Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/256 E. 2018/186 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/256
KARAR NO : 2018/186

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, “—-” ve “—” esas unsurlu TPE nezdinde tescilli — markanın sahibi olduğunu; bu markalardan “—”, “—” ve “—” markalarının tanınmış marka olduğunun TPE tarafından tescil edildiğini; davalıların ise “—” isimli tableti ithal ederek piyasaya sürmekte olduklarını; davalı —’in söz konusu tabletin Garanti Belgesi’nde ve Kullanma Kılavuzu’nda yer aldığını, ayrıca www.—.com.tr ve www.—.com.tr sitelerinden söz konusu tableti pazarladığını; davalı —’in mütecaviz faaliyetleri ile ilgili olarak 29/08/2014 tarih ve — no.lu irsaliyeli faturanın dosyaya sunulduğunu; diğer davalı —’in ise, —’in distribütörü olup dava konusu tableti www.—.com.tr ve www.—.com sitelerinden pazarladığını; oysa, “—” ibaresinin müvekkilinin tanınmış “—” markasına tecavüz teşkil ederek haksız rekabet oluşturduğunu; ibareler arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunduğunu; “—” ibaresinin MarkaKHK 7/1-c uyarınca cins ve vasıf bildiren yardımcı unsur olduğunu; müvekkilinin “—” esas unsurunu takip eden — gibi seri markaları bulunmakta olduğunu; davalılara ait “—” ibaresinin tüketiciler nezdinde işletmeler arasında idari-ekonomik bağlantı izlenimi uyandırdığını; davalıların kötü niyetli olduğunu belirterek tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile 556 sayılı KHK m. 66/2-b (elde edilen kazanç) kapsamında 5.000 T.L maddi, 5.000 T.L. manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı —’ten 18 adet tablet aldığını ve toplam 5.160 T.L. ödediğini; bunlardan 4’ünü sattığını, 14’üne polisin el koyduğunu; dolayısı ile kar etmediğini, zarar ettiğini; davacı markasının uydu alıcıları ve çanak antenler ile sınırlı sektörel olarak tanınmış marka olduğunu, oysa dava konusunun tabletler olduğunu;— ibaresini kullanmadığını, — ibaresini kullandığını; ibareler arasında benzerlik olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı— vekili cevap dilekçesinde özetle; 05/11/1998’de kurulan müvekkili firmanın elektrik elektronik sektöründe Türkiye’nin önde gelen firmaları arasında olduğunu; dava konusu ürünün uluslararası bir ürün olduğunu; müvekkil firmanın ürünü üretmediğini, sadece Türkiye’ye ithal ettiğini; üretimi yapan firmanın — isimli Çinli firmanın Amerika’daki iştiraki — adlı firma olduğunu; ürünün — gibi pek çok mağazada satışının yapıldığını; — kelimesinin İngilizce bir kelime olup davacının tekelinde olmadığını; İstanbul Ticaret Odası’nda — ibaresini taşıyan pek çok şirketin bulunduğunu; davacı modellerinin taklit edilmediğini; haksız rekabet şartlarının gerçekleşmemiş olduğunu; renk, yazı biçim, arka planın farklı olduğunu, bu nedenle iltibasın bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı —’ten mal satın aldığını ; davacı markasının tanınmış marka olmadığını; ibareler arasında görsel, sesçil, fonetik, anlamsal ve genel izlenim olarak benzerlik bulunmadığını; sırf — ibaresinin geçiyor olmasının benzerliği zorunlu kılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davacının tescilli markalarına davalıların tecavüzünün ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin bulunup bulunmadığı, davacının maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Dosyamız içerisine celbedilen 18.01.2018 tarihli bilirkişi raporu ve 29.12.2016 tarihli ek raporda; “davacıya ait — markası ile davalıların kullanıma konu — ibaresinin benzer olduğu, piyasanın anlayışı ile malların aynı dağıtım kanalları vasıtasıyla satılıyor olması sonucu, taraflara ait mallar arasında benzerlik olduğu, benzer ibarenin benzer mallarda kullanılması sonucunda işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin, dolayısı ile KHK m.9/1-b anlamında karıştırma ihtimalinin olduğu, davacının tazminat talebinin — şirketinden 16.894,20 TL, — şirketinden 2.505,24 TL maddi tazminat hakkının olduğu, diğer davalı— firmasının gelir elde etmediğinden tazminat ödemesinin söz konusu olamayacağı, manevi tazminat takdirinin Mahkemeye ait olduğu” hususlarında tespit ve görüşlere vardıklarını beyan etmişlerdir.
Yine dosya kapsamına alınan 02.01.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda ise; “davalıların itirazları doğrultusunda yapılan incelemede; davaya konu ibarelerde yer alan — ibaresinin tarafların mal/hizmetleri ve tüketici algısı bakımından cins, nitelik belirtir bir ibare olmadığı, davalıların kullanımına konu — markası başka ülkelerde tescilli bir marka olsa dahi, ülkesellik ilkesi gereği, bu tescillerin sadece tescil edildikleri ülkelerde hak bahşettiği, Türkiye’de bir hak bahşetmediği, ülkesellik ilkesinin istisnası olan tanınmış marka hususunun ispat edilmemiş olduğu; davacının itirazı bakımından; heyet tarafından kök raporda ticari defterlerin incelenmesine dayalı bir hesap yapıldığı, BK.m.50 uyarınca tazminat takdirinin Mahkemeye ait olduğunu” bildirmişlerdir.
Davacı vekili 02.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporundaki maddi tazminata ilişkin yapılan tespit doğrultusunda, dava dilekçesinde yer alan hususlar aynen (manevi tazminata ilişkin talebi) geçerli ve saklı kalmak üzere 14.399,44 TL olarak ıslah ettiklerini, toplam 19.399,44 TL maddi tazminatın dava tarihi itibariyle hesaplanacak merkez bankası krediler avans faizi ile birlikte fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı şirket adına kayıtlı — markasının, Türk Patent Kurumu’na yapılan 10/11/2005 tarihli başvuru neticesinde ; özel/—tescil numarası ile tanınmış marka olarak tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 9/1-b maddesinde tescili marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan, KHK 9/1-c maddesinde tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılmasının yasaklanabileceği düzenlenmiştir.
Türkiye 12/07/1995 tarihli 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “markaların tescili amacıyla mal ve hizmetlerin uluslar arası sınıflandırılmasına ilişkin Nice Anlaşmasına” taraf olmuştur. Bu anlaşmaya uygun olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı markaların sınıflandırılmasına ilişkin tebliğ yayınlamıştır. 2013/2 sayılı tebliğin 5.maddesinde 556 sayılı KHK 7/b maddesinde belirtilen aynı tür malın ve hizmetin tespitinde işbu tebliğ ekinde yer verilen grupların esas alınacağı, ancak marka tescil başvurularında ve itirazların incelenmesi aşamasında aynı tür mal veya hizmetlerin farklı mal veya hizmet gruplarında da daha geniş kapsamda değerlendirilebileceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında markaların sınıfsal benzerliğinin tespitinde “piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbirlerini ikame edebilme ve rekabet edebilme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri, amaçları, hedeflenen halk kesminin aynı olup olmadığı” kriterlerinin ölçü alındığı bilinmektedir.
Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacı markasının kullanıldığı uydu alıcıları ve çanak antenler ile davalı tablet ürünlerinin birbirinden farklı olduğu, birbirlerine ikame edilmediği, birbiriyle rekabet etmediği anlaşılmışsa da, birinin diğerini tamamladığı, elektronik sektöründe faaliyet gösteren firmaların bu ürünleri birlikte satıp pazarladığı, bu bakımdan ürünlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin uydu alıcısı firmasının tablet ürettiğini düşünmesinin de mümkün olmadığı, aynı teknoloji marketlerinde ürünlerin satıldığı, davacı markasının tanınmış marka olması göz önüne alınarak davalıların tablet ürünündeki —markasının davacı tarafça üretildiğini düşünmesi ve işletmeler arasında bağ kurması ihtimalinin yüksek olduğu, zira davacının tanınmış markası davalılar ürünlerindeki markanın dikkat çeken ilk kısmını oluşturduğu ,— ibaresinin İngilizce kitap anlamına geldiği, tablet ürünü yönünden tanımlayıcı olduğu ve ayırtediciliğinin bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların davacının — ibareli tanınmış markasına kaynaklanan haklarına tecavüz ettiklerinin ve haksız rekabette bulunduklarının tespitine, markaya tecavüzün haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, — markalı tabletlere ambalajlara ürünlerin tanıtıldığı evraklara tanıtım meteryallerine el konulmasına hüküm kesinleştiğinde imhasına karar vermek gerekmiştir.
Davalı —Şirketi vekilinin, ürünleri üretmediğini, ithal ettiğini, Çinli bir firmanın Amerikede’ki iştirakinin ürettiğine dair savunmasının ise 556 Sayılı KHK 9/2-c maddesinde, “işareti taşıyan malın, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasının, ithal edilmesinin” de , taklit malların Türkiye’deki alıcıları yönünden markaya tecavüz olarak kabul edilmekle, yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamında alınan muhasip raporu ile davalıların ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda davalı — şirketinin davaya konu ürünlerden 16.894,20 TL, davalı —şirketinin 2.505,24 TL kazanç elde ettiği tespit edilmekle davacı tarafın ıslah yolu ile arttırdığı maddi tazminat davasının kabulüne, 16.894,20 TL maddi tazminatın davalı —– Şirketinden, 2.505,24 TL maddi tazminatın davalı—- Tic. A.Ş den dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davalı —- vekilinin cevap dilekçesinde; —-‘den aldığı 18 tabletten 4’ünü sattığını, 14’üne el konulduğunu beyan ettiği anlaşılmışsa da, bilirkişi raporunda, defterler üzerinde yapılan incelemede, bu davalının gelir elde edip etmediğinin tespit edilemediğine dair beyanı ve davacı vekili tarafından ıslah dilekçesindeki,bilirkişi raporuna göre ıslah talebinde bulunulduğunun beyan edildiği gözönüne alınarak, bu davalıdan maddi tazminat talep edilmediği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminat talep ettiği, her bir davalıdan ne kadarının tahsilini talep ettiğini açıklamadığı, bu durumda eşit oranda tahsilini istediğinin kabul edileceği göz önüne alınarak, 5.000,00 TL manevi tazminatın markaya tecavüz ettiği ve haksız rekabette bulunduğu tespit edilen davalılardan eşit oranda (1/3 oranında) tahsiline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABÜLÜNE,
2- Davalıların davacının — ibareli tanınmış markasına kaynaklanan haklarına tecavüz ettiklerinin ve haksız rekabette bulunduklarının tespitine
-Markaya tecavüzün haksız rekabetin durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
—- markalı tabletlere ambalajlara ürünlerin tanıtıldığı evraklara tanıtım meteryallerine el konulmasına hüküm kesinleştiğinde imhasına
3-16.894,20 TL maddi tazminatın davalı — Şirketinden, 2.505,24 TL maddi tazminatın davalı—Tic. A.Ş den dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsil edilerek davacıya ödenmesine
4-5.000 TL manevi tazminatın 1/3 oranında her bir davalıdan ayrı ayrı 1.666,60 TL olmak üzere dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsil edilerek davacıya ödenmesine
5-Karar kesinleştiğinde hüküm kesinleştiğinde hüküm özetinin masrafı davalılardan tahsili ile Türkiyede trajı yüksek gazetelerden biri ile ilanına,
6-Harçlar Kanunu gereğince; tecavüzün tespiti davası üzerinden alınması gereken 35,90 TL ve haksız rekabetin tespiti davası üzerinden alınması gereken 35,90 TL harcın davalılardan 1/3 oranında tahsili ile hazineye irat kaydına,
Maddi ve manevi tazminat davası üzerinden alınması gereken 1.666,73 TL harcın peşin alınan 170,80 TL ve ıslah ile alınan 245,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.250,03 TL harçtan, 1.088,00 TL’lik kısmın davalılar —-Limited Şirketinden; 162,00 TL’lik kısmın ise— Dış Tic. A.Ş’ den tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı yararına “tecavüzün tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan 1/3 oranında alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “haksız rekabetin tespiti yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan 1/3 oranında alınarak, davacıya verilmesine,

Davacı yararına “maddi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile 2.736,15 TL sinin (%87 sorumluluk) davalı —- Limited Şirketinden, 408,85 TL sinin (%13 sorumluluk) davalı — Dış Tic. A.Ş den alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “manevi tazminat yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile her bir davalıdan 1/3 oranında tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 25,20 TL başvurma harcı, 170,80 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 245,90 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 445,70 TL harcın; 388,00 TL’sinin davalılar — Limited Şirketi’nden, 58,00 TL’sinin — Dış Tic. A.Ş’ den tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.370,00 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.620,00 TL yargılama giderinden; kabul ve red oranına göre 905,00 TL’lik kısmının davalı —-‘ten, 1.692,00 TL’lik kısmının— Dış Tic. A.Ş.’den, 1.023,00 TL’lik kısmının — Dış Tic. A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davalılar tarafından yapılan masrafların üzerlerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı —-ve— vekillerinin yüzüne karşı diğer davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.22/05/2018