Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/336 E. 2018/249 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/336
KARAR NO : 2018/249

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 31/12/2015
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —-Sanayi ve Ticaret AŞ’nin 1964 yılında kurulduğunu, Türkiye’nin yanı sıra yurt dışında da Özbekistan, Kazakistan gibi ülkelerde de üretim yapan ilk ve tek Türk jenerik ilaç üreticisi olduğunu; diğer müvekkili —-’in ise 20’den fazla ülkede faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 1.000 civarında muhtelif sınıflarda tescilli marka, birçok incelemeli patent ve patent başvurularına sahibi olduğunu; davalı —- San. ve Tic.AŞ’ nin dava konusu ürünü üzerinde kullandığı işaretin —-olduğunu ve “—-” ibaresi için 5. sınıfın tamamında tescili için —- sayı ile başvuruda bulunduğunu; söz konusu başvuruya dava dışı — firmasınca itiraz edildiğini ve itiraz prosedürü halen devam ettiğini; ürünün eczanelerde satılmaya başlanması üzerine hem davalıya, hem de üretici firma olan —- Ltd. Şirketine, İstanbul—-Noterliği’nin 18 Kasım 2015 gün ve—-yevmiye sayılı ihtarnamesi ile marka ihlaline ve haksız rekabete sebep olan eylemlerine son verilmesinin ihtar edildiğini; —Ltd. Şti. tarafından, davalı ile aralarındaki fason sözleşmeye istinaden üretim yapıldığının, ancak ihtarın tebliğinden sonra sorunun çözümüne kadar üretim yapmama kararı aldıklarını, keridilerine atfedilecek bir kusur ve kasıt bulunmadığının cevabi ihtarname ile kendilerine bildirildiğini; kendilerinin de iyi niyet göstergesi olarak, üretim yapılmadığı sürece —- Ltd. Şti’ye karşı dava açılmasına gerek duymadıklarını; davalı —- San. Ve Tic. A.Ş. yetkilisi tarafından ise, Zonguldak —- Noterliğinin 02.12.2015 gün ve — yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi gönderildiğini, ilgili ihtarnamede ürün ve ambalaj tasarlanırken herhangi bir ürünün marka hakkını ihlal edecek şekilde satışa sunulmasının planlanmadığı, danışmanlık firmasınca tüm araştırmaların yapılmasını müteakip marka tescil başvurusunun yapıldığı ve Markalar Dairesi Başkanlığının onayının alındığı, ürünün ilaç olmayıp, “tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” kapsamında bulunduğunu, bu nedenle 05. sınıfta tescil için başvuruda bulunulduğunun belirtildiğini; ancak bu hususun gerçeği yansıtmadığını, dava konusu ürün içeriğinin bitkisel olmadığını; davalının, müvekkilinin çok tanınan “—” ürünün bilinirliğinden faydalanma arzusunu gösterdiğini, kaldı ki ürünün, tıpkı müvekkilinizin ürünü gibi eczanelerde ve reçetesiz de satılabildiğini; davalının hiçbir hastalığı tedavi etmeyen ve tedavi etmeyi de amaçlamayan bu içeceğinin eczanelerde satılmasının ve 05. sınıfta tescilinin talep edilmesinin başlı başına bir haksız rekabet teşkil ettiğini; davalının ürün kutusu üzerinde Vitamin C ibaresi ile birlikte limon resmi yer aldığını ve bunun tüketicide bu içeceğin soğuk algınlığı tedavisinde kullanılacak bir ilaç olduğu düşüncesinin oluşturulduğunu, ayrıca ürünün içeriğinde limon dahi bulunmadığını — ibaresinin— AŞ adına hem kelime hem de—- şekil olarak tescilli olduğunu ve markaların kullanımı lisans yoluyla — A.Ş. ye bırakıldığını;—kelime markasının 05.sınıfta 06.01.2006 yılından beri —-sayı ile ticaret markası olarak tescil edildiğini, —- kelime markasının 05.sınıfta 20.10.1993 yılından beri — sayı ile ticaret markası olarak tescil edildiğini, — kelime markası 05.sınıfta 29.09.1999 yılından beri —-sayı ile ticaret markası olarak tescil edildiğini; —- markasının 01, 03, 05 ve 17. sınıflarda 07.05.2004 tarihinden beri —no ile tescil edildiğini; —- şekil markasının 5.sınıfta 04.06.1998 yılından beri —- sayı ile ticaret markası olarak tescil edildiğini, yenilenmekle —- sayısını alan —- şekilli markasının Ankara —Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin Yargıtay’dan geçerek onanan 2008/349 Esas, 2010/43 Karar sayılı ve 18.02.2010 tarihli karan ile tanınmış marka olarak da tespit edildiğini, ayrıca —- şekil ve yazı markasının —- sistemi ile — tescilli olduğunu ve yurtdışında da korunduğunu; dava konusu edilen ürünler ile müvekkili ürünlerin, aynen davalı ürünlerinde yer aldığını, kullanılan renk ve stillerin hiçbir zorunluluk olmadığı halde ayniyet derecesinde benzer olduğunu; markalar arasında görsel, kavramsal ve işitsel benzerlik de bulunduğunu belirterek davalı şirket tarafından — markası altında ve mevcut ambalaj ile üretim yapılmasının yasaklanmasına, bu ibareyi taşıyan tüm ürünlere ve ambalajlarına Türkiye sınırları içinde ve gümrük, serbest liman veya bölgeler dahil bulunduklan her yerde el konulmasına ve saklanmasına, işareti taşıyan malın ithal veya ihracının yasaklanmasına, işaretin davalının her türlü iş evrakı ve reklamlarında kullanılmasının yasaklanmasına, toplanan evrak ve ambalajın dava neticelendiğinde içindeki ürünler boşaltılarak imhasına, bu şekilde imha imkansız ise içeriği ile birlikte imhasına; davalının — isimli ürünü vasıtasıyla oluşturduğu haksız rekabet ve marka ihlalinin tespiti ile menine, ürünlerin mevcut ambalajlarıyla satışının yasaklanmasına, piyasadaki ürünlerin ambalajlarının bulundukları her yerden toplatılmasına ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak imhasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve davalının defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda bulunan kazanç miktarına göre arttırılmak üzere şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın ihtarın tebliğ tarihi olan 01.12.2015 tarihinden itibaren ticari faizleri ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, verilen kararın, kesinleşmesini müteakip ülke çapında yayınlanan üç gazetede masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ürünün, insanların hastalık öncesi bağışıklık sistemini güçlendirerek onların hasta olmasını önlemeye çalışan veya hasta olanlarında hastalıklarını hafif atlatmasını amaç edinen koruyucu ve önleyici bir gıda takviyesi olduğunu, bu nedenle 05 sınıfında düzenlenen “Tıp ve Eczacılıkta kullanılan doğal ürünler, Tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel çaylar, bitki karışımları ve konsantreleri, şifalı bitki çayları” kategorisinde değerlendirilebilecek doğal bir koruyucu olduğunu; davacıların ürünlerinin üretimi için Sağlık Bakanlığından izin alınması gerekirken, müvekkili ürününün gıda takviyesi ve bitkisel içecek olması nedeniyle Tarım Bakanlığından aldığı izinle ürünlerini ürettiğini, müvekkilinin ürün ambalajında bulunan limon görselinin, ürünün içinde C vitamini olduğunu anlatmak için kullanılan bir görsel olduğunu, ayrıca davacıların ürünün, doktor reçetesi ile satılan bir ilaç olarak pazarlandığını, insan sağlığı için gerekli ilaçların potansiyel tüketicilerinin doktor ve eczacılar olduğunu ve bu alıcıların dikkat seviyesinin hayli yüksek olduğunu; müvekkilinin ürün ismindeki “—-” kelimesi ise “ —-” kelimesinin kısaltması olduğunu, yani “—-” anlamına gelen bir deyimden kaynaklandığını, yoksa davacı tarafın markasını iltibas ve taklit amacı taşımadığını; davacı ürününün, reçeteli satılması ve doktor tavsiyesi ile kullanılması karşısında, müvekkili ürününün, doktor tavsiyesine gerek duymayan herkesin kullanabileceği ve hasta olmadan önce, hasta olmaya meydan vermemeyi amaç edinen doğal bir vitamin takviyesi olduğunu, böylelikle 05 sınıfı içinde tescil edilmesi için gerekli sınıfsal özellikleri barındırdığını; davacı ürününün “—” şeklinde telaffuz edilirken, müvekkili ürününün “—” şeklinde telaffuz edildiğini, taraf markaları arasında işitsel benzerliğin de bulunmadığını, yine davacı ürünü sıcak tüketilirken, müvekkili ürününün hem sıcak hem de soğuk olarak tüketilebildiğini ve bu hususun ambalaj üzerinde de yer aldığını, dolayısıyla davacı tarafın iltibas ve markaya tecavüz iddialarına dayandırdığı tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davalının 5. Sınıfta tescil ettirmek istediği “—-” markasının davacı şirketler tarfından tescil ettirilen “— ve dilekçede belirtilen diğer markaların haksız kullanım nedeniyle tecavüz teşkil edip etmediği, haksız kullanım söz konusu ise davacıların maddi ve manevi zarara uğrayıp uğramadıkları ve zarar miktarının ne olduğuna ilişkindir.
Celbedilen marka kayıtlarının incelenmesinden;— marka numaralı markanın sahibinin —Sanayi ve Tic. A.Ş olduğu, 05 sınıf emtiasında halen tescil işlemlerinin muhtelif aşamalarında devam etmekte olduğu, —- sayılı markaların sahibinin —- Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, çeşitli sınıf emtialarında (01, 03, 05, 17) tescilli oldukları anlaşılmıştır.
Dosyamız içerisine celbedilen 26.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davalının, davacıların hak sahibi olduğu—- no’lu —-markasıyla benzer —-şeklindeki işareti, davacılar markasının kapsamındaki mallarda kullandığı, bu kullanımın ise halk tarafından karıştırılma ihtimalini doğurduğu, bu sebeple somut olayda, 556 sayılı KHK nın 61.maddesinin atfı neticesinde KHK m.9/I-b uyarınca markaya tecavüzün şartlarının oluştuğu, davalının, davacılar markasına benzer “—-” ibaresini kullanması iltibasa yol açabileceğinden, somut olayda TTK m.54 ve 55 uyarınca haksız rekabetin şartlarının gerçekleştiği ” tespitlerine ulaştıklarını beyan etmişlerdir.
Yine dosyamız içerisine celbedilen 30.10.2017 tarihli muhasip inceleme raporunda; “davalının haksız rekabet fiili içerisinde bulunduğu hususunun Mahkemece kabul edildiği takdirde davacının, dava tarihi itibariyle davalı şirketten 20.892,45 TL tazminat talep edebileceği, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 5.000,00 TL nin tahsilini talep ettiği, bu alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili gerektiği, 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin ise tamamen Mahkemenin takdirine ait olduğu” görüş ve tespitler beyan edilmiştir.
Davacı vekili 03.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile; davalının —-isimli ürünü vasıtasıyla oluşturduğu haksız rekabet ve marka ihlalinin tespiti ile men’ ine, ürünlerin mevcut ambalajlarıyla satışının yasaklanmasına, piyasadaki ürünlerin ambalajlarının bulundukları her yerden toplatılmasına ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak imhasına, 20.892,45 TL maddi tazminatın ihtarın tebliğ tarihi olan 01.12.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, müvekkiline ödenmesine, 20.000,00 TL manevi tazminatın ihtarın tebliğ tarihi olan 01.12.2015 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, müvekkiline ödenmesine, verilen kararın, kesinleşmesini müteaip ülke çapında yayınlanan üç gazetede masrafı davalıdan alınmak suretiyle ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Yine dosyamız içerisine alınan 07.03.2018 tarihli eczacı bilirkişiden alınan raporda; “2.280 kutu ilacın pazarlanmasında kolaylık sağlamak amaçlı olarak (%53 oranında) 1.206 kutu ilacın tanıtım numunesi olarak bedelsiz dağıtılması uygulamasının takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, teamüllere uygun olmadığı” görüşü beyan edilmiştir.
Davacı adına 15.12.2003 başvuru tarihli —- sayılı ve —- ve 06.01.2006 başvu tarihli —-sayılı —- markalarının “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler” emtialarında 05.sınıfta tescilli olduğu, davacının —-ürününün Sağlık Bakanlığı ilaç ruhsatlı sadece eczanelerde reçeteli satışı yapılabilen ilaç ürünü olduğu, davalının marka başvurusunun ise 05. Sınıfta kullanıldığı emtia grubunda başvurusunun reddedildiği, diğer emtia grubunda başvuru işlemlerinin devam ettirildiği, — ürününün içeriğindeki maddeler nedeni ile ilaç olmadığı, reçetesiz olarak eczane dışında da satılabildiği, ancak her iki taraf ürününün sıcak olarak içilebilen ürünlerden olması,markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyde benzerlik içermesi nedeniyle, hastalar tarafından davalı ürününün satıldığı raflardan, davacı ilaç ürünü ile karıştırılarak alınması ihtimalinin bulunduğu, taraf markalarında “—-” ibaresinin ve —- ibaresinin aynı olduğu, davacı markasında “—-“, davalı markasında “—-” ibarelerinin — ibaresinden sonra geldiği, markaların başının ve sonunun aynı olması, sözcük markalarında tüketicilerin markaların başındaki ibarelere daha çok dikkat etmesi, gözönüne alınarak markalar arasında orta düzeyde benzerlik bulunduğu ve ortalama tüketici kitlesi yönünden karıştırılabileceği, birbiri ile ilişkilendirilebileceği kanaateni varılmıştır.
Davalı tarafça TY ibaresinin “—-” kelimesinin kısaltması olarak kullanıldığını belirterek, iltibas ve taklit amacı taşımadığı ileri sürülmüşse de, “—” ibaresinin “—-” anlamında kullanıldığının, ülkemizdeki İngilizce bilinme düzeyi gözönüne alındığında, ürünün hitap ettiği ortalama halk kitlesi tarafından bilinmesinin zayıf ihtimal olduğu, her iki markanında da “—” vurgulu olduğu, eczacı bilirkişinin yer aldığı heyet tarafından da markaların halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun, ilaç kapsamında bulunmayan eczanede ve eczane dışında satılan ürünün davacı ürünü zannedilerek alınma ihtimalinin bulunduğunun, beyan edildiği gözönüne alınarak, davalının, davacı markasına tecavüz ettiğinin tespitine ve önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalının benzer emtia grubunda, davacı markasına benzer marka seçmek suretiyle TTK 55/4 maddesinde düzenlenen basiretli bir tacirden beklenen dürüstlük kurallarına aykırı davrandığı, davacının malları ve iş ürünleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler aldığı ve haksız rekabette bulunduğu kanaatine varılarak haksız rekabetinin tespitine ve önlenmesine, —- ibaresini marka olarak ürünleri üzerinde ve internet üzerinde, iş evrakında, reklamlarında kullanmasının önlenmesine, bu ibareyi taşıyan ürünler ve ambalajların bulundukları yerlerde el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde, masrafı davalıdan alınarak imhasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın 556 sayılı KHK 64.madde gereğince fiili zararını ve 66/2-b maddesine göre “davalının üründen elde ettiği kazanç” seçeneğine göre yoksun kaldığı kazancın ödenmesini talep ettiği anlaşılmakla, davalı şirketin ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, 23.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafın 6828 adet ürün ürettiği, 2280 adedinin satışının yapıldığı, stokta 3396 adet ürün bulunduğu, davalının ürünlerden elde ettiği faaliyet kârının 20.892,45 TL olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, 1206 adet ürünün satılmadığı, ürünün satış ve pazarlamasını yapacak olan firmalara numune olarak bedelsiz dağıtıldığı, ticari ilişkilerde bu durumun son derece olağan olduğu beyan edilmiştir.
Mahkememizce numune dağıtıldığı iddia edilen kısım yönünden ek rapor alınmasına karar verilmiş, eczacı sektör bilirkişiden alınan 07.03.2018 tarihli raporda 2280 kutu ilacın pazarlanmasında kolaylık sağlamak amaçlı olarak %53 oranında, 1206 kutu ilacın tanıtım numunesi olarak bedelsiz dağıtılması uygulamasının teamüllere uygun olmadığı beyan edilmiştir.
Sektör bilirkişisinin görüşü, muhasip bilirkişi raporu gözönüne alınarak, davalının, davaya konu ürünün satışı nedeniyle 20.892,45 TL kazanç elde ettiği gözönüne alınarak, ıslah ile artırılan maddi tazminat talebinin kabulüne, takdiren 10.000,00 TL manevi tazminat ile birlikte 01.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, hükmün ilanına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Islah ile artırılan davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2- Davalının —- ibaresini ürünleri üzerinde kullanarak davacının tescilli —- sayılı —- markasına tecavüz ettiği ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine,
Davalının —-ibaresini marka olarak ürünleri üzerinde ve internet üzerinde, iş evrakında, reklamlarında kullanmasının ÖNLENMESİNE,
Bu ibareyi taşıyan ürünler ve ambalajların bulundukları yerlerde el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde, masrafı davalıdan alınarak imhasına,
3- 20.892,45 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 01.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
4-Hüküm kesinleştiğinde masrafın davalıdan alınarak hüküm özetinin tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına
5- Harçlar Kanunu gereğince; markaya tecavüzün tespiti yönünden 35,90 TL, haksız rekabetin tespiti yönünden 35,90 TL, maddi ve manevi tazminat yönünden 2.110,26 TL olmak üzere toplam 2.182,06 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 426,94 TL ve ıslah ile alınan 275,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.480,12 TL harcın davalıdan tahsiline,
6- Davacı yararına markaya tecavüzün tespiti yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına haksız rekabetin tespiti yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

Davacı yararına maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı yararına red olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 27,70 TL başvurma harcı, 426,94 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 275,00 TL ıslah harcı, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti, 422,50 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 5.156,24 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 3.918,74 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 124,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranları gözönüne alınarak 29,76 TLsinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/07/2018