Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/61 Esas
KARAR NO: 2023/282
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/08/2020
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
DAVA:Davacı vekili Mahkememize sunduğu —— havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle;davalı —- tarafından—- teminat altında olan —- plakalı— sürücüsü dava dış—- sevk ve idaresinde —– yolunu takiben —– istikametine yolun sağ şeridinde seyir halinde iken, yol durumu sebebi ile panik yapması sonucu sağa manevra yaparak önündeki şeridin sağ kenarında seyir halinde olan müteveffa sürücü —– sevk ve idaresindeki —- plakalı plakalı ———— ayna ve ön yan kısımları ile çarpması sonucu dava konusu trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunun ceza davacı için alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, kazada ağır yaralanan müvekkilinin eşi —— tarihinde vefat ettiğini, dava öncesinde davalı —– şirketine yapılan başvuru sonrasında tazminat ödemesi yapılığını ancak yapılan ödeme ile müvekkilinin zararının karşılanmadığını, —— serbest mesle ile uğraştığını ve anahtarcılık yaptığını, aylık gelirinin ortalama 4.000,00 TL olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı —— kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı—– Mahkememize sunduğu 03/11/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle:—– plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde —- numaralı —– bulunduğunu, dava öncesi yapılan yazılı başvuru sonrası —- hasar dosyasının açıldığını ve —— maddi tazminat ödemesi yapıldığını, sigorta şirketinin poliçeden kaynaklı sorumluluğunu yerine getirdiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davaya konu kazada kusur durumunun tespitinin gerektiğini, bilirkişi incelemesi yapılırken ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınarak zararın karşılanıp karşılanmadığının tespitinin gerektiğini, kazada müteveffanın kask takmadığının tespiti ile müterafık kusur indirimi yapılmasını, elde edilen gelirlerin hesaplanacak tazminattan tenzilini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Konusu: davacının müteveffa ——– vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davalının yaptığı ödemelerin bu zararı karşılayıp karşılamadığı, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği ve edebilecek ise ne kadar talep edebileceği noktasındadır.
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı taleplerine ilişkindir.
Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 49. Maddesindeki “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemedir.
DELİLLER:—– sayılı ceza dosyası kapsamında hazırlanan — tarihli bilirkişi raporunda; sanık sürücü —– asli (tam) kusurlu olduğunu, müteveffa sürücü——— kusursuz olduğunu, ———sürücüsünün kusursuz olduğu belirtilmiştir.——– tarihli raporunda; sanık sürücü — asli kusurlu olduğunu, müteveffa sürücü —– kusursuz olduğunu, ——— sürücüsünün kusursuz olduğu kanaati belirtildiğini, Bilirkişi heyeti —- havale tarihli raporunda özetle; Kusur yönünden; davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü—– dava dışı —— %100 oranında kusurluğu olduğunu, davacı yakını —- paka sayılı —– sürücüsü) maktul sürücü —– olayın oluşumunda kusursuz olduğunu, kamera görüntülerinin de tespit edilen; —–şeridi içerisinde kaldığını,—– sürücüsünün şeridine girmediği hususu da dikkate alındığında, firari kamyon sürücüsünün olayın oluşumunda etkenliği-kusuru bulunmadığını, davalı———– tarihinde tanzim edilmiş olup, teminat limiti kaza tarihi —-dikkate alındığında kişi başı 360.000,00 TL olduğunu, kaza tarihinde; dava dışı —- araç maliki işleteni olduğu ve KTK ‘nun 85/1-5 maddesi gereğince kazadan sürücü dava dışı ——- kusurunda kendi kusuru gibi ve kusuru nedeni ile zarardan davalı sirgota şirketi ile müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğunu, dava öncesi yapılan yazılı başvuru sonrası ———– maddi tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan bu ödemelerin dosyaya dekontlarının sunulduğunu, talep edebilecek tazminat hesaplanmasında; —- tarihinde geçirmiş oludğu trafik kazası —- tarihinde hayatını kaybeden —-desteğinden yoksun kalan; davacı maktulün eşi——- tazminat ödemesi yapıldığı tarih dikkate alındığında —- olduğunu, davalı —taarfından—-olduğunu———— tarihi itibarı ile değerlendirmeye alınması gerektiğini, davalı ————— sigorta poliçesi ile sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunun kabulü durumunda ve müteveffanın beyin kanaması nedeni ile vefat ettiği dikkate alındığında ise mahkeme tarafından kask kullanılmamasından kaynaklı müterafık kusurunun bulunduğu kanaatine ulaşılması halinde davalı —- talep edebileceği maddi zararının bulunmadığını, şayet müteveffanın kusurunun bulunmadığı karar verilmesi durumunda; davacının zararının —maddi zararının —— yapıldığı değerlendirildiğinde %80,35 ‘inin karşılandığı, bakiye maddi zarar alacağının bulunduğundan söz edilebileceğini, bu durumda; iş bu rapor tarihi itibarı ile; davacı maktulün eşi ——- bu rapor tarihi itibarı ile maddi zararının — olduğunu, ödenen tazminatların güncel değerinin 177.108,39 TL ‘nin tenzili ile bakiye destek zararı alacağının 84.013,68 TL obaliceğini, davalı —— yapılan toplam 149.835,13 TL düşüldüğünde bakiye limitin 210.164,87 TL dahilinde bulunduğunu,—– kısmi ödeme tarihi olduğunu, davanın —— tarihinde ikame edildiğini, temerrüt tarihinin ve faiz türünün takdirinin mahkemeye ait olduğunu ancak, tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğunu, sair hususların mahkemenin takdiri içinde kaldığı kanaatlerine ulaşıldığını rapor etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT :
Mahkememizce davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği,—— karar sayılı ilamı ile, ———- getirtilerek eldeki dava ile tarafları, konusu ve hukuki sebebinin aynı olup olmadığı bu kapsamda dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunun araştırılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkememizce verilen kararın kaldırıldığı anlaşılmıştır. —— karar sayılı kararı doğrultusunda ———dosya arasına alınmış ve uyuşmazlığın taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olduğu, başvurunun esastan reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve karara karşı taraflarca yasa yoluna başvurulmadığı anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanuna göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nun 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. fıkrasında “Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın —– ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere——-nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz talebinde bulunmak için bu madde uyarınca belirlenen başvuru ücretinin —– yatırılması şarttır. İtiraz üzerine hakem kararının icrası durur. İtiraz talebi münhasıran bu talepleri incelemek üzere —— tarafından teşkil edilen hakem heyetlerince incelenir. İtiraz talebi hakkında işin heyete intikalinden itibaren iki ay içinde karar verilir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir. Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir. —— üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinin sona ermesinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin, tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her hâlükarda temyiz yolu açıktır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
Kesin hüküm 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir. Buna göre önceden kesin hükme bağlanmış konuda yeniden dava açılamaz, buna rağmen açılırsa yeni dava usulden reddedilir. Bunun için, aynı davanın iki kere açılmış olması ve birinci ile ikinci davanın aynı olması gerekir. Aynı dava olduğunu söyleyebilmek için, birinci ile ikinci davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Mahkeme, yaptığı, inceleme sonucunda, iki davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varırsa davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verir.—–
Kural olarak davacı tarafından tercih hakkı kullanılarak —— başvuruda bulunulmuş ve ——- bir karar verilmişse artık bu taraflar için kesin hüküm ifade eder. Öte yandan——-başvuru yapıldıktan sonra bu başvuru kesinleşmeden mahkemeye dava açıldığı taktirde dava şartlarından olan derdestlik durumu da ortaya çıkacaktır———–
Dosya kapsamından, eldeki davanın 26/08/2020 tarihinde açılmasından önce aynı kaza nedeniyle davacının davalıya karşı —– tarihinde —– başvurduğu, 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, —– sayılı kararı ile başvurunun reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği, tarafların karara itiraz etmemesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Eldeki dava ile ———sayılı kararına konu başvuruda davanın tarafları ile konusunun ve dava sebebinin aynı olduğu, ———tarafından verilen kararın kesinleştiği anlaşılmakla dava şartı olan kesin hüküm söz konusu olduğundan HMK 114 ve 115. madde gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Mahkememizce daha önce verilen karar gereği yazılan 08/04/2022 tarihli harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin, harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen harcın davalıya iadesinin istenilmesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Yasa’ nın 18/A maddesinin 11 ve 13. Fıkraları uyarınca zorunlu arabuluculuk nedeniyle arabulucuya hazine tarafından ödenen 1.360,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Mahkememizce daha önce verilen karar gereği arabuluculuk ücretinin tahsili için yazılan 08/04/2022 tarihli arabuluculuk ücretinin tahsiline ilişkin harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin, arabuluculuk ücreti tahsil edilmiş ise tahsil edilen bedelin davalıya iadesinin istenilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama sırasında posta ve tebligat gideri olarak yapılan 52,00 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Adli yardım kararı gereği suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 103,80 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.503,80 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Yatırılan gider avansından kullanılan kısmın mahsubu ile bakiye kısmın kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru konusu edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, istinaf yoluna başvurulmasının İİK’nın 36. maddesi saklı kalmak kaydıyla kararın icrasını durdurmayacağı, süresi içerisinde karara karşı istinaf yoluna başvurulmaması halinde hükmün kesin hüküm ve kesin delil oluşturacağı açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023