Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/154 E. 2018/271 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/154
KARAR NO : 2018/271

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- bünyesinde yer alan müvekkili firmanın 1967 yılında kurulmuş olup 2003 yılında —- ürünlerini “— Sanayi A.Ş.” adı altında birleştirdiğini ve Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinden olduğunu, davacı firmanın “—-” ibareli markaların sahibi olduğunu, “—-” markasının, Avrupa Birliği nezdinde iki ayrı topluluk markası olarak tescil edildiği gibi, Kıbrıs ve Cezayir’de de tescil edildiğini, müvekkiline ait “—-” markasının tanınmış marka olduğunu, tanınmışlık seviyesinin yüksekliği sebebiyle, müvekkiline ait “—” markasına daha güçlü bir marka koruması sunulmasının hakkaniyetin gereği olduğunu, diğer yandan, müvekkili davacı firmanın “—-” ve “—” esas unsurlu o www.—-.com.tr tescil tarihi 09/02/1996 ve www.—-.com/tr tescil tarihi 23/05/2012 alan adlarını tescil ettirdiğini, davalı firmanın ise, 11/02/2015 tarihinde kurulmuş olup ticaret unvanının esas unsurunun “—” ibaresi olduğunu, ayrıca, davalı firmanın iştigal alanı ile müvekkilinin iştigal alanı ve yine müvekkilinin tescilli marka sınıflarının örtüştüğünü, davalı firmanın ticari unvan seçiminin kötü niyetli olduğunu, şöyle ki; davalı firmanın ticaret unvanının müvekkilinin tanınmış markasına, alan adlarına ve ticaret unvanına iltibas teşkil ederek 556 sayılı KHK ve TTK uyarınca tecavüz teşkil etmekte ve haksız rekabet oluşturmakta olduğunu, davalı firmanın ticaret unvanının, müvekkilinin tanmmış “—-” markasını birebir içerdiğini, ayrıca, davalı firmanınticaret unvanının, müvekkilinin ticaret unvanının esas unsuru olan “—-” ibaresini birebir içerdiğini, bu durumun, halk nezdinde karışıklığa neden olarak tüketici tarafından işletmeler arasında irtibat kurulması ihtimalini doğurduğunu, davalı firmanın fillerinin, TTK m. 55/1 /a/4 uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, TTK m. 52, ticaret unvanının terkinine imkan verdiğini, davalı firmanın kötü niyetli olduğunu, oysa, basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, sonuç olarak; davalı firmanın ticaret ünvanının sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: hescilli ticaret unvanının kullanımıırı haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, haksız rekabetin koşullarının oluşmadığını, müvekkili davalı firmanın, tescilli ticaret unvanını kullanmasının kötü niyetli olmadığını, dürüst kullanım olduğunu, müvekkili davalı firmanın, dava dışı “—-” firmasından lisans aldığını, şöyle ki; her iki firmanın da Yönetim Kurulu başkanının aynı kişi olduğunu ve şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, müvekkili davalı firmanın bağlı firma olduğunu, dava dışı “—-” firmasının, “—” markasını 20 yıldan bu yana kullanmakta olup söz konusu firma ile müvekkili davalı firma arasında marka lisans sözleşmesi imzalanmasının doğal olduğunu, bu lisans sözleşmesine göre, müvekkili davalı firmanın, en eskisi 10/02/1992 tarih ve —- sayılı olan “—-” markalarının lisansını 10 yıllığına aldığını, “—-” ibaresinin davacı firma ile özdeşleşmediğini, davacı vekilinin bu yöndeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hatta tam tersine, “—-” ibaresinin gıda sektöründe zayıf bir marka olduğunu, nitekim, sadece İstanbul’da, ticaret unvanında “—” ibaresi bulunan 526 firma bulunduğunu, benzer şekilde, TPMK nezdinde “—” ibaresini içeren 400’ü aşkın marka bulunduğunu, örneğin, “—-” firmasının, ticaret unvanını tescil ettirdiğini, markasını tescil ettirdiğini, alan adını tescil ettirdiğini, özetle; gıda sektöründe zayıf marka olan “—” ibaresinin, davacı firma ile özdeşleşmiş olmadığı gibi davacı tarafından ayırt edicilik de kazandırılmadığını, müvekkili davalı firmanın ticaret unvanının çekirdek unsuru “—-” ibaresi olmadığını, “—” ibaresi olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davalı tarafın ticaret ünvanının, davacının ticaret ünvanı — ibareli markaları ve www.—.com.tr ve www.—.com.tr alan adları ile iltibas ve haksız meydana getirip getirmediği, ünvanın sicilden terkininin istenip istenemeyeceğine ilişkindir.
Dosyamız içerisine alınan 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davalı ticaret unvanının davacı ticaret unvanına iltibas teşkil etmediği; davalı ticaret unvanının davacı alan adlarına iltibas teşkil etmediği; davalı ticaret unvanının tescilli olduğu şekilde bitişik “—-” yerine, davalı tarafından, araya boşluk bırakılarak “—-” şeklinde ayrık kullanılmasının markasal kullanım olarak yorumlanabileceği, çünkü bu durumda yağ sektöründe tasviri terim olan “—-” ibaresinin algıda geri plana düşmesiyle “—-” ibaresine vurgunun arttığı ve “—” ibaresinin ön plana çıkarıldığı; bununla beraber, davalı firmanın —- sayılı “—-” markası üzerinde lisans hakkının olduğu, dolayısıyla, —- sayılı markanın koruma kapsamındaki mal ve hizmetler bakımından davalı firmanın “—-” ibaresini markasal kullanma hakkının dahi olduğu, davacı firmanın ise —-sayılı markanın koruma kapsamını aşan davalı markasal kullanımım ispat edemediği; davacı firma tarafından —- sayılı “—-” markası aleyhine hükümsüzlük davası açılmış olması sebebiyle, davalı lehine lisansa konu söz konusu markanın hükümsüzlüğünün ihtimal olarak mevcut olduğu, bu ihtimalin 6102 TTK m. 52/1 kapsamında davalı ticaret unvanının terkini ihtimalini doğurduğu, dolayısıyla, 6100 HMK m. 165/1 kapsamında bekletici sorunun var olup olmadığı noktasında hukuki takdirin münhasıran Sayın Mahkeme’de olduğu” görüş ve tespitlerine ulaştığı belirtilmiştir.
Yine dosyamız içerisine alınan 12.06.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; “davalı ticaret ünvanının davacı ticaret ünvanına iltibas teşkil etmediği, davalı ticaret ünvanının davacı alan adlarına iltibas teşkil etmediği, davalı firmanın —- ibaresini markasal kullanımının davacı firma marka haklarına iltibas teşkil ettiği ve —- ibaresinin davalı ticaret ünvanından terkin edilebileceği” tespitlerine ulaşıldığı beyan edilmiştir.
Dosya kapsamından; davacı şirket adına 21.10.1997 başvuru tarihli —- sayılı —- markasının “her türlü tohum” için tescilli olduğu, 09.01.1998 başvuru tarihli 88/101360 sayılı — markasının 29,30 ve 32.sınıflarda “—-” için tescilli olduğu , yine 17/12/2002 başvuru tarihli —- markasının —- Sınıfta “…—-.” emtialarında tescilli olduğu görülmüştür.
30/05/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda ; davacı adına 09/02/1996 tescil tarihli www.—-com.tr ve 23/05/2012 tescil tarihli www.—.com.tr alan adlı web sitelerinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı şirketin, dava dışı —- San. Tic. A.Ş ‘nden 31.08.2004 başvuru tarihli —-sayılı 29.sınıfta “—-” emtialarında 29.sınıfta tescilli —-markası ile 10.02.1992 başvuru tarihli —sayılı —markasının Beyoğlu —-.Noterliği’nin 27.03.2015 tarihli— sayılı lisans sözleşmesi ile 10 yıl süreyle kullanım hakkını devraldığı anlaşılmıştır.
Lisans sözleşmesine konu —- sayılı —- markasının—- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —- Esas – —- Karar sayılı kesinleşmiş kararı ile kullanmamadan dolayı KHK 42/c maddesi gereğince hükümsüz kılındığı, kararın 04.05.2004 tarihinde kesinleştiği gözönüne alınarak lisans sözleşmesi tarihinde hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmakla, sözleşmenin bu marka yönünden hukuki sonuç doğurmayacağı kanaatine varılmıştır.
Davalı vekili Gaziantep —- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin— Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep etmişse de celbedilen karar örneğinden; Mahkemenin 03.10.2017 tarihli — Karar sayılı kararı ile; davacı — A.Ş tarafından, davalı—- A.Ş aleyhine açılan —- sayılı —- sayılı —- sayılı —-sayılı —-markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verdiği ancak kararın kesinleşmediği görülmüşse de; davacı vekilinin, davasını ticari ünvan tercihi talebi ile açtığı ve kendi tescilli ticaret ünvanına, web sitesi alan adlarına ve markalarına dayandığı gözönüne alınmakla, Mahkeme kararının davanın sonucunu etkilemeyeceği, zira davalı şirketin dava dışı —-A.Ş’nden lisans sözleşmesi ile kullanım hakkını devraldığı, — sayılı —l markasının davalı şirkete markanın tescilli olduğu emtialar üzerinde kullanım hakkını verdiği ancak ticaret ünvanını, davacı şirketin ticaret ünvanına yaklaştıracak , davacı tescilli markaları ve alan adları ile haksız rekabet yaratacak şekilde kullanım hakkı vermediği gözönüne alınarak , bekletici mesele talebi kabul edilmemiştir.
Davalının 05/02/2015 tarihinde tescil ettirdiği ticaret ünvanının, —-Sanayi ve Ticaret A.Ş. Şeklinde olduğu görülmüştür.
Kural olarak tescilli ticaret ünvanının, ünvan şeklinde ve tescil edildiği şekilde kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği kabul edilmektedir.
Davacının ticaret ünvanının asıl unsurunun —–, davalı şirketin ticaret ünvanının asıl unsurunun —- olduğu, dosyaya bizzat davalı vekili tarafından delil olarak sunulan katalogda, sertifikalarda, davacı şirketin ticaret ünvanındaki —- ibaresinin (—) şeklinde ayrı yazıldığı, Faturalarda ticaret ünvanı üzerinde — ibaresinin ayrılarak markasal kullanıldığı,davalının kullanımının tescilli ticaret ünvan kullanımı ve dürüst kullanım kapsamından çıktığı markasal kullanım teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Davacının —-sayılı markasının 29. Sınıfta yağ emtiasında tescilli olduğu ve davalının ticaret ünvanından daha önce tescil edildiği, yine davacının— asıl unsurlu ticaret ünvanının da 27.09.1967 tarihinde davalının ticaret ünvanının tescil edildiği, 05.02.2015 tarihinden çok önce tescil edildiği, üçüncü kişi —- A.Ş ‘nden almış olduğu lisans belgesinin davalı şirkete ticaret ünvanını, davacı şirketin ticaret ünvanı ve tescilli markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanım hakkını vermeyeceği, davalı şirketin ticaret ünvanındaki —ibaresini markasal kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gözönüne alınarak, davanın kabulüne, davalı şirketin ticaret unvanından “—-” ibaresinin terkinine ve sicile tesciline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı şirketin ticaret unvanından “—-” ibaresinin TERKİNİNE ve SİCİLE TESCİLİNE,
3- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalıdan tahsiline,
4- Davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 373,70 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 3.436,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/07/2018