Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/150 E. 2018/277 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/150
KARAR NO : 2018/277

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2016
KARAR TARİHİ : 17/07/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; hizmet sektöründe otuz yıllık tecrübe sahibi bir işletmeci olan davacının 1994’den bu yana “—-” markası altında faaliyette bulunduğu; restoranının “—-” hareketinin temsilcilerinden kentli, butik tarzda, müşterilerin kendilerini evlerinde hissedebileceği, dünya ve Türk mutfağının ve kahvelerinin sunulduğu, alkolsüz, canlı müzik performanslarının da yer aldığı seçkin bir işletme olduğu; “—-” markasının TPE nezdinde 30 ve 43ncü sınıflarda davacı adına tescilli bulunduğu; davalının “—-” markası ve benzerlerini uzun süredir kullandığının ve TPE nezdinde tescil ettirdiğinin öğrenildiği; davalı ile yapılan sözlü görüşmelerde bu ibarelerin derhal kaldırılacağı ve hiçbir suretle kullanılmayacağı yolunda davalı tarafça söz verildiği fakat haksız kullanımların devam ettiği; bunun üzerine, —-‘a Üsküdar —-Noterliği aracılığıyla 24.11.2015 tarih ve —- yevmiye no.lu ihtarname gönderildiği; fakat, davalının davacıyı oyalamaya devam ettiği ve “—-” ibaresine çok benzer “—-” ibaresini ticarî faaliyetlerinde kullanmayı sürdürdüğü; ileri sürülerek, ihtiyatî tedbir istemli olarak, — sayılı 30, 35, 43ncü sınıflarda tescilli “—–”, —- sayılı 43ncü sınıfta tescilli “—-” ve — sayılı 43ncü sınıfta tescilli “—-” markalarının davacıya ait —- sayılı 30 ve 43ncü sınıflarda tescilli “—” markası ile aynı, ayırt edilemeyecek kadar benzer veya benzer olduklarının tespiti ile hükümsüzlüklerine karar verilmesi ve hükmün ilânı talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap lâyihasında, özetle: davalının 1948’den beri süregelen bir aile geleneğinin günümüzdeki temsilcisi olarak yiyecek-içecek hizmetleri alanında faaliyette bulunduğu; İstanbul-Şile yolu üzerinde Ömerli köyün, de 1000 kişi kapasiteli açık alanı, 100 kişi kapasiteli kapalı alanı bulunan aile mirası ve yadigârı tesisi işlettiği; işletme bünyesinde hâlâ dedesi tarafından ekilmiş meşe ağacı ve yapılmış çitlerin korunduğu; davalı adına tescilli markalarda kullanılan logonun da bu meşe ağacı ve çitten esinlenilerek oluşturulduğu; senelerdir davalı işletmesi dahilinde yer alan bahçe kısmının müşterilerce “—-” olarak adlandırıldığı; davalının aynı zamanda “—-” adında bir fırının da sahibi ve işletmecisi olduğu; davacı tarafça hükümsüzlüğü istenen —- sayılı markanın “—-” ibareli bir marka olup davalı adına tescilli bulunmadığı; davacının Üsküdar —- Noterliği aracılığıyla gönderdiği 24.11.2015 tarih ve— yevmiye no.lu ihtarnamenin davalıya değil —-’a keşide edildiği ve davalı tarafça alınmasının mümkün olmadığı; “—-” ibaresinin zayıf marka olduğu ve davalı adına tescilli markalar ile karıştırılma tehlikesi bulunmadığı; TPE nezdinde dava dışı gerçek ve tüzel kişiler adına “—-” ibareli 12 adet marka kaydının bulunduğu; Google üzerinde arama yapıldığında da “—” ibaresinin birçok kişi ve kurum tarafından kullanıldığının görüldüğü fakat davacının işletmesine ait bir sonuca ulaşılamadığı; bu ibarenin davacı tarafından meşhur ve maruf hale getirildiği iddiasının kabul edilemez nitelikte bulunduğu; gerek davacı gerek davalı markalarının “—-” unsuru içerdiği ve her iki logonun birbirinden farklı bulunduğu; ortalama dikkati haiz tüketicinin markaları birbirinden ayırt edebileceği; savunularak, davanın reddine hükmedilmesi istenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; Tarafların; davalının 30, 35 ve 43. Sınıflarda tescilli —- sayılı “—-” , 43.sınıfta tescilli —- sayılı “—-” ve 43.sınıfta tescilli—- sayılı “—” markalarının davacının 30 ve 43. Sınıfta tescilli — tescil numaralı — markası ile iltibasa neden olup olmadığı, 30 ve 43. Sınıflarda hükümsüzlüğü , iptali ve hükmün ilanını talep edilip edilemeyeceğine ilişkindir.
Dosyamız içerisine celbedilen 28.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda; ” hükümsüzlüğü istenen 43 ncü sınıfta tescilli —- sayılı “—-” ibareli davalı markasının, davacının yine 43ncü sınıfta tescilli — sayılı “—-” markası ile karıştırılma ve/veya ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu; hükümsüzlüğü istenen 43ncü sınıfta tescilli —- sayılı “—-” markası ile 30, 35, 43ncü sınıflarda tescilli — sayılı “—-” ibareli markanın davacının —- sayılı “—-” markasından ayırt edilebilir bulunduğu” sonuç ve tespitlerine ulaştığı beyan edilmiştir.
Celbedilen marka kayıtlarının incelenmesinden; — tescil numaralı markanın sahibinin —- olduğu, 30 ve 43.sınıf emtialarında ilk defa 01.03.2002 tarihinde tescil edildiği, —- tescil numaralı markanın sahibinin —- olduğu, 30, 35, 43.sınıf emtialarında 18.12.2015 tarihinde sicile kayıt edildiği, , — tesil numaralı markanın sahibinin — olduğu, 43.sınıf emtiasında 06.09.2013 tarihinde sicile kayıt edildiği, —- numaralı markanın sahibinin —- olup, 43.sınıf emtiasında 12.05.2015 tarihinde sicile kaydolduğu, anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 28.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı —- sayılı —- şekil markası ile davalıya ait tescilli markaların karşılaştırıldığı, 43.sınıf yönünden tüm markaların sınıfsal benzerliğinin bulunduğu, ayrıca davalının —- sayılı markasının 30.sınıf yönünden de sınıfsal benzerliğinin bulunduğu, davacı markasının asli unsurunun “—” ibaresi olduğu,çiçek resmi ve kırmızı renkle elips şekil kombinasyonu ile tescil edildiği, davalının —- sayılı —- Şekil markasında da davacı markasında yer alan— ibaresinin yer aldığı ve markanın sözcük kısmının asli unsurun —- ibaresi olduğu, bilirkişi raporunda karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu beyan edilmişse de davalı markasındaki “—-” sözcük unsurunun yeşil renkli bahçe çiti içerisinde, ağaç şekli ile yuvarlak şekil kombinasyonu ile tescil edildiği, —- ibaresinin markaların tescilli olduğu 43.sınıfta yapılan restoran hizmeti bakımından ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, zayıf marka seçen kimsenin ufak tefek değişikliklerle markanın benzerinin kullanılmasına tahammül göstermekle yükümlü olduğu, davalı markasındaki şekil unsurunun ön plana çıktığı ve ayırt ediciliğinin bulunduğu, markaların benzerlik karşılaştırılması yapılırken bütün olarak karşılaştırılmasının ve bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiği, davacı ve davalı markalarının kullanılan renk ve şekil itibari ile farklı olduğu, karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılarak bilirkişi raporunda beyan edilen görüşe itibar edilmemiştir.
Davalı adına tescilli —- ve—- sayılı markabahçe sözcük unsurlu şekil markalarında da şekil unsurunun ön planda olduğu, ayrıca markabahçe ibaresinin davacı markasındaki — ibaresi ile benzer olmadığı, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davalıdan tahsiline,
3- Davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığndan bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/07/2018