememizin 15.11.2016 tarihli celsede; davayı kabul etmediğini, kendisinin markayı 2012 yılında satın aldığını, — yolu üzerinde süt ve süt ürünleri ürettiğini, davacı tarafın ise bildiği kadarıyla Çin’den getirdiği makineleri Türkiye piyasasına sattığını, süt ve süt ürünleri ile ilgili hiçbir ticari faaliyetleri olmadığını, ayrıca dava ettikleri markayı kullandıklarına dair fatura ya da başka bir delillerinin de olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davalı adına tescilli “—” markasını ürünlerinde davacıya ait tescilli markalar ile iltibas yaratacak şekilde kullanıp kullanmadığı, bu şekilde davacının marka hakkına tecavüz edip etmediği, davacının maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadığı ve ne kadar maddi ve manevi tazminat talep edebileceğine ilişkindir.
Celbedilen Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının incelenmesinden;— tescil numaralı markanın sahibinin —-Sanayi Ticaret Ltd. Şti. olup, 01, 05, 29 ve 30 sınıf emtialarında tescilli olduğu, — tescil numaralı markanın sahibinin —-Sanayi Ticaret Ltd. Şti. olup, 29 ve 30.sınıf emtialarında tescilli olduğu ancak koruma süresi içerisinde yenilenmediğinden hükümden düşmüş ve sahibi adına geçerliliklerini yitirmiş olduğu, —- tescil numaralı markanın sahibinin —- Sanayi Ticaret Ltd. Şti.olup, 07.sınıf emtiasında tescilli olduğu, — tescil numaralı markanın sahibinin — Sanayi Ticaret Ltd. Şti.olup, 35.sınıf emtiasında tescilli olduğu, — tescil numaralı markanın sahibinin — Sanayi Ticaret Ltd. Şti.olup, 05, 07, 16 ve 29.sınıf emtialarında tescilli olduğu, bu markaların halen sahibi adına geçerliliğini koruduğu, — tescil numaralı markanın ise; sahibinin — olup, 29.sınıf emtiasında tescilli olduğu ve markanın halen sahibi adına geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır.
Dosyamız içerisine celbedilen 02.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davalının — sayılı “—” ibareli markasını “—” olarak ikiye ayırmak ve “—” ibaresini küçük punto ile neredeyse görünmez kılıp “—” ibaresini büyük punto ile ön plana çıkarmak suretiyle, “—” markasının ayırt edici karakterini değiştirerek ve ortalama dikkati haiz tüketicilerce “—” olarak algılanacak şekilde kullanıldığı tespit olunmakla, davalının ihtilaf konusu bu kullanımının — sayılı marka tesciline bağlı korumadan yararlanamayacağı, davalının ihtilaf konusu “—” markasal kullanımının davacının —- sayılı “—-” ibareli tescilli markasından doğan hakkına tecavüz oluşturduğu” hususlarının tespit edildiğini beyan etmişlerdir.
Yine dosyamız içerisine talimat ile alınan — Asliye Hukuk Mahkemesinin —-Talimat numarası ile düzenlenen bilirkişi raporunda; “davalının ticari defter ve belgeleri ile Vergi Dairesi’ne beyan ettiği 1.Dönem Geçici Vergi Beyannamesi eki Gelir Tablosuna göre; davalının 01.02.2016 – 15.03.2016 dava konusu dönemde satışları 330.503,61 TL olmakla birlikte satışlarının maliyetinin satışlarından daha yüksek olduğu dolayısıyla davalının dava konusu 01.02.2016- 15.03.2016 döneminde kendi adına tescilli — markası ile yaptığı ürün satışlarından kâr elde etmediği, zararı olduğunun tespit edildiği, ancak takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davalının imalat işletmesinin özellikleri ile sektörde Süt ve Süt Ürünleri imalatı ortalama net kârlılık oranın %3,5 olduğu dikkate alındığında, davalının dava konusu 01.02.2016 – 15.03.2016 döneminde döneminde kendi adına tescilli — markası ile yaptığı satışlardan toplam 11.176,45 TL net gelir elde etmiş olacağı, sektördeki ortalama net kârlılık oranına göre 01.02.2016 – 15.03.2016 dönemi için 556 sayılı KHK nın 66/b maddesine göre maddi tazminat miktarının toplam 11.176,45 TL olacağının tespit edildiği” belirtilmiştir.
Davacı vekili 19.09.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ıslah taleplerinin kabulü ile 90.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 100.000,00 TL tazminatın şimdilik fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELLİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı —‘in katıldığı 15/11/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında markayı 2012 yılında satın aldığını, Bolu Mudurnu üzerinde süt ve süt ürünleri ürettiğini, davacının ise Çin’den getirdiği makineleri Türkiye piyasasına sattığını, süt ve süt ürünleri ile ilgili faaliyetinin bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür.
— Asliye Hukuk Mahkemesinin — D.İş sayılı dosyasında dosya kapsamında bulunan kaşar peyniri ürünlerine ait ambalaj numunelerinden davalının 2012 yılında devralarak kullandığını beyan ettiği — tescil sayılı — markasındaki — kısmını küçük, — ibaresini büyük yazmak suretiyle peynir ürünleri üzerinde kullandığı, davacının da —- sayılı “—” markasının 29.sınıfta “süt ve süt ürünleri: her türlü süt, beyaz peynirler, kaşar peynirler, yoğurt, ayran, kaymak, krema, krem şanti, süt tozu, kefir, süt oranı fazla sütlü içecekler, meyveli sütler, meyveli yoğurtlar, kımız, süt ve süt ürünlerinden (süt oranı fazla) tatlılar” emtialarında tescilli olduğu,davacının markasını asli unsurlarını değiştirmeden peynir ürünü üzerinde kullandığı, davalının ürün ambalajı incelendiğinde markasının MK kısmını farkedilmeyecek derecede küçük yazarak, sadece — ibaresini ön plana çıkararak ve peynir ürünü üzerinde kullanmak suretiyle davacı markasına yaklaştırdığı, markanın tescil edildiğinden farklı şekilde ve davacı markasına yaklaştırılarak kullanılmasının markaya tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmış, markanın tescil edildiğinden farklı şekilde kullanılmasının önlenmesine, markanın tecavüz teşkil edecek şekilde kullanıldığı ürünlerin ambalajlarından çıkartılarak ambalajlara el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın 556 sayılı KHK 66/b maddesi gereğince davalının markaya tecavüz nedeniyle elde ettiği gelir seçeneğine göre yoksun kalınan kazancın talep edildiği, tespit dosyasına sunulan kasa fişinin 01/02/2016 tarihli olduğu, 15/03/2016 dava tarihine kadar dosya kapsamına alınan 27/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalının 330.503,61 TL ürün satışı yaptığı, %3,5 sektör net karlılığı göz önüne alındığında 11.176,45 TL gelir elde edeceği hesaplanmakla, 11.176,45 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin haksız rekabete dayalı olarak dava açmadığı, ayrıca dava tarihinden ıslah tarihine kadar maddi tazminatın ıslah dilekçesi ile arttırılamayacağı, ayrı bir davaya konu edileceği göz önüne alınarak ıslah talebinin usul yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2.Davalının, davacının —- sayılı markasına tecavüzünün tespiti ile —- tescilli markasını, tescil edildiğinden farklı olarak —ibaresinin küçük, — ibaresinin büyük ve ön plana çıkaracak şekilde süt ve süt ürünleri üzerinde kullanmasının önlenmesine,
3.Bu şekilde marka kullanılan ürünlerin ambalajlarından çıkarılarak ambalajlara el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına,
4. 11.176,45 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
5-Haksız rekabete dayalı dava açılmadığı anlaşılmakla ve dava tarihinden ıslah tarihine kadar maddi tazminatın ıslah dilekçesi ile artırılamayacağı gözönüne alınarak bu yöndeki ıslah talebinin usul yönünden REDDİNE,
6- Islah ile ve peşin alınan harç toplamı karar ve ilam harcını karşıladığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
603,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7- Davacı yararına “markaya tecavüz yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

8- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 29,20 TL başvurma harcı, 341,55 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.367,00 TL ıslah harcı, 3.756,50 TL bilirkişi ücreti, tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 5.498,55 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 879,77 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalının yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
. 19/04/2018