Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/71 E. 2023/231 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/71 Esas
KARAR NO : 2023/231

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2023
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
DAVA :
Davacı vekili Mahkememize sunduğu 25/01/2023 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin —– Genel Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanan borçlarını ödememiş olduğunu,—— tarafından müvekkilinin de aralarında bulunduğu şirket kefillerine karşı takip başlatıldığını ve malvarlıklarına haciz tatbik edildiğini, davalı —–ve bankalar arasında genel kredi borçlarının yapılandırılması amacıyla Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, müvekkili tarafından TBK m.601 uyarınca kefaletin sonlandırılması talebiyle —–Sayılı dosyasının ikame edildiğini,—–. Sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde—–no’lu karar ile 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin müvekkil davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına karar verildiğini, müvekkilinin mahkum edildiği 1.320,00-TL—- vergi türüyle tahakkuk etmiş olduğundan yargılama giderinin 04/11/2022 tarihinde —– Vergi Dairesine —- vergi dairesi aracılığıyla ödendiğini, müvekkili tarafından yapılan ödemeye istinaden, —– İcra Müdürlüğü ——Sayılı dosyası ile yapılan ödemenin tahsili için davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından asıl alacağa ve işlemiş faize itiraz edildiğini, taraflarınca arabuluculuğa başvurulmuş olup davalı şirket ile anlaşma sağlanamadığını, davacı müvekkilin davalı —– ortağı olduğunu, şirket ortaklarından —–ile arasında 16/01/2018 tarihli “hisse devir protokolü” akdedildiğini, davalı —— hem dava açılmasına sebebiyet vermesinden dolayı hemde akdedilen protokol uyarınca sebebiyet vermiş olduğu maddi külfetlerden dolayı sorumlu olup dürüst şekilde borçlarını ifa etmekten kaçındığını belirterek—–esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı yan aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı/borçlu şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 20/02/2023 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın tamamen kendi iradesiyle dava dışı —– müvekkil şirkete karşı dava ve takip haklarını kullanması hususunda —-. Noterliği’nin —–yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini ancak 1 ayı aşkın süre geçmesine rağmen bir aksiyon alınmadığından bahisle davacının yine kendi iradesi ile —- esas sayılı dosyasını ikame ettiğini, müvekkili —— karşı icra takibi başlatılmış olmasının ve bu davada taraf olma sebebinin anlaşılamadığını, davacının kendisinin kefilliğini sona erdirmek adına işlemler gerçekleştirdiğini, bu işlemi davacının şahsen kendisinin yükümlülüğü altına girmiş olduğu kefaleti sona erdirme amaçlı olarak yapıldığını, müvekkili şirketin davacının bu talepleri ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, davacı vekilinin dilekçesinde müvekkilinin itirazının haksız olmasının temel gerekçesi olarak da davacı ile müvekkili şirket yetkilisi —— arasında imzalanan hisse devir protokolü olduğu ileri sürülmüşse de müvekkil şirketin ilgili protokolün tarafı olmadığını, taraf olunmayan bir protokole dayanılarak neden müvekkili şirkete yönelik icra takibi ve akabinde işbu davanın ikame edildiği anlaşılamadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, “——Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine hükmedilen arabuluculuk ücretinin davalıdan talep edilip edilemeyeceği, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği ” noktalarındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın Hukuki Sebebi: İtirazın iptalini düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67/1. Maddesindeki “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER :
——esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden celbedilmiştir.
—— esas sayılı icra dosyası Uyap sistemi üzerinden celbedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Davacı tarafça, davalının genel kredi sözleşmesi nedeniyle dava dışı —– borcunun bulunduğunu, kendilerinin de bu borca kefil olduklarını, davalı ile dava dışı banka arasında Finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi imzalanması nedeniyle kefaletin sonlandırılması için ——Esas sayılı dosyasını açtıklarını, bu davada verilen kararda kendileri aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedildiğini, kendisinin davalıda bulunan hissesini devrederken hazırlanan protokol ve kefalet sözleşmesine ilişkin TBK hükümleri gereği arabuluculuk ücretinden davalının sorumlu olduğu, bu nedenle bu alacağın tahsili için takip başlattıkları davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğu iddialarıyla eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.Davalı tarafça, davacıyı aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilmesine sebep olan davayı açmaya kendilerinin zorlamadığını, dava dilekçesinde bahsedilen devir protokolünde davalı şirketin taraf olmadığı bu nedenle protokole dayalı olarak kendilerinden talepte bulunulmasının mümkün olmadığı, davacının aleyhine arabuluculuk ücreti hükmedilen davanın kefaletin sona erdirilmesine ilişkin olduğu bu nedenle o davada verilen hükümle ilgili sorumluluklarının bulunmadığı iddialarıyla davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.Dava, kefaletin sona erdirilmesi davasında hükmedilen arabuluculuk ücretinin asıl borçludan tahsili istemine ilişkindir.Dava dilekçesi ekinde yer alan 26/01/2018 tarihli “HİSSE DEVİR PROTOKLÜ” başlıklı belgenin incelenmesinden; protokolün taraflarının davacı ve dava dışı —–olduğu, protokolün davacının davalı şirketteki hisselerinin devrine ilişkin olduğu, protokol ile dava dışı devralan —— davacının davalı şirket lehine vermiş olduğu ipotekleri fek ettirmeyi ve kefaletleri sona erdirmeyi ve bu işlemlerle ilgili masrafları karşılamayı üstlendiği anlaşılmıştır.
Dosya arasına celp edilen —–Asliye Ticaret Mahkemesinin—– Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; davacısının eldeki davanın davacısı ve davalısının ——- Olduğu, davanın TBK’nın 601. Maddesi uyarınca açılan kefillikten kurtulma davası olduğu, davalının TBK 601. Maddesinde yer alan yükümlülüklerini yerine getirdiği bu nedenle kefaletin sonlandırılmasının şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine, 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.Davacının aleyhine hükmedilen arabuluculuk ücretini 26/01/2018 tarihli protokole dayalı olarak davalıdan talep edip edemeyeceği yönünden yapılan incelemede; protokolün tarafları arasında davalı şirketin olmaması, dava dışı üçüncü kişinin verdiği taahhüdün davalı şirketi bağlamasını gerektirir bir hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle davacının protokole dayalı olarak davalıdan arabuluculuk ücretini talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.Davacının TBK’nın 596. Maddesi gereği, davalıdan aleyhine hükmedilen arabuluculuk ücretini talep edip edemeyeceği yönünden yapılan incelemede; davacının aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilmesine neden olan dava TBK’nın 601. Maddesine göre açılmış kefaletin sonlandırılması davası olması, niteliği itibariyle TBK’nın 601. Maddesi gereği açılan kefaletin sonlandırılması davasında kefil, alacaklıdan TBK 601. Maddede belirtilen şekilde asıl borçluya karşı harekete geçmesini talep ettiği ve bu talebe rağmen alacaklının asıl borçluyu takip etmemesi nedeniyle kefaletin sona ermesinin talep edildiği, bu davaya asıl borçlunun etkisinin bulunmadığı, kefilin alacaklıyı asıl borçluya karşı harekete geçmeye yönlendirdiği bir talep türü olduğu, davanın alacaklının asıl borçluyu takip etmesi ve kefile başvuru şartlarının gerçekleşmiş olması nedenleriyle reddedildiği, açılan davanın kefaletten kaynaklı borcun ödenmesine ilişkin olmadığı bu nedenle TBK’nın 596. Maddesi gereği rücuya konu olamayacağı, zira TBK’nın 596. Maddesi gereği rücu hakkının doğabilmesi için kefilin alacaklıya ifada bulunması gerektiği, kefillikten kurtulmaya ilişkin açılan davada hükmedilen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin 13. Fıkrası gereği yargılama giderinden sayılan arabuluculuk ücretinin TBK’nın 596. Maddesi gereği rücuya tabi olamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.Tüm dosya kapsamından; davacının dava dışı bankaya olan borcu nedeniyle ortağı olduğu davalıya kefil olduğu daha sonra hisselerini dava dışı —–devrettiği, kefaletin sonlandırılması için dava dışı bankaya dava açtığı, davanın reddedildiği ve davacı aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedildiği, davacının aleyhine hükmedilen arabuluculuk ücretinin rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davacının aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilen davanın kefalet borcunun ifasına ilişkin olmaması nedeniyle TBK’nın 596. Maddesi uyarınca rücunun şartlarının oluşmadığı, hisse devir protokülünde davalının taraf olmaması nedeniyle protokolün davalıyı bağlamayacağı, bu kapsamda davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 1.320,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 3.120,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—– Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.