Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/204 E. 2018/37 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/204
KARAR NO : 2018/37

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2015
KARAR TARİHİ : 13/02/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ticaret ünvanının “—- Holding A.Ş.” olduğu, ilki 1997 tarihinde tescil edilmiş olmak üzere “—” ibareli birçok markasının bulunduğunu, şirketin “— Holding” olarak tanındığı ve ülke çapında birçok ticari faaliyette bulunduğu ve tanınmış olduğunu, davalının ticaret ünvanının “— Holding A.Ş.” olduğunu, söz konusu ticaret ünvanının davacı ticaret ünvanı ve markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirketin ticaret ünvanını markasal olarak kullandığını ve bu durumun davacının ticari itibarına ve markalarına zarar verdiğini, bu durumun davacı şirketin marka hakkını ihlal ettiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürülerek, marka hakkına tecavüz teşkil ettiği gerekçesi ile davalının ticaret ünvanının terkinine, tescilli markasına tecavüzün tespitine, durdurulmasına ve men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilip davalı cevap ve savunmaları sunulmadan bilirkişi raporu alınmasının usule aykırı olduğunu ve usule ilişkin bu itirazlarını bildirdikleri için tensipten alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, davalı şirket ünvanının davalı markasına tecavüz ettiği iddiasının tümüyle gerçek dışı olduğunu, tescilli iki ticaret ünvanı varsa ilk tescili yaptıranın öncelik hakkı bulunduğunu, bu durumda ikinci tescil yaptıranın ikinci tescilli ünvanın terkinini isteyebileceğini, bu durumda salt ayniyetin veya benzerliğin varlığının ünvanın terkini için yeterli olmadığını, ünvan sahiplerinin faaliyet alanlarının da dikkate alınması gerektiğini, kullanılan ünvanın hitap ettiği müşteri çevresi farklı ise bu durumda iltibas oluşmadığından aynı veya benzer ticaret ünvanının kullanılmasının ünvana tecavüz oluşturmayacağını ve ünvanın terkininin istenemeyeceğini, “—-l” ünvanının davalı tarafından 05.09.1996 tarihinden beri kullanıldığını ve bu kelimenin ticaret ünvanının çekirdek unsuru olduğunu herhangi bir iltibas teşebbüsünün olmadığını, iltibas olduğu kabul edilse dahi 19 yıl sonra dava açılması nedeniyle burada davacı tarafın sessiz kalması sebebiyle hak kaybının gerçekleştiğini, davacının “Holding” gibi şirketin türünü gösteren bir ibarenin kullanımını engelleme yetkisine haiz olmadığını, davacının markası olduğunu belirttiği “—-” ibareli tescilli markanın 28.04.1997 tarihi itibariyle koruma altına alındığını ve 37. Sınıfta “inşaat hizmetleri” için tescil edildiğini, davalı şirketin ise kurulduğu 16.01.1995 tarihinden bu yana ağırlıklı olarak doğalgaz olmak üzere enerji sektöründe faaliyet gösterdiğini, farklı sektörlerde faaliyet gösterildiği için iltibas tehlikesinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin markalarının ilki 09.12.1999 tarihinden itibaren olmak üzere koruma altına alındığını ve tescilli olduğunu, tescilli markanın kullanılması suretiyle bir tecavüzün meydana gelmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin koruma altına alınmış tescilli markaları ile davacı şirket markalarının tescil sınıflarının farklı olması neticesinde tecavüz gerçekleşmeyeceğini, davalının “— Holding” olarak kullanımda, kendisi adına tescilli olmayan “holding” ibaresinin kullanımın davacının “—- Holding” markasına tecavüz teşkil etmediğini ileri sürerek yeniden ön inceleme günü verilmesine, davacının ticaret ünvanına dair iddia ve taleplerinin, markasal kullanıma dair hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli iddia ve taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; davalının dava tarihinde ticaret ünvanındaki —- Holding ibaresini markasal kullanıp kullanılmadığı, davacı tarafın —- Holding ticaret ünvanı ile karışıklık ve iltibasa neden olup olmadığı, davalı kullanımının davacının tescilli markalarına tecavüz edip etmediğine ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ ndan celbedilen kayıtlardan; 21.03.2013 tarihli başvuru üzerine Kurumun —-sayılı kararı ile davacı şirket adına tescilli — markasının tanınmış marka olarak tespitine karar verdiği görülmüştür.
Davacının en eskisi 28.04.1997 başvuru tarihli —- sayılı — markası, 31.08.2000 başvuru tarihli — sayılı 06, 11, 29, 30, 31, 35, 37, 39 ve 42.sınıflarda tescilli —ibareli markası ile aynı sınıflarda aynı başvuru tarihi itibari ile tescilli — sayılı — ibareli şekil markalarının ve başka — ibareli markanın tescilli olduğu görülmüştür.
Davalının marka tescil kayıtlarından; 09.12.2009 başvuru tarihli —ibareli — sayılı 11.sınıfta “klima, vantilatör” emtialarında tescilli markası ile 12.10.2006 başvuru tarihli — sayılı 09, 11 ve 42.sınıflarda tescilli —markası, — sayılı tüm sınıflarda (01 – 45 ) tescilli — markasının tescilli olduğu, 19.07.2013 başvuru tarihli 09 ve 11.sınıflarda tescilli —- sayılı — markasının tescilli olduğu görülmüştür.
Mahkememiz dosyası içerisine alınan 05.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “davacı markası ile davalının fiilen işletmesi üzerinde kullandığı işaretin esas unsurunun— ibaresi olduğu, davalı kullanımlarının davacı markasına iltibas oluşturduğu, davalı tarafın fiilen kullanmakta olduğu —ibrasenin davacı tarafın tescilli markasına tecavüz oluştuğu, davalı kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğu” tespitlerine ulaşıldığı belirtilmiştir.
Yine dosyamız içerisine alınan 09.05.2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; “davalı ticaret ünvanının davacı ticaret ünvanına iltibas teşkil ederek haksız rekabet oluşturduğu” görüşüne varıldığı beyan edilmiştir.
Son olarak Mahkememizce alınan ve üç kişilik bilirkişi heyetince sunulan 10.11.2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; “—-Holding A.Ş” ile “—- Holding A.Ş” nin ticaret ünvanları arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerliğin bulunduğu, söz konusu kullanım ve tescilin TTK.52 hükümlerine göre ticari dürüstlüğe aykırı olacağı ve karıştırılmaya neden olacağı, TTK.52 gereği ticaret ünvanının terkini talep edilmişse de, davalının hem “—” ibaresi üzerinde öncelik hakkı bulunması, hem de şirket konusu olarak “Holding” ibaresini ve şirket türü olan “— Şirket” ibaresini ticaret ünvanında kullanmasının kanuni yükümlülük gereği haklı nedene dayanması karşısında, bu durumda TTK.45 de de ifade edildiği ve TTK.52 hükümlerinde de belirtildiği gibi ünvanının değiştirilmesi veya bir yeni ek getirilmesi gerektiği, davalının “—- Holding” ibaresini markasal olarak kullandığı, söz konusu kullanımın davacının “— Holding” üzerindeki gerçek hak sahipliğine zarar verdiği ve tecavüz oluşturduğu” sonucuna vardıkları bildirilmiştir.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarından; 05.09.1996 tarihinde —- Mühendislik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti ünvanı ile tescil edildiği, 10.02.2006 tarihinde şirket türünü değiştirerek ünvanını — — Enerji Tesisleri San ve Tic. A.Ş olarak değiştirdiği, tam bölünme sonrası 08.07.2013 tarihinde —–Doğalgaz ve Elektrik Yatırımları A.Ş olarak ünvan değişikliği yapıldığı, 28.08.2013 tarihli 8393 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ünvan değişikliğinden; ticaret ünvanının davaya konu olan —Holding A.Ş olarak değiştirildiği, yargılama sırasında 01.08.2016 tarihinde tekrar ünvan değişikliği yapılarak —-Holding A.Ş olarak değişiklik yapıldığı görülmüştür.
TTK 43/1-2 maddesine göre; “Anonim şirketlerin ticaret ünvanlarında işletme konusunun ve Anonim Şirket ibaresinin bulunmasının zorunlu olduğu”, davacı şirketin 1999 yılından beri — Holding A.Ş. Olarak tescil edildiği, davalı şirketin ise 28.08.2013 yılında—-Holding A.Ş. Olarak ünvan tescili yaptırdığı,her iki şirketin belirtilen tarihlerden itibaren iştigal konusunun; ” yurtiçinde veya yurtdışında kurulmuş veya kurulacak şirketlerin sermaye ve yönetimine katılarak bu şirketlerin yatırım, finansman, organizasyon ve yönetim işlerine işletmecilik esasları dahilinde gerçekleştirmek, riski dağıtmak, ekonomik dalgalanmalara karşı yatırımların güvenliğini artırmak ve böylece bu şirketlerin sağlıklı şekilde gelişmelerini ve devamlılıklarını teminat altına almak ve bu amaca uygun ticari, sınai ve mali girişimlerde bulunmak olarak” sicilde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticaret ünvanının 1996 yılından beri —-ibaresi ile başladığı, ancak davaya konu —-Holding AŞ ticaret ünvanını 28.08.2013 tarihinde değiştirdiği, —-ibaresinin yanına eklenen Holding ibaresinin ticaret ünvanları hakkında tebliğin 4/5 maddesine göre zorunlu olduğu anlaşılıyorsa da , davalının ticari dürüstlük kurallarına uygun olarak ,ticaret ünvanına ,aynı alanda faaliyet gösterdiği , davacı şirketin 1999 yılından beri kullandığı —- Holding A.Ş ticaret ünvanından ayırt edilmesini sağlayacak şekilde ve TTK 45.maddeye göre; ekler getirmesi gerektiği, kanaatine varılarak davalının ünvan değişikliğinin ve ünvan kullanımının ticari dürüstlük kurallarına uygun olmadığı, davacının ticaret ünvanı ile iltibas ve haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Davalı şirketin yargılama sırasında ünvân değişikliği yaparak ticaret ünvanına ekler getirdiği, ünvana yönelik davanın konusuz kaldığı anlaşılmışsa da dava açıldığı tarihte davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça dosya kapsamına sunulan 11.05.2017 tarihli internet sitesi kayıtlarından davalı şirketin — Holding ibaresini markasal olarak kullandığı anlaşılmıştır.
Ticaret sicil kayıtlarından; davalı vekilinin savunmasının aksine davacı ve davalı şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, davacının — ibareli tescilli markalarının bulunduğu,— markasının 21.03.2013 tarihinde tanınmış marka olarak tescil edildiği, delil listesi ekinde sunulan 2009.2010,2011 yıllarına ait gazete ve dergi örneklerinden davacı şirketin de uzun süredir ticaret ünvanını— Holding olarak markasal olarak kullandığı, internet sitesi kayıtlarından; davalının da 2013 yılından itibaren ticari ünvan değişikliği ile — Holding ibaresini markasal olarak kullandığı ancak davacının —- Holding ibaresini kullanmakta önceye dayalı hak sahibi olduğu, davalının ticaret ünvanını markasal olarak kullanmasının ticari dürüstlük kuralına aykırı olduğu gözönüne alınarak marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, davalının —-Holding ibaresini her türlü ticari faaliyetinde, internet dahil her türlü mecrada tanıtım, satış ve kataloğunda kullanmasının durdurulmasına ve önlenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı şirketin ticaret unvanının terkinine ilişkin dava konusuz kalmakla, unvan terkini talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalının “—-HOLDİNG” ibaresini markasal olarak kullanımının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz ettiğinin TESPİTİNE,
3-Davalının “—- HOLDİNG” ibaresini her türlü ticari faaliyetinde, internet dahil her türlü mecrada, tanıtım, satış ve kataloğunda kullanmasının DURDURULMASINA ve ÖNLENMESİNE,
4- 35,90 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
5- Davacı yararına “konusuz kalan ünvan terkini davası yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “marka tecavüzü yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı yararına “haksız rekabet yönünden” karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.145,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 4.750,00 TL bilirkişi ücreti ile 240,95 TL tebligat, müzekkere masrafı olmak üzere toplam 5.050,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2018