Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/332 E. 2018/332 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/194
KARAR NO : 2018/337
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : Asıl dava için 04/01/2010
KARAR TARİHİ : 22/11/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İSTEM: Davacı/ karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; …… markasının müvekkil tarafından yapılan birçok yatırım, reklam ve tanıtımlar sonucunda bilinir hale getirilmiş tanınmış bir marka olduğunun, davalı yanın ….. markasını kötü niyetle tescil ettirdiğini ve davacı markası ila iltibas yarattığını, bu nedenle öncelikle tedbiren dava konusu markanın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla tedbir konulmasını ve davalı adına tescilli bulunan …… markasının hükümsüzlüğüne ,sicilden terkinine karar verilmesinin talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP / KARŞI DAVA : Davalı vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde özetle; …. ve …. markası arasında farklılıklar olduğunu, bu nedenle iki marka arasında karışıklığa yol açabilecek bir benzerliğin olmadığını iddia etmiş, ayrıca cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava açarak davacıya ait ….. markasının yaygın ad haline geldiği gerekçesi ile 556 sayılı KHK’nin 7. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü / : Asıl dava, davalı-karşı davacı taraf adına tescilli . …. numaralı ….. ibareli markanın davacı-karşı davalının …. markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu ve kötüniyetle tescil edildiği iddiasıyla açılan marka hükümsüzlüğü ile sicilden terkini, karşı dava ise, davacı-karşı davalı taraf adına tescilli …. numaralı ….markasının yaygın ad haline gelmiş olması nedeni ile açılan marka hükümsüzlüğü davasıdır.
Mahkememizce…. tarihli kararla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne,…. numaralı …. markasının yaygın ad haline gelmiş olması nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine dair verilen kararın davacı-karşı davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce 15.09.2015 tarihli 2015/2360 Esas – 2015/9262 Karar sayılı ilamı ile “sadece …. ibaresinin sözlükte ürün adı olarak belirtilmesi ve …Mühendisleri Odası’nın cevabi yazısında …. ibaresinin sektörde yaygın bir şekilde ürün adı olarak kullanıldığına dair belirtme ile yetinilmeyerek, karşı davalının savunmasında belirttiği diğer delillerin de birlikte değerlendirilmesi suretiyle markasının yaygın ad haline gelmesine kendisinin davranışlarının neden olup olmadığı hususunun tartışılması gerekirken eksik değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm tesis” edildiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, usuli eksiklikler giderilmiş, konusunda uzman bir heyetten denetime elverişli bilirkişi raporu alınmıştır.
Getirtilip incelenen TPE kaydına göre davacı taraf adına tescilli ….. no’lu…. ibareli markanın 19. Sınıfta …. tarihinde sicile kayıt edildiği, …. tarihinden itibaren on yıl süre ile yenilendiği, ,. no’lu “…” ibareli markanın .Sınıfta …. tarihinde sicile kayıt edilip …tarihinde yenilendiği, ,no’lu “…r yangına dayanıklı” ibareli markanın ,. Sınıfta,,,,6 tarihinde sicile kayıt edilip, tarihinde yenilendiği, ,,, no’lu “….., Normal” ibareli markanın 19. Sınıfta , tarihinde sicile kayıt edilip ,tarihinde yenilendiği,, no’lu “….. ibareli markanın 19. Sınıfta . tarihinde sicile kayıt edilip …. tarihinde yenilendiği,…. no’lu “…..suya dayanıklı” ibareli markanın 19. Sınıfta …. tarihinde sicile kayıt edilip …. tarihinde yenilendiği, …. no’lu “….. ibareli markanın 19. Sınıfta …. tarihinde sicile kayıt edilip …. tarihinde yenilendiği, … no’lu “….. yangına ve suya dayanıklı ….” ibareli markanın 19. Sınıfta …tarihinde sicile kayıt edildiği, …..no’lu …..ibareli markanın 19. Sınıfta ….tarihinde sicile kayıt edildiği,. no’lu “…..4 pah” ibareli markanın 19. Sınıfta .6 tarihinde sicile kayıt edildiği,. no’lu ..ibareli markanın 19. Sınıfta …. tarihinde sicile kayıt edildiği, …. no’lu .” ibareli markanın 19. Sınıfta. tarihinde on yıl süre ile yenilendiği, …. no’lu ….. ibareli markanın 19. Sınıfta …. tarihinde on yıl süre ile yenilendiği görülmüştür.
Davalı taraf adına kayıtlı…..no’lu ……ibareli markanın 19. Sınıfta . tarihinden geçerli olmak üzere . tarihinde sicile kayıt edildiği görülmüştür.
Bilirkişiler Mahkememize sundukları rapor ve ek raporlarında özetle ; …….ibaresinin ilgili sektörde ve ….. ve Türk Dil Kurumu sözlüğünde ve sektörde ….olarak kullanıldığı ve yer verildiği, yaygın ad haline gelmiş olduğunu, asıl davada dava konusu markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları , halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce alınan . tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; . no’lu … ibareli markanın, davacı / karşı davalı markasındaki “. ibaresi ile .” ibaresinin yer değiştirilmesi suretiyle oluşturulduğu, taraf markalarındaki hecelerin yerleşimleri farklı olsa da, markaların bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim dikkate alındığından, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu ve taraf markalarının benzer mallar için kullanıldığı, markaların kullanıldığı mallar ile markalar arasındaki benzerliğin, malların hitap ettiği kitle bakımından karıştırılma ihtimaline sebebiyet vereceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2007 tarih ve E.2007/11-499, K.2007/450 sayılı kararında öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin, karşı dava bakımından uygulama alanı bulamayacağı, karşı dava bakımından….ibaresinin jenerik ad haline geldiğinin kabulü gerektiği, her ne kadar davacı / karşı davalı, …” ibaresinin jenerik ad olarak algılanmasını önlenmeye yönelik bir takım faaliyetlerde bulunmuşsa da, bu faaliyetlerin kendisinden objektif olarak beklenen derecede ve nitelikte olmadığı, bu nedenle, 556 sayılı KHK nın 42/1-d maddesi gereğince ….no’lu “.. markasının hükümsüzlüğüne karar verilebilmesinin koşullarının mevcut olduğu, karşı davada,.. no’lu . markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde; bu hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olacağından, bu markaya dayalı olarak davalı/karşı davacının…markasının hükümsüz kılınamayacağı” hususlarını beyan etmişlerdir.
Davacı-karşı davalı vekilinin rapora itirazları nedeniyle başka bir bilirkişi heyetinden alınan . tarihli bilirkişi raporunda ise; asıl dava bakımından, taraf markalarının aynı sınıfta aynı emtialar için tescilli olduğu, bu bakımdan sınıfsal ayniyetin söz konusu olduğu, ancak . ile .ibarelerinin bir bütün olarak genel olarak bıraktıkları intibanın benzer olmadığı, bu bakımdan markalar arasında benzerlik olmadığının düşünüldüğü, hal böyle olmakla birlikte, taraf markaları arasında bir benzerlik olduğu farz edilse bile, bu benzerliğin karıştırma ihtimaline neden olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, tarafların faaliyet gösterdiği alan yapı-inşaat malzemeleri alanı olup, özel bir alan olan yapı-inşaat alanında faaliyet gösteren işin uzmanı veya iş konusunda bilgisi olan kişilerin markalar arasında farkı algılayabilecekleri, her iki markanın da farklı firmalara ait olduğunu bilebilecekleri ve firmalar arasında bir bağlantı kurmayacakları, bu bakımdan taraf markaları arasında karıştırma ihtimali olmadığı ve davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı; karşı dava bakımından, davaya konu …. ibaresinin yaygın ad haline gelmiş olduğu, 556 sayılı KHK’nin 42. maddesinin (d) bendinin dar yorumlanması gerektiği ve markaya tamamen ilgisiz kalan marka sahibinin davranışının kabul edilemeyeceği; somut olayda ise … markası ile ilgili marka sahibinin markayı yaygın olarak kullandığı ve piyasada en çok bilinen markalardan biri olduğu, markaya karşı ilgisiz olmadığı, bu sebeble hükümsüzlüğüne karar verilmesinin hakkaniyete ve kanuna uygun olmadığının düşünüldüğü, markanın yaygın ad haline gelmesinin davacı-karşı davalının davranışlarından dolayı kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun takdirinin Mahkeme’ye ait olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 42/1-d maddesinde marka sahibinin davranışları nedeniyle, markanın mal ve hizmetler için yaygın ad haline gelmiş olması hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır. Toplanan deliller ve bilirkişi raporları ile ……. ibaresinin iki karton arasına sıkıştırılmış alçı levha olarak bilindiği, eşyanın adı haline geldiği tespit edilmiştir. Karşı davanın çözümü için davacı-karşı davalının ….. markasının yaygın ad haline gelmesine davacı-karşı davalının davranışlarının neden olup olmadığının incelenmesi zorunludur. Dosyanın incelenmesinde, davacı-karşı davalının …. markasının TPMK tarafından 30/05/2013 tarihli kararla tanınmış marka olduğuna karar verildiği, dava açıldıktan sonra davacı-karşı davalının talebi üzerine …. tarihinde …. Sözlük’e . tescilli marka adından” ibaresinin eklendiği, ….ve …. gibi bazı çeviri sitelerde . ibaresinin …… tescilli markasıdır” ibaresinin yer aldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, yine Ağustos 2011 tarihinde mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve ustalar arasında yapılan ankete göre ….. ibaresinin davacı-karşı davalı şirkete ait olduğunu ankete katılanların %66’sının bildiği, ayrıca dava tarihinden önce …. tarihinde Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ….. D.İş sayılı dosyası ile …… aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, yine 2006 ve 2008 yıllarında ……. firmasına ……Noterliği aracılığıyla…. alan adlı internet sitesinde markanın kullanımının sonlandırılması için ihtar gönderildiği, ayrıca 2008 yılında . markasının, 2010 yılında….. numaralı markanın ve …. numaralı markanın tescil başvurusuna …..markasına dayanılarak itiraz edildiği, bazı marka tescillerinin ise TPMK tarafından …. markasına benzerlikleri nedeniyle resen reddedildiği, bazı sektör dergilerine verilen reklamlarda ….. ibaresinin yanında tescilli marka olduğuna dair işarete yer verildiği tespit edilmekle, davacı-karşı davalının tanınmış markasının yaygın ad olmasında ihmali bir davranışının mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum karşısında davacı-karşı davalının …. markasının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır.
Asıl davanın dayanağı olan markaların karıştırılma ihtimali bulunması ise dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 8/1-b ve 42/1-b maddelerinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Karıştırılma (iltibas) tehlikesi 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesinde düzenlenmiş olup, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davalı-karşı davacının markasının ….. davacı-karşı davalının markasının ise …..olduğu, her iki markanın benzer mal ve hizmetler için tescilli olduğu, her iki markanın üç heceden ve yedi harften oluştuğu, davacı-karşı davalının tanınmış markası olan …. markasının hecelerinin yeri değiştirilerek davalı-karşı davacının markasının oluşturulduğu, bu nedenle her iki markanın aynı harflerden ve hecelerden oluştuğu, sescil, anlamsal ve görsel olarak benzerlikleri bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak, tarafların faaliyet gösterdiği alan yapı-inşaat malzemeleri alanı olup, özel bir alan olan yapı-inşaat alanında faaliyet gösteren işin uzmanı veya iş konusunda bilgisi olan kişilerin markalar arasında farkı algılayabilecekleri, her iki markanın da farklı firmalara ait olduğunu bilebilecekleri ve firmalar arasında bir bağlantı kurmayacakları, bu bakımdan taraf markaları arasında karıştırma ihtimali olmadığı ve davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas ihtimali bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraf markalarının tescilli oldukları mal ve hizmet sınıflarının bilinç düzeyi yüksek olan ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği ve bu tüketiciler nezdinde taraflara ait markaların ilişkilendirme ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak davacı-karşı davalının kötüniyetli tescil iddiası da mevcuttur. 556 sayılı KHK’de kötüniyetli tescil hükümsüzlük nedeni olarak sayılmamışsa da, MK’nun 2. maddesi uyarınca kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından, Yargıtay’ın yerleşik kararları ile kötüniyetli tescil hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar markalar arasında karıştırılma ihtimali olmasa da, davacı-karşı davalının dava tarihinde tanınırlığı ve bilinirliği yüksek olan, yargılama sırasında tanınmış marka olduğuna karar verilen markasının hecelerine yer değiştirerek, aynı mal ve hizmetler için marka tescilinin kötüniyetli tescil olması nedeniyle hükümsüzlük kararı verilebileceği anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile, davacı-karşı davalının…. markasının inşaat sektöründe yaygın ad haline gelmesinin davacı-karşı davalının davranışlarından kaynaklanmadığı, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı-karşı davacının …. markasının davacı-karşı davalının tanınmış markası ile karışıklığa neden olacak kadar benzer olmasa da, kötü niyetli olarak tescil edildiği anlaşılmakla, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl davanın KABULÜNE,
Davalı-karşı davacıya ait …. numaralı “…. markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
a- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 17,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,75 TL harcın davalıdan tahsiline,
b- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
c- Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası yapıldığı anlaşılan 17,15 TL başvurma harcı, 17,15 TL peşin harç, 2,75 TL vekalet harcı, 6.238,50 TL bilirkişi, tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 6.275,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
2- Karşı davanın REDDİNE,
a- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile karşılık dava harcı olarak alınan 17,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,75 TL harcın karşı davacıdan tahsiline,
b- Davacı – karşı davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile karşı davacıdan alınarak, davacı – karşı davalıya verilmesine,
c- Karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 GÜN İÇERİSİNDE YARGITAY yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2018