Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/157 E. 2018/319 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/157 Esas
KARAR NO : 2018/319
DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 04/09/2017
KARAR TARİHİ : 13/11/2018
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılama sonucunda;
İSTEM / Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin 2006 yılından beri sınai mülkiyet alanında hizmet verdiğini ve bu alanda .. markasını maruf hale getirdiğini, .numarası ile .” markasını tescil ettirdiğini, davalının ise müvekkiline ait tanınmış markasından istifade etmek amacıyla….” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, davalı tarafın markasının davacı markası ile iltibas oluşturduğunu, her iki marka arasında tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu belirterek, bu nedenlerle davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil)” açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının … numaralı “….” markasının “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil)” emtialarında hükümsüzlüğünü talep ettiğini, oysa ki müvekkilinin markasının tüm emtialarına tedbir kararı uygulandığını, müvekkilinin grafik, tasarım gibi diğer faaliyetlerinin de bulunduğunu ve online satış gerçekleştirdiğini, bunun yanında…. ibaresinin müvekkilinin soyadı olması ve fikri mülkiyet alanında danışmanlık sebebiyle markayı üçüncü bir kişiye devretmeyeceğini, müvekkilinin sektörde uzun yıllar hizmet verdiğini, ayrıca uluslararası markaların… distribütörü olduğunu, müvekkilinin önceye dayalı marka kullanımı bulunduğunu, …. markasının müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkilinin sadece fikri mülkiyet alanında faaliyet göstermediğini, bu sebeple 28, 42 ve 45.sınıflarda da markayı tescil ettirdiğini, her iki markanın birbirinden farklı olduğunu, karıştırılma ihtimali bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalıya ait…. numaralı “. markasının, davacının . numaralı “.” markası ile iltibas oluşturduğu iddiasıyla açılan hükümsüzlük davasıdır.
Dosyaya TPMK kayıtları getirtilmiş, incelendiğinde; …. numaralı . markasının …tarihinde davacı şirket adına 42.sınıfta tescil edildiği, … numaralı “.markasının. tarihinde 28, 42 ve 45.sınıflarda davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden, markalar arasında bezerlik bulunup bulunmadığının tespiti için marka uzmanı bilirkişiden rapor istenilmiş, alınan 27.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait…. numaralı .” markasının “hukuki hizmetler: hukuki araştırma hizmetleri, telif hakları yönetim hizmetleri, sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışma hizmetleri, marka, patent ve endüstriyel tasarım konularında danışmanlık hizmetleri” emtialarında tescilli olduğu, davalıya ait . numaralı “.” markasının “oyunlar ve oyuncaklar.., çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar.., jimnastik ve spor aletleri ile malzemeleri.., bilgisayar hizmetleri.., grafik sanat tasarım hizmetleri…, hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil)” emtialarında tescilli olduğu, davalının .markasını davacının markasının tescil tarihinden önce kullandığına dair bir delil bulunmadığını, davacının markasında yer alan “. ibaresinin tanımlayıcı nitelikte olması nedeniyle ayırt edici özelliğinin bulunmadığı, tarafların markalarının esas unsurları olan “….” ibarelerinin ortalama hizmet alıcıları tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalı markasının “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil) emtialarında hizmet alıcıları açısından karışıklığa sebebiyet vereceği ve iltibas yaratacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Markaların karıştırılma ihtimali bulunması 6769 sayılı SMK’nun 25. maddesinde hükümsüzlük sebebi olarak sayılmıştır.
Marka tescilinde nispi ret sebeplerinin yer aldığı 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Karıştırılma (iltibas) tehlikesi, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle, sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. Diğer bir tanıma göre karıştırılma ihtimali, bir -tescilsiz- işaretin veya tescil edilmiş bir markanın daha önce tescil edilmiş bir marka ile şekil, görünüş, ses, genel izlenim vs. sebeple ya aynı ya da benzer olduğu için önce tescil edilmiş marka olduğu zannını uyandırması tehlikesidir
Yapılacak incelemede karıştırılma (iltibas) ihtimalinin araştırılmasına ilk önce markalar arasında ayniyet ya da benzerlik bulunup bulunmadığından başlanması gerekir. Bunun için de ilk önce markalar arasında ayniyet veya benzerlik ve daha sonra mal ve/veya hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik olup olmadığı araştırılmalıdır. Burada iltibas tehlikesinin belirlenmesinde, benzerliğin vasat düzeydeki tüketicilerin ilk bakışta ürün veya hizmetin karıştırılmasına sebep olması veya karıştırma tehlikesinin bulunması ölçütü esas alınır. Ancak özel alıcı grubu olan hedef kitle de somut olayda nazara alınabilir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında, davacının ve davalının markalarının hükümsüzlük talep edilen “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil)” emtialarında tescilli olduğu, davacının markasının esas unsurunun … davalının markasının esas unsurunun ise. kelimeleri olduğu, her iki kelime arasında yalnızca bir harfin farklı olduğu, bu nedenle markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının markasında yer alan “.” ibaresinin tanımlayıcı bir sözcük olması nedeniyle ayırt edici nitelikte bulunmadığı, davalının . Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … tarihinde gerçek kişi olarak tescil kaydı yaptırdığı, davalının davacının markasının tescil tarihinden önce … markasını tescilsiz olarak kullandığına ve tanıttığına dair bir delil bulunmadığı, her ne kadar davalı taraf davalının kendi soyadını marka olarak kullanmasının engellenemeyeceğini savunmuşsa da, SMK’nun 7/5-a bendine göre üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde gerçek kişilerin ad ve soyadlarını kullanmalarının marka sahibi tarafından engellenemeyeceğinin düzenlendiği, davacının markası ile aynı hizmetler için tescilli olan ve davacının markası ile benzer olan davalıya ait markanın kullanılmasının ticari hayatın olağan akışı için zorunlu olmadığı, bu nedenle davalının soyadı olan…” markasını kullanmasının haklı bir nedene dayanmadığı, yine davalı tarafça davacının uzun süre sessiz kaldıktan sonra dava açmasının kötüniyetli olduğu ve hak kaybına uğradığı savunulmuşsa da, davalının markasının . tarihinde tescil edildiği, dava tarihinin ise . olduğu, aradan geçen sürenin beş yıldan az olduğu, bu nedenle sessiz kalmak suretiyle hak kaybının söz konusu olmadığı, kötüniyetin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne ve davalı adına tescilli . numaralı.markasının “Hukuki Hizmetler (Sınai Fikri Mülkiyet Hakları Konusunda Danışmanlık hizmetleri dahil)” emtiası için kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davanın KABULÜNE,
Davalı adına tescilli …. numaralı . markasının “Hukuki Hizmetler (Sınai Fikri Mülkiyet Hakları Konusunda Danışmanlık hizmetleri dahil)” emtiası için KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç, 176,40 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.239,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkca okunup, usulen anlatıldı.13/11/2018